Hatay'da barınma haklarına sahip çıkmak için farklı mahalle ve kuruluşların bir araya geldiği Barınma Hakkı Platformu kuruldu.
Hatay Depremzede Derneği Başkanı Ekrem Deveci, düzenlenen basın toplantısı ile ilgili verdiği bilgide “Barınma Hakkı Platformu, Hatay'da barınma hakkımızın sesini yükselteceği bir mücadele zemini olarak yola çıktı.
Memleketimiz için, yaşamlarımız için, barınma hakkımıza sahip çıkmak ve söz, yetki karar Hatay halkına demek için farklı mahallelerin ve kurumların bir araya geldiği; ortak talepler etrafında şekillenen Barınma Hakkı Platformu kuruldu. Hem kuruluş ilanı hem de ortak taleplerimizi ortaya koyduğumuz bir basın toplantısı gerçekleştirdik.” dedi.
“SÖZ, YETKİ KARAR KENTİN ASIL SAHİPLERİ OLAN BİZLERDE OLMALI”
Antakya’daki KESK Koordinasyon Merkezi’nde yapılan basın toplantısında Barınma Hakkı Platformu adına açıklamayı mahalle sakinlerinden Gülhan Bihan, okudu.
Bilhan, açıklamasında; Depremin üzerinden iki yıla yakın bir süre geçmiş olmasına rağmen Hatay halkı olarak temel ihtiyaçlarımıza dahi ulaşamadıklarını ve ciddi bir mücadele içerisinde olduklarını belirterek” Bizler yaşamsal sorunlarla boğuşurken riskli alan ile başlayıp Kentsel Dönüşüm Yasası ve değiştirilen Rezerv Alan Yasası ile devam eden süreçte kentimizi, kültürümüzü, tarihsel dokumuzu da kaybetme riski ile karşı karşıyayız.” dedi.
Bilhan açıklamasının devamında şu ifadelere yer verdi:
500 günü aşkın süredir barınma hakkımız gasp ediliyor ve hâlâ kalıcı konutlarımıza ne zaman ve ne şekilde ulaşabileceğimiz tam bir muamma! Bizler rezerv alan tartışmasıyla boğuşurken çocuklarımız evlerimize ne zaman geçeceğimizi soruyor? Çocuklarımız, sağlam evlerimizi neden yıkıyorlar diye soruyor! Cevap verememekten bıktık!
Rezerv alan yasasındaki belirsizliklerin giderilmemesi ve halka güvence verilmemesi; yasa değişmediği sürece sadece Hatay ya da depremden etkilenen diğer 10 il için değil tüm ülke için kanun yapıcıların ve kendileriyle iş birliği yapacak şirketlerin rantı, talanı ve yağmayı kolaylıkla gerçekleştirebileceği bir alan açma tehlikesi barındırıyor. İktidar, kentteki inşa sürecini ancak bu yasayla tamamlayabileceğini söyleyerek evleri yıkılmış vatandaşları çaresizliğe iterken, konutları yapabilmenin bir yolunun da binası hasarsız, az veya orta hasarlı binaları yıkmaktan ve bunlarla beraber boş arsalara el koymaktan geçtiğini söylüyor. Bu yolla evi yıkılıp rezerve mecbur hissedenle evi az hasarlı veya hasarsız olup rezervi istemeyeni karşı karşıya getirmiş oluyor.
Memleketimizin yeniden inşasında söz sahibi olmak isteyen bizleri ısrarla görmezden gelenve sürecin dışında tutan bu yaklaşım devam ettiği sürece sadece rezerv alan değil bütün meseleleriyle memleketimizin yeniden inşasına dair aidiyet duygusu geliştirmemizin mümkün olmayacağı ve iktidarın dayatması ile halkın talepleri ve duygularının karşı karşıya geleceği aşikar.
Bu memleketin sokaklarında bir defa bile yürümeyenler, havasını solumayalar bir araya gelerek binlerce yıllık kadim geçmişe sahip bu memleketin insanına hiçbir şey sormadan bir kent kurmaya çalışıyor, yasalar çıkarıyor, malımıza el koyuyor üstelik bu belirsiz ve tehlikeli yasayla kendilerine güvenmemizi istiyorlar.
Kentin ruhunu, kültürünü, yaşam biçimini bilmeyen kanun yapıcıların kuracağı bir memleket değil bilim insanlarının, tarihçilerin, kentin hafızasına hakim olan bizlerin öncülüğünde bizlere danışılarak ve karar süreçlerinin tümünde söz sahibi olacağımız bir memleket kurmak istiyoruz.
Bu ortak duygudan hareketle farklı mahallelerden insanımızla; dernek, sendika ve meslek odaları ile yürüttüğümüz rezerv alan tartışmasına dair değerlendirme yolumuz ve mücadele hattımızın başlıkları belirginleşti. Hatay’ın yeniden inşa sürecinde evet/hayır tartışmasına boğulmadan ortak taleplerimizi yükseltebileceğimiz bir mücadele platformu kurarak mücadelemizi en geniş tabanda sürdüreceğiz.
Bizler, bu kentin yurttaşları olarak bu sorumlulukla kurduğumuz Barınma Hakkı Platformu’yla farklı mahallelerle, dernek, sendika ve meslek odalarıyla birlikte kentin sözünü söyleyebileceği bir alan açmak istiyoruz.
Bunun için mahallelerle bir araya gelişlerimizde ortak taleplerimizi belirledik ve artık platformumuzun çatısı altında taleplerimiz için mücadele edeceğimizi basın ve kamuoyu ile paylaşıyoruz.
Söz, yetki karar kentin asıl sahipleri olan bizlerde olmalıdır, diyerek çıktığımız bu yolda taleplerimiz nettir:
- Sözünü verdiğiniz kalıcı konutları ivedilikle ve bedelsiz istiyoruz.
- Rezerv alan içindeki az hasarlı binalarımızın ve güçlendirilmesi yapılmış orta hasarlı binalarımızın yıkılmasını kabul etmiyoruz.
- 6306 sayılı kanunla birlikte bizleri bekleyenlerin bütün şeffaflığı ile ortaya koyulmasını ve kentin yeniden inşa sürecinin halkla birlikte yürütülmesini istiyoruz.
- Hatay halkına rağmen yürütülecek bir planın parçası olmayı reddediyoruz.
- Boş arsası, müstakil evi olanların ya da daire sahiplerinin arsa payları üzerinden hak kaybı yaşamasını kabul etmiyoruz.
- Kentimizin renginin, kimliğinin, kültürünün, tarihinin, demografik yapısının bir bütün olarak korunmasını ısrarla ve inatla istiyoruz.
- Geçen bir buçuk senelik süreçte yetkililerin sözlerine güvenemeyeceğimizi defalarca deneyimledik. Bundan sonrası için sözle değil yasayla teminat istiyoruz.
Önümüzdeki süreçte rezerve evet/hayır ikilemi üzerinden yürütülen tartışmaların kentimizin yeniden inşa sürecine katkı sunmayacağını düşünüyor, ortak taleplerimizin sesini yükselten bir noktadan hareketle bütünlüklü bir mücadele programını hayata geçirmenin yolunun birlikte hareket etmek olduğunu düşünüyoruz.
Bizler bu kentin evlatları olarak ortak taleplerimizin sesini yükseltmek için mahalle mahalle sokak sokak ev ev konteyner konteyner insan insan bu şekilde bir araya gelecek ve memleketine sahip çıkanların seslerini her tarafta duyurmaya devam edeceğiz.
Foto-Haber: Neslihan Sağaltıcı