Mansur Yavaş, Hatay’da  Belediye Başkanlarıyla Buluştu Mansur Yavaş, Hatay’da Belediye Başkanlarıyla Buluştu

Hatay/Samandağ’da Atatürk, Yeşilada, Cumhuriyet ve Yeni mahalle sakinleri, Ecz. Meryem Karaçaylı İlkokulu öğrenci velileri ve STK temsilcilerinin katılımıyla basın açıklaması gerçekleştirildi.
Samandağ Ekoloji Platformu adına açıklamayı okuyan Çelik, beton santralinde çalışan işçi- emekçilere seslenerek “Yeriniz emeklerinizi sömüren ve sizlere üç kuruş daha fazla vermeyip kırıntıları reva gören patronların yanı değil insanca bir yaşam mücadelesi veren halkın yanıdır.“ dedi.
Yaşam alanı içerisine kurulan ve halk sağlığını tehdit etiği belirtilen beton santraline ilişkin Samandağ Ekoloji Platformu’nun çağrısıyla gerçekleştirilen basın açıklamasını platform adına Mustafa Çelik okudu.
Platform adına Çelik’in okuduğu basın açıklamasının ardından mahalle sakinleri adına Emel Karaçay, Mehmet Karasu ve Mehmet Eryılmaz birer konuşma yaptı.
“DİRENELİM, KAZANALIM VE ÇOCUKLARIMIZA ONURLU BİR GELECEK BIRAKALIM”
Çelik, beton santraline karşı gerçekleştirdikleri 10. basın açıklaması olduğunu belirterek Kaymakamlık, Valilik, Savcılık ve Bakanlık yetkililerin yaşam alanına kurulan bu santral ile ilgili herhangi bir işlem yapmamasını eleştirdi.
Çelik açıklamasında, “Bugün beton santralinin yaşam alanlarımıza kurulmasına karşı yaptığımız açıklama 10. basın açıklaması olacak. Neden? Çünkü tüm şikayetlere, dilekçelere, başvurulara rağmen kaymakamlık, valilik, savcılık ve bakanlık hala harekete geçmediğinden.  Peki neden harekete geçmiyorlar?  Aslında hepimiz biliyoruz, devletin ve yetkili kurumlarının burada ortaya koydukları tutum bizlere karşı aldıkları ilk tutumları değil.  Hatırlayalım. Deprem sürecinde bizler enkaz altındayken 4 gün boyunca kıllarını kıpırdatmadılar, deprem sonrası imar edilecek yerlerin hesabını yapıp projeler açıkladılar. Molozları aceleyle ve gelişigüzel bir şekilde kaldırıp yaşam alanlarımıza inatla, ısrarla döktüler. Depremde öldüğümüz-öldürüldüğümüz yetmemiş gibi en başta çocuklarımızın yaşamını, geleceğimizi kanser vakalarına, ölüme peşkeş çektiler. Halktan yana oluşturulan bilim kurulunun tüm uyarılarını hiçe sayarak ve kendi yasalarına dahi uymayarak bunu yaptılar. Barınma sorununu 1 yıl içinde çözeceklerinin sözünü verenler karşımıza rezerv yasası ile çıkarak yeni bir barınma sorunu oluşturup, yaşam alanlarımıza göz diktiler. Şimdi de yine kendi yasalarına aykırı şekilde kurulan beton santrali, ısrarla yaşam alanlarımızın ortasında üretime devam ediyor. Ecz. Meryem Karaçaylı ilkokuluna 200 metre mesafede çocuklarımızı zehirlemeye devam ediyor. Samandağ Belediyesinin aldığı yıkım kararının uygulanmasına karşı şirket sahipleri santralde çalışan işçileri kullanarak tehditler savuruyor. Bu tehditlerin nedeni karları uğruna çocuklarımızı- geleceğimizi zehirlemelerine karşı çıktığımızdan, biliyoruz.  Şirketin çalışan işçilerine buradan sesleniyoruz; yarın nasıl yaşayacağımızın hesabını yapmadan insanca yaşayabileceğimiz, doğamızı, çocuklarımızı, geleceğimizi koruyabileceğimiz bir yaşam mümkün. Yeriniz emeklerinizi sömüren ve sizlere üç kuruş daha fazla vermeyip kırıntıları reva gören patronların yanı değil insanca bir yaşam mücadelesi veren halkın yanıdır. Kapitalist sömürü sisteminin koruyucusu devlet elbette ki halktan yana değil sermayeden yani şirketlerden yana tavır alacaktır. Onlara arka çıkarak halkın canı pahasına süreci sermayenin lehine yürütecektir. Deprem süreci bunun özetidir.  Buna benzer bir durum dün Artvin’in Borçka ilçesinde yaşandı. Artvin’deki Cankurtaran mevkiinde ormanlarını şirketlerin yağmasından korumak için dilekçelerle başvuruda bulunan köylüler, onlarca başvuruya rağmen yetkili kurumlardan hiçbir somut adım görmediklerini belirterek direnişe geçtiler. Tüm yasal itiraz sürecine karşın devletin hiçbir somut adım atmayarak kollamış olduğu şirketin proje yöneticisi tarafından direnen köylülere yönelik silahlı saldırı düzenlendi ve Reşit Kibar adlı arkadaşımız yaşamını yitirdi. Buradan soruyoruz, tüm itirazlara, şikayetlere ve dilekçelere rağmen yapılan eylemlere ve belediyenin aldığı yıkım kararına rağmen hala varlığı kendi yasalarına bile aykırı olan bu santral çalışmaya devam edecek midir? Bizler yasal yolların tamamını tüketerek süreci bu noktaya getirdik. Buna rağmen kaymakamlık, valilik, savcılık, bakanlık yetkili tüm kurumlar adım atmayarak bu şirketi kollamaya devam etmektedir. Velilere, mahalleliye, gençlere, hayvan severlere, çiftçilere, ekolojistlere, çocuklarımızın sağlığı ve geleceği için sorumluluk hisseden herkese çağrımızdır: Beton santralini kapatabilecek tek güç, direnişin gücüdür. Gelin bu direnişi hep birlikte büyütelim. Beton santrali nezdinde mahallelerimizde yaşamımızı ve doğamızı zehirleyen bütün santrallere, işletmelere karşı direnişe geçelim. Uygulanmayan yasalara karşı direnişin yasalarını hep birlikte yazalım.  Zehir saçan santrallerin önüne geçerek zincir oluşturalım, çalışmasını hep birlikte durdurup kapatalım! Her zaman olduğu gibi... Bizi kurtaracak olan kendi kollarımızdır. Direnelim, kazanalım ve çocuklarımıza onurlu bir gelecek bırakalım.” ifadelerine yer verdi.
KARAÇAY: YAŞADIĞIMIZ YERDE KANSER SANTRALİ İSTEMİYORUZ
Mahalle sakinlerinden, evi ve işyeri santrale çok yakın bir noktada bulunan Emel Karaçay, yaptığı konuşmada Samandağ Belediyesine teşekkür etti.
Karaçay konuşmasında “Merhaba, Adım Emel Karaçay, Samandağ Atatürk mahallesinde ikamet ediyorum. Eşim, çocuklarım ve torunlarımın sağlığı tehlike altındadır. Beton Santrali evimize çok yakın yerde kuruldu. Evim ile beton santrali arasında ancak 150 ila 200 metre var. Yaşadığımız yerde Kanser Santrali istemiyoruz. Bundan Dolayı Samandağ belediyesinin Beton Santralinin taşınması için yaptığı uygulamaları canı gönülden destekliyoruz. Beton Santralinin ciğerlerimizden taşınması için Samandağ belediye yönetiminin gösterdiği çabaya teşekkür ederiz. Biz kadınız, anneyiz, nineyiz. Çocuklarımızın ve torunlarımızın sağlığı her şeyden daha önemlidir. Sadece kendi çocuklarımızın değil ülkemizin ve ilçemizin bütün çocuklarının sağlığı önemlidir. Ülkemizin geleceği olan çocuklarımızın sağlığını sakatlamaya hiç bir işletmenin hakkı yoktur. Samandağ Halkı olarak önemli bir kavşaktayız. Yaşanabilir, Sağlıklı bir çevre mi istiyoruz? Yoksa sağlıksız, kirli bir Çevre mi istiyoruz? Bugün Karar vermek zorundayız. Ya sağlıklı yaşayacağız yâda hastalıklarla yaşayacak ve acılarla öleceğiz. Beton Santrali, doğaya ve topluma en az zarar verecek yerlerde kurulursa beton santrali olur. Yaşam alanımızda kurulan işletme, Beton Santrali olmaktan daha çok hastalık ve kanser santralidir. İmar planında konut alanı olan yerde sağlığa zararlı tesis kurulamaz. Gayri sıhhi tesislerden olan Beton santralleri yaşam alanında kurulmasına müsaade edilemez. Rüzgarlı bölgede kurulan beton santrali rüzgarın yönüne ve şiddetine göre 8-9 mahalleye ve on binlerce insana kanser taşıyacaktır. Ayrıca aşırı su tüketen beton santral sulak alanda kurulamaz. Samandağ belediyesinin ve diğer bütün yetkililerinin, yaşam alanlarımızı kirleten ve insan sağlığını tehdit eden beton santraline gerekli yaptırımları uygulamaları bir zorunluluktur. Yaşam alanımız ve sağlığımız Beton santralinin yarattığı çevre kirliliğinden olumsuz etkilenmektedir. İşletmedeki makinaların ve işletmeye girip çıkan ağır tonajlı beton, mikser kamyonlarının gürültüleri sebebiyle geceleri insanlarımız uyuyamamaktadır. Beton santraline girip çıkan araçların etkisiyle çok ciddi gürültü ve toz oluşmaktadır. Santral yüzünden temiz hava alamaz hale gelmiş bulunmaktayız. Biz Atatürk, Yeşilada, cumhuriyet ve Yeni mahallelerde yaşayan on binlerce vatandaş olarak Başta Samandağ Belediyesi, Samandağ Kaymakamlığı, Hatay Büyük Şehir Belediyesi ve Hatay Valiliğini görevini yapmaya ve Beton Santrali adı altındaki kanser santralini ciğerlerimizden taşımaya davet ediyoruz.” ifadelerine yer verdi.
KARASU: YAŞAM ALANLARIMIZA DOKUNANIN ELİ KIRILSIN
Mahalle sakinlerinden Mehmet Karasu, yaptığı konuşmasında “Beton santrali ve buna benzer yaşam alanlarını kurutan, yaşanmaz kılan tüm yapılaşmalar hem yasa dışıdır hem de siyaset üstü bir konudur. Bu nedenle biz Samandağ’ın tüm duyarlı insanlarını, siyasi partilerini, demokratik kitle örgütlerini,  sendikalarını bu direnişin yanında olmaya çağırıyoruz.  Şu anda beton santralinin etkilediği sadece Atatürk ya da Yeşilada Mahallesi değildir. Burada Cumhuriyet Mahallesi, Kuşalanı, Sutaşı ve hatta zaman içerisinde daha da uzak bölgeleri etkileyecek. Beton santrali bu bölgelerin tümünü insanlar için yaşanmaz kılan bir etkiye sahip. Tarım alanlarını yok eden bu yapının karşısında Belediye yönetimi dışında tüm yetkili kurumların gereğini yapması gerekiyor. Beton santralinin hukuk dışı olduğu, izinsiz olduğu herkes tarafından artık biliniyor. Şu andan sonra yapılması gereken hukukun uygulanması ve belediye encümeninin aldığı kararın uygulanması olmalıdır. Çevreyi kirleten, doğaya zarar veren bu yapıların yarattığı sorun birkaç mahallenin değil tüm Samandağ’ın, tüm Hatay’ın ve hatta Türkiye’nin sorunudur. Mahallede bulunan bizler kararlılığımızı sonuna kadar sürdüreceğiz. Haktan hukuktan yana olan herkesi sonraki eylemlerimizde yanımızda görmek istiyoruz. Son söz olarak şunu söylemek istiyorum: Yaşam alanlarımıza dokunanın eli kırılsın.” dedi. 
ERYILMAZ: BETON SANTRALİNİN KURULDUĞU YER YANLIŞ
Veteriner Hekim Mehmet Eryılmaz, son olarak söz alarak, beton santrali sahiplerinin ticaret yapmasına karşı olmadıklarını vurgulayarak “ Biz kimsenin ticaretine karşı değiliz, hiçbir zaman da karşı olmayız. Fakat Beton Santralinin kurulduğu yer yanlış. Bu santralin burada olması herkesi etkiliyor. İnsan sağlığını, çevreyi etkiliyor. Bunu uygun olan başka yerde yapsalar biz buna neden karşı gelelim. Biz Beton santraline değil yapıldığı yere karşıyız.” dedi.
Foto-Haber: Neslihan Sağaltıcı
 

Editör: Nezahat Fırıncıoğulları