İran ve İsrail arasında gelişen savaş sürecinde yapılan tartışmalar çok farklı olsa da bazı durumların hatırlanması gerekiyor. ABD’nin Ortadoğu’da tetikçisi ileri karakolu, haydudu olan İsrail Filistin’de çocuk, yaşlı, kadın demeden soykırıma devam ettiği sırada İran’a yaptığı saldırı Filistin’de yapılan katliamları gündem dışına iterek gündemi tamamen değiştirmiştir.
Filistin’de açlık ve savaş arasında ölüme terkedilip soykırıma dönüşen İsrail terörü karşısında net bir tavır ortaya koymak devrimci herkesin görevidir.
ABD’nin açık desteğiyle iran’a yürütülen saldırı, İran’ın bölgedeki etkisini kırmak ve Ortadoğu’yu tam teslim almaktan ötesi değildir. Ortadoğu’daki enerji kaynaklarını, geçiş yollarını zenginliklerinin ele geçirilmesinde ve Çin’e karşı yürütülen hegemonya savaşındaki engellerden biri olan İran’ı ortadan kaldırmaktır. Bizler 2003’te Irak’a emperyalist müdahaleye nasıl hayır dediysek bugün de İran için aynısını söylüyoruz.
Bunlar olurken de İran güzellemesi yapıp, molla rejiminin kendi halklarına yaşattığı zulmü görmezden gelmek iki yüzlülükten ötesi değildir. İktidara geldiği ilk gün komünistleri katleden, Kürt halkına inkar ve idamdan başka hiçbir şey vadetmeyen, Azerilere ve Kadınlara baskıdan başka hiçbir şey vermeyen mezhepçi rejimin kendisidir.
Bugün Suriye’de Aleviler olası bir savaşta katil Colani’nin yanında nasıl saf tutmama hakları varsa İran’da yaşayan Kürtlerin, Azerilerin, Beluçların da molla rejiminin yanında saf tutmama hakları vardır.
Devrimcilere ve ezilen halklara burada düşen İsrail Terörünün ve Molla Rejiminin karşısında 3. Yolu ezilenlerin cephesini, Rojava'dan Rojhilat'a bütün Kürdistan, İran, Irak, İsrail, Suriye, Lübnan ve Türkiye halklarını bu gerici savaş karşısında antiemperyalist, antifaşist, kadın özgürlükçü bir cephede mücadeleyi birleştirip, büyütmektir.
