(İZMİR) - Eğitim Sen İzmir Şubeleri tarafından yapılan açıklamada geride kalan eğitim öğretim yılında eğitim sisteminde yaşanan sorunların artarak devam ettiği belirtilerek, “2023-2024 eğitim öğretim yılında birçok sorunlar yaşanırken ne yazık ki Milli Eğitim Bakanı, sorunlara çözüm üretmek yerine bu sorunları daha da çok derinleştirmiştir. Bakanlık sınıfta kalmıştır, Yusuf Tekin sınıfta kalmıştır" denildi.
2023-2024 Eğitim Öğretim yılının son ermesinin ardından Eğitim Sen İzmir Şubeleri, "Milli Eğitim Bakanına bu dönemde izlediği politikalara yönelik karne veriyoruz" başlığı altında basın açıklamasında bulundu. Eğitim Sen İzmir Şube binasında gerçekleşen açıklamada basın açıklaması metnini Eğitim Sen İzmir 2 No’lu Şube Başkanı Zeliha Danyeli okudu. Açıklamada eğitim sisteminde yaşanan sorunların geride kalan eğitim öğretim yılında artarak devam ettiği belirtilerek şu ifadelere yer verildi:
"Diyanet İşleri Başkanlığı başta olmak üzere, çeşitli vakıf ve derneklerle iş birliği halinde hayata geçirilen ÇEDES benzeri proje ve protokoller, başta öğrencilerimiz olmak üzere, öğretmenler, eğitim emekçileri ve velileri doğrudan etkilemiş, özellikle okullarda ve okul dışında yürütülen dini içerikli ÇEDES faaliyetleri belirgin şekilde artmıştır. MESEM projesi ile öğrenciler ‘stajyer emeği’ ve ‘beceri eğitimi’ adı altında patronlara ucuz iş gücü olarak pazarlanmaktadır. ÇEDES ve MESEM projelerini eğitimin siyam ikizleri olarak tanımlamak mümkündür. Resmi verilere göre Türkiye’de resmi ve özel okullarda zorunlu örgün eğitim sisteminde kayıtlı 17 milyon 558 bin 25 öğrenciden, 442 bin 643’ü sistemin dışındadır. Eğitimin bütün kademelerinde, özellikle ortaöğretimde okullaşma oranında bölgesel farklılıklar bulunmaktadır. Kız çocuklarının okullaşma oranında görece artış olmasına rağmen, bu artışın mezuniyet oranlarına bire bir yansıdığını söylemek mümkün değildir. MEB’in açıkladığı veriler, okul terki ve devamsızlık konusunda en sıkıntılı kurumların ortaöğretim kurumları olduğunu göstermektedir. Bunun yanı sıra okullarda kayıt parası istenmesi, beslenme ve servis sorunları, kırtasiye, üniforma fiyatlarının iki üç kat artması okul devamsızlığı arttırıcı rol oynamaktadır.
"Türkiye’de bugün her 5 çocuktan biri derin yoksulluk sorunları ile yüzleşmekte"
Çocuklar ve haklarına yönelik tehditler sürüyor. Çocuklar sağlıklı gıdaya, suya, eğitime erişememekte, çocuk yaşta evlendirilmekte, istismara uğramakta ve tutuklanmaktadır. Son yıllarda çocukların eğitime erişim hakkı başta olmak üzere, en temel haklardan faydalanması ciddi oranda azalmıştır. Türkiye’de son 22 yılda 17 yaşın altında doğum yapan çocuk sayısı 577 bin 49; 15 yaşın altında doğum yapan çocuk sayısı ise 21 bindir. Öğrencilerin beslenme sorunu acil çözüm bekliyor. 2023-2024 eğitim öğretim yılında öne çıkan sorunlardan birisi de öğrencilerin beslenme sorununa ilişkin olmuştur. Türkiye’de çok sayıda öğrenci okula kahvaltı yapmadan gitmekte, yine birçok öğrencinin okulda yemek yemeden günü tamamladığı ve eve döndüğü görülmektedir. Çocuklar için beslenmenin önemli olduğu koşullarda süt, yumurta, peynir, zeytin vb. gibi temel gıda ürünlerinin fiyatı 3-4 kat artmıştır. Aileler eti, sütü, meyveyi, kuruyemişi geçelim yumurtayı, peyniri ve zeytini bile alamaz hale gelmiştir. Türkiye, OECD ülkeleri arasında çocuk yoksulluğunda ilk sıradadır. Türkiye’de bugün her 5 çocuktan biri derin yoksulluk sorunları ile yüzleşmekte, yeterli ve besleyici gıdaya ulaşamamaktadır.
"Yeni müfredatı reddediyoruz"
İktidarın siyasal hedeflerine göre hazırlanan yeni müfredatı reddediyoruz. Müfredat değişiklikleri okul öncesi, ilkokul, ortaokul ve lisede işlenecek derslerin içeriği ve bunlarla ilgili önemli ve tüm toplumu ilgilendiren düzenlemelerdir. Müfredat değişikliklerinde laik ve bilimsel eğitim geri plana itilirken, bütün ders kitaplarında ‘milli ve manevi değerler ’in merkeze alındığı görülmektedir. MEB’in yeni müfredatı, düşünmeyen, sorgulamayan, eleştirmeyen, itiraz etmeyen nesiller yetiştirmek amacıyla hazırlanmıştır. Müfredat değişikliklerini sadece pedagojik açıdan eleştirerek, ders kitaplarında yapılan değişiklikleri eğitim biliminin temel ilkeleri üzerinden ele alarak değerlendirme yapmanın doğru olmadığını düşünüyoruz. Bugün karşımızda eğitim programlarında yapılan teknik değişikliklerden çok, iktidarın siyasal programına paralel olarak hazırlanmış bir eğitim müfredatı bulunmaktadır.
"Anadilinde eğitim sorunu çözüm bekliyor"
Anadilinde eğitim sorunu hâlâ çözüm bekliyor. Genel olarak eğitimin, özel olarak ana dilde eğitimin temel bir insan hakkı olduğu görüşü, dünya çapında kabul görmüş, başta Birleşmiş Milletler olmak üzere çok sayıda uluslararası örgütün kararlarıyla da kabul edilmiştir. Anadilinde eğitim, çocukların zihinsel gelişimlerinin, öğrenme yeteneklerinin ve sağlıklı bir kimlik edinmelerinin olmazsa olmaz koşullarındandır ve eğitim biliminin en temel ilkesidir. Bireylerin kendi anadillerini eğitim ve öğretimde kullanmalarının ve diğer kültürlerin özgürce gelişmesi için gerekli ortamın bir an önce yaratılması gerekmektedir.
"Mücadelemiz kesintisiz sürecek"
İktidar destekli kişi ve kurumların son dönemde laik eğitim ve laik yaşama yönelik tahammülsüzlüğünün sözlü ve fiziki saldırı boyutuna taşınmış olması endişe vericidir. İktidardan güç ve destek alan gerici güçlerin tüm tehdit ve provokasyon girişimlerine rağmen laik eğitim ve laik yaşam mücadelemiz kesintisiz sürecektir."
"Yusuf Tekin sınıfta kalmıştır"
Öte yandan açıklamanın ardından Milli Eğitim Bakanlığı'nın ve Bakan Yusuf Tekin'in sınıfta kaldığı vurgulandı. Bakan Tekin'in karnesini açıklayan Eğitim Sen İzmir 2 No’lu Şube Başkanı Zeliha Danyeli, "2023-2024 eğitim öğretim yılında birçok sorunlar yaşanırken ne yazık ki Milli Eğitim Bakanı, sorunlara çözüm üretmek yerine bu sorunları daha da çok derinleştirmiştir. Bakanlık sınıfta kalmıştır, Yusuf Tekin sınıfta kalmıştır" dedi.