RTÜK ÜYESİ TAŞCI, YEREL TV'YE YAPILAN ADALETSİZLİĞE DİKKAT ÇEKTİ: "REKLAM GELİRİ YÜKSEK OLAN DA OLMAYAN DA 499 BİN 920 LİRA ÖDÜYOR"

Haber: TAMER ARDA ERŞİN - Kamera: ÜNAL AYDIN

CHP’nin yerel medya çalıştayında konuşan RTÜK’ün CHP’li üyesi İlhan Taşcı, reklam geliri yüksek olan ulusal kanallar ile geliri düşük olan yerel kanalların da lisans ücreti olarak 499 bin 920 lira ödemesinin adaletsiz olduğunu açıklayarak, “Bu çözülmesi ve ortadan kaldırılması gereken adaletsizlik. Yerel televizyoncuyu bitiren bir uygulama” dedi. RTÜK üyesi Okan Konuralp ise medyadaki kutuplaşmanın sona ermesi gerektiğini ifade ederek, “Eleştirdiğimiz insanlarla aynı masada oturabilmenin yol ve yöntemlerini bulmalı, aynı masada oturmayı engelleyecek sözlerden uzak durmalıyız” diye konuştu.

CHP’nin yerel basının sorunlarını masaya yatırmak için Muğla’nın Marmaris ilçesinde bir otelde düzenlediği, “Anadolu Buluşması - Yerel Medya Çalıştayı 2021”nın ikinci gününe CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da katıldı.

RTÜK’in CHP’li üyeleri İlhan Taşcı ve Okan Konuralp, “Türkiye’de Medya ve Denetimi” başlıklı oturumda konuştu. Taşcı, RTÜK’ün varlık sebebinin basın özgürlüğünü sağlamak ve ifade özgürlüğünün önündeki engellerin kaldırılmasını sağlamak olduğunu belirterek, “Bu kitabın üstünde yazan kısım, bir de kitabın arka sayfası var” dedi. Taşcı, RTÜK ve yönetiminin denetleme görevini kullanırken Türkiye’de “çok kanallı ve tek sesli olsun” istenildiğini vurgulayarak, “RTÜK’ün denetlediği radyo ve televizyon sayısı 1780… İçeri girerken birileri sihirli gözlük takıyor. 3 boyutlu gözlüğü takip girdiğinizde yüzlerce ekran ikiye bölünüyor. İktidarı öven ve eleştirebilenler olarak ikiye bölünüyor. RTÜK’ün radarı da eleştirenlere çevriliyor” diye konuştu.

TAŞCI: MUHALİF MEDYAYI RAPORLAYANA FAZLA MESAİ

“Ülkenin 5’li çetesi gibi 5’li ekranı var” diyen Taşcı, iktidarı destekleyen medya organlarını izleyen uzmanların sadece kayda basmakla yetindiğini ve hiç rapor tutmadığını ancak muhalif medya organlarını izleyenlerin sürekli rapor tutmak zorunda kaldığını ifade ederek, “Onu izleyen uzmanların fazla mesai alması için öneride bulundum. A kanalını izleyen uzman hiçbir şey yapmıyor, sadece kayda alıyor. Bir diğeri sürekli raporluyor” diye konuştu.

“TENCERE SETİ GİBİ”

Taşcı, ekranlarda bazı siyasi tartışma programlarını “tencere setine benzeterek”, “4’lü, 5’li gruplar. Aynı gruplar. TV’cilere ekrana çıkacaklar ve çıkmayacaklar listesi olarak deklare ediliyor… O listeye göre konuklar ayarlanıyor” diye konuştu.

REKLAM GELİRİ OLAN DA OLMAYAN DA AYNI PARAYI ÖDÜYOR

Taşcı, RTÜK’ün lisans ücreti olarak ekonomik olarak ciddi reklam geliri olan ulusal televizyonlardan da reklam geliri düşük olan yerel televizyonlardan da 499 bin 920 lira aldığına dikkat çekerek, “Bölgesel yayın yapan televizyonda 400 bin 920 lirayı ödüyor. Bu çözülmesi ve ortadan kaldırılması gereken adaletsizlik. Yerel televizyoncuyu bitiren bir uygulama” dedi.

“3 YOLA SAPIYOR”

TÜRKSAT’ın yerel televizyonlardan iletim ücreti olarak 22 bin 500 dolar aldığını aktaran Taşcı, bunun yerel televizyonların bu giderleri karşılamak için saptığı 3 yolu şöyle açıkladı:

 “Sürdürülebilir olmadığı çok net. Yerel televizyoncu 3 yola sapıyor. Bir kapatıyor. İkinci yol, bazı siyasi partilerin piar araçlarına dönüşüyor. O zaman da yerel televizyon özelliğini yitirmiş oluyor. Üçüncü toplum sağlığını ilgilendiriyor, içinde ne olduğunu kimsenin bilmediği, ilaç adı altında bitkisel çeteler var. Yerel televizyoncular krizi aşmak için bu çetelerle iş birliği halindeler.”

KONURALP: KARŞI TARAFA ULAŞAN MEDYA İNŞA ETMEMİZ LAZIM

RTÜK üyesi Konuralp, Türkiye’de iki ayrı kutuplaşmış yapı olduğunu belirterek, “Buna yandaş medya diyebiliriz, havuz medyası diyebiliriz. İktidara yakın medya tanımını doğru buluyorum. Karşıtlık tanımı da yapmak gerekiyor. Kimisi muhalif medya, kimi gazetecilik yapmaya çalışan medya diyor. Arkadaşlar hiçbirimizin sesi karşı tarafa ulaşmıyor. Herkes kendi mahallesine kulaç açmış durumda. Karşı mahalle diye tabir edilen, karşının sesinin diğer tarafa ulaşmadığı bir medya haliyle karşı karşıyayız bu sürdürülebilir değil. ‘Karşı’ diye tabir ettiğimiz herkesin sesinin ulaştığı bir medya inşa etmemiz gerekiyor” diye konuştu.

Konuralp, AKP iktidarının milyarlarca dolara varan yatırımlarına rağmen izlenmeyen ve satmayan medya organizasyonu olduğunu kaydederken, “Bu yatırıma rağmen izlenmeyen, satmayan medya düzeni yaratmış olmasalardı. Ama bunun karşısında, iktidara karşı konumlanmış olan medyanın da dil problemi var” eleştirisini getirdi.

Konuralp, medyanın “dili daha makul bir yere çekmesi gerektiği” önerisinde bulunurken, “Bunu yaptığımızda değerlerimizden ödün vermiş olmuyoruz. Muhalefet yapmaktan geri durmuyoruz” dedi.  

“ELEŞTİRDİĞİMİZ İNSANLARLA AYNI MASAYA OTURABİLMELİYİZ”

Konuralp, “Eleştirdiğimiz insanlarla aynı masada oturabilmenin yol ve yöntemlerini bulmalı, aynı masada oturmayı engelleyecek söz ve eylemlerden uzak durmalıyız” diye konuştu.

KURDAŞ: İŞ İŞTEN GEÇTİKTEN SONRA DOĞRUYU SÖYLEME BAZI ŞEYLERİ GERİ GETİRMEMEKTEDİR

Milli Gazete Genel Yayın Yönetmeni Mustafa Kurdaş da “Medyada Gerçekler ve Muhalif Medya” başlıklı oturumda, medyanın durumuna ilişkin değerlendirmede bulundu. Kurdaş, kamuoyunun birinci kuvvet olduğuna dikkat çekerek, “Medya bu bakımdan birinci kuvvette en önemli etkiye oynayan bir role sahiptir” dedi. Kurdaş, gazeteciler ve siyasetçilerin işinin zor olduğunu bildirerek, “Gazetecilerin kimseyle helalleşme durumu yoktur. Eğitimcilerin, siyasetçilerin helalleşme durumu yoktur. Çünkü Bizler toplumu yoğuruyoruz. İş işten geçtikten sonra doğruyu söyleme bazı şeyleri geri getirememektedir. Biz gazetecilerin görevi gerçeklerin peşinde koşmaktır” diye konuştu. 

 

Editör: TE Bilişim