CHP Isparta Milletvekili Hikmet Yalım Halıcı, “Bu elimdeki fotoğraf AKP’nin Ankara’daki bir KYK yurdundan. 8 kişilik hapishane hücresi gibi. Özel alan yok, çalışma masası, tuvalet falan hiçbir şey yok. Bir de bu fotoğrafa bakın. Bu görüntüdeki oda İsveç’te sıradan bir hapishane. Tek kişilik oda, hijyenik bir alan ve çalışma masası bile var. Aradaki fark maalesef bu. Lafta ‘dünya lideriyiz’ ama ‘bizi kıskanıyor’ dediğiniz Avrupa’da mahkumlara verilen odaya bakın; bir de geleceğimiz olan üniversite öğrencilerine verilen hapishane gibi yurtlara bakın. Onların mahkumlarına verdiği değer kadar bile burada öğrenciye değer verilmiyor” dedi.

CHP Isparta Milletvekili, Parti Meclisi üyesi Hikmet Yalım Halıcı; TBMM’de basın toplantısı düzenledi. Halıcı, şunları söyledi:

“Eğitim ve gençlik konusu Türkiye’nin en temel ve en öncelikli meselesidir. Türkiye’nin gelecekte nasıl olacağı ve dünyada alacağı rol tamamen bu iki hususla ilgilidir.  Öncelikle; Anayasa’da eğitimin nasıl olacağı; ‘Eğitim ve öğretim, Atatürk ilkeleri ve inkılapları doğrultusunda, çağdaş, bilim ve eğitim esaslarına göre, devletin gözetim ve denetimi altında yapılır’ şeklinde hüküm altına alınmıştır.

“ÖZELLİKLE KIZ ÇOCUKLARIMIZ DEVLET OKULLARINDAN UZAKLAŞTIRILARAK TARİKAT VAKIF VE OKULLARINA İTİLMİŞTİR”

2012 yılında Millî Eğitim Bakanlığı, 5 artı 3 şeklinde uygulanan 8 yıllık kesintisiz eğitimi 4 artı 4 artı 4 şeklinde 12 yıllık zorunlu ama kesintili hale getirmiştir. Öğrencilerin dört yıl olan ilkokul öğreniminden sonra, başka ortaokul ve liseye devam edebilecekleri bir sistem devreye sokulmuştur. Bu deneme yanılma anlayışı sonucunda öğrencilerimiz, zaten kötü olan eğitim sistemi içerisinde tam bir açmaza itilmiş ve özellikle kız çocuklarımız devlet okullarından uzaklaştırılarak tarikat vakıf ve okullarına itilmiştir.

“EĞİTİMDE LAİKLİK, OLMAZSA OLMAZ KABUL EDİLMELİDİR”

Eğitim müfredatına bilim dışı müdahalelerle, felsefe-bilim derslerinin azaltılmıştır. Bugün dünyanın her yerinde bilimsel bir gerçeklik olarak kabul edilen ve okutulan Evrim Teorisi’nin biyoloji ders kitaplarından maalesef çıkarılmıştır.

Eğitimde laiklik, olmazsa olmaz kabul edilmelidir. Dünyanın en iyi okullarına, üniversitelerine bakın. Hepsi çağdaş ve Laik anlayışı takip ederek buna ulaştı. Bizim gençlerimizin yüzde 60’ı yurt dışında okumak istiyor. Çünkü çağdaş eğitim anlayışının uzağında olan bu yaklaşımlar neticesinde Türkiye, eğitim ve öğrenci başarı sıralamalarında son sıralarda yer aldı. PISA, UNICEF raporlarında sıralamalarda ise son sıraya kadar düştü.

“CUMHURİYET TARİHİNİN EN BAŞARISIZ EĞİTİM DÖNEMİNİ YAŞIYORUZ”

Her yıl müfredat değişiyor. Öğrenciler deneme yanılma tahtasına döndürüldü. Bu anlayışla, plansızlık ve liyakatsizlikle Cumhuriyet tarihinin en başarısız eğitim dönemini yaşıyoruz.

Eğitimde yandaşlık aranır mı? Lütfen bunu önce aklınıza sonra vicdanınıza sorun. Cumhurbaşkanı, seçim öncesinde mülakat ucubesine son vereceğiz demedi mi? Milli Eğitim Bakanı ‘mülakat yapacağız’ diyor. Siz başarılı ve yetkin öğretmenlerimizden neden korkuyorsunuz? AKP iktidarının mülakat anlayışını hepimiz biliyoruz.

“2 BİN 500’E YAKIN OKULDA REHBER ÖĞRETMEN YOK”

‘Cumhuriyetin 100. Yılında, 100 bin öğretmen ataması yapılmalı’ dedik. Biz iktidara gelseydik bunu kesinlikle gerçekleştirecektik. Her şeyden tasarruf edilir ama eğitimden asla edilemez. Buradan sizlerin aracılığıyla iktidara sesleniyorum; Cumhuriyetin 100’üncü yılında 100 bin öğretmen atamasını yapın. Başta matematik, İngilizce, coğrafya, tarih olmak üzere çok hayati branşların öğretmenleri atama bekliyor. Bu atamalar hemen yapılmalıdır.

Atamalar konusunda başka bir önemli konu başlığı var: Rehber Öğretmenler. Eski Bakan Mahmut Özer ‘100 öğrenci olan her okula bir rehber öğretmen atayacağız’ demişti. Şimdi ise Sayın Bakan Yusuf Tekin bundan vazgeçti. Böyle tutarsızlık olmaz. Ayrıca bakın; deprem yaşadık, krizlerle boğuşuyoruz, etrafımızda savaş var. Yoksulluğun getirdiği çöküş en başta çocuklarımızı olumsuz şekilde etkiledi. 2 bin 500’e yakın okulda rehber öğretmen yok. Tam da çocuklarımızın rehber öğretmene ihtiyacı olduğu bu dönemde rehber öğretmenlerimizin ataması hemen yapılmalı.

Yurtlarda yemekler kurtlu, ekmekler küflü, yatakhaneler hapishane gibi. İktidarın bunları düzeltmesini geçtik, gençlerin canını dahi koruyamıyorlar. Her gün bir yurtta başka bir skandal yaşanıyor. Bunun sorumlusu hiç kuşkusuz iktidardır.

Bazı örnekler vermek istiyorum: Eskişehir Hızır Bey Yurdu: yemeğin içinden dikenli tel çıktı. Kırklareli Evladı Fatihan Yurdu: Öğrencilere küflenmiş ekmek verildi. Isparta Mihri Hatun Kız öğrenci Yurdu: yemeğin içinden eldiven ve kurt çıktı. İstanbul Beşiktaş Yurdu: Yemeğin içinden yine kurt çıktı. Tekirdağ Yurdu: Yemeğin içinden poşet çıktı. Van Süleyman Şah Yurdu: Yemeğin içinden saç telleri çıkıyor burada da. Sakarya Yurdu: Yemeğin içinden kurt çıktı. Ankara Beytepe Yurdu: Yemeğin içinden böcek çıktı. Antalya Akdeniz Murat Paşa Yurdu: Yemeğin içinden taş çıktı. Ve liste bu şekilde uzayıp gidiyor. Salyangoz çıkan da var, cam çıkan da var.

Biz, KYK’nın açılımını ‘kredi yurtlar kurumu’ olarak biliyorduk. Ama meğer gerçekte bu Kurtlu Yurtlar Kurumu imiş. Eskiden öğrenciler üniversiteyi kazanınca birbirlerine ‘yurt çıktı mı’ diye sorarlardı. Şimdi soru değişti, artık öğrenciler birbirine ‘sizin yurttan bugün ne çıktı?’ diye soruyorlar.

Franz Kafka'nın ‘Dönüşüm’ündeki karakter Gregor Samsa, odada kendini dev bir böceğe dönüşmüş olarak bulmuştu; AKP sayesinde yurtta kalan bütün öğrenciler ise odada yanlarında dev böceklerle uyanmış halde buluyor kendilerini.

Biz her yurtta hızlı ve ücretsiz ağ bağlantısı olsun diyoruz ama yurtlarda örümcek ağları çıkıyor. Memleketi öyle yoksullaştırdılar; milleti öyle çaresiz bıraktılar ki klasik Rus edebiyatında anlatılan derin fakirlik bizde gerçek oldu. Kürsülerde, televizyonlarda vatan millet edebiyatını kimseye kaptırmayanlar; iş vatan çocuklarına geldiğinde onlara sadece fakirlik edebiyatını bırakıyorlar.

“KURTLU, BÖCEKLİ VE BOZUK YEMEKLER MEVZUATA UYGUNMUŞ”

Bu elimdeki fotoğraf AKP’nin Ankara’daki bir KYK yurdundan. 8 kişilik hapishane hücresi gibi. Özel alan yok, çalışma masası, tuvalet falan hiçbir şey yok. Bir de bu fotoğrafa bakın. Bu görüntüdeki oda İsveç’te sıradan bir hapishane. Tek kişilik oda, hijyenik bir alan ve çalışma masası bile var. Aradaki fark maalesef bu. Lafta ‘dünya lideriyiz’ ama ‘bizi kıskanıyor’ dediğiniz Avrupa’da mahkumlara verilen odaya bakın; bir de geleceğimiz olan üniversite öğrencilerine verilen hapishane gibi yurtlara bakın. Onların mahkumlarına verdiği değer kadar bile burada öğrenciye değer verilmiyor.

Bütün bunlara rağmen Bakan Osman Aşkın Bak, yurt yemeklerini savundu. İnanılır gibi değil. Kurtlu, böcekli ve bozuk yemekler mevzuata uygunmuş. Ben buradan kendisine bir teklifte bulunayım; madem gençlere verdiğiniz bu yemekler mevzuata uygun, o zaman bu yemekleri sayın bakana ve yardımcılarına, KYK müdürlerine gönderelim; onlara çıkan yemekleri de öğrencilere gönderelim. Korkuları yoksa buyursunlar.

Aydın’da, KYK Güzelhisar Kız Öğrenci Yurdunda arıza yapan asansörde Zeren Ertaş adlı üniversite öğrencimiz sıkışarak hayatını kaybetti. Gençlik ve Spor Bakanlığı, açıklamasında ‘Öğrenci panik yaptığı için öldü’ demeye getirmişti. Valilik ise ‘asansöre fazla kişi bindiğinden bu olay yaşandı’ demişti. Herkes bilir ki asansörlerde fazla ağırlık varsa o asansörler hareket etmez. Neredeyse ölen öğrenciyi suçlamışlardı. Ben ise kazadan 1 ay önce, bir soru önergesi ile Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak’a yurtlarda en son denetimlerin ne zaman yapıldığını ve bu denetimlerin sonuçlarını sormuştum. Bakan bey gençler ve yurtlarla ilgilenmediği için önergeme de yanıt verememişti. Daha vahimi, aynı yurtta öğrenciler defalarca kazadan önce şikâyette bulunmuş ancak ne KYK ne bakanlık bunları görmek istememişti. Yani kaza, aslında cinayet ‘ben geliyorum’ demiş.

Geçtiğimiz gün, asansör kazasına ilişkin bilirkişi raporu yayınlandı. Raporda; asansörde bakım faaliyetlerini gerçekleştiren firmanın, kabin kattan belirli mesafe uzaklaştığında hareketsiz kalmasını sağlayan emniyet düzeneğinin iptal etmesi nedeniyle ölümlü kazanın yaşanmasında asli kusurlu olduğu belirtildi. Yani kusur firmada, kusur KYK Müdürlüğünde, yani kusur valilikte ve kusur Gençlik ve Spor Bakanlığında. Bunun hesabı verilmelidir. KYK asansörleri meslek örgütlerince kontrol edilmelidir. Tehlikeli asansör diye bir şey yoktur; kalitesiz firmalar, liyakatsiz idareciler ve sorumsuz Bakanlar vardır.

“TÜRKİYE’DE UYUŞTURUCU KULLANIM YAŞININ 8’E KADAR DÜŞTÜĞÜ ORTAYA ÇIKTI”

Çok önemli bir konu daha var: Gençlerimiz ve çocuklarımız uyuşturucu tehlikesi altında. Uzmanlardan, ilgili raporlardan ve araştırma sonuçlarından derlenen bilgilere göre Türkiye’de uyuşturucu kullanım yaşının sekize kadar düştüğü ortaya çıktı.

Türkiye, uyuşturucu ve türevi maddelerin kullanımı nedeniyle 18 yaş altı ölümlerde Avrupa’da ilk sırada. Yine ülkemizde bonzai ve metamfetamin kullanımı son 5 yılda 15 kat arttı.  Okulların etrafında yeterli güvenlik önlemi alınmıyor. Türkiye adeta bir uyuşturucu rotasına döndü. Uyuşturucu baronları ülkede cirit atıyor. Eskiden Türkiye’de 1 yılda toplamda 1.5 ton kokain yakalanıyordu; şimdi her partide tonlarca kokain ve metamfetamin gönderiliyor.

Bu konu, üzerinde daha fazla düşünmemiz ve hızlıca hareket etmemiz gereken bir mesele. Toplumun tüm kesimleriyle birlikte gençlerimizi, çocuklarımızı yok eden bu tehdide karşı birlik olmak, hareket etmek gerekiyor. İktidar da daha etkin, daha organize önlemler almalı.”

Kaynak: anka