Hatay/ Samandağ'da başta kadınlar olmak üzere toplumun tüm dezavantajlı bireylerine yönelik faaliyetleriyle büyük bir boşluğu dolduran Kadın Yaşam Merkezi 8 Mart Dünya Kadınlar Gününü düzenlediği etkinlikle kutladı.
Fondation De France tarafından desteklenen ve Samandağ Kadın Dayanışma Derneği (SKDD), Kadın Koalisyonu ve Kadına Eşitlik ve Özgürlük Derneği (KÖVED)'nin paydaşlığında faaliyetlerine devam eden Samandağ Kadın Yaşam Merkezi 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü dolayısıyla düzenlediği etkinlikte çok sayıda kadınla bir araya geldi.
Sunumunu Samandağ Kadın Yaşam Merkezi koordinatörü Neşe Koku'nun yaptığı Dünya Emekçi Kadınlar günü etkinliğinde açılış konuşmasını Samandağ Kadın Yaşam Merkezi kurucu bileşenlerinden Kadın Dayanışma Derneği Başkanı Hülya Nehir yaptı.
Etkinlikte Kadın Yaşam Merkezine gelen 50 yaşın üzerindeki kadınların oluşturduğu ve eğitimleri Nesrin Karasu tarafından verilen halk oyunları gösterisi sergilendi. Halk Oyunları Gösterisinin ardından yine Merkez bünyesinde kurulan Alicemal Ulağ yönetimindeki Kadın Yaşam Merkezi Korosu tarafından müzik dinletisi yapıldı. Usta öğretici Selva Tarsuslu eğitmenliğinde nakış ve örgü kursunda üretilen ürünler sergilendi.
NEHİR: BUGÜNÜ KUTLAMAK DEMEK MÜCADELE BİTMİŞ DEMEK DEĞİLDİR
Kadın Dayanışma Derneği Başkanı Hülya Nehir, yaptığı açılış konuşmasında, kadın dayanışmasının önemine dikkat çekerek, bu günü mücadeleleriyle var eden tüm kadınları saygıyla andı.
Nehir konuşmasında “ Bugün, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nü, tüm dünyada kadınların hakları, eşitliği ve toplumsal katkılarını, sadece bir gün için değil, tüm bir yıl boyunca kadınların gücünü, cesaretini ve mücadelesini kutlamak ve bu uğurda emek edenleri anmak için toplandık. 8 Mart, kadınların sadece geçmişteki değil, bugün ve gelecekte hakları için verdikleri büyük mücadelenin de simgesidir. Ancak unutmamalıyız ki, bugünü kutlamak demek mücadele bitmiş demek değildir. Kadınların hakları hala ihlal ediliyor, eşitlik hala sağlanamıyor ve bu yüzden bizler her gün, her an, toplumsal cinsiyet eşitliği için sesimizi yükseltmeye devam etmeliyiz.
Ülkemizde kadın olmak pek çok konuda geride kalmaya sebep olurken afet süreci kadınların geride kalmasını ne yazık ki arttırmıştır. Deprem sonrası oluşturulan toplu barınma alanlarının birçok kadın tarafından tehlikeli ve güvensiz bulunduğu yapılan saha görüşmeleri sırasında ifade edilmiştir. Hem fiziksel koşulların güvensiz olması hem de yeterince mahrem ve hijyenik koşullar sağlamayan alanlar kadınların birçok konuda zorluk yaşamasına sebep olmaktadır. Kadınların yalnız ebeveyn, yalnız kadın, gebe kadın vb. olma gibi pek çok sebep kaynaklı kırılganlığının arttığı; deprem sebepli eş ve/veya çocuk kaybı yaşayan kadınların bu süreçte daha fazla zorluk yaşadığı görülmüştür. Kadınlar hem hizmetlere hem de kaynaklara erişmekte erkeklerden daha fazla zorluk yaşamaktadır.
Sosyal devlet anlayışında, devletin sorumluluğunda olması gereken çocuk, hasta, yaşlı, engelli bakımı sosyal destek politikalarının geliştirilmemesi, metalaştırılan hizmetlerin fiyatlarının çok yüksek olmasıyla kadına yüklenmektedir. Kadınlar bu nedenle istihdamdan ya kopuyor ya da istihdam alanına giremiyor. Tüm bunlar ev içindeki o yoğun emeği görünmez kılıp, değersizleştiriyor. Emeğimizin görünür ve değerli olmasını sağlamaya yönelik herhangi bir düzenleme de yapılmıyor. Kadınlar kamusal alandan, sosyal yaşamdan, üretimden uzaklaşmak zorunda bırakılıyor.
2024 yılında gayri resmi kayıtlara göre 394 kadın cinayeti ve 258 şüpheli kadın ölümü yaşanmıştır ve bu kayıt tutulmaya başlandığı andan itibaren ulaşılan en yüksek rakamdır. Bu kadınların yaklaşık yarısı partnerleri tarafından katledilmiştir.
Uygulanmayan yetersiz yasalar, iyi hal indirimleri, verilen takipsizlik kararları adaletsizlik, göz ardı edilme, öfke duygusunu körüklerken maalesef kadına olan şiddetin her türlüsü – psikolojik, ekonomik, fiziksel, duygusal, cinsel olacak şekilde- devam ediyor.
Kadına Karşı Şiddetin ve Aile içi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin İstanbul Sözleşmesi'nden hukuksuzca çıkılması yetmezmiş gibi, 6284 Sayılı Kanun'un yerli ve milli olmadığını her fırsatta dillendiren iktidar, gerici-milliyetçi yeni ortakları ve medya eliyle kadın ve LGBTİ+ düşmanlığını, nefret söylemini yaygınlaştırıyor.
Laik ve demokratik bir anlayışa dayanarak hazırlanan, salt aile hukuku ve özellikle kadının haklarını değil; doğumdan ölüme tüm hakların, kadın ve erkek tüm bireylerin kişilik haklarını güvence altına alan Medeni Kanun sil baştan ele alınmaya çalışılıyor. Bu amaç, 1926'dan bu yana, Medeni Kanun'un daha ileriye taşınması için özellikle kadınların verdiği mücadeleyi hiçe sayarak ve parlamentonun bugünkü yapısına dayanılarak yok edilmek isteniyor.
Kesintili eğitim sistemi ve Milli Eğitim yönetmeliklerinde yapılan değişiklikler, özellikle kız çocuklarını evlilik adı altında istismara maruz bırakarak eğitimden koparıyor. ÇEDES gibi projelerle okullara manevi danışman adı altında ilimden fenden uzak, hükümetin cemaatlerle dirsek temasında yetiştirdiği imam-hatip mezunları atanıyor ve bilimsel eğitim yok ediliyor. Çocuklara çok küçük yaştan itibaren katı cinsiyetçi iş bölümünü yeniden üretecek pratikler öğretiliyor. Fetvalarla, merdiven altı cemaat ve tarikat kurslarıyla, diyanet ile bu sistem destekleniyor. Erkek egemen sistemin yeniden üretilmesi ile cinsiyetçi politikalar müfredata giriyor.
Saygıdeğer Kadınlar,
Tüm bu saydığımız sorunlar ve koşullar neticesinde biz biliyoruz ki, kadın toplumun en etkili, yönlendirici, birleştirici ve koruyucu unsurudur. Bir kadının ilerlemesi mevcut ve gelecek nesillerin de ilerlemesi demektir. Bu sadece kadınların sorunu değildir, aynı zamanda bir toplumun kalkınması, gelişmiş medeniyet seviyesine erişmesi, sosyal adaletin sağlanması için de gereklidir. Kadının müdahil olmadığı, içinde yer bulmadığı hiçbir alan başarıyı yakalayamaz.
Bizler de bu mücadelenin bir parçası olmak, Samandağ'daki kadınlara bir nefes olmak için Samandağ Kadın Yaşam Merkezi'ni siz sevgili kadınlar için kurduk ve hizmette olduğumuz 1,5 yıl içerisinde sizin katılımınızla çok güzel işlere imza attık. Bu merkez sizin için var. Samandağ Kadın Yaşam Merkezi'nde ocak ayı itibariyle engelli bireyler ve bakım verenlerine yönelik oluşturduğumuz model çalışma ile merkezimiz erişilebilir bir alana dönüşmüştür.
Bu model çalışmada, bakım verenleri güçlendirmek, hayata katılımlarını arttırmak için mola günleri, psiko-sosyal eğitim modülleri, erişilebilir kütüphanede (sesli kitaplar, braille alfabeli kitaplar vb.) bir ilk olmayı hedefledik. Samandağ'ın yeniden inşa sürecinde Samandağ'ın engelli dostu bir ilçe haline dönüşmesi için savunuculuk yapmayı görev edindik.
Bu sorumluluk bilinciyle bir yılı aşkın zamandır Samandağ Kadın Yaşam Merkezi olarak faaliyetteyiz, binlerce kadına ve çocuğa hizmet verdik ve vermeye devam etmekteyiz. Bu süreçte Samandağ Belediyesi ile iş birliği protokolü imzalayarak pazar alanında 40 kg kapasiteli battaniye ve yorganların ücretsiz yıkanabileceği bir çamaşırhanenin oluşmasına öncülük ettik.
Bu çalışmaların yanı sıra Afet ve Risk Yönetimi konusunu gündemimize alarak afet öncesi, sırası ve sonrasında toplumsal cinsiyet eşitliğine duyarlı, afet ve risk yönetimi bilinci yüksek olan bireylerin olması gereken model bir çalışmayı daha bu ay başlattık.
Bugün burada, derneğimizin bir parçası olarak, kadınların güçlendirilmesi, fırsat eşitliği sağlanması ve toplumsal cinsiyet eşitliği için attığımız adımları hatırlatmak istiyoruz. Bizler, kadınların her alanda söz sahibi olduğu, haklarının ihlal edilmediği ve potansiyellerini en üst düzeye çıkarabildikleri bir toplumun inşası için var gücümüzle çalıştık, çalışıyoruz ve çalışmaya devam edeceğiz.
Birlikte güçlenmek, birbirimize omuz vermek, dayanışma halinde olmak için varız. Çünkü biliyoruz ki yaralarımızı birlikte sarabiliriz, sorunları birlikte çözebiliriz, yalnızken kendimizde bulamadığımız gücü birlikte bulabilir, birlikte parlayabiliriz.
Bu hayatta, var olmaya ve var etmeye çalışırken; sabrınız ve sonsuz emeğiniz için, birleştirici ve üreten gücünüz için, kendiniz olduğunuz için, merkezimize gelip bizi onurlandırdığınız, çalışmalarımıza katılıp bize birlikte olmanın önemini hatırlattığınız için her birinize ayrı ayrı teşekkür ederiz. Hoş geldiniz! İyi ki geldiniz!
YAŞASIN 8 MART! YAŞASIN KADIN DAYANIŞMASI!” ifadelerine yer verdi.
Foto-Haber: Neslihan Sağaltıcı