CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Ankara'nın Bala ilçesi Kesikköprü köyünü ziyaret ederek soğan üreticileri ve tarlada çalışan mevsimlik tarım işçileri ile bir araya geldi, sorunlarını dinledi. Bir soğan üreticisi, "Biz kazanmıyoruz. Bizim elimizden çıktıktan sonra pahalanıyor. Biz kilosunu 4-4 buçuk TL’ye satıyoruz, vallahi işçi bana 1 buçuk TL’ye tarladan alıyor çuvala koyuyor. Kalan 2 buçuk TL ilaca mı, tohuma mı, gübreye mi, elektriğe mi, mazota mı gidecek?.. Devlet, siyasetçi kimse bununla ilgilenmesi lazım. Çiftçiyi göz ardı etmemelidir. Çünkü çiftçi bitti mi Türkiye biter. Bu ülkenin, bu halkın bütün geliri çiftçidir. Devletin bel kemiği çiftçidir, ama çiftçi yok" diye dert yandı.
CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, bugün Ankara Bala'nın Kesikköprü köyünde üreticiler ve mevsimlik tarım işçileriyle bir araya geldi. Tarlada çalışan işçileri ziyaret eden Kılıçdaroğlu, sorunlarını dinledi.
Bir tarım işçisi Kılıçdaroğlu; “Bu mevsimlik işçilerin sigortalarını devletin karşılamasını ve sizden yardımcı olmanızı istiyoruz” dedi. Kılıçdaroğlu, “Devletin karşılaması lazım” karşılığını verdi.
Kılıçdaroğlu, mevsimlik işçi kadına, “Ne kadar süredir çalışıyorsun burada” diye sordu. Kadın işçi ise 4 aydır çalıştığını söyledi. Mevsimlik tarım işçileri, Kılıçdaroğlu ile hatıra fotoğrafı çekindi.
“PARA ETMİYOR”
Bir soğan üreticisi Kılıçdaroğlu’na, “Şu an sermayesine satıyoruz. Para etmiyor. Şu an maliyeti 5 TL. Mazot 41 TL, devlet bizden su parasını alıyor. Eskiden dönümü 50 TL idi şimdi bin TL yaptı. Geçen sene 50 TL idi. Bir Devlet Su İşleri Başkanı gelmiş, bize gıcık oluyorlar, bunlar gelmesin diye bin TL yaptı. Bizimle beraber köylüyü de yakıyor” diye sitem etti.
“GÖRDÜĞÜNÜZ ÇUVAL 50 TL”
Kılıçdaroğlu, “Onlar da (köylüler) gelir elde edecek tabi. Tarlayı kiralıyorsunuz, ekiyorsunuz, biçiyorsunuz, alın teri döküyorsunuz, işçiler geliyor. İşçilere ne kadar yevmiye veriyorsunuz” diye sordu. Üretici, “Şu an yevmiye 460 TL. Bir çuvalı biz şimdi işçiden satın alıyoruz. İşçinin bunu yerden kaldırıp çuvala koyması bize 1 buçuk lira. Şu gördüğünüz çuval 50 TL. Çuvalla birlikte 65 TL. Bunun gübresi var, ilacı var, tohumu var, suyu var, mazotu var… Bitmiyor. Para kazanmıyoruz. Herkes bırakmak istiyor ama ne iş yapacağını bilmiyor. Bırakalım ama ne iş yapacağız. Ben tek değilim, milyonlarca insan var” diye dert yandı.
“TÜRKİYE’NİN HER TARAFINDA BÖYLE”
Kılıçdaroğlu, “Milyonlarca var. Sadece burada değil, Türkiye’nin her tarafında böyle. Sadece soğan üreticisi değil, mısır üreticisi de buğday üreticisi de…” dedi.
“ALIYORSA ALSIN AMA MAKUL BİR ŞEY ALSIN”
Ürecisi, “Devlet Su İşleri, hiç olmazsa bizden su için bu kadar para almasın. Alıyorsa alsın ama makul bir şey alsın. Dönümü bin TL. 200 dönüm, 200 bin TL. 200 bin TL kazanmıyoruz ki verelim. Bize yardımcı olun, sizden rica ediyorum. 30 yıldır bu işi yapıyoruz. Önceden Polatlı’daydık. 10 yıldır buraya geldik” dedi.
“BİZ KAZANMIYORUZ”
Kılıçdaroğlu, “Bir dönem soğan fiyatı çok artıyor, bir dönem düşüyor. Burada bir planlama yok anladığım kadarıyla” dedi. Üretici, “Zaten Türkiye’de çiftçilikle alakalı hiçbir program, planlama yok. Çiftçinin bir güvencesi yok. Üreticiye yardımcı kimse olmuyor. Soğan ilk çıktığında ucuz, tüccar, halci alıyor. Bittikten sonra pahalanıyor. Biz kazanmıyoruz. Bizim elimizden çıktıktan sonra pahalanıyor. Bizim elimizdeyken pahalanmıyor. Diyorum ya biz kilosunu 4-4 buçuk TL’ye satıyoruz, vallahi işçi bana 1 buçuk TL’ye tarladan alıyor çuvala koyuyor. Ee kalan 2 buçuk TL ilaca mı gidecek, tohuma mı gidecek, gübreye mi gidecek, elektriğe mi gidecek, mazota mı gidecek. Nereye gidecek… Devlet, siyasetçi kimse bununla ilgilenmesi lazım. Çiftçiyi göz ardı etmemelidir. Çünkü çiftçi bitti mi Türkiye biter. Bu ülkenin, bu halkın bütün geliri çiftçidir. Devletin bel kemiği çiftçidir. Ama çiftçi yok” diye sitem etti.
“KÖYLÜ MİLLETİN EFENDİSİDİR”
Kılıçdaroğlu, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu ve Birinci Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk’ün “Köylü, milletin efendisidir” sözüne atıf yaparak “Ama şimdi öyle değil” dedi.
“KALEM KALEM DANELİK MISIRIN MALİYETİNİ ÇIKARDIM”
Bir başka üretici, Kılıçdaroğlu’na; “Pazarlama sıkıntımız var. Bu ürünün artık maliyetini göz ardı ettik, üretsek daha pazarlama problemimiz var. Ben danelik mısır, pancar ve soğan üreticisiyim. Şu an danelik mısırın maliyeti üzerinden bilgi vereyim. Kalem kalem danelik mısırın tüm maliyetini çıkarmış durumdayım. Bakanlığın da teşvikleri üzerine damla sulamaya geçtik, bu da bize ciddi enerji maliyeti ön planda sunuyor. 2023 yılı içerisinde bizim mısır üretimimizde tarla kiramız bin TL. Mısır tohumu bir paketi 3 bin 500 TL, 5 dekara gidiyor. Bir dekar maliyeti 700 TL. Taban gübre 35 kilo dekara kullanıyoruz. Bunun dekar maliyeti biz ekim yaptığımız tarihte 19 TL idi. 655 TL dekar maliyeti…” sözleriyle maliyetlerin artışını anlattı.
“ÇİFTÇİ, 475 TL MALİYETİ CEBİNDEN TOLERE ETMEK ZORUNDA”
Ürünlerin dağıtımı konusuna değinen çiftçi, “Nakliye maliyetimiz, nakliyeci de aynı şekilde yakıt giderinden dolayı 300 TL bugünlük. Biz hasat tarihine kadar yakıtta ya da yedek parçada, lastikte girdi maliyetleri artarsa bu da meçhul. Biz bugünkü maliyetleri konuşacak olursak bir dekara danelik mısırın maliyeti 7 bin 675 TL. Bizim bölgemizde Şereflikoçhisar, Polatlı, Bala bölgesinde bir dekara verimlilik oranımız bin 200 kilodur. Hal böyleyken biz bin 200 kilogramı devletin, bakanlığın vermiş olduğu 6 TL ile satacak olursak elde edeceğimiz gelir 7 bin 200 TL’dir. Bu durumda çiftçi 475 TL maliyeti cebinden tolere etmek zorunda” diye konuştu.
“SİZİN BU SÖZÜNÜZÜ BÜTÜN TÜRKİYE DUYACAK”
Çiftçi “Bu soğanda da bu şekilde. Özellikle soğanda bir pazar söz konusu değil. Tamamen serbest piyasanın elinde. Sizden ricamız bu mısır fiyatlarının revize edilmesi ve sesimizin duyulmasını istiyoruz” dedi.
Kılıçdaroğlu, “Şimdi sen bunu söyledin, arkadaşımız da bunu söyledi. Kameralar da kaydetti. Bunların tamamını inşallah Türkiye’deki mısır üreticileri, soğan üreticileri herkes duymuş oldu. Çiftçi üretmediği takdirde hepimiz aç kalırız. Dışarıdan soğan, mısır, buğday, arpa alalım… Ya şu bereketli topraklarda üretmek varken, alın teri dökmek varken, istihdam yaratmak varken, çiftçi kazandığında herkes kazanıyor. Çiftçi kazandığında kaybedeni yok bu işin. Ama çiftçi zarar ederse hepimiz kaybediyoruz. O nedenle tarımın, çiftçinin desteklenmesi lazım, mağdur edilmemesi lazım. Sizin bu sözünüzü bütün Türkiye duyacak” diye konuştu.
“ÇOCUKLAR BAZEN OKULA GİDEMİYORLAR”
Kılıçdaroğlu, Şanlıurfa’dan gelen mevsimlik tarım işçileriyle de sohbet etti. Bir kadın işçi, Kılıçdaroğlu’na “Çocukların halini görüyorsunuz. Bazen okula gidemiyorlar. Benim oğlum burada, son senesi, 20 gün oldu okul açılalı, hala burada. Spor okumak istiyor. İmkanımız yok, nasıl göndereyim” diye dert yandı. Tarım işçisi genç, “Okul açılıp gidene kadar bir ayımız gidiyor. Bir ayımız bizden eksik kalıyoruz. Sınavlara gidiyoruz, bir şey anlamıyoruz, konulardan geri kalıyoruz. O zaman da okumanın bir anlamı kalmıyor” dedi.
“CEBİMDE BİR SÜRÜ NOT VAR”
Tarım işçisi kadın, “Bir de büyük var, o da evde, atanamadı, atanmayı bekliyor. Fizyoterapist. Onun notunu size verdim” dedi. Kılıçdaroğlu da kadına, “Aldım, cebimde bir sürü not var. Hepsine bakacağım. İnşallah telefon da yazdınız nota” dedi.
“DAVALARI KAZANIYORUZ, GERİ DÖNÜYOR”
Kılıçdaroğlu, daha sonra üreticilerle oturup çay içti, sorunlarını dinledi. Bir çiftçi, “Tarım ve hayvancılıkla uğraşıyorduk. 10 yıl öncesine kadar hayvancılığı bıraktık. Nedeni bize 5 kilometre uzaklıkta AKP’ye yakınlığıyla bilinen madencilik firması tarafından yıllardır başımız dertte. Meralarımız, hazinelerimiz açtığımız bütün davaları kazanmamıza rağmen Bala’da tekrar dava açılıyor, Bala’dan öteye geçemiyoruz. Bütün davaları kazanıyoruz, geri dönüyor. Hemen dibinde yaylamız var. Orada 5 bin hayvan varken şimdi 300 kaldı. Biz göçtük oradan. Resmen arazilerimiz talan oldu. İkinci sorun, çiftçi halini biliyorsunuz. Cumhuriyet tarihinin en kriz dönemini yaşıyoruz. Fakat bu insanlar bize hayvancılık yapabilecek bir şey bırakmadılar. O kadar basına gönderdik, hiçbirisi yapmadı. Size garip bir olay daha anlatayım, bir tek oğlum var 34 yaşında, rahmetli doktor Reşit Galip’in ismini taktım. Bu ismi takmakla oğlumun hayatı karardı. Yani bir devlet dairesine gidiyorsun, yok; belediyeye gidiyorsun yok. Hayvancılık bitti, tarım bitti, doğan çocuklarımız da başımıza dert oldu. Stres içindeyiz. Bu ülkede ben Reşit Galip’in ismini taktıysam oğluma bu suç mu” diye dert yandı.
“DESTEK VERİRİZ”
Kılıçdaroğlu, “Bunu takip edelim. Gerekirse dava ise size destek verelim. Bakın biz oraya destek verebiliriz” diyerek hukuk mücadeleleri konusunda destek mesajı verdi.
Kılıçdaroğlu, Kesikköprü’den çiftçilerin alkışlarıyla uğurlandı.