CHP Adana Milletvekili Orhan Sümer, “Saray iktidarının tarım politikası çökmüştür. Çünkü uygulanabilir ve sürdürülebilir bir politikaları yok. Bugün üç Trakya büyüklüğünde tarım alanı ekilmiyor ve terk edilmişse sorumlusu doğrudan iktidardır. Küçücük Avrupa ülkeleri tarımda dünya lideri, döviz zengini olurken, Çukurova’nın bereketli toprakları tarıma küstürülüyor. Çiftçi borcunu ödeyemez hale geliyor. Hayvancılık yapan ineğini kesime göndermek zorunda kalıyor. Mahsulü toplamak maliyetli olduğu için dalında çürümesine göz yumuluyor. Nereden tutsanız elinizde kalan bu tarım politikası değişmeden, hem ülkenin hem çiftçinin yüzünün gülmeyeceği bir kez daha anlaşılmıştır” dedi.

CHP Adana Milletvekili ve TBMM KİT Komisyonu Üyesi Orhan Sümer, Çukurova’da çiftçilerle bir araya geldi. Sümer, bölgedeki durumu “Çukurova çiftçisi maalesef buğdaydan, mısırdan, ayçiçeğinden sonra narenciye hasadında da büyük zorluklar yaşıyor” diye değerlendirdi.

“3 KİLO LİMON VERECEĞİM 1 TANE EKMEK ALACAĞIM”

Çiftçiler, sıkıntılarını şöyle anlattı:

“Benim o kadar emeğim, işçiliğim havada kalıyor. Ayrıca ben kendi sigortamı kendim yatırıyorum. Onu karşılaması var. Kendi işçiliğimi işin içine koymuyorum bile. Benim sadece bahçemin masrafını karşılamıyor. Seneye nasıl çiftçilik yapacağız? Bu sene 40 liraysa seneye 80 lira olacak, ben eminim bundan. Bu ekonominin gidişatı böyle. 80 lira olursa ben nasıl mazotumla bahçemi sulayacağım, ilacımı atacağım? Mesela geçen sene 1 bidon ot ilacı 2 bin lirayken bu sene 4 bin lira. 1 kilo limonla 1 tane ekmek alamıyorsun. 3 kilo limon vereceğim ben 1 tane ekmek alacağım.”

“1 KİLO PAMUĞA 3 LİTRE MAZOT ALIYORDUM. ŞİMDİ 3 KİLO PAMUK 1 LİTRE MAZOT EDİYOR”

Bir başka çiftçi şunları söyledi:

“4 bin lira oldu, 3 misli arttı. Çocuklar emek ediyor, eline bir şey geçmiyor. Güvenemiyor. 1 kilo pamuğa ben 3 litre mazot alıyordum. Şimdi 3 kilo pamuk 1 litre mazot ediyor, 16 liradan. O da 16 verirlerse. 41 lira mazot, Tarım Kredi’de 41 küsur. İnek bitti, 60 ineğimiz vardı, 2 tane kaldı.”

“NARENCİYE İHTİYACININ ÜÇTE BİRİNDEN FAZLASINI KARŞILAYAN ADANA’DA LİMON DALINDA KALDI”

Narenciye üreticisinin yaşadığı sorunları TBMM gündemine taşıyan Sümer, şu açıklamayı yaptı:

“Türkiye'nin narenciye ihtiyacının üçte birinden fazlasını karşılayan Adana’da limon bu yıl yine dalında kaldı. 700 bin dönüm arazide ekili olan narenciyede üretim fazla ama fiyatlar çok düşük. Üreticiler limonu dalında dahi satamıyor. İktidarın etkili bir tarım politikası olmadığı için çiftçi, tüccarın insafına kalıyor. Yaptığı masrafı karşılayamayan çiftçi, ne yapacağını şaşırmış durumda. Artan girdi maliyetleri sonrasında iktidardan destek beklerken yine karşılık bulamayan çiftçi isyan etme noktasında. İktidarın özellikle narenciye üreticisine acil destek vermesi gerekiyor.

“ÇİFTÇİ ÜRETTİĞİ İLE EVİNE EKMEK ALAMAZKEN TARIM NASIL AYAĞA KALKACAK?”

Bugün zincir marketlerde limon 24-25 liralara satılıyor. Ancak çiftçi tarlasında, dalında ürününü 2 buçuk liraya dahi satamadığını dile getiriyor. Öyle ki üretici 3 kilo limonun bir ekmek etmediğini söylüyor. Çiftçi ürettiği ile evine ekmek dahi alamazken tarım nasıl ayağa kalkacak. Sürdürülebilir tarım için destek şart. On binlerce dönüm ekip evine ekmek alamazsa, çiftçi nasıl ayakta kalacak. Yıllarca çiftçilik yapan ailelerin tarım sektörünü terk etmesinin temel nedeni işte budur. Verilen emeğin karşılığı alınmadığı gibi artık zarar ediliyor.

“ÜÇ TRAKYA BÜYÜKLÜĞÜNDE TARIM ALANI EKİLMİYOR VE TERK EDİLMİŞSE SORUMLUSU DOĞRUDAN İKTİDARDIR”

Saray iktidarının tarım politikası çökmüştür. Çünkü uygulanabilir ve sürdürülebilir bir politikaları yok. Bugün üç Trakya büyüklüğünde tarım alanı ekilmiyor ve terk edilmişse sorumlusu doğrudan iktidardır. Küçücük Avrupa ülkeleri tarımda dünya lideri, döviz zengini olurken, Çukurova’nın bereketli toprakları tarıma küstürülüyor. Çiftçi borcunu ödeyemez hale geliyor. Hayvancılık yapan ineğini kesime göndermek zorunda kalıyor. Mahsulü toplamak maliyetli olduğu için dalında çürümesine göz yumuluyor. Nereden tutsanız elinizde kalan bu tarım politikası değişmeden, hem ülkenin hem çiftçinin yüzünün gülmeyeceği bir kez daha anlaşılmıştır.”

 

Kaynak: anka