Uluslararası Af Örgütü: Adalet Sağlanmalı, Sorumlular Yargılanmalı Uluslararası Af Örgütü: Adalet Sağlanmalı, Sorumlular Yargılanmalı

Güney Ekoloji'den aktivist Mevlüd Oruç, İYİ Parti Hatay Milletvekili Şefik Çirkin'in Hatay ile ilgili geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamalara tepki gösterdi.
Oruç, Çirkin'in Suriye'deki gelişmelerle ilgili değerlendirmesinde kullandığı “enfeksiyona açık alan”, “ileride toprak talebi olabilir” ve “Suriye'nin Lazkiye kentinde Fransa, İsrail ve İran destekli bir Alevi devleti kurulmak isteniyor” şeklindeki ifadeleri “anakronik hezeyanlar” ve “trajikomik bir senaryo” olarak nitelendirdi.
Mevlüd Oruç, yazılı açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
“Hatay milletvekili Şefik Çirkin'in Hatay'dan ve hayattan kopuk senaryosunu basından okuduk. 'Kıymeti kendinden menkul' vekil, Hatay ilimize yönelik anakronik, tezatlar ve hezeyanlarla dolu bir senaryo üretmiştir. Sapla samanı, elmayla armudu karıştırıp 'Hatay Tehlikesi' çıkarmış. Yeşilçam senaristlerini kıskandıracak kadar anakronik ve trajikomik bu senaryoyu tekrar ederek zihninizi absürtlüklerle yormayacağım. Fakat şu kısa alıntı, Hatay'dan, halktan ve hakikatten kopukluğun, siyasi mantık felcinin ve çelişkilerin özeti gibidir: Sayın Çirkin, 'Suriye'nin Lazkiye kentinde Fransa, İsrail, İran(!) destekli bir Alevi devleti kurulmak istendiğini ve bu faaliyetlerin bir kısmının Hatay destekli olduğunu' öne sürerek 'Hatay sıkıntıya girer, Hatay enfeksiyona açık hale gelir, Hatay'ın barışı bozulur ve ileride bizden toprak talebi söz konusu olabilir' şeklinde, tamamen desteksiz iddialarda bulunmuştur.”
“Birbirinin kuyusunu kazan, birbirine her türlü silahla saldıran İsrail ve İran'ın, Lazkiye'de Alevi devleti kurma çalışmasında anlaşmış olabileceğini iddia etmek, hayattan kopuk siyasi halüsinasyonlardan ibarettir.”
HATAY'DA TEHLİKE YOK, SENARYO VAR”
Hatay'ın 1939'da anavatana katıldığını hatırlatan Oruç, bu tarihten itibaren Hatay'ın Türkiye'ye entegre olmuş bir il olduğunu, halkın ise geçimi, eğitimi, sağlığı ve üretimiyle ilgilendiğini vurguladı. Oruç şöyle devam etti:
“Hataylıların tüm Türkiyeliler gibi demokrasi, eşit vatandaşlık, insan hakları ve özgürlük talepleri vardır. Etnik kökeni ya da inancı ne olursa olsun Hataylılar kendini Türkiyeli hissediyor ve öyle yaşıyor. 'Hatay'ın Türkiye'den ayrılma tehlikesi' diye bir durum yok, çünkü böyle bir istek yok.”
“Ne içeride ne dışarıda Hatay'a ilişkin herhangi bir gerçek, somut, inandırıcı olumsuzluk ya da 'tehlike' yoktur. Liyakatsiz siyasetçiler, siyasi gıdalarını halkın gerçek sorunlarından değil, anakronik halüsinasyonlardan karşılamaya çalışıyor.”
“KAOS SÖYLEMİYLE HATAY'A ZARAR VERİLİYOR”
Oruç, Hatay ve özellikle Arap Alevileri hedef gösteren her tür ima ve yaklaşıma tepki gösterdi:
“Arap Aleviler, Hristiyanlar ve Ermeniler sık sık 'enfeksiyona açık' ilan edilerek yalnızlaştırılıyor. Depremde en son kurtarılanlar bu halklardı. Barınma sorunlarını bahane ederek mallarına çöküldü. İçme suyu verilmedi, yollar yapılmadı. Alevilerin Türkiyeliliği hâlâ sorgulanıyor.”
“Liyakatsiz siyasiler ve atanmışlar, bu halkların temel haklarına zarar veren uygulamaların kimi zaman bilinçli, kimi zaman farkında olmadan aparatına dönüşüyor.”
“Bu toplumda çevresel, ekonomik, sosyal, kültürel ve siyasi ırkçılık çeşitli yasal kılıflarla sürdürülüyor. Bu da haksız uygulamalarda mağdurların yalnız kalmasına ve kamuoyunun sessizliğine yol açıyor.”
“'HATAY MESELESİ' BİR POLİTİK ARAÇ HALİNE GETİRİLDİ”
Oruç, açıklamasını şöyle tamamladı:
“'Hatay Meselesi', siyasi, ekonomik ya da bürokratik çıkar hesapları için kaos üretme ihtiyacı duyan çevrelerin elinde bir araç haline getiriliyor. Makam, mevki, liste hesabı yapanlar için her dönemde raftan indirilen kullanışlı bir 'İsveç çakısı' gibi. Suriye'deki her gelişmede, Esatlar döneminde de, HTŞ döneminde de bu senaryo tedavüle sokuldu. Ama biz buradayız. Hatay halkı buradadır, halk gerçektir. Ve bu halk artık korku siyasetine değil, adalet ve eşitlik talebine kulak verilmesini istemektedir.”
Foto-Haber: Neslihan Sağaltıcı

Editör: Nezahat Fırıncıoğulları