CHP Ankara İl Başkanlığı'nca düzenlenen Adalet Nöbeti'ne katılan CHP Genel Başkanı Özgür Özel; "Karşımızdaki kötücül akıl darbe girişimindeydi. Biz ilk başta Meclis Başkanı'na 'Toplanalım' dedik, 'Olur' dedi. 'Meclis'teki bütün partiler gelsin kendi Meclisi'mize sahip çıkalım' dedik. Aynı 15  Temmuz darbe gecesi olduğu gibi nasıl birileri darbenin seyrine baktılar, kazansaydı darbenin yanına geçeceklerdi, kaybedince bu tarafta durdular. Ona çok benzer bir tavırla bir baktık, Adalet ve Kalkınma Partisi'nin Genel Başkanı darbecilerin başına geçmiş. Madem ki sen darbenin tarafındasın, biz demokrasinin tarafındayız. Tayyip Erdoğan, bundan sonra senin gibi bir darbecinin tam karşısındayım. Biz, Recep Tayyip Erdoğan'ın Anayasa'yı askıya alma girişimine, onun araçsallaştırdığı, ona destek veren, onun maşası olmuş Yargıtay'ın darbe girişimine karşı sonuna kadar direneceğiz. Herkesi direnmeye davet ediyoruz" açıklamasını yaptı.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, bu akşam CHP Ankara İl Başkanlığı'nca Anayasa Mahkemesi'nin karşısındaki Ahlatlıbel Parkı'nda düzenlenen Adalet Nöbeti'ne katıldı. Özel'e; CHP Gençlik Kolları Genel Başkanı Gençosman Killik, CHP Ankara İl Başkanı Ümit Erkol ve CHP'li milletvekilleri eşlik etti. Adalet Nöbeti'nde açıklamalarda bulunan Özel, şunları söyledi:

"Bu eylem Cumhuriyet Halk Partisi milletvekillerinin Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında yaptıkları adalet oturumuna bir dayanışma eylemidir. Bu eylemi çok kıymetli buluyoruz çünkü bugün karşı karşıya olduğumuz darbe girişimi Can Atalay'ın milletvekilliğinin başlayamamasını aşan bir adaletsizlikle ve bir adalet kriziyle karşı karşıya olduğumuz gerçeğinden hareketle başladığımız bir eylemliliğin içindeyiz.

"EĞER TOPLUM SÖZLEŞMESİ ORTADAN KALKMIŞSA DEVLET ORTADAN KALKMIŞ DEMEKTİR"

Bu ülkede bir Anayasa var. Bu Anayasa'nın her maddesi başka bir şeyi düzenliyor. Bazı maddeler birbirini takip ediyor, tamamlıyor ama her madde başka bir şeyi düzenliyor. Bu Anayasa bir toplum sözleşmesi. Toplumlar ortak bir sözleşmeleri olmadan devlet olamazlar. Eğer toplum sözleşmesi ortadan kalkmışsa devlet ortadan kalkmış demektir. Bugün Türkiye Cumhuriyeti'nde ilk önce o toplum sözleşmesi gereği genel seçimler hükmüne uygun olarak seçimler yapıldı. Sonra o toplum sözleşmesinin gereği genel seçimlerin kesin sonuçlarının YSK tarafından ilanından sonra üçüncü gününde Meclis kendiliğinden toplandı. Dünyada parlamentoları, demokrasi parlamentosu yapan iki ilkeden bir tanesi, kendiliğinden toplanma ilkesidir. Meclis bir kraldan, bir padişahtan, bir otoriter rejimden vesayetle çağırıyla toplanıyorsa oraya demokrasi meclisi diyemeyiz. O meclislerin başka isimleri var. Demokrasi meclisleri demokratik seçimden sonra kendiliğinden toplanır.

"ANAYASA'DAN ALDIĞIMIZ YETKİ BİRİLERİ TARAFINDAN HİÇE SAYILMASIN DİYE MECLİS'TE ADALET OTURUMU'NU BAŞLATTIK"

Yemin töreni için toplandık. Hataylılar Can Atalay'a milletvekili görevi vermişlerdi. Onun da olması gereken salonda toplandık. O, salonda yok çünkü üzerine kapı kilitliydi. Hapishane kapısı kilitliydi. Yemin töreninde en yaşlı üye Sayın Devlet Bahçeli Türk milleti adına, Türkiye Cumhuriyeti Parlamentosu adına Can Atalay ismini okuttu en genç üyeye. Gelip yemin etmesi lazımdı. Salmadılar, edemedi. Sonra o Meclis toplandı. Komisyon seçerken 600 milletvekilinden 599'unun oyuyla, oy birliğiyle İnsan Hakları Komisyonu'na seçildi, yine salmadılar. O komisyon ki herhangi bir cezaevine gidince önünde kapalı kapı duramaz ama o komisyonun üyesinin üstüne kapıyı kapalı tuttular. Bunun üzerine avukatları bu arkamızdaki Anayasa Mahkemesi'ne yeni anayasanın bir hükmü gereğince başvurdu. Anayasa Mahkemesi, 'burada hak ihlali var' dedi. Salın diye Meclis'e bildirdi. Milletvekili olsun diye Meclis'e bildirdi. Bekledik gelsin, gelmedi. Salın diye ilgili mahkemeye yolladı ama o kararında direndi. Yargıtay'a yolladı, Yargıtay olmayacak bir iş yaptı, Anayasa Mahkemesi'nin kararını tanımadı. Tam bu aşamada Yargıtay 3 Ceza Dairesi'nin yaptığı iş karar tanımamak değildir çünkü Anayasa'nın 154. maddesinin son fıkrası çok açık, 'Anayasa Mahkemesi kararları yayınlanır yargı yasama ve yürütme için bağlayıcıdır.' Bunu tanımazsanız Anayasa'yı tanımazsınız. Bir başkası da Yargıtay'ı yetkilerini tanımaz, bir başkası Meclisi tanımaz, bir başkası Cumhurbaşkanı'nı tanımaz. O yüzden biz kendi varlığımız, Anayasa'dan aldığımız yetki birileri tarafından hiçe sayılmasın diye Meclis'te Meclis'i terk etmeme eylemi başlattık, Adalet Oturumu'nu başlattık.

"TAYYİP ERDOĞAN, BUNDAN SONRA SENİN GİBİ BİR DARBECİNİN TAM KARŞISINDAYIM"

Geçtiğimiz hafta Ankara İl Başkanımız bir faaliyetle birlikte giderken bana dedi ki, 'Sayın Genel Başkan biz Meclis'teki eylemle dayanışmak istiyoruz. Bunun için bir adalet ateşi yakmak, onun başında toplanmak, kamuoyunun dikkatini toplamak, Meclis'teki eyleme Meclis'teki Anayasa'yı savunma mücadelesine destek vermek istiyoruz' dedi. Şunun için önemsiyorum. Bundan sonra 81 ilimizdeki, 973 ilçemizdeki örgütlerimizi Türkiye'nin dört bir yanındaki sivil toplum örgütlerini, meslek örgütlerini, tüm inisiyatifleri Anayasa'ya sahip çıkmaya, Meclis'teki oturuma destek vermeye ama yakacakları ateşin başında, ama yapacakları insan zincirleriyle ama, gençlerin yaratıcılığıyla ortaya koyacakları farklı eylem biçimleriyle Türkiye'nin dört bir yanında sadece Cumhuriyet Halk Partilileri değil, muhalifleri; sadece muhalifleri değil, Anayasa'ya saygılı tüm Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarını Anayasa'ya sahip çıkmaya, Anayasa'dan yetki alan tüm kurumlara sahip çıkmaya ve bir darbe girişimine karşı Anayasa'nın ve Cumhuriyet'in yanında yer almaya davet ediyorum. Çünkü karşımızdaki kötücül akıl darbe girişimindeydi. Biz ilk başta Meclis Başkanı'na 'Toplanalım' dedik, 'Olur' dedi. 'AK Parti de MHP de gelsin, HDP de, İYİ Parti de gelsin, Saadet de gelsin, Meclis'teki bütün partiler gelsin kendi Meclisi'mize sahip çıkalım' dedik. Cumhurbaşkanı yurt dışındaydı. AKP Genel Başkanı yurt dışındaydı. Aynı 15  Temmuz darbe gecesi olduğu gibi nasıl birileri darbenin seyrine baktılar, kazansaydı darbenin yanına geçeceklerdi, kaybedince bu tarafta durdular. Ona çok benzer bir tavırla bir baktık Adalet ve Kalkınma Partisi'nin Genel Başkanı darbecilerin başına geçmiş. Madem ki sen darbenin tarafındasın, biz demokrasinin tarafındayız. Tayyip Erdoğan, bundan sonra senin gibi bir darbecinin tam karşısındayım.

"ERDOĞAN'IN ANAYASA'YI ASKIYA ALMA VE ONUN MAŞASI OLMUŞ YARGITAY'IN DARBE GİRİŞİMİNE KARŞI SONUNA KADAR DİRENECEĞİZ"

Gençler, geleceğinize sahip çıkmak için. Kadınlar, seçme seçilme hakkı başta olmak üzere, miras hukuku başta olmak üzere, sizi eşya gibi görüp sahiplendirmek isteyen şu anda dört vekili olan ama Cumhur İttifakı'nın parçası olan bir grubun karşısında haklarınızı korumak için, kadının yaşam hakkını korumak için, miras hakkını korumak için, kadının tüm kanunlardan gelen haklarını korumak için, nafaka hakkını korumak için Anayasa'mıza ihtiyacımız var. Emekçileri, emeklileri, bu ülkedeki herkesi Anayasa'ya sahip çıkmaya yaratıcı eylemlerle, dayanışma eylemleriyle eylemi, mücadeleyi büyütmeye davet ediyorum. Biz, Recep Tayyip Erdoğan'ın Anayasa'yı askıya alma girişimine, onun araçsallaştırdığı, ona destek veren, onun maşası olmuş Yargıtay'ın darbe girişimine karşı sonuna kadar direneceğiz. Herkesi direnmeye davet ediyoruz."

CHP Ankara İl Başkanı Ümit Erkol da şöyle konuştu:

"Anayasa'ya karşı bir darbe girişimiyle karşı karşıyayız. Anayasalar bir ülkenin birliğini, bütünlüğünü sağlayan, huzur içerisinde bir arada yaşamasını sağlayan metinler. Parlamentomuz görevini yaptı, vekilini görevlendirdi, görev yerini belirledi. Anayasa Makemesi bir karar verdi. Bir ihlal olduğunu, vekilin yerinin Meclis olduğunu belirledi. Artık görev Meclis Başkanı'nda, Meclis Başkanı'nın bir an önce Anayasala sınırlar içerisinde kalarak sayın vekilin Meclis'te göreve başlamasını sağlaması gerekir. Yine bir hak ihlaline imza atan Yargıtay'ın ilgili dairelerinde görevli hakimler ile ilgili Hakimler Yüksek Kurulu'nuin görevini yapması gerekir. Anayasal sınırlar içerisinde kalmaya davet etmesi gerekir. Bu Anayasa'nın herkese lazım olacağını Sayın Cumhurbaşkanı'nın da unutmaması gerekir. Biz, bir an önce ülkenin Anayasal sınırlar içerisinde yönetilmesini talep ediyoruz. Bir an önce bu hukuksuz durumun sonlanmasını istiyoruz."

Kaynak: anka