Hatay/ Samandağ Belediyesi tarafından bu yıl 5.si düzenlenen Kitap Fuarı gerçekleştirilen “Zamanların En İyisinde, Zamanların En Kötüsünde” başlıklı panel ile sona erdi.
Halkın yoğun ilgi ve katılımıyla gerçekleştirilen panel Türkiye'de ve bölgede süren krizler, savaşlar, adaletsizlikler ve demokratikleşme mücadelesi ele alındı. Hz. Hızır Parkında gerçekleştirilen panelin moderatörlüğünü Samandağ Belediye Başkanı Emrah Karaçay üstlendi. “Zamanların En İyisinde, Zamanların En Kötüsünde” paneline; DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, TİP Genel Başkanı Erkan Baş ve DEM Parti Mersin Milletvekili Perihan Koca konuşmacı olarak katıldı.
HATİMOĞULLARI: ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVAŞINA GEBE OLAN BİR DÖNEMDEN GEÇİYORUZ
Panelde ilk sözü alan DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, hem Türkiye'de hem dünyada yaşanan gelişmelerin tarihsel bir eşikte olduğuna dikkat çekti. “Bizler zamanların en iyisini hiç görmedik” diyen Hatimoğulları, bu kuşağın savaşlar, yoksulluk ve baskılar içinde büyüdüğünü belirtti.
Ortadoğu'da emperyalist güçlerin etkisiyle süren savaşların halklara ağır bedeller ödettiğini vurgulayan Hatimoğulları, “Şam yönetiminin değişmesinden İran-İsrail savaşına, Rusya-Ukrayna çatışmasına kadar uzanan bu süreç, küresel bir savaşa evrilme riski taşıyor. Bu dönemde dünyanın biyolojik, siber ve nükleer silahlarla tehdit altında olduğunu unutmamalıyız” dedi.
“ENTERNASYONALİST BİR BARIŞ HAREKETİNE İHTİYACIMIZ VAR”
Bu koşullarda sınırları aşan, halkları buluşturan güçlü bir barış hareketinin gerekliliğine işaret eden Hatimoğulları, “Barış talebini sadece ülke içinde değil, küresel ölçekte örgütlemeliyiz. Çünkü savaş sadece bir ülkenin meselesi değildir. Barışın öncülüğünü yapabilecek bir coğrafyada yaşıyoruz” ifadelerini kullandı.
“İÇ BARIŞI SAĞLAMADAN DEMOKRASİ OLMAZ”
Türkiye'de gerçek bir demokratikleşme için halklar arası eşitliğin sağlanması gerektiğini söyleyen Hatimoğulları, “Demokrasi sadece bir kesimin değil, 86 milyon insanın hakkıdır. Kürtlerin, Alevilerin, Hıristiyanların, Ezidilerin, kadınların, gençlerin, emekçilerin demokratik eşit yurttaşlık temelinde yaşadığı bir Türkiye mümkün. Bu nedenle iç barışı sağlamak zorundayız” dedi.
YARGI BAĞIMSIZLIĞI VE AİHM KARARLARI VURGUSU
Hatimoğulları, siyasi tutsakların serbest bırakılması gerektiğini vurgulayarak, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve Anayasa Mahkemesi kararlarının uygulanmamasını “demokrasiyle çelişen” bir durum olarak tanımladı. “Can Atalay, Selahattin Demirtaş, Osman Kavala, Figen Yüksekdağ ve tüm Gezi tutsakları serbest kalmalıdır. Bu sadece hukuki değil, siyasal bir zorunluluktur” diye konuştu.
“KAYYIM REJİMİ KALDIRILMALI, DEMOKRATİK CUMHURİYET İNŞA EDİLMELİ”
Yerel yönetimlere atanan kayyımların halk iradesine açık müdahale olduğunu ifade eden Hatimoğulları, demokratik bir cumhuriyetin inşası için yargı bağımsızlığı, kuvvetler ayrılığı, özgür seçimler ve örgütlenme hakkının güvence altına alınması gerektiğini söyledi.
“EKONOMİK KRİZ DERİNLEŞİYOR, HALK YOKSULLAŞIYOR”
Ekonomik krize de değinen Hatimoğulları, milyonlarca insanın açlık ve yoksulluk sınırının altında yaşadığını, tarımın bitme noktasına geldiğini, deprem bölgelerinde hala barınma sorunlarının sürdüğünü dile getirdi. “Bu ülkede hâlâ konteynerlerde yaşayan vatandaşlar varsa, ne adaletten ne demokrasiden söz edilebilir” diyerek deprem bölgesi Samandağ'a dikkat çekti.
“KADIN MÜCADELESİ DEMOKRATİKLEŞMENİN BEL KEMİĞİ”
Kadınların maruz kaldığı şiddete ve artan kadın cinayetlerine de değinen Hatimoğulları, kadın örgütlülüğünün güçlendirilmesi gerektiğini vurguladı. “Samandağ'ın her mahallesinden başlayarak kadınların örgütlü mücadelesini büyütmeliyiz” dedi.
“EMEKÇİLER VE GENÇLER GÖÇ EDİYOR, ÇIKIŞ DEMOKRATİK DAYANIŞMADAN GEÇİYOR”
Hatimoğulları, gençlerin işsizlik nedeniyle yurt dışına gitmek zorunda kaldığını, tarım ve sanayi alanlarında istihdamın daraldığını belirterek, “Bugün biz bu ülkeyi terk etmek zorunda kalan gençlere, kadınlara, çiftçilere borçluyuz. Onlar için mücadeleyi büyütmeliyiz” dedi.
ORTAK MÜCADELE VE UMUT MESAJI
Hatimoğulları konuşmasını şu sözlerle tamamladı: “Bu ülkede barışı, adaleti, demokrasiyi ve ekonomik refahı örgütlenerek kazanabiliriz. Emperyalizme, kapitalizme karşı birleşik bir halk mücadelesi yürütmekten başka yol yok. Şairin dediği gibi, motorları maviliklere süreceğiz. Enseyi karartmak yok.”
ERKAN BAŞ: BU ZAMANLARIN EN KÖTÜSÜNÜ HEP BİRLİKTE BİTİRECEĞİZ
Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkanı Erkan Baş, panelde yaptığı konuşmada ekonomik adaletsizliğe ve sermaye birikiminin sınıfsal etkilerine dikkat çekti. Türkiye'de emekçilerin her geçen gün daha fazla yoksullaştığını vurgulayan Baş, “Bu ülkede 108 zengin var, ülkenin neredeyse tamamı onlara çalışıyor. Asgari ücret pula dönmüş durumda, emekliler geçinemiyor, gençler gelecek kuramıyor” dedi.
Baş, Türkiye'nin kaynaklarının bir avuç sermayedara aktarıldığını belirterek, halkın çalışma koşullarının giderek daha güvencesiz hale geldiğini söyledi. AKP iktidarını “bu topraklara yabancı bir iktidar” olarak nitelendiren Erkan Baş, hukuk düzeninin çöküşüne de değinerek, “Ülkede yargı yok, adalet yok. Hâkimler, savcılar iktidarın memuru gibi hareket ediyor. Ama bu düzen böyle gitmeyecek. Bu zamanların en kötüsünü hep birlikte bitireceğiz” ifadelerini kullandı.
Panelde özellikle gençlerin yoğun ilgisini çeken Baş, konuşmasında “biz bu düzeni değiştirebiliriz” vurgusunu yineledi.
PERİHAN KOCA: AYDINLIK YÜZ BİZİZ, ÇIKIŞ BURADA
DEM Parti Mersin Milletvekili, TÖP sözcüler kurulu üyesi Perihan Koca, konuşmasına, cezaevinde tutulan ve hâlâ göreve başlatılmayan Hatay Milletvekili Can Atalay'ın mesajını okuyarak başladı. Atalay'ın, Hatay halkına gönderdiği dayanışma mesajı salonda alkışlarla karşılandı. Perihan Koca, Atalay'ın mesajında halkın iradesine sahip çıkılması ve demokrasi mücadelesinin büyütülmesi çağrısının yer aldığını ifade etti.
Koca, Türkiye'de halkın tüm kurumlar eliyle faşizan bir rejime zorlandığını, siyasi iktidarın alt-emperyal bir güç olma hedefiyle toplumun rızasını hiçe saydığını vurguladı.
“Türkiye Cumhuriyeti'nde memleketin bir karanlık tarafı var. Bize faşizme boyun eğdirmeye çalışıyorlar. Diğer tarafıyla da memleketin aydınlık bir yüzü de var. İşte çıkış orada. Bu aydınlık yüzü hep birlikte büyüteceğiz,” diyen Koca, mevcut rejimi "adı konmamış bir OHAL" olarak niteledi.
Koca, halkı örgütlenmeye çağırarak şunları söyledi:
“Hepimiz kendimize şu soruyu soralım: Örgütlü olmak mı daha tehlikeli, yoksa örgütsüz olmak mı? Bu cendereden tek çıkış, halk örgütlülüğüne dayalı bir yurttaşlık hareketini yaratmak.”
Kadın mücadelesine de özel bir yer ayıran Koca, Türkiye'de hemen her gün bir kadın cinayeti yaşandığını, İstanbul Sözleşmesi'nden çekilmenin bu süreci daha da derinleştirdiğini belirtti. Kadınların, demokrasi mücadelesinin en dinamik bileşeni olduğunun altını çizdi.
Sözlerini Gezi tutsakları, Can Atalay ve tüm siyasi mahpuslar için verdiği sözle tamamlayan Koca şöyle dedi: “Bu memleketin aydınlık yüzü biziz. Umut burada, çıkış burada. Halkın örgütlü mücadelesiyle bu karanlığı dağıtacağız.”
Foto-Haber: Neslihan Sağaltıcı