KILIÇDAROĞLU: “BİR AN ÖNCE SANDIĞI GETİR, MİLLETİ PERİŞAN EDECEKSİN, YÖNETEMİYORSUN. ERDOĞAN, ARTIK TÜRKİYE’NİN ÖNÜNDEKİ EN BÜYÜK TAKOZDUR”

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Komedi gibi, 'Amerika’nın, İngiltere'nin halini görüyorsunuz değil mi?' diyor. Görüyoruz, evet. Allah akıl, fikir versin. Pes. Adam hayal aleminde geziyor. Ve bu devasa Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni yönetiyor, Türkiye’den haberi yok. Bunlar devleti yönetemezler. Topluma daha ağır bir yük olmasın, topluma daha ciddi bir maliyet yüklemesinler diye bir an önce sandığı getir kardeşim, milleti perişan edeceksin. Yönetemiyorsun, yöneteceğiz. Erdoğan, artık Türkiye'nin önündeki en büyük takozdur. Demokrasinin, Türkiye'nin büyümesi, gelişmesi önündeki en büyük takozdur. Türkiye büyüyecek, gelişecek; önüne çıkmış her şeyi engelliyor” dedi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında konuştu. CHP’nin “kara para aklama” suçlamasıyla hakkında soruşturmalar açılan Sezgin Baran Korkmaz ile ilgili olarak hazırladığı broşürün, milletvekillerine dağıtıldığı görüldü.

Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından öne çıkanlar şöyle:

“KAVALA, DEMİRTAŞ, ASKERİ ÖĞRENCİLER, AVUKATLAR NEDEN İÇERİDE?: 20. yüzyılda terörden en büyük acıyı yaşayan hangi ülke diye saysak; Türkiye bunların başında gelir. Teröre karşı hep birlikte durduk. Durmak zorundayız. Terörü bir insanlık suçu olarak gördük. Kimler tarafından gerçekleştirilirse gerçekleştirsin lanetledik. 10 Ekim 2015 Ankara katliamı yüreğimizde derin bir yara olarak duruyor. 102 yurttaşımız hayatını kaybetti. Bunların içinde 9 yaşında Veysel de vardı. Veysel’in günahı neydi? Teröre karşı hepimizin tek tek veya kitleler halinde teröre karşı çıkması lazım. Aynı zamanda adalet istiyoruz, kendi ülkemizde. Adaleti kendim için istemiyorum. 83 milyon adına bu ülkede adalet istiyorum. Masum insanların hapishanelerde, kin ve intikam duygusu ile tutulmasını istemiyorum. Yazıktır günahtır. Osman Kavala, Selahattin Demirtaş, askeri öğrenciler, avukatlar neden hapiste? Türkiye’nin bir yol temizliğine ihtiyacı var. Adaleti getireceğiz. Kin ve öfkeyle devleti yönetmeyeceğiz. Yönetmeye kalkarsanız bugünkü tablo çıkar ortaya. ‘Beni eleştiren hapishaneye.’ Böyle bir yapı olmaz. Türkiye’nin bu tablodan çıkması lazım.

YETKİM YOK, YETKİYİ VERECEKSİNİZ: Milletvekili arkadaşlarım her zamanki gibi görevlerini yapıyorlar. Kalabalık gruplar halinde programlanmış belli illere gidiyorlar. Bu kez İzmir’e gittiler, arkadaşlarımız. Hepsinin derdi, aslında aynı. İster Hakkari’ye gidin, ister İzmir’e, Konya’ya Yozgat’a; aynı sorunla karşılaşıyorsunuz. Hayat pahalılığı, herkesin dilinde. Herkesin ortak derdi. Çiftçi, girdi maliyetleri çok yüksek, bundan şikâyet ediyor. Bir çiftçinin söylediği, ‘gırtlağımıza kadar borç içindeyiz. Tarım Kredi Kooperatifleri yakında satılık köy ilanlarına çıkabilir’ diye. Türkiye’yi bu hale kim getirdi? Çiftçi, esnaf, ev kadını, memur, sanayici kardeşim, sana sesleniyorum. Türkiye’yi bu hale kim getirdi? Erdoğan, ‘Bay Kemal’ diyecek. Sen de biliyorsun ki benim yetkim yok. Yetkiyi vereceksiniz, dostlarımızla beraber bu ülkede nasıl bir bahar havası estireceğimizi göreceksiniz. Gerçekten de bahar havası estireceğiz. Kimseye kötülük yapmayacağız, böyle bir niyetimiz yok. Çünkü biz insanız. Dertlisiniz biliyorum. Ciddi sorunlar var biliyorum. Sakın ola umutsuzluğa kapılmayın. İnşallah Türkiye’yi çok güzel yöneteceğiz. Adaletle, ahlakla, bilgi, birikimle, liyakatle yöneteceğiz.

MAZLUMUN AHI, İNDİRECEKTİR ŞAHI: Çalışmak kadar değerli bir şey yoktur, alın teri dökmek, evine helal ekmek götürmek kadar değerli bir şey yoktur. Herkes çok güzel işlerde çalışmak ister. Ama bazen zorunlu olarak belirli alanlarda çalışmayı göze alırlar. Çöplerden kâğıt toplayan gencecik evlatlarımız. Bunlar kâğıt topluyorlar, sonra satıyorlar, gelirle de ailelerine bakıyorlar. Bunların üzerine baskı kurulmaya başlandı. Depoları basıldı, biriktirdikleri kartonlar, kağıtlar ellerinden alındı, satıldı, başkalarına para verildi. Bunlarda ahlak var mı? Randevu istediler. ‘Siz gelmeyin, biz geleyim size’ dedim. Hırsızlık, yolsuzluk yapmıyorlar, vergi cennetlerinde hesap açmıyorlar, ‘vergimizi de öderiz’ diyorlar. ‘bizi tanısınlar.’ Gittim. Birisi bana derdini anlattı. ‘Ben öğretmenim, 4 yıldır ben de bu işi yapıyorum, ben başımı eğip bu işi yapıyorsam ve birileri benim emeğimi hiçe sayıyorsa ben burada sıkıntı duyuyorum.’ Sen sıkıntı duymuyorsun kardeşim. Birileri senin alın terini çalmak istiyor, emeğini elinden almak istiyorlar. Biz onların yanın yanında olacağız. CHP, fakirin fukaranın, garibin gurabanın, kimsesizlerin kimsesi olacak. Birisi de şöyle diyor, ‘ben mecburen bu işi yapıyorum, uçurumun kenarındayım, tutunacak dalım sadece bu, o dalı elimden alıyorsunuz.’ Ama beşli çeteye her şey serbest. Kağıt toplayan insanları ‘bunlar niye para kazanıyorlar.’ Ne yapsınlar? Hırsızlık mı yapsınlar, uyuşturucu mu satsınlar, torbacılık mı yapsınlar? Saray’da oturan zata soruyorum: Sen devleti yönettiğini zannediyorsan, sen bunlara sosyal güvenceyi sağlayacak uygulamayı yapacaksın. Sen yapmazsan, milletin iradesiyle iktidar olduğumuzda, çöpten kağıt toplayan herkesin sosyal güvencesi olacak. Mazlumun yanındayız. Çünkü mazlumun ahı indirecektir şahı. Bunu herkesin bilmesini isterim. Kendisini şah görenler, padişah görenler; mazlumun karşısında nasıl düştüklerini göreceklerdir, demokratik yollarla.

3600’Ü SÖKE SÖKE ALACAĞIZ: 3600 gösterge, yıllardır söylüyorum. Miting yaparken korumalar gelirken, polis arkadaşlar ‘bizim ek göstergeyi sayın genel başkan dillendirebilir mi’ diye söylerlerdi. Yapmadılar, kulak arkası ettiler. Sonunda Erdoğan, ‘ben 3600’ü vereceğim.’ Güzel, demek ki sözümüzü dinlemeye başladı. ‘Bunun üzerine çok spekülasyonlar yapılıyor, biz kuru kuruya söz vermeyiz.’ Eyvallah, yap, sen yaparsan bizim milletvekillerimiz el kaldıracak. 3600 ek gösterge sağlanıncaya kadar her gün dillendireceğim. Ben ve arkadaşlarım dillendirecek. 2018’den bu yana tam 41 ay geçmiş. Ortada yok 3600. ‘2022’de yapacağız’ diyor. Kaçacak mı, 2022’de ne yapacak? Yine başka gerekçe uyduracak veya ‘beni seçerseniz yapacağım’ diyecek. Artık seni kimse seçmeyecek, kusura bakma. Beşli çeteye gelince imkân var, memura geliyor yok. Buradan herkes dinlesin. Öğretmen, sağlık çalışanı, polisler, din görevlileri, infaz koruma memurları, bunların tamamına 3600’ü vereceksiniz, vermezseniz söke söke alacağız. Sadece bunlar değil EYT’liler de var ama EYT’liler biraz şanslı, ‘terörist’ grubunda değil ‘türedi’ grubundalar.

FAİZ LOBİSİNİN BİR NUMARALI ADAMI RECEP TAYYİP ERDOĞAN’DIR: Kış olur kömürümüzü alırız, odumuzu alırız, tezeğimizi alırız. Hazırlık içine gireriz. Niye? 83 milyon insan ‘kış geliyor, önlemini almamız gerekiyor’ diye düşünüyor. Gördüğüm, bildiğim, okuduğum kadarıyla ve devletin rakamıyla bunlar kışa hiçbir hazırlık yapmamışlar. Vatandaşa sadece zam verdiler. Yanlış hatırlamıyorsam, bir ay önce, vatandaşa soruyorlar, ‘Türkiye iyi mi gidiyor.’ ‘İyi gidiyor’ diyenler yüzde 16 civarındaydı. Son çalışmalar gösteriyor, ‘iyiye gidiyor’ diyenlerin oranı yüzde 9’a düşmüş. Türkiye’nin kötüye gittiğini, yönetilmediğini hepimiz biliyoruz. AK Partili kardeşlerime seslenmek isterim. Faiz lobisinin bir numaralı adamı Recep Tayyip Erdoğan’dır. 83 milyonu bir avuç tefeciye mahkûm etti. Devlete vergi ödüyoruz, büyük kısmı tefecilere gidiyor. Bir ülkenin nasıl yönetileceğini bilmiyor.

ONLARIN TUZU KURU: 2021’in ilk beş ayında; 1 milyon 525 bin abonenin elektriği kesildi. Saray duyuyor mu bunu? Onların tamamen tuzu kuru. İradesini saraya vermiş olanlar TBMM’de halkın sorununu çözemezler. Bu yılın ilk beş ayında 674 bin abonenin doğalgazı kesildi. 674 bin hanede bu kış ne olacak? Ben düşünüyorum, Millet İttifakı’nın değerli partileri de düşünüyor ama iki parti düşünmüyor. Geldiğimiz nokta budur. Tablo böyleyken, ‘biz kendi vatandaşımızı korumak için her türlü fedakarlığı yaptım.’ Hangi fedakarlığı yaptım. AK Partili, MHP’li kardeşlerimize soralım. Hangi yararı yaptılar? Bunu söyleyen zat devleti yönetiyor. Tam 31 kez doğalgaz ve akaryakıt ürünlerine zam yaptılar. Bunun ‘fedakârlık’ dediği, ‘biz zam yaptık, arkası gelecek, şimdilik yapmıyoruz’ diyor.

‘NE GÖTÜRÜRSEK KARDIR’ MANTIĞI: Biz ülkemizi, insanımızı seviyoruz. Neden basiretsiz bunlar anlatayım. Doğalgaz alıyorsunuz dimi bunu depolayacaksınız. Bizim Silivri'de Tuz Gölü'nde akaryakıt depolama tesislerimiz var. 9 Ekim itibariyle bu depolarda bulunan gaz miktarı 2 milyar 791 milyon metreküp. Bu sadece 15 günlük ihtiyacımızı karşılıyor. Doluluk oranı yüzde 54. Aynı tarihte Avrupa'ya bakıyoruz. Onlarda doluluk oranı yüzde 76. Devleti yönetemiyorlar. Öyle bir noktaya geldik ki gittiklerini biliyorlar, artık devleti soyma üzerine ne götürürsek kardır mantığı ile çalışıyorlar şu anda.

AMERİKA İNGİLTERE’Yİ GÖRÜYORUZ EVET, ALLAH AKIL FİKİR VERSİN: Elektrik üreticileri, dağıtıcıları da açıklama yaptı. ‘En az yüzde 45 zam olmazsa biz dükkânı kapatacağız’ diyorlar. Ne demektir bu? Bu vatandaş ne yapacak? Erdoğan bunları biliyor neden önlemini almadı? Devletin hazinesinin talan edildiğini, damadı ve kendisi tarafından talan edildiğini bilmiyor muyuz biz? 128 milyar dolarımız olsaydı, böyle bir tablo ile karşılaşmazdık. Bütün bunlara rağmen, çıkıyor milletin önüne, komedi gibi; 'Amerika’nın, İngiltere'nin halini görüyorsunuz değil mi?' diyor. Görüyoruz, evet. ‘Benzin yok, benzin’ diyor. Allah akıl, fikir versin. Benzini başka bir şey mi sandı, nedir? Aynı şekilde, ‘Almanya’da, Fransa’da kuyruklar… Yiyeceklerini bulamıyorlar.’ Pes. Orada kişi başına gelir; 50 bin dolar, 30 bin dolar, 70 bin dolar… Adam hayal aleminde geziyor. Ve bu devasa Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni yönetiyor, Türkiye’den haberi yok. Adana'da miting yaparken polisin yemeyip bıraktığı yiyecekleri o gariban vatandaşların nasıl topladığını görmedin mi, sana göstermediler mi, bu lafları ederken? Bunlar devleti yönetemezler. Topluma daha ağır bir yük olmasın, topluma daha ciddi bir maliyet yüklemesinler diye bir an önce sandığı getir kardeşim, milleti perişan edeceksin. Yönetemiyorsun, yöneteceğiz.

ERDOĞAN EN BÜYÜK TAKOZDUR: Erdoğan, artık Türkiye'nin önündeki en büyük takozdur. Demokrasinin, Türkiye'nin büyümesi, gelişmesi önündeki en büyük takozdur. Türkiye büyüyecek, gelişecek; önüne çıkmış her şeyi engelliyor. Ben ve sizler, ülkemizin insanını seviyoruz. Kışı huzur içinde geçirmelerini istiyoruz. Kendisine önerdim, süratli bir şekilde, 'Kara Kış Fonu' oluştur. ‘Saray'ın Yardım Fonu’ de, ne dersen de. Kaynaklarını da gösterdim kendisine. ‘Beşli çetenin’ her biri birer milyar dolar para versin. Çıkıp millete, '5 milyon doları beşli çeteden aldım. Ben de 13 uçağımdan 12'sini satacağım. Ben de fakirin, fukaranın yanında duracağım' diyeceksin. Vergi cennetlerinden gelen para var. Bunları 'bilmiyorum' diyebilir. O zaman bana bir telefon edeceksin. 'Eyy Kılıçdaroğlu' ya da 'Bay Kemal şu listeleri bana gönder' diyeceksin. Söz veriyorum yarım saat içinde sana göndereceğim. Seyredilmeyen onlarca televizyonlar, satılmayan onlarca gazeteleri var. Bunları besleyen kamu kurumları ve kuruluşları var Erdoğan'ın propagandasını yapsınlar diye. Diyeceksin ki, 'Artık yol ayrımına geldik. Kara kış tablosu var. Bu milleti perişan etmeyelim. Kamu kuruluşlarının havuz medyasına verdiği bütün reklam paralarını fona yatıracağız' diyeceksin. Oturup bana teşekkür edersin.

SESİNİ ÇIKARAMAYANLARIN SESİ OLACAĞIZ: Cumhuriyet tarihinde bir şey yaptık. Bizim sorumluluğumuz ne? O kişilerin yaşadıkları sorunlara nasıl çare bulabiliriz? 6 Ekim’de Mersin’de büyük nakliyeci buluşması gerçekleştirdik. Kimsesizlerin kimsesi olacağız. Sesini çıkaramayanların sesi olacağız. Aynı zamanda çözümlerimizi de aktaracağız. Kürsüye çıktığımda, ‘sizin sahibiniz var mı, siz sahipsizsiniz, derdinizi anlatmak için bir bakana, milletvekiline, cumhurbaşkanına ulaşamazsınız, sarayın etrafına bile giremezsiniz’ dedim. 'Sizin sorunlarınız çözülmüyor ama biz çözeceğiz' dedik. Nasıl çözeceğim tekrar anlatacağım. Araç muayene istasyonlarının fiyatları ancak enflasyon kadar artacak. 20 yaşını doldurmuş kamyonlara, tırlara hurda desteği vereceğiz bunlar yenilecek. Kabir belgelerinin satışına ve devrine izin vereceğiz. Kamyon ve tırlarda ve şehirler arası otobüslerde, plaka tahdidi getireceğiz. YÖK'ün Otobüs Şoförleri Yüksek Okulu ve Tır Şoförleri Yüksek Okulu açmamız lazım. Dinlenme alanlarını belirleyip oralarda güzel tesisler yapacağız. Dövize endekslenmiş fiyatlar var köprülerde, yollarda bunların tamamını kamulaştıracağız düşük bedeller ile buralardan gidilecek. Sınır kapılarında ÖTV'siz ve KDV'siz mazot satılıyordu. Adamını bulmuşlar yüksek bedelle satıyorlar bunları düzelteceğiz. Birçok Avrupa ülkesinde 12 ton ve daha fazla yük taşıyan tırlara mazot desteği veriliyor. Mazot desteği vereceğiz, aynı şartlarda rekabet edecekler. Haksız rekabetin önlenmesi için asgari fiyat tarifesi getireceğiz. Nakliye esnafının KOSGEB kredilerinden faydalanmasını sağlayacağız. Şoför kardeşim az kaldı az, seçimlerden sonra göreceksin ne 2 bin 500 dolar olacak ne 250 dolar olacak. Bu sorunlar öyle 10,15 yılda çözülecek değil bunların hepsi 1 yılda çözülür. Çözmezsek siyaseti bırakırız. Türkiye'nin çözülemeyecek sorunu yoktur. Biz sizin oyununuza değil, sorunlarınıza talibiz.”

Editör: TE Bilişim