CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında hayat pahalılığının kış aylarında daha da artacağını söyledi. "Hükümeti yöneten, hükümete şöyle veya böyle talimat veren yeraltı dünyasıdır" diyen Kılıçdaroğlu, Merkez Bankası'nın Ankara'dan İstanbul'a taşınmasına izin vermeyeceklerini ve inşa edilen binayı yurt yapacaklarını söyledi.

Kılıçdaroğlu’nun CHP'nin Meclis grubu toplantısındaki açıklamalarının satır başları şu şekilde:

"TBMM'de görev alan milletvekillerinin birilerinin değil milletin vekili olmasını isteriz. Milletvekilleri iradesini saraya veya belli bir kişiye teslim etmişse onlardan milletin vekili olamaz. Milletvekili milletin vekili olmalı, ahlaklı olmalı, TBMM'de ihale takipçisi milletvekili olamamalı, adamına göre karar veren milletvekili olmamalı."

"Zaman zaman soruyorlar acaba CHP iktidar olduğunda elde ettiğimiz kazanımlar ellerimizden alınır mı diye. Hiçbir kazanım ellerinizden alınmadığı gibi yeni kazanımlara sahip olacaksınız iktidarımızda. İnşallah iktidar olacağız göreceksiniz en özgür şekilde bizi eleştireceksiniz. Sabahın köründe polis gelip kapınızı vurmayacak, neden eleştirdin diye"

"Hala yurt sorununu çözememişseniz bir sorun var demektir. Bunların düşünceleri çok farklı. Halkın sorunlarını çözmek gibi bir düşünceleri yok. Ankara'nın içini boşaltıyorlar. Şimdiden parça parça Merkez Bankası'nı İstanbul'a nasıl taşıyacağız. Tefeciler Londra'da olmasın da o binada olsun. O binayı öğrenci yurt yapacağız Merkez Bankası Ankara'da kalacak."

"Bugünlerde gene gazetelerde var vergi cennetlerine paralar gönderilmiş. Niye para gönderilir oradan Türkiye'ye neden para gelir? Vergi ödememek için. Siz devleti yöneteceksiniz sizin aileniz Man Adası'nda şirketler kuracak ve siz vergi ödemeyeceksiniz. Devleti yöneten yöneten bir kişi vergi cennetlerinde şirket kurar vergi de vermez der misiniz? Bu adalet mi? Adalettir derseniz açlık sefalet devam edecek." 

"Siyasette kirlilik var. Rüşvet alan siyasetçiler var. Bunu ben değil İçişleri Bakanı söylüyor. Rüşvet alan siyasetçiye korkusundan kimse dokunamıyor. "Neden rüşvet aldın" sorusunu bile soramıyorlar."

"Sen rüşvet alanları korumuyor musun? Devletin televizyonunda '10 bin dolar rüşvet alıyor' diye konuştun. Savcılığa neden suç duyurusunda bulunmadın? Bir İçişleri Bakanı rüşveti, rüşvetçiyi koruyorsa temiz adam değildir."

"Türkiye’yi kocaman bir çamaşırhaneye döndürdünüz. İnsan kaçakçılığı fuhuş paralarının meşrulaştırıldığı bir Türkiye!’ Siz kabul ediyor musunuz böyle bir Türkiye!"

"Kara kış geliyor kara kış ekonomisi yaşayacağız. İnsanlar faturalarını ödeyemiyorlar. Daha henüz siz baharınızı yaşıyorsunuz daha zamlar gelmedi kara kışta göreceksiniz Erdoğan ekonomisini milleti nasıl perişan ettiğini. Yağmur gibi zamlar gelecek. Bu zamlara karşı kim duracak? Onurumuzla duracağız ve mücadelesini vereceğiz."

"Milletin gözünü boyamak için Erdoğan markete gidiyor 'fiyatlar gayet uygun' diyor. Sana göre fiyatlar uygun. Sen elektrik, doğalgaz, su ödemezsin. Sen bedava yaşıyorsun, her şey bedava sana. Sen acaba asgari ücretlinin nasıl geçindiğini biliyor musun? 2825 lira. E sen oturup bir ayı 2825 lira ile geçir bakalım. 2825 lira asgari ücret veriyorsunuz ayrıca vergi ödüyor bu kişi ve Erdoğan sözde markete gidiyor bin küsür lira ödüyor fiyatlar gayet uygunmuş diyor. Milleti mi kandırıyorsun ya! Sen fiyatların ne olduğunu; Türkiye'yi nereden nereye getirdiniz bilmiyor musun?"

"Ev kiraları sadece İstanbul'da bir yılda yüzde 63 artmış. Ankara'da yüzde 35. Erdoğan ev kirası vermiyor. Hiçbir şey ödemiyor. Alışverişe gitmiş beyefendi fiyatlar gayet uygun diyor. AK Parti'ye ve MHP'ye oy veren kardeşlerime bir kez daha seslenmek isterim. Siz 83 milyonun Londra'daki bir avuç tefeciye hizmet etmesini istiyor musunuz?"

"AKP 2002'de Meclis'e geldiğinde ne yaptı? Yolsuzlukları araştırma komisyonu kurdu. İnşallah aynı şeyi yapacağız. Bütün yolsuzlukları milletin önüne koyacağız. Geçmişte ne yaptılarsa aynısını yapacağız."

"Bunlar da artık anladılar gidiyorlar. Madem gidiyoruz giderken ne götürürsek kârdır diyorlar. Devletin harim-i ismetine el uzatmaktan çekinmiyorlar. Madem gidiyoruz o zaman vurgunu vurup öyle gidelim. En küçüğünden en büyüğüne kadar çalışan mantık budur. Yoksa baronlara savaş açarlardı. Baronlara dokunamıyorlar bile. Hapisteki adamı serbest bırakıyorlar. Eğer bir uyuşturucu baronu bir siyasetçiyi parayla satın alıyorsa onun bu memlekete vereceği ne fayda var? Bunu bir tarafa yazalım. Bu mücadeleyi dostlarımızla beraber yapacağız. Ahlaklı, düzgün bir sayfayı açacağız. Bunu yaptığımız zaman Türkiye’ye en büyük hizmeti yapmış olacağız. Saraydan talimat alıp ona göre karar veren ona göre dava açan savcılara da sesleniyorum siz de kendi geleceğinizi düşünün. Adaleti yerine getirmek saraydan talimat almakla olmaz. Siz adaleti değil adaletsizlik dağıtıyorsunuz. Eğer biz bunları düzeltemezsek o zaman niye siyaset yapıyoruz?"

"Hükümeti yöneten, hükümete şöyle veya böyle talimat veren yeraltı dünyasıdır. Bu konuda çok iddialıyım. Neden? Dilovası'nda uyuşturu yakalandı, Mersin Limanı'nda yakalandı. 4 ton 900 kilo kokain yakalandı. Yakalanan kim? Bir gariban fırından ekmek çalsa aynı gün akşam hakim tutuklama kararı verir. Zindaşti'yi serbest bırakan kim? Ortadoğu'nun en büyük baronu. Kim serbest bıraktı bu adamı? İki askerimiz yakılarak öldürülüyor. Talimatı veren IŞİD. Polis yakalıyor, Türkiye'ye getiriliyor. Bir bakıyorsunuz serbest bırakılmış. Kim bu adamı serbest bıraktı? Erdoğan bütün bunların karşısında neden susuyor? Sen baronlardan yana mısın, halktan yana mısın? Sezgin Baran Korkmaz'ı önce kim tutukladı, sonra kim serbest bıraktı? Serbest bırakan adamlarla ilgili kararı alan insanlardan birisini getirdin Adalet Bakanlığı'na bakan yardımcısı yaptın. Birisini getirdin AYM'ye üye yaptın. Ben bunları unutacak mıyım Erdoğan? Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytansa, ne olursa olsun haksızlık karşısında asla ve asla susmayacağım."  

"Belediyelerimiz ve onların destekledikleri kooperatiflerle güzel şeyler yaptık, 3 gün sürdü. Onlara ne yapacağımızı anlattım. Her ürünün bir taban fiyatı olacak. Maliyet + makul kar eşittir taban fiyat. Hiçbir çiftçi zarar etmeyecek. Bütün bunları planlama ile yapacağız. Taban fiyatın altına ürün düşünce devlet alacak onu. 19 yılın sonunda nereye geldik? Planlama yok. Sorumlu çiftçi değil, devleti yönetenler.

"Diyelim sel felaketi, yangın, don oldu. O zaman devreye sigorta giriyor. Dolayısıyla çiftçi bunlar olsa da bilecek ki sosyal devlet benim yanımdadır. Biz böyle düşünüyoruz."

"Türkiye gübre üretemez mi ya? Dışarıya niye para vereyim? İçeride üretirsen maliyeti düşük olacak. Kim yurtdışına dolarlarını götürüyor hepsini biliyoruz. Hepsinin tek tek hesabını soracağız."

"Çiftçi arkadaşlarıma söylüyorum. Halkın iktidarında hiçbir çiftçinin traktörü, hayvanı haciz edilemeyecek, kanun çıkaracağız. Çiftçinin kullandığı mazottan ÖTV almayacağız. Besicilik yapan her yere, toprağı eken biçen her yere veteriner, ziraat mühendisi ve teknikeri göndereceğiz. Çiftçiye destek olacaklar. Kooperatifleşmeyi teşvik edeceğiz."

Editör: TE Bilişim