Saadet Parti İstanbul Milletvekili Mustafa Kaya, TBMM’de Saadet- Gelecek Partisi ortak grup toplantısında, "Tam 40 yıldır teröre, işbirlikçilerine ve destekçilerine karşı mücadele veriyoruz, elbette bu mücadelemiz kararlılıkla devam edecektir. Terörle mücadelede artık bir zihniyet değişimi şarttır. Bunun da ilk adımı toplumsal barışı tesis etmek olmalıdır. Her seçim öncesi, muhalefet partileri ile terör kelimesini yan yana getirmek için üretmeye çalıştığınız algılar en çok da terörle mücadelemize zarar vermektedir. 40 yıl dedim, bu 40 yılda 20 yıldır iktidardasınız. Lütfen bir kere daha düşünün 40 yılın sonunda neden hâlâ şehit cenazelerini omuzluyoruz. Önce 'biz neyi, nasıl yaptık ve neleri de yapmadık ki bugün hâlâ vatan evlatlarımızı toprağa veriyoruz' diye başınızı iki elinizin arasına alıp lütfen düşünün” dedi.
Saadet- Gelecek Partisi TBMM grubu bugün toplandı. Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu’nun da katıldığı grup toplantısında konuşmayı Saadet Partisi İstanbul Milletvekili Mustafa Kaya yaptı.
Kaya şunları söyledi:
TERÖRLE MÜCADELEDE ZİHNİYET DEĞİŞİMİ ŞARTTIR: Hain saldırılarda şehit olan kahraman evlatlarımıza Allah’tan rahmet, ailelerine ve aziz milletimize bir kez daha sabır ve başsağlığı diliyorum. Tam 40 yıldır teröre, işbirlikçilerine ve destekçilerine karşı mücadele veriyoruz, elbette bu mücadelemiz kararlılıkla devam edecektir. Ancak diğer tüm sahalarda olduğu gibi, terörle mücadelede artık bir zihniyet değişimi şarttır. Bunun da ilk adımı toplumsal barışı tesis etmek olmalıdır. Adalet, eğitim, ekonomi ve dış politikada atılacak adımlarla birlikte de bütüncül politikalar geliştirmek olmazsa olmazdır. Toplumun yarısını hain ilan eden bir dille, teröre karşı mücadele edemezsiniz. Ahlaki ve manevi değerlerimize yaslanmadan, adaleti hakim kılmadan; terörün kökünü kazıyamazsınız. Her seçim öncesi, muhalefet partileri ile terör kelimesini yan yana getirmek için üretmeye çalıştığınız algılar en çok da terörle mücadelemize zarar vermektedir. 40 yıl dedim, bu 40 yılda 20 yıldır iktidardasınız. Lütfen bir kere daha düşünün 40 yılın sonunda neden hâlâ şehit cenazelerini omuzluyoruz. Önce 'biz neyi, nasıl yaptık ve neleri de yapmadık ki bugün hâlâ vatan evlatlarımızı toprağa veriyoruz' diye başınızı iki elinizin arasına alıp lütfen düşünün. Ardından sorumluluklarınızı yerine getirip getirmediğinize dair soru işaretlerini giderecek açıklamalarınızla aziz milletimizi bilgilendirin. Müttefik kabul ettiğiniz, yöneticilerine dostum hitabıyla seslendiğiniz, hâlâ her gün limanlarımızdan ticari gemilerin gelip gittiği ülkelerin, Mehmetçiklerimize sıkılan kurşunların finansörü olup olmadığını siz bizden daha iyi biliyorsunuz.
IRAK'TA, AFGANİSTAN'DA KİMLERİN SAFINDA DURDUNUZ: Irak ve Afganistan’da, Libya’da, Suriye’de siz nerede, kimlerin safında durdunuz Allah aşkına? BOP dahilinde hangi sözleri verdiniz ve verdiğiniz bu sözlerin karşılığında hangi destekleri aldınız? İsmini Gazi Meclis kürsüsünden dile getirmek istemediğim hain örgütün kuklacıları kimlerdir? Bu kuklacılarla 22 yıldır siz hangi düzlemde ilişki geliştiriyorsunuz? Bush, Obama, Trump, şimdi de Biden. Var mı birbirlerinden hiç farkları? Dördüne de siz meydanlarda heyheylenip, kapalı kapılar ardında ne dedilerse yapmadınız mı?
DÜN ÇANAKKALEYDİ BUGÜN MÜCADELENİN ADI GAZZE: Bu kuklacılar bugün Filistin’de de alçakça katliamlar yapmaya devam ediyor. 100 gün artık geride kaldı. Günlerdir İsrail, göz göre göre soykırım yapıyor; fakat görmezden geliniyor. Günlerdir Filistinli mazlumların feryatları yükseliyor; ancak duymazdan geliniyor. 2024 yılında hastaneler, ambulanslar, okullar, ibadethaneler vuruluyor; ama ne yazık ki somut tek bir adım atılmıyor. Gazzeliler sabırla, fedakarlıkla, onurla direniyor. Bir ümmetin yükünü tek başına omuzlanıyorlar. İslam ülkelerinin yapamadığını Güney Afrika yaptı; bu onurlu duruşları için Müslümanlar ve tüm insanlık adına kendilerine teşekkür ediyorum. Gazze şerefle çarpışıyor. Sadece Siyonistlerle de değil üstelik. Aynı zamanda uluslararası kuruluşların vurdumduymazlığıyla, İslam ülkelerinin acziyetiyle, küresel güç şebekeleriyle ve emperyalizmle çarpışıyor. Dün Çanakkale’ydi bu mücadelenin adı, bugün Gazze. Hak ile batılın mücadele zemini bugün Gazze’dir.
ABD VE İSRAİL'İN DÜMEN SUYUNDAN GİDİYORSUNUZ: Allah aşkına çeyrek asırdır ABD ve İsrail’in dümen suyundan gidiyorsunuz da neyi düzelttiniz? Bu Siyonizmin ne hayrını gördünüz? Sizin iktidar sürenizi uzatmaktan başka ülkemize ne faydası oldu bu politikaları takip etmenizin? İsrail aleyhine, Filistin lehine somut adımlar atarsak 'ekonomimiz bozulurmuş.' Yuh olsun size. Bu düzgün hali mi? Bugüne dek onları incitecek bir şey yapmadınız da ekonomimiz çok mu iyi durumda? Halbuki küresel güçleri karşınıza almadan ülkemizin ve milletimizin hayrına olacak işlere imza atamazsınız. Evet belki iktidara gelirsiniz, evet iktidar sürenizi de uzatabilirsiniz; ancak 5 yıl değil 25 yıl da iktidarda kalsanız; Türkiyemiz bir milim ilerleyemez, aksine her geçen gün durum daha da kötüleşir.
SEÇİME KADAR 'İDARE ET' POLİTİKASI UYGULUYORLAR: Kendilerine 7 bin 500 lira maaş reva görülen ve 6-7 aydır sürekli oyalanan emeklilerimiz bugün yine umut verilerek bekletiliyor. Ne için? 10 bin lira mı olacak, yoksa ek düzenleme yapılarak 11-12 bin lira mı olacak diye? Allah aşkına bu şartlarda 10 olsa ne olur, 15 olsa ne olur? Siz enflasyonu dizginleyemediğiniz, kira fiyatlarına bir çözüm bulmadığınız takdirde sadece rakamlar büyür. Hep söylediğimiz gibi; önce zihniyet değişmelidir. 22 yıldır denenen şeyi, 23. kez denemenin bir faydası olmaz, olmuyor. İsraf, rüşvet ve yolsuzluk düzenine son vermeden; ekonomi düzelmez. Ahlakı ve adaleti esas almadan Türkiyemiz düze çıkmaz. Vatandaşlarımıza sesleniyorum; maalesef bunlar sadece başlangıç. Esas 1 Nisan sabahı acı faturayı önümüze koyacaklar. Şimdilik 'seçime kadar idare et' politikası uyguluyorlar.
HER YERDE KAZANMAK İÇİN SEÇİMLERE GİRİYORUZ: İktidara Mayıs 2023’te oy oranları anlamında bir sarı kart gösterilmiş olsa da, sonuç değişmediği için aynı yanlışları misliyle yapmaya devam ediyorlar. Mart 2024 'kırmızı kart' gösterme seçimidir. Adaletsizliğe, rüşvet ve yolsuzluk düzenine, ekonomik krize, dış politikada atılan yanlış adımlara 'kırmızı kart' gösterme seçimidir. Biz tüm seçim bölgelerinde iddialı adaylarla ve etkili bir kampanya ile seçimlere gireceğiz. Birilerine kazandırmak veya kaybettirmek için değil; her yerde kazanmak için seçimlere giriyoruz. Başkan adaylarımızdan meclis üyelerimize varıncaya dek tertemiz ve işinin ehli kadrolarımızla, Türkiye’nin ihtiyacı olan politikalarımız ve şehirlerimizin ihtiyacı olan projelerimizle bu seçimlere damga vuracağız. Birilerinin yana yakıla aradığı 94 ruhunun adresi, Saadet Partisi’dir. İktidar olabilmek için basamakları o denli hızlı çıktılar ki, o ruhun burada kaldığını ancak şimdi sıkışınca fark ettiler. O ruh, hep bu çatı altındaydı. Belediyelerin kapısına “rüşvet alan da veren de mel’undur” hadis-i şerifini asanlar ve bunu hayatlarında uygulayanlar hep bu çatı altında kaldılar. Şehirlerimize ihanet etmeyecek olanlar, rantı değil insanı öncelemeyi bilenler işte burada.
Bugün 'başıboş köpek sorunu' diye bir sorun var ve bu sorun da büyük bir krize dönüşmüş durumdaysa; bu iş bilmezliğin sonucudur. Bunu bile çözemeyecek kadar acziyet içerisindeler. Çünkü kendilerinin aklına belediye denilince; ranttan başka bir şey gelmiyor.
BİZ MERHAMETLİ VE ADİL OLACAĞIZ: Biz belediye denilince, akla gelen ilk kavramın hizmet olacağı yeni bir dönemi başlatmakta kararlıyız. Şehirlerimizin bağrına bir bıçak gibi saplanan gökdelenleri değil, ağacın yeşilini, gökyüzünün mavisini göreceğimiz şehirlerimizi inşa ve ihya edeceğiz. Biz, merhametli ve adil olacağız. Planlı ve programlı çalışacağız. Hesap verebilir olacağız. İşi ehline vereceğiz. Kapımız herkese her zaman açık olacak. Partizanlık ve ayrımcılık yapmayacağız. Yolsuzluk ve rüşvete geçit vermeyeceğiz. Zorlaştırmayacağız, kolaylaştıracağız."