HBB'den Samandağ'a Güçlü Altyapı Yatırımları HBB'den Samandağ'a Güçlü Altyapı Yatırımları

Tüm Öğretmenler Birliği Sendikası(TÖB-SEN) Yürütme Kurulu, “fenomen öğretmenlik” ile ilgili değerlendirmesinin yer aldığı basın açıklaması yayımladı.
TÖB-SEN Yönetimi adına Genel Başkan Deniz Ezer imzasıyla yapılan açıklamada, fenomen öğretmenliğin derin ve yapısal bir sorunun da parçası olduğu vurgulandı.
TÖB- SEN Genel Başkanı Ezer, açıklamasında “Eğitim ortamlarında sosyal medya kullanımının artmasıyla birlikte “fenomen öğretmen” kavramı da hayatımıza girdi. İlk bakışta yaratıcı içerikler üretip öğrencilerini mutlu eden öğretmenler gibi görünebilir bu kişiler. Ancak işin arka planına dikkatlice bakıldığında, eğitimle uzaktan yakından ilgisi olmayan, çocuk haklarını ve öğretmenlik etiğini hiçe sayan ciddi problemler karşımıza çıkmaktadır.
Bu sözde öğretmenler, için eğitim ortamı, öğretmenin kişisel PR alanına dönüşür Öğrencilerin “hayır” deme şansı neredeyse yoktur; çünkü yaşları itibarıyla öğretmenlerini üzmekten, dışlanmaktan ya da sevilmemekten korkarlar. Bu duyguları istismar etmek, sadece pedagojik açıdan değil, vicdani olarak da büyük bir sorumsuzluktur. Sosyal medya içerikleri için yapılan tekrar çekimler, videolar için oluşturulan mizansenler, sınıfın öğrenme ortamını sekteye uğratır.
Eğlence bahanesiyle yapılan bu gösterilerin birçoğu, ders saatlerinde gerçekleştirilmekte, çocukların öğrenme hakları ellerinden alınmaktadır. “Ama çocuklar da istiyor” denilerek yapılan savunmalar, çocuk gelişimi ve psikolojisine dair en temel bilgiden dahi yoksun olduğunun göstergesidir.
Üstelik bu öğretmenler; örneğin öğrencilerinin şiveleriyle alay eder, yanlış cevaplarını sosyal medyada ifşa eder, yapılan yardımları duygu sömürüsüne çevirir, hatta kimi zaman velilerin imzaladığı onama formlarını bir “sınırsız yetki belgesi” gibi yorumlarlar. Bütün bunları “eğitim” kisvesi altında meşrulaştırarak, alkış ve beğeni uğruna çocukları araçsallaştırır.
Bu durumun somut örneklerinden biri, Aytaç Demir adlı öğretmendir. 2021 yılında sosyal medya hesabından eğlence odaklı içerikler paylaşarak fenomen olmaya çalışan bu kişi, çocuklara şort giymemeleri gerektiğini söyleyen açıklamalarıyla da gündeme gelmiştir. Etkileşim almak amacıyla başlayan bu süreçte, ilk başta eğlence ve popülerlik peşinde koşan Demir, 2023 itibarıyla dini içeriklere yönelmiş ve bu içeriklerden yüksek etkileşim aldığını fark edince söylemini tamamen bu alana kaydırmıştır
Ne var ki bu içeriklerde hem çocukları kullanmaya devam etmiş hem de kendi anlattığı dinî değerlerle çelişen, samimiyetsiz ve istismara açık bir dil geliştirmiştir. Bu durum, dini inançların bile araçsallaştırıldığı, tek amacın sosyal medya görünürlüğü ve popülerlik olduğu vahim bir tabloyu ortaya koymaktadır.
Fenomen öğretmenlik ayrıca daha derin, yapısal bir sorunun da parçasıdır. Son yıllarda bazı öğretmenlerin, tarikat ve cemaatlerle bağlantılı yapılar aracılığıyla sosyal medyada ön plana çıkarıldığına tanıklık ediyoruz. Bu kişiler, eğitim içeriği üretmekten çok, belli ideolojilerin temsilcisi gibi davranmakta, öğrencileri kendi dünya görüşlerine göre yönlendirmektedir.
Bunların dışında fenomen öğretmenlik adı altında etkileşim kasıp takipçi sayısı arttıktan sonra sosyal medya hesabı üzerinden ürün reklamı yapıp para kazanan, yazdığı bir kitabı satabilmek için öğrencileri istismar ederek fenomenlik yolunu deneyen, fenomenlik yoluyla özel ders verdiği öğrenci sayısını arttırmaya çalışan öğretmenlerin sayısı da ciddi şekilde arttı.
Ortada büyük bir denetimsizlik var. Kıymetli ve kutsal meslek olarak kabul edilen öğretmenliğin, fenomenlik uğruna toplum nezdinde itibar kaybına uğramaya başlamıştır "Fenomen öğretmenlik anlayışı, eğitimi daha model, artistik veya magazinsel noktaya çekti.
Aslında öğretmenlik, eğitim ciddi iş değil mi? Çok saygı duyduğumuz, insanların enerji, emek verdiği, çok özel bir meslek öğretmenlik. Çok saygı duyulan bu meslek, sosyal medyadaki kaygılar ve kazançlar uğruna bugün çok farklı şekillerde anılıyor.
Bu yapıların desteklediği sözde “fenomen” öğretmenler, sadece sosyal medyada görünürlük kazanmakla kalmaz; aynı zamanda MEB tarafından iyi örnekmiş gibi korunup kollanırlar. Gerek sosyal medya platformlarında gerekse bazı resmi etkinliklerde öne çıkarılan bu kişiler ,laik ve bilimsel eğitime zarar vermekte, pedagojik yeterlilikten çok ideolojik sadakatin ödüllendirildiği bir sistemi meşrulaştırır.
TÖBSEN olarak kamuoyuna özellikle de velilerimize iletmek isteriz ki; bu öğretmen profili eğitimi bireysel gösteri alanına çevirmekle kalmayıp, bir yandan da dini ya da siyasi grupların nüfuz alanına dönüştürmek çocukların zihinsel ve duygusal gelişimine ciddi biçimde zarar vermektedir . Öğretmenlik mesleği; tarafsızlık, bilimsel yaklaşım ve çocuk yararını esas alma ilkeleri üzerine kuruludur. Bu ilkeleri hiçe sayarak, çocukları ideolojik veya dini propaganda malzemesi haline getirmek, sadece etik değil, hukuki olarak da sorunludur.
TÖBSEN olarak, Millî Eğitim Bakanlığının bu konuda net ve tutarlı bir duruş sergileyememesini kabul etmiyoruz. “Sosyal medya kullanımı” hakkında genelgeler gönderilmesine rağmen pandemi döneminde bu fenomen öğretmenler, EBA içerikleriyle adeta ödüllendirilmiş; yapılanlar görmezden gelinmiştir. Bu durum, hem eğitim sistemine hem de öğrenci haklarına duyulan güveni zedelemektedir. Milli Eğitim Bakanlığı derhal ciddi adımları atmalı, sosyal medyada fenomen olan öğretmenlerin hesapları tek tek incelenmelidir. Gerekli yaptırımlar uygulanmalıdır.
Şunu net olarak belirtmek gerekir: Hiçbir öğretmen, öğrencilerini sosyal medya içeriklerine konu etmek zorunda değildir. Öğretmenlik, ekran karşısında beğeni toplamak için değil; sınıf içinde, öğrencilerin hayatlarına dokunmak için yapılan kutsal bir meslektir.
Unutmayalım: Gösteri sona erer, alkış diner. Geriye yalnızca o çocukların eğitimden yoksun kaldığı dakikalar kalır.” ifadelerine yer verdi.                                                
Haber: Neslihan Sağaltıcı

Editör: Nezahat Fırıncıoğulları