Türk Tabipleri Birliği (TTB) Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı, TTB Merkez Konseyi’nin mahkeme kararıyla görevden alınmasına ilişkin, “TTB’nin 103 binin üzerinde üyesi var. 103 binin üzerindeki üyesiyle beraber biz zaten bu sağlık hakkı, yaşam mücadelesini yaşama, yaşatma için bu mücadeleyi sürdürüyoruz. Bizim burada onların sağlığı piyasalaştıran, insanı yok sayan, nesneleştiren ve bizi de değersizleştiren politikalarına karşı sözümüzü söylememizi engellemek istiyorlar. Engelleyebilirler mi? Hayır. Asla engelleyemezler” dedi.
TTB Merkez Konseyi, Ankara 31. Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından bu akşam görevden alındı. Mahkeme, TTB’de bir ay içinde yeni seçimlerin yapılması için 5 kişilik heyet görevlendirdi. Heyette; Bahadır Öztürk, Mustafa Sezai Demirel, Muhammed Çağatay Engin, Ömer Faysal Çadır ve Fazıl Necdet Ardıç yer alıyor.
TTB Merkez Konseyi, mahkeme kararının ardından TTB Genel Merkezi’nde bu akşam basın toplantısı düzenledi.
TTB Başkanı Şebnem Korur Fincancı şunları söyledi:
“YALNIZCA SAĞLIK POLİTİKALARININ GELİŞTİRİLMESİNE DAİR BİR MÜCADELE DEĞİL BU. TOPLUMUN SAĞLIK HAKKI İÇİN VE TOPLUMUN SAĞLIK HAKKI İÇİN GEREKLİ OLAN ADALET, ÖZGÜRLÜK, DEMOKRASİ GİBİ KAVRAMLAR İÇİN DE MÜCADELE YÜRÜTEN BİR ÖRGÜT OLDUK BİZ”
“Bugün örgütsel bütünlüğün ne kadar güçlü olduğunu bir kez daha görmüş, göstermiş olduk. Tabii ki biz yargının, özellikle son yıllarda ortadan kalkan karar alma olanaklarını izliyoruz. Pek çok davada bu karar almanın nereden kaynaklandığını birlikte gördük ve tanıklık ettik. Bugün de benzerini görmüş olduk. TTB Merkez Konseyi’ni görevden almış oldular. Yıllardır pek çok davada görevden alma hamlesi yapıp sonunda alamadan kalırlardı. İçlerine ukde olmuştu muhtemelen. Sonunda başardıklarını düşünüyorlar. Ancak biz biliyoruz, günlerdir de bunu söylüyoruz. TTB, Merkez Konseyi üyeleri ile sınırlı olan bir meslek örgütü değil. TTB, tüm üyelerinin bütünlüğü içinde var olan bir örgüt. Mücadele de üyelerin tamamıyla birlikte sürdürülen bir mücadele. Biz bunu en iyi son deprem, o yaşadığımız acıda gördük. Türkiye’nin dört bir yanından meslektaşlarımız TTB adına koşup deprem bölgesinde emek vermeye gayret ettiler. Depremzede meslektaşlarımızı, depremzede olan insanlarımızı yalnız bırakmadılar. O nedenle burada sadece usulen tanımlanan bir konseyden söz etmiyoruz. Bir kocaman meslek örgütünden söz ediyoruz. Bu kocaman örgüt her zaman yan yana durduğunu ve mücadeleyi hep birlikte, her alanda yürüttüğünü gösterdi. Yalnızca sağlık ortamının düzenlenmesine, sağlık politikalarının geliştirilmesine dair bir mücadele değil bu. Toplumun sağlık hakkı için ve tabii ki toplumun sağlık hakkı için gerekli olan adalet, özgürlük, demokrasi gibi kavramlar için de mücadele yürüten bir örgüt olduk biz. Bu mücadeleyi de hep birlikte sürdüreceğiz.
“ONLARIN SAĞLIĞI PİYASALAŞTIRAN, İNSANI YOK SAYAN, NESNELEŞTİREN VE BİZİ DE DEĞERSİZLEŞTİREN POLİTİKALARINA KARŞI SÖZÜMÜZÜ SÖYLEMEMİZİ ENGELLEMEK İSTİYORLAR. ENGELLEYEBİLİRLER Mİ? HAYIR. ASLA ENGELLEYEMEZLER”
Kararı verirken şöyle bir tartışma, değişik hukuk görüşleri olduğunu ifade etmekte yarar var. Biz görevden alındığımızda ne oluyor? İçlerine ukde olmuştu, nihayet başardılar ama ‘Olduğunda ne olacak?’ sorusunun yanıtı önemli. Delegeler arasından 5 kişilik bir heyeti belirleyecek ve bu 5 kişilik heyetin 1 ay içinde seçime götürmesi bekleniyor. Bu kararın da istinaf yolu açık. Hakim de özellikle ‘İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı’ demiş. Bu durumda bu 5 meslektaşımızın gelip 1 aylık sürede seçime götürmesi, bir olağanüstü genel kurul yapması için istinaf kararı mı beklenecek? Yoksa gelecekler hızla olağanüstü seçimli genel kurulu yapacaklar ve seçimle belirlenen yeni konsey mi devam edecek? Peki o zaman istinaf kararı bizim lehimize çıkarsa ne olacak? Hem bizim için bir hak kaybı olacak. Çünkü yeni bir konsey var ortada. Hem de yeni seçilen konseydeki arkadaşlarımız için hak kaybı olacak. Çünkü seçilmişler onlar. Sonra bir de biz geleceğiz. Bu tartışmalar bir tarafa ne 11 kişiyle ne 22 kişiyle… TTB’nin 103 binin üzerinde üyesi var. 103 binin üzerindeki üyesiyle beraber biz zaten bu sağlık hakkı, yaşam mücadelesini yaşama, yaşatma için bu mücadeleyi sürdürüyoruz. O yüzden bir anlamı yok elbette. Bizi görevden aldığına göre onlar için anlamı olduğu muhakkak, böyle bir anlamı var. Bizim burada onların sağlığı piyasalaştıran, insanı yok sayan, nesneleştiren ve bizi de değersizleştiren politikalarına karşı sözümüzü söylememizi engellemek istiyorlar. Engelleyebilirler mi? Hayır. Asla engelleyemezler. Çünkü biz sözümüzü her yerden söyleriz. Ayrıca 65 tabip odamız var, sadece üyeleri değil bir de tabip odalarını saymak gerekiyor. Tabip odalarımızda emek veren arkadaşlarımız var. Onlar da aynı sözü çoğaltacaklar. Dolayısıyla bu mücadele bitmez. Mücadele, TTB’nin adıdır. Biz bu mücadelelere alışığız. Onlar kendilerince bir karar verdiklerini varsayıyorlar ama o kararın yok hükmünde olduğunu da bir kez daha anımsatayım.”
TTB 2. Başkanı Ali İhsan Ökten, şöyle konuştu:
“BU AYNI ZAMANDA DEMOKRATİK BİR SEÇİMLE GELMİŞ TTB’NİN ÖRGÜTLÜ YAPISINA KARŞI DA BİR SİVİL DARBEDİR”
“TTB’nin tarihi, hekim haklarının, toplumun sağlık hakkının ve de demokrasi mücadelesinin de bir tarihidir. Verilen bu karar aslında ülkemizin olmayan demokrasi tarihine bir kara leke olarak geçmiştir. Olmayan demokrasi tarihinde kara lekenin o kadar önemi var mı? Evet, var. Elbette tarih bunları yazacaktır. Böyle bir durum aynı zamanda TTB’nin 70 yıllık emeğinin, bilgi birikiminin ve mücadelesinin de gaspı demektir. Bu aynı zamanda demokratik bir seçimle gelmiş TTB’nin örgütlü yapısına karşı da bir sivil darbedir. Bu dava sadece TTB davası da değil veya kararı da değil. Bunun arkası var ve devamı gelecektir. Tüm örgütler, tüm meslek birlikleri ve tüm kamuoyu bunu böyle değerlendirmelidir. Bu dava aynı zamanda, tüm meslek, demokratik kitle örgütlerinin, sivil toplum kuruluşlarının da bir davası ve olumsuz kararıdır. Anayasa’yı tanımayan ve hukukun üstünlüğü ilkesini rafa kaldırmış olan yargının ve iktidarın önündeki hedef belli olmuştur. Hukuksuzlaştırma ve Anayasasızlaştırma. Buradan başlayacak bir hukuksuzluk ve başladı bu hukuksuzluk.
“TTB, 65 TABİP ODASINDA VE 100 BİNDEN FAZLA ÜYESİ, MİLYONLARCA KENDİSİNİ DESTEKLEYEN VATANDAŞI İLE ÖRGÜTSEL BÜTÜNLÜLÜĞÜNÜ, ÇALIŞMALARINI, MESLEKTAŞLARININ HAKLARINI, TOPLUMUN SAĞLIK HAKKINI KORUMAYA DEVAM EDECEKTİR”
Kısa bir süre sonra tüm meslek örgütlerini, demokratik kitle örgütlerini ve hepsini de içine alarak toplumun tüm demokratik kanallarını iyice kısacak veya kapatacaktır. Tüm bu olumsuzluklara ve her şeye rağmen TTB’nin başta Merkez Konseyi olmak üzere tüm organlarında görev alan hekimler; söz konusu kısıtlılık, baskı, tehdit, haklarında dava açılma, görevden alınma, gözaltı ve tutuklamalarına rağmen bilimsel bilginin kılavuzluğundan, mesleğin etik ilkelerinden sapmadan ve hiçbir taviz vermeden hekimlerin, meslektaşlarının her türlü hakları, toplum sağlığı için yine mücadele etmeye devam edecektir. TTB, bugüne kadar her türlü baskıya karşı susmamıştır ve bundan sonra da susmayacaktır. Verilen karar her ne kadar şu an verilmiş olsa da TTB, ülkemizin dört bir tarafında, yedi bölgesinde, 65 tabip odasında ve 100 binden fazla üyesi, milyonlarca kendisini destekleyen vatandaşı ile örgütsel bütünlülüğünü, çalışmalarını, meslektaşlarının haklarını, toplumun sağlık hakkını korumaya devam edecektir.”
TTB Hukuk Bürosu'ndan avukat Verda Ersoy, TTB Merkez Konseyi üyelerinin tekrar seçilmelerine ilişkin soruya şöyle yanıt verdi:
“1 AY İÇERİSİNDE GENEL KURUL’A GİDİLDİKTEN SONRA SEÇİLECEK ÜYELER VAR OLAN MERKEZ KONSEY’İN GÖREV SÜRESİNİ TAMAMLAMAK ÜZERE SEÇİLECEKLER. HAZİRAN AYINDA TEKRAR BİR SEÇİM DAHA OLACAK”
“TTB Kanunu'nda açık hüküm var buna dair. 1 ay içerisinde Genel Kurul’a gidildikten sonra seçilecek üyeler var olan Merkez Konsey’in görev süresini tamamlamak üzere seçilecekler. Yani haziran ayında tekrar bir seçim daha olacak. Tekrar aday olmanın önünde de engel bir durum yok. Ama şu tür tartışmalar olacaktır. Merkez Konseyi üyelerimizin büyük bir bölümü 2 dönem Merkez Konseyi üyesi olarak görev yapmış durumdalar. Bu nedenle bazı engeller var. Bunun dışında bu görev süresini tamamlamayan arkadaşlarımız yönünden yasada tekrar seçilemeyeceklerine dair bir şey olmadığı için seçilebilecekleri kanaatindeyiz."
Ersoy, istinaf sürecine ilişkin soruyu da şöyle cevapladı:
“Bu kararlar kesinleşmedikçe uygulanamaz. İstinaf Mahkemesi’ne gittiğinde de istinaf sonucunun beklenmesi gerekir. Bunun farklı yönünde düşünceler olabilir mi bunu bilmiyoruz. Bu tartışmaların yaşanmaması için biz mahkemede hükmü açıkladıktan sonra bir talepte bulunduk. ‘Bunları gerekçeli kararda söyleyeceğim’ dedi. Nasıl işletmek isteyeceklerini zaman gösterecek.”
TTB Merkez Konseyi üyesi Kazım Doğan Eroğulları ise “Telefonlarımız susmuyor. Sizlerden de çok içtenlikle geçmiş olsun dilekleri alıyoruz. Bizlere değil, Türkiye’deki adalet sistemine geçmiş olsun diyelim. Bizim açımızdan bir şey değişmedi. 11 kişiyi görevden aldılar. Binlerce meslektaşımızı konsey olarak atadılar. Bu, bizim için daha kıymetlidir. TTB, bizimle sözünü söylemedi, bizimle” diye konuştu.