Eşi tarafından öldürülen özel harekat polisinin ailesinden şoke eden sözler

Samsun'da, tartıştığı eşi Yasemin Çitil (31) tarafından kendisine ait tabancayla vurularak öldürülen özel harekat polisiEmrullah Çitil’in (32) Sivas'ta yaşayan kardeşi Rabia Çitil, "Boğuşma sırasında silahın elinde patlaması gibi bir durum yok. Ağabeyim ilk kurşunu kucağında çocuğu varken sırtından yedi. Otopsi raporlarında abimin üzerine 8 kurşun sıkıldığı, 4’ünün sıyırdığı, 4’ünün ise ölümcül yerlerine isabet ettiği var. Bu olay hiçbir şekilde nefsi müdafaa değil kasten adam öldürmedir" dedi.

Tekkeköy ilçesi 19 Mayıs Mahallesi'nde oturan, 5 yıllık evli ve 3 yaşında erkek çocukları bulunan Yasemin ve Emrullah Çitil arasında, 15 Temmuz akşamı tartışma çıktı. Tartışma sırasında Yasemin Çitil, silahını aldığı özel harekat polisi eşi Emrullah Çitil'e 6 el ateş etti. Yaralanan Emrullah Çitil, 1'inci kattaki evlerinin balkonundan kaldırıma düştü. Yüzüstü beton zemine düşen Emrullah Çitil'e eşi balkondan 2 el daha ateş etti. Sağlık ekiplerince hastaneye kaldırılan Emrullah Çitil, tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı. Gözaltına alınan Yasemin Çitil ise 'eşi kasten öldürme' suçlamasıyla tutuklandı. Emrullah Çitil'in cenazesi memleketi Sivas'ta toprağa verildi. Çiftin 3 yaşındaki çocukları M.A.Ç. (3) ise geçici mirasçılık belgesiyle Yasemin Çitil'in Samsun'da yaşayan ailesine verildi.

Olayın ardından Emrullah Çitil ile Yasemin Çitil'in yakınları arasında karşılıklı suçlamalar oldu. Emrullah Çitil'in yakınlarının DHA'ya olayla ilgili yaptığı açıklamalar ve torunlarının kendilerine gösterilmemesi iddialarına Yasemin Çitil'in Samsun'da yaşayan ailesi cevap vererek, olayın nefsi müdafaadan kaynaklandığını ileri sürdü

'HİÇBİR ŞEKİLDE GÖSTERMİYORLAR'

Yasemin Çitil'in ailesinin yeğenini kendilerine doğru düzgün göstermediklerini ileri süren Emrullah Çitil'in kız kardeşi Rabia Çitil de yaptıkları görüntülü aramaların birçoğunun cevapsız bırakıldığını öne sürerek, "Yeğenimle sadece bir defa 16 dakika kadar düzgünce görüşebildim. Ama onun dışında ben aradığımda keyifleri yeterse açıyorlar ve asla geri dönüş yapmıyorlar. Günlerce, haftalarca aradım ve doğru düzgün görüşemedim. Ayrıca Samsun'a gittiğimizde bize hiçbir şekilde göstermiyorlar ve 'İşimiz gücümüz var, sizinle mi uğraşacağız' diyorlar. Kaçırma olayı tarzında hiçbir şey yok. Biz yine yeğenimizi görmeye, annem de torununu görmeye gitti. Bizim yeğenimizi görmek en doğal hakkımızken sevmeye gittiğimizde ortalığı velveleye verip 'Kaçırıyorlar' diyorlar. Ama ortada asla böyle bir şey yok" dedi.

'NEFSİ MÜDAFAA DEĞİL KASTEN ADAM ÖLDÜRME'

Ağabeyinin kasten ve planlı olarak öldürüldüğünü savunan Çitil, "Anlatıldığı gibi boğuşma sırasında silahın elinde patlama gibi bir durumu yok. Ağabeyim ilk kurşunu kucağında çocuğuylayken sırtından yedi. Otopsi raporlarında abimin üzerine 8 kurşun sıkıldığı, 4’ünün sıyırdığı, 4’ünün ise ölümcül yerlerine isabet ettiği var. Bu olay hiçbir şekilde nefsi müdafaa değil kasten adam öldürmedir. Babam İhsan Çitil ağabeyimin öldüğüne inanamıyor. 'O gizli bir göreve gitti gelecek' diyor. Bir umutla oğlunu bekliyor. Bize bu acıyı yaşatanlar birebir yaşasınlar. Bu aile yalanlarla nereye varacak. Kendilerinin de bir oğlu var ve bu hayatta her şey mümkün. Kendilerinin başına gelebileceğini de düşünsünler ve ona göre davransınlar. Bizim her söylenene bir cevabımız, delilimiz, ispatımız var. Ağabeyimin kişiliğini ve karakterini herkes çok iyi bilir. Kendimizden çok şükür eminiz" diye konuştu.

'BU İŞİN BAŞI DA SONU DA KISKANÇLIK'

Yengesinin ağabeyini öldürmesinin kıskançlık sonucu olduğunu iddia eden Çitil, şöyle konuştu:

"Yasemin, ifadesinde ağabeyimin 3 bavul toplayıp başka kadına gideceğini ileri sürmüş. Ama ağabeyim İran sınırına göreve gidecekti ve 3 bavulun çoğu mühimmat doluydu. Bu işin başı da sonu da kıskançlık. Darp olduğunu söylüyorlar ama ne hikmetse bir tane bile şikayet yok ya da neden boşanma davasını o açmadı. Devlet memuruydu ve ağabeyime bir mecburiyeti yoktu. Boşanma davasını açan benim ağabeyimdi ve biz o gün yanındaydık. Yasemin'i alıp 'Gidelim ve boşanalım' diyen ağabeyimdi. Olay sonrasında Yasemin’inin ailesi eve gidip ağabeyimin saatlerinden, yüzüğüne ve özel eşyasına kadar ne var ne yoksa almışlar. Hatta ağabeyimin arabasına kadar almışlar. Ağabeyimize sarılabileceğimiz bir hatırası yok, yeğenimizi göstermiyorlar, eşyaları ortada yok. Bu nasıl bir vicdan? Yeğenimizin psikolojisini bozduğumuzu ve aramalarda babasını annesinin öldürdüğünü söylediğimizi söylüyorlar. Bu nasıl olabilir? Bunu nasıl söyleyebilirler? Böyle bir şeyin olması mümkün değil. Biz çocuğumuzu görmek istiyoruz. Biz sadece babasının eksikliğini ona yaşatmak istemiyoruz. Ona tüm sevgimizi verelim, bizi unutmasın istiyoruz. O bizim canımız, o bize ağabeyimizden kalan son hatıra. Ona bu şekilde zarar vermemiz mümkün değil. Çocuğun pedagoga gittiğini söylüyorlar ama böyle yalanlarla, iftiralarla çocuğun görüntülerini kullanıyorlar. İleriki yaşlarda bunları izleyecek bu çocuk, bunu düşünmüyorlar mı? Kızlarının bir el ateş ettiğini ve nefsi müdafaa olduğunu söylüyorlar ama ağabeyim balkondan düştükten sonra Ülker abla (Ülker Çakmak) ağabeyimin başında dövünüyor ve bu sırada kızı 2 el daha ateş ediyor. Bu kurşunlamadan sonra Ülker abla kaçmaya başlıyor. Neden nefsi müdafaa, diye üzerini kapatmaya çalışıyorlar."

'OĞLUM ÖZEL HAREKAT POLİSİ, BOĞUŞMA OLSAYDI VURULAN O OLMAZDI'

Yasemin Çitil’in babası Bayram Çakmak’a geçici mirasçılık belgesi ile verilen torunu M.A.Ç.'yi göremediğini öne süren babaanne Sebiha Çitil (58), "Yasemin ifadesinde hep 'darbedildim' diyor. Erken doğumun da darp yüzünden olduğunu söylemiş ama böyle bir şey yok. Oğlum Hakkari Yüksekova’da görev yapıyordu. Kendisi de benim yanımdaydı ve doğum sırasında hastaneye ben götürdüm. Yalan söylemeye gerek yok. Oğlum izin alıp belgesiyle geldi. Nasıl bir vicdanınız var? Sizi Allah'a havale ediyorum. Güya kendini korumaya çalışırken oğlumu öldürmüş. Boğuşma sırasında silahın patladığını söylüyor ama oğlum ilk kurşunu arkası dönükken ve kucağında çocuğu varken sırtından yemiş. Bir özel harekatçı olarak oğlum özel eğitimlerden geçmiş birisi ve bir boğuşma olsaydı vurulan taraf oğlum olmazdı" dedi.

'İÇİMİZ YANIYOR'

Yaşanan olayların ve verilen ifadelerin çelişkili olduğunu belirten Çitil, "Olay sırasında Yasemin 'Beni kurtarın' diye babasını aramış ama evin karşısında karakol var. Bağırsa polisler duyar ama 20 dakikalık mesafedeki babasını arıyor. Bunun kasıtlı olarak yapıldığını düşünüyorum. Yalan ifade verdikleri çok belli. Her şeyin kaydı, belgesi elimizde var. Acımızı anlayın, içimiz yanıyor. Bir oğlum vardı gitti, torunumu görmek istiyorum. Bu benim en doğal hakkım. Vicdanınız varsa doğruyu söyleyin. Bunu yapanın ağırlaştırılmış müebbet almasını istiyorum ve devletimize güveniyorum. Oğluma ait hiçbir şeyimiz yok. Özel eşyalarına kadar alıp götürmüşler. Hemen mal derdine düştüler. Nasıl böyle oldu, nasıl vicdanları var; ben anlamıyorum. Oğlumun onlara saygısızlığı hiç olmadı. Oğlumu tanıyan herkes 'Çok güzel insandı' diyor. Ona 'kötü' diyen hiç yok. Herkesin sevdiği biriydi. Emrullah’ın oğluna ve kendine zarar vereceğini söylemiş ama oğlu kucağındayken babasını vurdu. Bu hangi mantığa sığar? Hiç mi çocuğuna zarar geleceğini düşünmedi?" diye konuştu.

Editör: TE Bilişim