Samsun'da Geçtiğimiz günlerde Atatürk Anıtı'na yapılan saldırıya tepkiler devam ediyor.      
Atatürkçü Düşünce Derneği Genel Merkezi’nin kararıyla ülke genelinde eş zamanlı açıklama yapılarak Cumhuriyet Başsavcılıklarına zanlılar hakkında suç duyurusunda bulundular.
Atatürkçü Düşünce Derneği Samandağ şube başkanı Atiye Sönmez Erdoğdu ve Yönetim Kurulu üyeleri ile birlikte Samsun'daki Onur Anıtı’na yapılan saldırıyı kınayarak Samandağ Cumhuriyet Başsavcılığına zanlılar hakkında suç duyurusunda bulundular.
ADD Geçtiğimiz Cuma Günü Samandağ şube başkanı Atiye Sönmez Erdoğdu  ve Yönetim Kurulu üyeleri ile birlikte Samandağ Cumhuriyet Başsavcılığına verdikleri dilekçede şu ifadeler yer aldı. 
“SAMSUN CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI'NA   GÖNDERİLMEK ÜZERE 
SAMANDAĞ  CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI’NA
SUÇ İHBARINDA  BULUNAN :  ADD Samandağ Şubesi Üyeleri    
TC.No: : -
ADRESİ: Atatürk Mah. Cumhuriyet Cad. No:4   Samandağ   Hatay
ŞÜPHELİLER :1- Celali Rahman Fidan, 2- Batuhan Fidan
SUÇ    : Kurucu liderimiz GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’e hakaret etmek , halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmek ve aşağılamak , Kamu malına zarar vermek
SUÇ TARİHİ     : 03.02.2022
AÇIKLAMALAR: 
1) Şüpheliler 03.02.2022 tarihinde Samsun İlkadım İlçesi Anıtpark’ta bulunan, Mustafa Kemal Atatürk’ün 19 Mayıs 1919 da kurtuluş mücadelesini başlatmasının simgesi olan Onur Anıtı’nı; anıtın atının sol bacağına ve kuyruğuna çelik halat ve urgan bağlayıp bir arazi aracı ile çekmek suretiyle yıkmaya çalışmışlar, urganın kopması sonucu menfur amaçlarına ulaşamayarak olay yerinden kaçmışlardır.  
Emniyette alınan ifadelerinde şüpheliler; Atatürk’ü sevmediklerini ,yaptıkları eylemden pişman olmadıklarını belirtmişlerdir. Şüphelilerin bu saldırıyı alkollü yaptıkları yönündeki, basına da yansıyan beyanlarının tarafımızca kabul edilmesi mümkün değildir. Zira; olaydan bir gün önce keşif yaptıkları, eylemlerini planladıkları, olay sonrası görevlilerce sökülmesi dakikalarca süren çelik halatı geceden anıta bağladıkları, olaydan önce 6 adet telefon hattı aldıkları ve birçok kişi ile görüşmeler yaptıkları  sabittir. Ayrıca şüphelilerden Celali Rahman Fidan sosyal medya hesabından “Yarabbim sabırla hayırlı bir sonuç bekleyen kullarını haberlerin en güzeli ile sevindir” şeklinde Regaib Kandili günü zaten amacını belli eden bir paylaşımda da bulunmuştur. 
2) Bu olay basit bir saldırı değildir. Örgütsel, planlı ve organize bir terör eylemidir. Karanlık emelleri olan terör örgütleri mensuplarının halkta infial uyandırarak kardeş kavgası çıkarmak ve laik Türkiye Cumhuriyeti’nin Anayasal düzenini yıkmak amaçlı hain bir kalkışmasıdır. Bu nefret saldırısının soruşturmasının; çok dikkatle ve etraflıca yapılması, tüm kanıtların toplanması, diğer faillerin de ortaya çıkarılması şeklinde yürütülmesi gerekmektedir.
Her ne kadar soruşturma Samsun Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2022/4941 No’lu dosyası üzerinden devam etmekte ise de, bu vahim olay sadece 5816 Sayılı Yasaya muhalefet ve iki kişinin tutuklanması şeklinde devam eden bir soruşturmanın konusu olmakla kalmamalıdır. Bu suçun asli failleri yanında destekçi ve özellikle azmettiricilerinin de tespitini ve olayın tüm ayrıntıları ile aydınlığa çıkmasını Yüce Yargıdan bekliyoruz, takipçisi de olacağız.
3) Şüpheliler 03.02.2022 tarihindeki saldırı eylemi ile ayrıca TCK 152. Madde ile tanımlanan “Kamu Malına Zara Vermek “suçunu da işlemişlerdir. Eylemleri ile hem Kurucu Liderimiz GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK'e hakaret etmişler, hem de halkı kin ve nefrete tahrik etmişlerdir.
5816 Sayılı Yasanın 1. Maddesi ‘’Atatürk'ün hatırasına alenen hakaret eden veya söven kimse bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.’’ demektedir. Yasanın amacı; Türk Milletinin ulusal değeri olan Kurucu Liderimiz GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’ün hatırasını, topluma malolmuş manevi şahsiyetini, alenen yapılan hakaret, küfür, tahkir ve tezyif içeren söz, yazı ve eylemlere karşı özel koruma altına almaktır. Türkiye Büyük Millet Meclisi, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu MUSTAFA KEMAL ATATÜRK'ün hatırasına hakaret eden ve Türk toplumunun duygularına ve ortak değerine zarar verip kamuoyunda tepki toplayan eylemleri özel olarak cezalandırmayı tercih etmiştir.
4) Türk Ceza Yasası 216 madde ise Halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama başlığı altında,
(I) Halkın sosyal sınıf, ırk, din, mezhep veya bölge bakımından farklı özelliklere sahip bir kesimini, diğer bir kesimi aleyhine kin ve düşmanlığa alenen tahrik eden kimse, bu nedenle kamu güvenliği açısından açık ve yakın bir tehlikenin ortaya çıkması halinde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(II) Halkın bir kesimini, sosyal sınıf, ırk, din, mezhep, cinsiyet veya bölge farklılığına dayanarak alenen aşağılayan kişi, altı aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(III) Halkın bir kesiminin benimsediği dini değerleri alenen aşağılayan kişi, fiilin kamu barışını bozmaya elverişli olması halinde, altı aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. 
demektedir. 
Üyesi bulunduğumuz ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCE DERNEĞİ’NİN KURULUŞ NEDENİ VE ÜYELERİN GÖREVLERİ:
“ Atatürk'ün bedensel varlığının artık aramızda bulunmamasından cesaret alan içteki ve dıştaki kimi olumsuz güçler, O'nun yeni Türk Devletini yaratma doğrultusunda ilk adımı attığı 19 Mayıs 1919'un üzerinden tam 70 yılın geçtiği bu günlerde, Atatürk devrim ve ilkelerine karşı, açık ya da kapalı saldırılarını doruğa ulaştırmış bulunmaktadır. Bundan daha kötüsü, plânlı ve sinsi bir çalışma ile, o devrim ve ilkeleri gelecekte yok etmek çabası içindeler.
Oysa Atatürk;
Sadece ‘bağımsızlığı tümüyle tehlikeye düşmüş Türk Ulusunu ve yurdunu emperyalist güçlerin işgalinden kurtaran bir büyük asker’ değildir.
O, bunun çok daha ötesinde, örneğin siyasal, kültürel ve ekonomik alanlar başta olmak üzere, her alanda bağımsızlığımızı yok edici ya da kısıtlayıcı olumsuz bağları koparan;
Ulusal egemenliği gerçekleştirerek Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran;
Kişisel inançlara dokunmayarak, toplumumuzu Ortaçağ zihniyetinden ve şeriattan kaynaklanan ‘nakil’e dayalı kurum ve kurallardan kurtarıp, sürekli biçimde çağdaş ve uygar bir ulus olmanın ve böyle kalmanın yollarını gösteren , ‘akıl’a dayalı lâik düşünce, lâik hukuk ve lâik öğretim sistemlerini toplum yaşamında egemen kılan;
Tüm özgürlüklerin ve insan haklarının, Sosyal Hukuk Devletinin ve çoğulcu demokrasinin yolunu açan;
Yüzyıllarca ikinci sınıf insan durumuna düşürülmüş Türk kadınını gerçek yerine yükseltip, eşit haklara ve eşit onura sahip insan ve yurttaş yaparak yapay eşitsizlikleri kaldıran;
İçten ve dıştan kaynaklanan her tür sömürüye karşı çıkarak, halkın yalnız siyasal değil, ekonomik ve sosyal alanda da gerçek efendi durumuna gelmesini ve tüm yurttaşların gönencini devletin varlık nedeni ve amacı sayan;
Ulusal ekonominin girişimcilerin keyfine, yalnız kâr ve rekabet mekanizmasına göre başıboş biçimde işlemesine değil, toplumun ve tüm yurttaşların gereksinimlerini karşılayacak biçimde devlet tarafından yönlendirilmesini ilke olarak benimsemiş ve benimsetmiş olan;
Yurdumuzun yeraltı ve yerüstü zenginliklerinden, Türkiye halkının yararlanmasını benimseyen ve kabul ettiren; Misak-ı Millî sınırları içinde ‘Türk'üm’ diyen herkesin Türk olduğu ölçütünü getirerek, ırkçılığı reddedip; yapıcı, olumlu ve çağdaş Türk Ulusalcılığını yaratarak, onu devletimizin temel ilkelerinden biri yapan;
Her yurttaşın eğitimden, bilimden ve sanattan payını almasını, ‘fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür kuşaklar’ın yetiştirilmesini devletin başta gelen görevi yapan;
Kültür emperyalizminden kurtulabilmemiz ve eğitimin yaygınlaştırılabilmesi için yeni Türk harflerini kabul etmenin yanında Türk dilinin arındırılması ve zenginleştirilmesini büyük bir toplumsal görev sayan;
Türk Ulusunun tarihini, çağdaş insan kökenine bağlayan;
‘Yurtta barış, Dünyada barış’ ilkesi ile devlet yaşamında ve uluslararası ilişkilerde kaba kuvveti, rkçılığı, saldırı savaşını mahkûm eden;
Dış politikada ‘Dünya uluslar ailesinin eşit haklara sahip onurlu bir üyesi olma’ ölçütünü ve
‘karşılıklılık kuralını’ vazgeçilmez ilke yapan;
Bütün ulusların insanlık ailesinin bir parçası olduğunu vurgulayarak, insanlığın bütünleşmesi düşüncesinin tohumlarını atan Çağdaş Devlet Kurucusu’dur.
Bu durum karşısında Atatürk Devrim ve ilkelerinin, toplumsal sorunlarımızın çözümlenmesinde ışık tutucu niteliğe ve yaratıcı güce sahip olduğuna inananlar, ‘Atatürkçü Düşünce Derneği’ni kurarak, O'nun devrim ve ilkelerinin gelecekte de egemen olmasına katkıda bulunma ve onlara bekçilik yapma zorunluluğunu duymuşlardır.
Kurucular Kurulu-19 Mayıs 1989 " demektedir.
Derneğimizin  kuruluş nedeni ve kuruluş felsefesi yukarıda yazıldığı gibidir. Bu nedenle şüphelilerin Kurucu Liderimiz Gazi MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’e karşı hakaret içeren eylem ve söylemleri, ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCE DERNEĞİ’nin Kurumsal kimliğine karşı da yapılmış olmaktadır.Derneğin üyeleri olarak hakaret eden kişilerin cezalandırılmasını talep etmek hem vazifemiz hem de yetkimiz dahilindedir.
5) Öte yandan; cezai takibat gerektiren bu tür eylemlerin kovuşturulması, yasalar çerçevesinde cezalandırılması, her geçen gün Atatürk’ü düşman olarak görmenin ve bunu hakaretle ifade etmenin düşünce özgürlüğü kapsamında olmadığının saptanmasını ve sonuçları itibariyle emsal bir karar oluşmasını da sağlayacaktır. Bu anlamda bu tarz söylemlerin halkı kin ve nefret boyutunda karşı karşıya getirme çabasına ,yargının gereken emsal karar ile dur diyeceğini umuyoruz.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan ve resen görülecek nedenlerle, şüpheliler hakkında gerekli kovuşturmanın yapılarak haklarında kamu davası açılmasını saygılarımla arz ve talep ederim.
ŞİKAYETÇİ: ADD Samandağ Şubesi Üyeleri"
  Foto-Haber:Neslihan Sağaltıcı

Editör: TE Bilişim