Bir insanın bir duygu kaynaklı olarak bir şeyler yemeye yönelmesine duygusal yeme denir. Duygusal yemenin davranışsal kökeninin meme emdiğimiz döneme kadar gittiği bilinmektedir ve öğrenilmiş bir davranıştır. Yani biz bununla doğmayız, zaman içinde öğreniriz. Kültürel olarak içinde yaşadığımız ortamdaki birçok durum da bizim zamanla bu davranışı öğrenmemizde etkili olmaktadır. Ağlayan çocuğa şeker verilmesi, hasta olunca sevilen bir yiyeceğin bize önerilmesi, sınava çalışan öğrenciye sürekli bir şeyler ikram edilmesi vb durumlarla biz bu davranışı zaman içinde farkına bile varmadan öğreniriz. Tabii bizim kişisel tecrübelerimiz dışında izlediğimiz filmlerde, reklamlarda sevgilisinden ayrılan kadının ağlayarak çikolata yemesi gibi durumların da bu davranışı pekiştirdiği söylenebilir.
Öğrenilen bu davranış, zamanla otomatikleşir ve biz yetişkinliğe geldiğimizde hangi duygunun bizi tetiklediğini fark bile etmeden belli yiyeceklere yönelirken buluruz kendimizi. Yöneldiğimiz yiyecekler her zaman kalori yoğunluğu yüksek olanlardır. Kimse üzgün olduğunda salatalık kemirmek istemez.
Bunun bir nedeni var.
Kalori yoğunluğu yüksek olan yiyecekler, beynimizde belli bölgeleri uyararak dopamin ve serotonin gibi nörotransmitter ve hormonlar salgılanmasına neden olur. Bu gayet normal bir durumdur ve bu mekanizma insanların eski dönemlerde yiyecek aramasına ve hayatta kalmasına yardımcı olmuştur.
Bu nedenle kalori yoğunluğu yüksek, karbonhidrat, şeker, yağ ve tuzdan birini ya da birkaçını bir arada içeren yiyecekleri yemek anlık rahatlama ve hissettiğimiz duygu ne olursa olsun bir nötrleme durumu yaratır.
Çok yoğun bir mutluluk da, bir üzüntü de biraz nötrlenir ve duygu durumumuz ortalarda bir yerlere gelir. Bu şekilde günümüze devam ederiz. Bunu ara sıra yapmakta sıkıntı yok fakat bu davranış günlük olarak tekrarlandığında, sağlığımızı tehlikeye atabilir çünkü günlük hayatımızda birçok duygu hissederiz ve biz bu günlük duygularla sürekli yemek yeme yoluyla başa çıkarsak bu zaman içinde kilo alımına neden olacaktır ve sağlığımızı tehlikeye atma potansiyeline sahiptir.
Niye duygusal nedenlerle yemek yiyoruz?
Duyguları tanımıyoruz, hissetmeye izin vermiyoruz ve bir durum olduğunda hissettiğimiz yoğun duygular karşısında ne yapacağımızı bilemiyoruz. Duygu pozitif de olsa negatif de, bu yoğun duyguyu hissederken normal hayatımıza devam etmek zor geliyor ve ekstra bir yardıma ihtiyaç duyuyoruz.
Yemek yemek duygularla başa çıkma amacıyla kullandığımız davranışlardan biridir. Aslında duygularla başa çıkmakta farkında olmadan yaptığımız ve bize yardımcı olan birçok davranış var. Fakat gözlemlediğim kadarıyla bu amaca hizmet eden birçok davranış yetişkinlik hayatımızda önemsiz görülüyor ve yoğun hayat düzenimizde, günlük rutinimizde yer bulamadığından yavaş yavaş hayatımızdan çıkıyor ve zaman içinde alet çantamızda duygularla başa çıkmak için neredeyse hiçbir alet kalmıyor. En köklü başa çıkma davranışımız olan yemek yemek dışında.
Fakat aslında insanların duygu ve durumlarla başa çıkmasına yardımcı olan, dayanıklılığını arttıran birçok aktivite var, bunlara başa çıkma davranışları deniyor.
Hobiler – kitap okumak, müzik dinlemek, oyun oynamak, el işleri vb,
Spor yapma,
Yürüyüş,
Sosyalleşme – arkadaşlarla, aileyle muhabbet etme zaman geçirme,
Meditasyon,
Terapi,
Kişisel bakım aktiviteleri,
Kendine vakit ayırma,
Yemek yeme diye liste uzayarak devam ediyor…
Başa çıkma davranışlarına hayatımızda yer ayırmadığımızda duygusal yönetim anlamında elimizde yemek ya da alkol tüketmekten başka bir şey kalmıyor ve dolayısıyla duygusal olarak zorlandığımız anlarda bu davranışlara yöneliyoruz.
Burada kendimize “bir daha yemeyeceğim” demek ya da “duygusal olarak yememeye çalışmak”tan ziyade duygusal yemenin bir ihtiyaç dolayısıyla oluştuğunu ve bu ihtiyacı başka davranışlarla karşılamayı öğrenmemiz gerekir.
Çünkü bunu öğrenmediğimiz sürece, yine yoğun duygular karşısında bu ihtiyacı yiyeceklere yönelerek gidereceğiz. Bu ihtiyaç orada olduğu sürece ve bunu karşılayacak başka aktiviteleri önceliklendirmediğimiz sürece yine duygusal yemeye devam edeceğiz.
Son olarak bu yazıyı duygusal yemenin hayatımızda bir yeri olduğunu vurgulayarak bitirmek istedim.
Her duygu karşısında, yiyeceklere yönelmek ve günlük olarak duygusal yemek uzun vadeli sağlığımız için iyi bir davranış değil. Bu konuda hem fikirizdir diye düşünüyorum, fakat  bazen de gerçekten o yiyeceğin yardımına ihtiyaç duyabiliriz.
Ve  duygusal yeme günümüzü devam ettirmemiz, sorumluluklarımızı yerine getirmemiz için bize güç verebilir ve hayatımızı sürdürmemizi sağlayabilir. Her zaman duygusal yeme kötü bir davranış değildir. Önemli olan bu davranışın ne sıklıkla tekrarlandığıdır. Lütfen ara ara duygusal yemeleriniz oluyorsa kendinize kızıp, kendinizi yargılamayın.

Editör: TE Bilişim