İlçemiz Abdullah Cömert alanında 1 Eylül Dünya Barış Günü dolayısıyla emek ve demokrasi güçleri tarafından basın açıklaması gerçekleştirildi.       
Samandağ’da bulunan DİSK Genel- İş, Tüm Emekli Sen, Eğitim Sen, SKD, AKKD, CHP, HDP, TİP, SYKP, TÖP ve Kaldıraç Hareketi temsilcilerinin katılımıyla gerçekleştirilen basın açıklamasında; SYKP İlçe Örgütü adına Ali Nehir, TİP İlçe Örgütü adına Ertan Özçelik, CHP Samandağ İlçe Örgütü adına İlçe Başkan Yardımcısı Ferit Sağ, HDP İlçe Örgütü Adına İlçe Eş Başkanı Naim Özbek, TÖP İlçe Örgütü Adına İlçe Başkanı Mehmet Ali Oruç, Eğitim Sen Samandağ Şubesi adına Salih Esmer birer konuşma yaptı.
Basın açıklamasına; CHP İlçe Başkanı Turgay Abacı ve İlçe Yönetimi, CHP Kadın Kolları Başkanı Yüksel Berber, CHP İlçe Gençlik Kolları Başkanı Bünyamin Reyhanoğulları, HDP İlçe Eş Başkanı Naim Özbek, HDP İl Yönetiminden Tuncay Yılmaz, TİP Hatay İl Başkanı Şahin Kışlakçı, TİP Samandağ İlçe Başkanı Önder Tam, SYKP İlçe Eş Başkanı Yusuf Kimyon, TÖP İlçe Başkanı Mehmet Ali Oruç, Eğitim Sen Samandağ Şube Başkanı Cüneyt Kayıkçı ve Şube Yöneticileri, Tüm Emekli Sen Samandağ Temsilciliği Yürütme Kurulu Baş Temsilcisi İsmail Can ve çok sayıda kişi katıldı.
SYKP Samandağ İlçe Örgütü adına konuşan Ali Nehir açıklamasında “Dünyada ve içerisinde yaşadığımız coğrafyada savaşlar, çatışmalar, cinayetler ve tecavüzler hala yaşanmaya devam ediyor. Ve bizler bu ortamda 1 Eylül Dünya Barış gününü kutlamaya çalışıyoruz. Savaş sadece savaşan tarafların zarar gördüğü bir şey değildir. Savaş en çok kadınların, yoksulların, doğanın, en çok da çocukların zarar gördüğü bir durumdur. Bu yüzden savaşa karşı çıkmak yoksulluğa, çocuk ve kadın cinayetlerine karşı çıkmak demektir. Biz iktidarların her sıkıştıklarında başvurduğu nefret söylemlerinin yanı sıra dünyada ekilen nefret tohumlarına halklar arasında yaratılan düşmanlığa karşı halklar arası barışı ve eşitliği sağlıyoruz. Dünyanın bütün hakları ve eşitlik içerisinde yaşanabildiği bir dünya istiyoruz. Bu yüzden her zaman emperyalizme ve gericiliğe, savaş politikalarına karşı eşitlik, özgürlük, emek ve barış mücadelesini yükseltmeye devam edeceğiz. Yaşasın Halkların Özgürlüğü Ve Barış Mücadelesi” ifadelerine yer verdi.
TİP Samandağ İlçe Örgütü adına konuşan Ertan Özçelik “1 Eylül Dünya Barış Günü aynı zamanda tarihin en kanlı savaşının başladığı gündür. İktidarların çoluk çocuk demeden halkları kırıp geçirdiği, etkileri uzun yıllar sürecek, atom bombasının kullanıldığı kanlı bir savaş. Barış, evet inadına barış diyoruz. Eşit, sömürüsüz bir dünya barışı diyoruz. Ama şunu da biliyoruz ki hayalini kurduğumuz barış,  mücadele etmeden sağlanmayacaktır. Ezen, sömüren bir düzende barış olmaz! Kendinden olmayanı aşağılayan iktidarı için her türlü baskıyı meşrulaştıran bir anlayışla barışılmaz! Halkını açlık ve sefalete mahkum eden zihniyetle barışılmaz! Ülkeyi rant uğruna peşkeş çekenle barışılmaz! Bütün inadımız ve irademizle bu zihniyetin karşısında dimdik durup düşlediğimiz barış için mücadele edeceğiz. Eşit, sömürüsüz bir dünya barışında inat edeceğiz ve kazanacağız. Biz Türkiye İşçi Partisi olarak, barışta inat eden herkesi safları sıklaştırmaya;  adil, sömürüsüz bir dünya için mücadele etmeye çağırıyoruz.” ifadelerine yer verdi.
CHP ilçe Örgütü adına Konuşan İlçe Başkan yardımcısı Ferit Sağ, yaptığı açıklamada “Korkudan uzak, huzur ve güven içinde ve onurlu bir şekilde yaşamak insanların en temel amaçlarından biridir. Bu nedenle savaşsız bir dünyada barış içerisinde yaşamak bir haktır. Diğer bir ifade ile barış hakkı,  artık temel bir insan hakkı olarak kabul edilmektedir. Birleşmiş Milletler Örgütünün kuruluş antlaşması ve temel belgelerine göre de uluslararası toplumun temel amaç ve görevi; dünyada ve toplumlar arasında barış ve güvenliği sağlamaktır. Geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi bu yıl da 1 Eylül Dünya Barış gününde pek çok ülkede savaşların, terör olaylarını ve gerginliklerin hala daha devam etmekte olduğunu üzülerek görüyoruz. Savaşlar büyük acılara yıkımlara göçlere ve büyük felaketlere neden olurken temennimiz ve dileğimiz savaşların sona ermesi, barış ve refahın tüm dünyaya egemen olması, dünya halklarının huzur ve güven içerisinde yaşamasıdır. İnsanlığın bugüne kadar yaşamış olduğu tüm acı olaylar bizlere ırk, dil, din ve kültür farkı gözetmeden demokrasi özgürlük ve barış içinde bir arada yaşanabileceğini ortaya koyuyor. Ancak ne yazık ki, dünyada ve içerisinde yaşadığımız coğrafyada savaşlar,  çatışmalar, cinayetler ve tecavüzler hala yaşamaya devam ediyor ve biz bu ortamda 1 Eylül Dünya barış günü kutlama ya çalışıyoruz. Savaşa karşı barışa, ölüme karşı yaşama sahip çıkıp, egemenlerin dünya halkları üzerinde uyguladıkları baskı, şiddet ve teröre karşı durup, halkın adaletli, barışçı ve demokratik iradesine sahip çıkılmalıdır. Bugün dünyada ve bulunduğumuz coğrafyada yaşanan savaş çığırtkanlığına karşı yüreği emekten, barıştan, insan sevgisinden ve demokrasiden yana atanlar bir arada yaşama hakkını her koşulda savunanlar er ya da geç barış içinde bir arada yaşamanın mümkün olduğunu başta emperyalist devletler ve işbirlikçilerine göstereceklerdir. Dünya içerisinde, yaşadığımız coğrafyada barış ve dostluk içinde eşit, özgür ve adil olarak birlikte yaşamak en temel insan hakkıdır. Bu nedenle dünyada var olan kaynakların doğru kullanılması, çocuklar, engelliler ve kadınlar başta olmak üzere geleceğimiz Egemen ve gerici şoven bir kültürün insafına terk edilmemelidir. Cumhuriyet Halk Partisi Samandağ ilçe örgütü olarak 1 Eylül Dünya Barış gününde ve her gün savaşa karşı barışı ölüme karşı yaşamı savunacağız ve savunmaya devam edeceğiz.” ifadelerine yer verdi.
HDP İlçe eş başkanı Naim Özbek “Sistemin yok oluşa sürüklediği doğanın isyanı; yangınlar, seller, doğal olmaktan çıkan felaketler... Savaşın yarattığı yıkım ve ölümler; Taliban’dan kaçarken yere çakılan insanlık, sınırların ötesinde vicdanlara örülen duvarlar, göç yollarında sulara gömülen hayatlar, sönen umutlar, 21 yüzyılda Kerbela’ yı yaşayanlar... Suriye’de kana bulanan, yurdundan, vatanından mahrum bırakılan onca kadın, çocuk, insanlık… Bu yıkım ve felaket ortamında palazlanmış erkekliğin kadınlara dayattığı ölüm... Savaş siyah, savaş renksiz, savaş tek dilli... Barış güvercin, barış apak aydınlık, barış gök mavisi, barış gökkuşağı, barış çok dilli... Bu yıkım ve felaketler karşısında seçeneksiz ve çaresiz değiliz. Ezilenlerin ilmek ilmek ördüğü, birbirine tutunduğu, birbirinden öğrendiği bir yol var; demokrasi ve barışın yolu. Bizler bu taleplerimizde bütün halklarla, bütün demokrasi savunucularıyla sonuna kadar ısrarcıyız, sonuna kadar yılmadan, pes etmeden bu haklı talebin arkasındayız. Biliyoruz ki barış yaşatır, biliyoruz ki barış yaşamdır! 1 Eylül Dünya Barış Gününde felaketlere, doğa talanına, savaşlara,  insanlığın sürüklendiği dramlara karşı halklarımızı dayanışmaya, barışı yaşatmaya ve barışla yaşamaya çağırıyoruz. 1 Eylül Dünya Barış Günü Kutlu Olsun.” ifadelerine yer verdi.
TÖP İlçe örgütü adına açıklama yapan İlçe Başkanı Mehmet Ali Oruç “Kapitalizm dünyanın dört bir yanında savaşlara yol açmaya devam ediyor. Sermaye sınıfının sürekli savaş stratejisi Afganistan, Irak, Suriye, Ukrayna, Yemen, Libya başta olmak üzere dünyanın dört bir yanında halkları yıkıma uğratıyor. Son 20 yılda emperyalist güçlerin giriştikleri işgal ve bu işgaller sonucunda neden oldukları savaşlarda milyonlarla ifade edilen sayıda insan öldü. Bugün savaş yeniden Afganistan coğrafyasına sıçradı ve eğer durdurulamazsa büyük yıkımlara yol açacak. Bir iç savaş olasılığı belirdi bile bütün savaş hamleleri elbette yoksullaşan, işsizlik ve açlıkla cebelleşen halkın cebinden sökülüp alınan vergilerle atılıyor. Halka çay fırlatan iktidar konu savaş ve askeri bütçe olunca muslukları açıyor. Halk açlıktan ölürken Cumhurbaşkanı “bir mermi kaç para biliyor musunuz” diye biliyor. Savaşa ayrılan ve giderek artan bütçe Eğitim,sağlık, barınma gibi bir şeylerden kısılıyor. Oysa bugün hem ülkemizde, hem de bölgemizde, hem de dünyanın tamamında en acil ihtiyaç barıştır. Kapitalizmin, emperyalizmin varlığı insanlığa savaş ve yıkımdan başka bir şey sormuyor. Bugün ihtiyacımız olan Barış ve demokrasi ise ancak halkların mücadelesi ile kazanılacak. Dünya genelinde Barış emperyalist güçlerin insafına bırakılamaz. Çünkü onların öyle bir derdi yok onların dünyanın mallarını yağmalamak ve kan dökmek dışında bir amaçları yok, olamaz da. Savaşların maliyeti emekçilerin bütçelerinden kısılarak finanse ediliyor. Emekçilerin, işçilerin ceplerine girmesi gereken paralar savaşlara aktarılıyor. Savaşlar zorunlu göçlere, tecavüzlere, kadınların alınıp satılmasına neden oluyor. Militarist erkek egemen söylem yeniden üretiliyor. Savaşlar erkek egemenliğini bu yolla güçlendiriyor. Savaşlar büyük doğal tahribatlara yol açıyor, kullanılan kimyasal silahlar savaşların neden oldukları yangınlar ,büyük doğal katliamlara neden oluyor. Yükseltilen milliyetçi söylemler halkları zehirliyor asıl düşmanın sermaye sınıfının görünmesini engelliyor. Halklar, kadınlar ve doğa üzerinde yaratılan bu büyük yıkımlar karşısında tek bir çıkış yolumuz var; ezilenlerin avaş karşısı cephesinde buluşmak. Savaşa karşı halkların barışını savunmak egemenlerin doğrulttuğu silahlar halkların bağrında yaralar açmayacak tüm coğrafyalarda başta işçi sınıfı olmak üzere halkın tüm kesimleri örgütlü mücadele ile barışı inşa edecek. Yaşasın Halkların Barışı” ifadelerine yer verdi.
Eğitim Sen Samandağ Şubesi adına konuşan Salih Esmer “Barış Sınıfsız Ve Sömürüsüz Dünya Özlemidir!
Pandemi süreci ile birlikte, bütün dünyada işledikleri tüm suçların hesabının sorulabileceği kaygısı ile egemenlerin, işbirlikçilerinin ve satılık yazar ve bilim müsveddelerinin hep bir ağızdan ve büyük bir telaşla “Dünya Artık Eskisi Gibi Olmayacak” palavraları çıplak olan bu gerçeğin üstünü örtmek içindir.
Daha önceleri Sınıfların Ortadan Kalktığını İlan Edenler İle Tarihin Sonuna Hükmedenlerin De Telaşı Aynıdır ve çok kısa sürede, hizmet ettikleri efendilerinin onları yalanlayan icraatları ile de tarihin çöplüğündeki yerlerini almışlardır.
Düşmanlarımızla Barışmayacağız!
Barış, insanlığın nihai özlemidir. Fakat aynı zamanda barış herkes tarafından dillendirilip talep edilmesine rağmen ancak güç ve iktidar ile sağlanabilir.
Varlığını barışın karşıtı olan savaşlara, iç savaşlara, kardeş kavgalarına, yıkımlara ve ölümlere bağlayan Emperyalizmin ve en ahlaksız yönetme biçimi faşizmin, bu gün için egemen ve iktidar olarak ne dünyada ne de bölgede barışı egemen kılması mümkün değildir. Hastalığın kendisi çare olamaz.
Evet, bu gün barışı istemeyecek olan, hele ki halktan ve halkların kardeşliğinden yana ise, ya hastadır ya da delidir. Ancak gerçek bir barıştan yana olanlar egemen olmadan ve uğrunda savaş verilmeden bir barışın, ne bölge ne de dünya halkları için hayat bulamayacağını görememek de bir o kadar hasta bir bakış açısıdır.
Sadece son bir yılda barış taleplerinin kat kat artarak haykırıldığı bir dönemde her şeyin ve bütün bir dünyada (savaş, ölüm, kıyım, kan, gözyaşı, hak kayıpları, keyfilik, gözaltı, tutuklama, infaz, kaybetme, tehcir, açlık, sefalet, göç vb.) tam tersi kat kat artması bunun bilimsel kanıtıdır.
Ki zaten 1 Eylül’e ismini (DÜNYA BARIŞ GÜNÜ) veren tarihsel süreç de, fiili olarak çok daha önceleri ve bilimsel olarak 1939’dan bu yana tam 82 yıldır, her gün ve artan şiddette bunu kanıtlamaktadır. 
Dünyada Barış Ancak Emeğin İktidarında Mümkündür
1 Eylül, 2. paylaşım savaşında Alman Faşizminin Polonya’ya 1939’da saldırdığı gündür. Ve aynı zamanda Polonya halkıyla birlikte emekten yana dünya halklarının 1939’da faşizme teslim olmayacağını beyan ettiği, Sovyet sosyalist cumhuriyetler birliğinin öncülüğünde Alman faşizmine karşı direnişe geçtiği ve bu uğurda 50 milyon ölü verdiği gündür.
Bu 50 milyon ölünün 22 milyonu Sovyet yurttaşıdır. Evet, yanlış duymadınız 50 milyon ölü bir o kadar yaralı, 150 milyona yakın evsiz ve yakılıp yıkılan şehirler, sönen yaşamlar. Ta savaş bitene, 8 Mayıs 1945’e kadar. İşte bu tarihe kadar hiçbir emperyalistin dilinde olmayan barış talebi ne zamanki faşizm yenilgiye uğradı ve ne zamanki halklar kendi kaderlerini tayin etmeye başladı işte o zaman dile gelmeye başlamıştır. Ve 1 Eylül dünya halklarının faşizme karşı zaferine giden yolun tescili şeklinde dünya barış günü olarak ilan edilmiştir.
Bu gün 1 Eylül Dünya barış gününü yaratan gerçekliği yok sayarcasına, emperyalizmle, faşizmle uzlaşılabileceği noktasından hareketle emperyalistlerle barışın olabileceği, sürebileceği düşüncesini dillendiren ve savunan her emekten yana insan, topluluk veya örgüt (sendika, parti, demek vb.) ya samimi değildir ya da kördür.
Nasıl ki 1939’da Polonya işgali ile yayılmaya başlayan Alman faşizmi 1945’te Stalingrad’da Kızıl ordu tarafından yenilinceye kadar bir barıştan söz edilemediyse, bu gün de Emperyalizm yeryüzünden silinene, zorunlu yönetme araçlarından faşizm kendi kanında boğulana ve emekçi dünya halkları kendi emekten yana dünyalarını, uğrunda amansız bir savaş vererek inşa edene dek, yani 1945’te Alman faşizminin kabul ettiği yenilgiyi 21. yüzyılda emperyalistlere tattırıp kabul ettirene dek bir barıştan söz edilemez.
Edilebileceğini, yani emperyalizm çağında, faşizmin gölgesinde dünya halkları ile emperyalistler arası bir barışın olabileceğini iddia edenlerin dünya tarihinin son yirmi yılına bakması yeterlidir. 
Son yirmi yılda Emperyalizmin barışı Irak’ta misket bombası 2 milyon ölü, Somali’de kitlesel kıyım, Afganistan’da napalm bombası, kimyasallar, Libya’da akıllı füzeler, NATO şemsiyesi altında sivil katliamlar, dünyanın birçok bölge ve ülkesinde iç savaş, savaş ve en son Suriye’de halen tırmandırılarak sürdürülmekte olan kardeşler arası kin ve düşmanlık, dünya ölçeğinde bir krize dönüşen göç, söz konusu halklar olduğunda emperyalistlerin düşman bildiğine (TALİBAN’A) AFGANİSATAN’ DA yol açma hevesi, iradi olarak yönetilen ve insanları korku ile yönetmenin en ahlaksız yöntemi olarak bir fırsata dönüştürülen pandemi kaosu olarak karşımıza çıktı, çıkmaya da devam ediyor.
Bizler tüm bu nedenlerden ve tarihsel zorunluluklardan dolayı diyoruz ki: Bu güzelim yaşanılası dünyada emeğin iktidarı olmadan, emperyalizmin gölgesinde barış bir hayaldir. Bu gün için atılan barış nutukları emekten yana halkların barış özlemlerini çarpıtmak ve istismar etmekten başka bir şey değildir. Onları olmayacak bir yalancı barışın peşinden koşturmak, haklı olan asıl taleplerinden, özgürlük, bağımsızlık, sömürüşüz ve sınıfsız bir dünya özlemlerinden uzaklaştırmaktan başka bir şey değildir.
Emekten ve halktan yana olduğunu iddia eden hiçbir kişi, topluluk veya örgütün (parti, sendika, demek vb.) emekçi halklara bu kötülüğü yapma hakkı yoktur. Çünkü bizler çok iyi biliyoruz ki gerçek bir barış ancak emekçi dünya halklarının kuracağı emeğin iktidarında mümkündür ve bu, uğrunda amansız bir savaş verilmesi gereken bir özlemdir. Bu nedenle ne emperyalistlerle ne faşistlerle ne de onların soytarıları ile yani dünya halklarının katilleri ile katillerimiz ile asla barışmayacağız. Düşmanlarımızla Barışmayacağız.


 

Editör: TE Bilişim