Samandağ Eğitim Sen okulların hazır olmadan açılmasını eleştirerek şu ifadelere yer verdi.  
"Hayatın Her Alanında Olduğu Gibi Eğitimde De Kaos İradidir! Çözüm Örgütlü Mücadelededir!
Okullar açılıyor.
Okullar açılmış olmak için açılıyor.
Özellikle salgın döneminde ne sınıf öğrenci sayıları açısından, ne hijyen açısından ne yardımcı destek personeli, hizmetli açısından hazır olmadan açılıyor.
Eğitim emekçilerinin salgın boyunca yaşadıkları hak kayıplarının yanı sıra, belirsizliğin, plansızlığın ve öngörüsüzlüğün hastalık boyutundaki stresi ile birlikte açılıyor.
35-40 kişilik sınıflarla ve çoğu okulun yaklaşık iki yıldır yapılmayan bugüne bırakılan tadilatlarıyla açılıyor.
Eğitim emekçilerinin her geçen gün biraz daha törpülenen özlük hakları ile,  ekonomik sıkıntıları ile,  öğrencilerimizin fırsat eşitliğinin gaspı ile, velilerimizin ceplerine göz dikilerek ve velilerimize, devlet okullarının bu hali ile özel okul dışında bir seçenek bırakmayarak açılıyor.
Özellikle kapı kulluğu dayatılan sözleşmeli öğretmenlerimizin, güvenlik soruşturmaları gerekçesi ile geç başlatılmalarından kaynaklı gün farkı ile yıl kayıpları, parçalanan aileleri, atamalarda özel sektörde çalışan eş durumunun dikkate alınmaması ile yaşadığı sorunlar, hazırlık ödeneği ve ek ders ücretlerindeki eşitsizlik, her yıl yenilenen sözleşmenin yanına konan yandaş sendika formu dayatması ve nicesi adaletsizlik, eşitsizlik, dayatma ve keyfilik ile okullar açılıyor.
Yetmezmiş gibi sanki herkes (Bütün öğrenci, veli, halk ve her yaş grubu) aşılanmış da bir tek eğitim emekçisi kalmış gibi istemeyene haftada iki test şeklinde dolaylı olarak aşı dayatması ile okullar açılıyor.
Ve bütün bu sorunların çözümü, sanki okul idarecileri çözmekle mükellefmiş ve yetki ile imkânları varmış gibi okul idarecilerine havale edilerek açılıyor.
Yani başta da söylediğimiz gibi açılmış olmak için açılıyor. 
Okulların Sorunları Pandeminin Yarattığı Sorunların Misli Mislidir. Daha Da Artacak…
Hem içi boşalan-boşaltılan müfredat hem merkezi düzeyde tarikatlar arasında bölüşülen daireler hem hız kazanan özelleşme-özelleştirme hem de öğretmen yetiştirme, atama ve yükselme süreçlerinde egemen kılınan hukuksuzluk, dayatılan biat kültürü ve bizim camiamızda ne yazık ki karşılığını bulan yalakalık, uşaklık, liyakatsizlik, emek hırsızlığı ve yukarıda sıraladığımız tüm var olan ve yenileri eklenecek olan sorunlar, yani Kaos İradidir.
Pandemi sürecindeki fırsat eşitsizliği, eğitim hakkına erişim engeli, yerel bir köy okulundan merkezi bakanlığa kadar ikame edilen işletme-tüccar-müşteri ahlakı cabası…
Bunu bizlere, halkımıza reva görenlerin Kendiliğinden, iyi niyetle ve iradi olarak tersini yaratmak derdinde olacağı konusunda hiçbir beklentimiz yoktur ve olmayacaktır.
Her iktidar, mensubu olduğu sınıfa hizmet etmekle mükelleftir. Bu, o sınıfa kabul edilmiş olmanın diyet borcudur. Bugün eğitim alanında iradi olarak yaratılan ve yönetilen kaosun zorunlu nedeni de sonucu da budur. Sermaye, sermaye, sermaye…
Ancak biz  başta olmak üzere, diğer eğitim sendikalarından ve hangi sendikaya üye olursa olsun, ettiği yemine sadık, onuruyla öğretmenlik yapan meslektaşlarımızdan ve özellikle halkımızdan beklentilerimiz vardır..
Hep Birlikte;
Eğitim haktır. Bilimsel, ücretsiz, erişilebilir kılmak vergi toplayan devletin görevidir diyerek bunu talep edebiliriz.
Okullarımız işletme, öğretmen ve idarecilerimiz tüccar, veli ve öğrencilerimiz müşteri değildir. Taraf olmayacak, onay vermeyecek ve kabul etmeyeceğiz diyebiliriz.
Yetki, güç ve mevkisini uşak yaratmak için kullanana, buna kişisel menfaat karşılığı ortak olana, yalakalığı, uşaklığı olağanlaştırana güvenimiz de saygımız da yoktur. Bunu masum görmeyeceğiz diyebiliriz.
Okulun sahibi öğrencidir. Bu sahiplik velisinin ödediği vergiden gelir. Geriye kalan herkes hizmetkârdır. Bunu her yerde hatırlatabiliriz..
Öğrencinin (Çocuğun) yararı her şeyin başında gelir, okul dört duvardan ibaret değildir, öğrenci yarış atı değildir diyerek aksini dayatana sesimizi yükseltebiliriz.
Okulla ilgili bütün sorunların çözümünü havale ettiğiniz idarecilerimiz ne bu sorunların müsebbibidir ne de çözüm merciidir, ne imkânları ne de yetkileri vardır, havale ettik,  oldubitti diyerek işin içinden sıyrılamazsınız diyebiliriz.
Gücümüz birliğimizden gelir. Her alanda öğrenci-veli-eğitimci örgütlenecek ve dayanışmayı büyüteceğiz.” diyerek gereğini yapabiliriz.
Sendikalarımızdan: Sınıfının bilincinde, süreklileşen bir mücadele,
Öğretmenlerimizden: Ettiği yemine sadakat,
Halkımızdan: Kendi örgütlülükleri ile tam ve amasız destek isteyebiliriz.
  Evet, beklediğimiz tam da budur ve mümkündür.
Çünkü hiç birimizin azgınlaşan, tepeden tırnağa örgütlü sermaye karşısında Görevi Birilerine Havale Etme Lüksü, hiçbir kesimin Örgütsüz Ve Tek Başına bu karanlıktan aydınlığa çıkma gücü ve gerçekliği yoktur.
Oysa biz milyonlarız, üreteniz, vergi vereniz, emekçiyiz, haklıyız ve kazanacağız. 
Bizler Samandağ Eğitim Sen olarak yetki alanımızda dün olduğu gibi bugün ve yarın da bu bakış açısıyla mücadelemizi sürdüreceğiz. 
Temennimiz yukarıda beklentilerimizi sıraladığımız kesimlerin “Nasıl Olsa Birileri Yapıyor Diyerek Kenarda Durmadan Ve Sorunu Kendisinin Dışında Görüp Bana Ne Demeden” kendi ve çocuklarının geleceği için,  var olan veya yeni kuracakları Örgütlülükleri İle çağrılarımıza kulak vermesi, sesimize ses katmasıdır. 
Bu ülke ve dünyada el birliği ile karanlığa karşı aydınlığı egemen kılana kadar,
Eğitimdeki her tür fırsat eşitsizliğini ortadan kaldırana kadar,
Eğitimi gerçek anlamda ve her kademede, anaokulundan üniversiteye kadar erişilebilir, sürdürülebilir, bilimsel ve ücretsiz bir hak yapana kadar,
Ve bu alanda liyakat ve emek demokrasisini egemen kılana kadar mücadelemizi sürdüreceğiz. Çaresiz değiliz, çare biziz. 
Karanlığa Teslim Olmayacağız!
Gücümüz Birliğimizden Gelir!
Yaşasın Örgütlü Mücadelemiz! “
 

Editör: TE Bilişim