Eğitimci-Yazar Bülent Can Yazdı...
Erdoğan’a Özenen Eryılmaz’ın Şeffaflığı, Edip Can Ve Talebimiz
Erdoğan’a özenen derken, yok, yok aklınıza ilk gelen Sayın Erdoğan’dan bahsetmiyorum. Bu, sizin benzetmeniz olur, benim değil. Eryılmaz’ın özendiği Erdoğan, Hasan Erdoğan’dır bence. Hani 12 Eylül cuntasının, başta TBMM olmak üzere belediye meclislerini kapattığı, seçilmiş her kim varsa açığa aldığı ve belediyelerin başına “başkan” diye istediği bir kamu görevlisini atadığı o kapkara günlerde Samandağ Belediye’sinin başına getirilen isim. Cuntanın gücünü arkasına alan Hasan Erdoğan, kimsenin gözünün yaşına bakmadan, hak hukuk demeden (Ülke genelinde hukuk askıya alınmıştı o günlerde zaten.) apartmanları yıkıp yerine şimdiki Abdullah Cömert Parkını yaptı; evleri yıkıp o zamanlar epey dar olan PTT caddesini açtı; ağaçları kesip  ifraz, sınır demeden bahçelerin bir kısmını kaldırım vs. yaptı. Tabii o güne kadar hizmetin H’sini göremeyen ilçe sakinleri, biraz da o kasvetli havanın da korkusuyla belki, buna alkış tuttu. Eee, bir şehit annesinin dediği gibi helva evinizde pişmiyorsa tatlı olur elbette.  
Seçildiği günden beri etrafındaki dar kadronun Eryılmaz’a  “Sen Hasan Erdoğan gibi adamsın. Boş ver seni eleştirenleri, mağdurları, hakkı hukuku; eserler ortaya çıktıkça herkes seni alkışlayacak ne de olsa" diyerek coşkuyu verdikçe verdikleri iddiası kulağımıza gelmekte. Alkışı sevmek özünde de olunca bu coşkuya teslim olup zeytin ağacı, yapı kullanım izni, yüzyıllık ağaç, kazanılmış hak, hukuk, dava vs. demeden yıkıp yapmaya başladı. (Ki çoğu uygulaması mahkemelerden dönmekte…) Bunu da şeffaflığa bağladı. Ülkemizde muktedirlerin en mahir oldukları konu algı yaratmak adına kavramların içini boşaltmaktır. Ve burada da maalesef ki yaşanan bu oldu. “Gizlim, saklım yok. Her şey şeffaf,” diye caka bile satıldı. Sayın Eryılmaz’ın unuttuğu şu ki özendirildiği isim halkın seçtiği bir isim değil, hukukun askıya alındığı bir zamanda cuntanın atadığı bir isimdir. Gönül isterdi ki “Belediye ticari bir kurum değildir, başta su olmak üzere hizmetler bedava olmalı” diyen eski Dikili Belediye Başkanı Osman Özgüven’e özenseydi. Ya da belediyeyi Halk meclisleriyle yöneten eski Fatsa Belediye Başkanı Fikri Sönmez’e… 
Gelelim dillerinden düşürmedikleri şeffaflığa… Önce şunu belirtmeliyim ki her “şeffaflık” şeffaf olmak anlamına gelmez. Şeffaflık katılımla birlikte kullanılırsa ancak anlamlı olur. Katılımdan yoksun bir “şeffaflık” tam da sizin yaptığınız gibi olur ancak. Herkesin gözü önünde tomalar eşliğinde insanların evlerini, işyerlerini yıkmak, bin bir emekle yetiştirdikleri ve mahkemelik olan zeytinlikleri sökmek “şeffaflık” olur.  Veya Çiğdede Mahallesindeki ziyaretin duvarlarını yıkmak ve buna direnenleri gözaltına aldırtırken canlı yayın yapılması “şeffaflık” olur. “Yola işgal var” deyip hiçbir resmi tebligat göndermeden yaratılan fiili durumla insanların ağaçlarını kesmek, hanelerine tecavüz etmek, duvarlarını yıkmak ve ellerinde bir tebligat olmadığından vatandaşların mahkemeye başvurmak gibi en temel haklarını bile ellerinden almak sizin gözünüzde “şeffaflık” olur. Ve en son Deniz Mahallesi Muhtarı, Samandağ’ın en saygın insanlarından Edip Can’ın, babasından kalan otuzdan fazla, yüzyıllık ağaçları kesmek ve buna direnen 70 yaşındaki bir insanın, belki de sizler daha kısa pantolonla gezerken bile bu mahallenin muhtarlığını yapan Edip Can’ın üstüne zabıtalarınızın çullanması, kolunu bükmeleri ve onun iddiasıyla darp edilmesi “şeffaflık” olur nazarınızda. Bu bağlamda şeffaf mısınız? Elbette “şeffafsınız.” Ama dikkat edin tırnak içinde şeffaflığınız. Sizin sarıldığınız bu “şeffaflık” işe yarar mı? Yarar, yarıyor da bence… Özünüzü, yönetim anlayışınızı, fikriyatınızı göz önüne sermek gibi bir işlev görüyor fikrimce. Lakin literatürdeki şeffaflığın manası bu değildir şüphesiz. Teşbihte hata olmaz ama nasıl ki bir gangsterin herhangi bir kişiyi herkesin önünde katletmesi  şeffaflık değilse; katılımdan, demokrasiden, hukuktan yoksun uygulamaların herkesin önünde yapılması da şeffaflık değildir. Bu olsa olsa pervasızlık olur. Gittiğiniz bu yolun yol olmadığının farkına varmanızı dileyerek sözlerimi sonlandırırken, bu ilçede doğmuş ve yarım asırdır bu ilçede yaşayan bir yurttaş olarak mahallemizin muhtarı Edip Can'a el uzatan zabıtanın ya da zabıtaların tespit edilip gerekli yasal işlemlerin yapılmasını talep ediyorum. Bunu yapanları kınıyor, Edip Can ağabeye geçmiş olsun dileklerimi sunuyorum. Umarım bir gün söktüğünüz ağaçlardan, onları ekerek zamanında çorak olan bu ilçeyi cennet bahçelerine dönüştüren o cefakâr rahmetli insanlardan ve kalbini kırdığınız insanlardan özür dilemenize izin verir o yüksek egonuz.
17.05.2022
Bülent CAN    
 

Editör: TE Bilişim