İnsan Hakları Derneği  Hatay  Şubesi tarafından, Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı ve Tutuklu Gazetecilere Özgürlük şiarıyla Barış Nöbeti gerçekleştirdi.
Geçtiğimiz cumartsi günü İHD dernek binasında yapılan Barış Nöbetine Emek ve demokrasi güçleri de destekte bulundu.
İHD  Hatay  Şubesi Eş Başkanı Mürsel Tonguç Salmanoğlu, Barış nöbetine katılan, destek sunan tüm kişi ve kurumlara teşekkür ederek. “Barış mücadelemiz ısrarla ve inatla sürecektir!” vurgusuyla yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi. 
“Türkiye’de ve Dünyada  barışın egemen olduğu bir ortamda yaşamak istediğimizi bir kez daha belirtmek istiyoruz. Barış hakkı, bir insan hakkıdır.
İnsanlar arasındaki her türden eşitsizlik, hak ve özgürlüklerin tanınmaması, savaşların ve çatışmaların temel sebebidir. O nedenle, İHD olarak her şart altında ve dünyanın neresinde olursa olsun, barışın “haklara ve özgürlüklere dayalı olarak sağlanabileceği” düşüncesindeyiz.
Türkiye etnik, dilsel, dinsel ve kültürel özellikleri bakımından çoğulcu bir dokuya sahiptir. İHD’nin pek çok kez vurguladığı çoğulculuk, “herkes farklı, herkes eşit” sloganında ifadesini bulur. Çoğulculuk aynı zamanda demokrasinin de temelidir. İHD demokrasi ile insan hakları arasında koparılamaz bir bağ bulunduğu düşüncesindedir. O nedenledir ki, İHD Türkiye’nin temel sorununun insan hakları ve demokrasi sorunu olduğunun altını çizmiştir. Bu temel sorunun en önemli halkalarından biri düşünce ve ifade Özgürlüğü, bir diğeri iseBasın Özgürlüğü ve Halkın  Haber alma hakkı önündeki engellerdir.
Bilindiği gibi 20 Ekim 2022 tarihinde Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, TTB başkanı Prof. Dr. Şebnem KorurFincancı hakkında, bir haber kanalına yaptığı açıklama nedeniyle soruşturma başlattığını duyurmuş, ardından gözaltına alınmış ve Sulh Ceza Hakimliğince tutuklanmıştır.
İfade özgürlüğü; sadece olağan karşılanan, zararsız ya da önemsiz görülen bilgi ve düşüncelerin açıklanması açısından değil, ayrıca devlete ve toplumun belli bir kesimine aykırı gelen, onları rahatsız eden, rahatsızlık ve endişe verici düşüncelerin açıklanması açısından da geçerlidir.
Muhalif basına, gazetecilere, akademisyenlere, gazetecilerle dayanışan aydın ve yazarlara, insan hakları savunucularına, milletvekillerine ve seçilmiş diğer siyasetçilere, toplumsal muhalefet görevi yürüten grupların temsilcilerine ve bireylere; esasen siyasal iktidar gibi düşünmeyen herkese ceza veriliyor. Çünkü Türkiye’de ifade özgürlüğü (düşünceyi açıklama ve basın özgürlüğü) baskı altındadır. Türkiye de kalıcı barışın tesis edilememesinin en büyük sebeplerinden biri de temel hak ve özgürlükleri kısıtlamaya yönelik saldırılardır.
Dünyaca tanınırlığa ve saygınlığa sahip bir bilim insanı ve insan hakları savunucusu olan Şebnem Korur Fincancı, halen Türkiye’nin en büyük ve önemli meslek örgütlerinden birinin başkanlığını sürdürürken, yine dünya çapında saygınlığa sahip uzman bir insan hakları örgütünün yönetim kurulu üyesiyken, adresi belliyken, üstelik savcılığa ifade vermeye hazır olduğunu yazılı olarak belirtmişken kısacası tutuklama şartları  yokken verilen tutuklama kararı hiçbir şekilde kabul edilemez. Bu hukuksuzluğa derhal son verilmeli, dünyaca tanınırlığa ve saygınlığa sahip, bir bilim insanı ve insan hakları savunucusu Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı Derhal serbest bırakılmalıdır.
Yine Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılan soruşturma kapsamında 25.10.2022 tarihinde sabaha karşı yapılan baskında Mezopotamya Ajansı (MA) Yazı İşleri Müdürü Diren Yurtsever, MA muhabirleri Deniz Nazlım, Selman Güzelyüz, Zemo Ağgöz, Berivan Altan, Hakan Yalçın, Emrullah Acar ve Ceylan Şahinli ile JINNEWS muhabirleri Habibe Eren, Öznur Değer ve Derya Ren ile gazeteci Mehmet Günhan olmak üzere 12 basın emekçisi gözaltına alınmıştır. Gözaltına alınma aşamasında gazetecilerin basına servis edilen kolluk kamera kayıtlarında; basın emekçilerine yönelik ters kelepçe ile alıkonma, işkence ve kötü muamele yasağı kapsamında davranışlara ve hakaretlere maruz kaldıkları görülmektedir. Gözaltına alınan basın emekçilerinden 9’u Sulh Ceza Hakimliği kararı ile tutuklanmıştır.
Gazetecilik faaliyetleri ve basın özgürlüğü kapsamındaki çalışmalar hiç bir şekilde suça konu edinemez. Hakikati ifade eden Kürt basın üyelerinin yargı tarafından baskılanması ve hedef alınması neticesinde son olarak bu soruşturmalar gerçekleşmiştir. Diyarbakır’da yaklaşık 6 ay önce aynı biçimde gözaltına alınıp tutuklanan Kürt gazeteciler ve basın çalışanları ile ilgili daha iddianame bile hazırlanmamıştır. Gazeteciliğin baskılanması, soruşturma ve gözaltı işlemlerine uğramaları; biz insan hakları savunucuları olarak kabul edilemez durumlardır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin idari, siyasi ve yargı baskısı ile başka isnatlarla ve adlarla ifade edilse de sistemli bir biçimde devam etmektedir. Halkın hakikati öğrenme hakkının ihlali durumundaki bu keyfi tutum; anayasada düzenlenen basın özgürlüğünün ve taraf olunan uluslararası birçok sözleşmenin ihlalidir.  Özellikle Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin ifade özgürlüğünü düzenleyen hükümleri Türkiye Cumhuriyeti Devleti tarafından defalarca ihlal edilmektedir. Kaldı ki Türkiye Cumhuriyeti Devleti; ifade ve basın özgürlüğünde gösterdiği sözleşmelere aykırı tavır nedeniyle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından defalarca da mahkum edilmiştir.İnsan hakları savunucuları olarak; hakikati haber yapma faaliyetleri nedeni ile Kürt basın emekçilerinin, gazetecilerin Tutuklanmalarını kabul etmiyoruz. Gerçekler siyasi ve keyfi müdahale ile hiçbir zaman engellenemez. Mezopotamya Ajansı ve Jin News’de çalışan Kürt basın emekçilerinin derhal serbest bırakılmalarını talep ediyoruz.
Demokratik bir hukuk devletinin göstergelerinden biri olan, Basın özgürlüğü, “ haber, fikir ve düşünceleri, çoğaltıcı araçlarla, serbestçe açıklayabilmek özgürlüğüdür. Bilgi ve düşünceleri serbest olarak toplayıp, yorum ve eleştiri yaparak çoğaltabilmek ve bunları serbest olarak yayımlayıp dağıtabilmek haklarını içerir.” diye tanımlanmaktadır. 
Anayasanın 28. Maddesinde  – Basın hürdür, sansür edilemez.Devlet, basın ve haber alma hürriyetlerini sağlayacak tedbirleri alır. denilmektedir. 
Tüm yasal mevzuat ve uluslararası hukuki mevzuata rağmen basının Özgür olmadığı, basın çalışanlarının, iktidarların tehditleri, ekonomik ve siyasi baskısı altında olduğu hepimizin bildiği bir gerçektir. 
Halkın haber alma hakkı gibi toplumsal ve ahlaki bir değere sahip bir çok  gazetecinin cezaevine konulduğu, Özgür basın ilkesine sahip çıkan gazetecilerin çeşitli baskılar nedeniyle iş yapamaz duruma geldiği bir süreçte , iktidardan beslenen ranta dayalı yandaş bir basın yaratıldığı gerçeği ile karşı karşıyayız. 
Demokratik bir sosyal ve siyasal sistemin varlığı denetlenebilir, şeffaf ve hesap verilebilirliği ile mümkündür. Bu demokratik sistemin yaratımının en temel koşulu ise Özgür bir basının varlığı ve halkın doğru- gerçek haber alması ile mümkündür.
Yine Özgürlük İçin Hukukçular Derneği Genel Merkez ve İzmir Şube Yöneticisi ve derneğimiz üyesi Av. Aryen Turan, 22.10.2022 tarihinde İzmir Barosu Genel Kurulunda yapmış olduğu konuşma sebebiyle bir kısım medya kuruluşları ve kişiler tarafından hedef gösterilmiş, ardından aynı medya kuruluşları tarafından hakkında soruşturma açıldığı haberleri yapılmıştır. Av. Aryen Turan bu bilgiler üzerine Savcılığa ifade vermek için hazır olduğunu sözlü ve yazılı şekilde iletmiş olmasına rağmen 03.11.2022 tarihinde avukatlık ofisinden çıkarken kelepçelenerek gözaltına alınmıştır. Yine dünden bugüne kendisiyle görüşmek isteyen avukatlara önce sayı sınırlaması getirilmiş kendisiyle görüşmek isteyen bazı avukatlar da darp ve hakaret edilerek Emniyet Müdürlüğü dışına çıkarılmıştır. İfade özgürlüğünü kullanmış olması nedeniyle hedef haline getirilen ve haksız ve hukuka aykırı bir şekilde gözaltına alınan Av. Aryen Turan’ın derhal serbest bırakılmasını talep ediyoruz. 
İnsan hakları savunucuları olarak Türkiye’de barışa giden yolun barış hakkı mücadelesi ile açılacağını biliyoruz. Yine toplumsal barışın tesisi için Düşünce ve İfade Özgürlüğü ile Basın Özgürlüğünün mutlak surette sağlanması gerekmektedir. Barış ancak insan haklarına saygının egemen olduğu toplumlarda mümkün olabilir. Barış ve huzur içerisinde demokratik bir cumhuriyette ortak bir yaşam için, Düşünce ve ifade özgürlüğü ile Basın Özgürlüğü önündeki engellerin kaldırılarak Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı ve Tutuklu Gazetecilerin derhal serbest bırakılmasını talep ediyoruz.
-Barışı Savunmak Bir İnsan Hakkıdır!
-Barış Ancak İnsan Haklarına Saygının Olduğu Toplumlarda Egemen Olur!"
Foto-Haber:Nezahat Fırıncıoğulları


 

Editör: TE Bilişim