İlçemiz Samandağ’da geçtiğimiz günlerde bir kafeye yapılan baskın ile 16’sı çocuk toplamda 29 kişi gözaltına alındı. Bunlardan 7 kişi, gözaltına alınırken ve sonrasında mağduriyetlerin yaşandığı iddiasıyla Hatay İnsan Hakları Derneği’ne başvurdu.
Başvuruları değerlendiren İHD Hatay şubesinden konuyla ilgili açıklama yapıldı
İHD Hatay Şubesi Adına Eş Başkan Mürsel Tonguç Salmanoğlu yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi. 
“22.01.2022 tarihinde Hatay İlinin Samandağ İlçesinde 16’sı çocuk toplamda 29 kişi terör örgütü propagandası yaptıkları iddiası ile gözaltına alınmıştır. 
Gözaltına ile ilgili derneğimize 24.01.2022 tarihinde 7 kişi başvuru yapmıştır.  Mağdurlar ile gerçekleştirdiğimiz görüşmelerde; mağdurlar, Samandağ İlçesinde bir kafede müzik etkinliği olduğunu, o esnada çok sayıda polisin kafeyi bastığını, polislerin arama emrimiz var, gözaltı yapacağız dediğini, fakat arama emrini ve gözaltı kararını göstermediklerini sonrasında polislerin yumruk ve tekmelerle orada bulunan çoğu çocuk birçok kişiye şiddet uygulandığını,  gözaltı esnasında bazı kişilerin yerlerde sürüklenildiğini, kimilerinin tekmelendiğini ve yumruklandığını, hakaretler edildiğini, Gözaltı otobüsüne kapasitesinden fazla kişinin tıka basa doldurulduğunu, otobüs içinde nefes almakta zorluk çektiklerini, bunu dile getirmelerine rağmen kapıların açılmadığını, üstüne otobüsün içine biber gazı sıkıldığını, gözaltı sonrası direk hastaneye götürülmediklerini, TEM’de 8 saat soğuk ve karanlık bir odada ayakta bekletildiklerini, avukatlarını aramalarına izin vermediklerini, gözaltı esnasında fiziksel ve psikolojik şiddete maruz kaldıklarını, gözaltında iken çocuklarını görmeye gelen ailelerden bazılarına “senin çocuğun terör örgütü mensubu” diye söylemlerde bulunulduğunu, örneğin TEM’de 18 yaş altı bir çocuğu almaya gelen anneye polisler tarafından“ kızınız örgüt toplantılarına katılıyor, suç üzerine kalacak” söylemleri yapıldığını, bunun sonucunda da annenin fenalaştığını, buna tepki verenlere ise hakaretler edildiğini, Hastaneye 8 saat sonra götürüldüklerini muayene esnasında muayene odasını polislerin genelde terk etmediğini, bazı doktorların darp raporunu usule uygun bir şekilde almadıkları ve ilgilenmedikleri… gibi birçok hak ihlalini dile getirmişlerdir.
İnsan Hakları Derneği Hatay şubesi olarak başvuruları aldığımız 24.01.2022 tarihinde heyet olarak olayın gerçekleştiği Samandağ İlçesine gittik. Olayın gerçekleştiği mekân kapalı olduğu için ziyaret edilememiş fakat olaya şahit olan çevredeki esnaf ve kişilerle görüşme yapılmıştır.  
Yapılan görüşmelerde;  polisin gözaltı sürecine kalabalık bir ekip ile geldiği, bir Toma’nın caddenin üst kısmında hazır halde bekletildiği ve yaklaşık altı araçla yolların kapatıldığı, Samandağ Emniyet Müdürünün gözaltı sürecinde ekibin başında olduğu, polisin kişileri gözaltına alırken aşırı ve orantısız güç kullandığı, birkaç kişinin yere yatırılarak ters kelepçelendiği, gözaltı aracına kişilerin tıka basa doldurulduğu, gözaltına alınan kişilerden çoğunun çocuk yaşta olduğu dile getirilmiştir.  Çevredeki esnafın ve olaya şahit olan kişilerin beyanları, fotoğraf ve video görüntüleri ile derneğimize başvuruda bulunan mağdurların beyanlarının örtüştüğüne şahit olunmuştur.
Bunların dışında mağdurlar düşünce ve ifade özgürlüğü kapsamına giren eylem ve etkinliklerinin suç olarak kabul edildiğini bu nedenle haklarında daha önceden haksız ve hukuksuz şekilde gözaltıların yapıldığını, soruşturmaların ve davaların açıldığını tamamına yakınının takipsizlik ile sonuçlandığını, ifade etmişlerdir. Bizler insan hakları savunucuları olarak İfade özgürlüğünün korunması ve etkin kullanımı, demokratik bir toplumun can damarlarından biridir diyoruz. Bu yüzden Farklı fikir ve görüşlerin kamusal alanda özgürce dolaşıma girmesi; siyasal çoğulculuğun esası olan özgür tartışma ortamının, bağımsız medya ve canlı bir sivil toplumun varlığı; toplumsal talepler etrafında kamuoyu oluşturulabilmesi; siyasal karar alıcılara yönelik eleştirilerin dillendirilmesi ve kamu gücünü kullanan makamların yurttaşlar tarafından denetlenebilmesi — tüm bunların ancak ifade özgürlüğünün korunduğu ve etkin biçimde kullanıldığı koşullarda mümkün olacağını belirtmek isteriz..
Türkiye’de İşkence suçunun kovuşturulması için yasadaki muğlaklık yerini korumaktadır.  İşkence suçu nedeniyle yapılan suç duyurusu başvuruları ya çeşitli gerekçeler ile takipsizlikle sonuçlanmakta ya da daha az cezayı öngören ve zamanaşımına tabi olan ‘basit yaralama’, ‘zor kullanma sınırının aşılması’ ya da ‘görevi kötüye kullanma’ suçlarından soruşturulmaktadır. 
Öte yandan işkence yapan kolluk görevlileri hakkında bir şikâyette bulunulması, soruşturma ya da dava açılması halinde işkence görenler hakkında derhal “memura hakaret etmek, mukavemet etmek, bu sırada yaralamak, kamu malına zarar vermek” gibi gerekçelerle karşı davalar açılmaktadır. İşkenceciler aleyhine açılan davalar cezasız kalırken işkence görenler aleyhine açılan davalar kısa sürede ağır cezalar ile sonuçlanabilmektedir.  2021 yılının ilk 11 ayında; İHD Dokümantasyon Birimi’nin tespitlerine göre resmi gözaltı yerlerinde en az 415 kişi işkence ve diğer kötü muameleye maruz kalmıştır. 
Kolluk güçlerinin barışçıl toplantı ve gösterilere müdahalesi sırasında, sokak ve açık alanlarda ya da ev ve iş yeri gibi mekânlarda, yani resmi olmayan gözaltı yerlerinde ve gözaltı dışındaki ortamlarda yaşanan işkence ve diğer kötü muamele uygulamaları 2021 yılında da tüm yoğunluğu ile devam etmiştir. Kolluk güçlerinin, evrensel hukukta ve ülke yasalarında tanımlanan zor kullanma yetkisinin çok ötesine geçen kural dışı, denetlenmeyen, cezalandırılmayan bu şiddet sıradanlaşarak gündelik yaşamın bir parçası haline gelmiştir. Bizler İnsan hakları savunucuları olarak ilgili kurumlara Türkiye’nin taraf olduğu ve yükümlülüğü bulunduğu uluslararası sözleşmeleri hatırlatırız. Buradan ilgili kurumları gerekli soruşturmayı açmaya ve hak ihlallerinin yaşanmaması için ivedilikle gerekli önlemleri almaya çağırıyoruz.”
Foto-Haber:Nezahat Fırıncıoğulları

Editör: TE Bilişim