Samandağ Kadın Dayanışma Derneği(SKDD) tarafından “8 Mart Dünya Kadınlar Günü” etkinlikleri kapsamında Deniz Sitesi Palmyra Park Cafe’de panel gerçekleştirildi.            
Moderatörlüğünü SKDD Başkanı Hülya Nehir’in yaptığı panele konuşmacı olarak “Kadın Haklarına Yönelik Saldırılar ve Mücadele Alanları” konusunda Avukat Yelda Koçak, “Ev İçi Şiddetin Görünümleri” konusunda Uzman Psikolog Zehra Tosun katıldı.
Panelde ayrıca Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası(SES) yönetim kurulu adına Uzm. Psk. Nilgün Aşkar’ da bir konuşma yaptı.
Panele; SMMM Samandağ Temsilcisi Gül Oruç, Samandağ Belediyesi Eski Başkan Yardımcısı Av. Meltem Ahraz Nural, Hatay Kadın Girişimciler Derneği Onursal Başkanları Belgin Tokdemir Ünal, Rana Atalay ve her kesimden çok sayıda kadın katıldı.
Panelin açılışında konuşan Samandağ Kadın Dayanışma Derneği Hüya Nehir “8 Mart Kadınların ailede, toplumda, siyaset, sosyal ve ekonomik alanlarda eşitliğin sağlanması, emeğin sömürüsünün ve ayrımcılığın sonlandırılması, kadının insan haklarının ihlal edilmesinin önlenmesi için eğitim, kültür, ekonomik ve hukuk alanlarında gerekli çalışmaların yapılması taleplerini yükseklikleri mücadele ve dayanışma günüdür. Bu nedenle kadın mücadelesi aynı zamanda eşitliğin, özgürlüğün ve demokrasinin mücadelesidir.
Bu 8 Mart’ ta da fırsat eşitliğinin sağlanmaması nedeniyle kadınlarımız; eğitim haklarından yoksun kalmakta, istihdam olanaklarından yararlanmamakta, yönetim ve karar mekanizmalarında yeterince yer alamamaktadırlar. Toplumsal cinsiyet eşitsizliği kadına yönelik ayrımcılığa ve şiddete neden olmaktadır. Eşitsizliklere savaşlar da eklenince kadınların mağduriyeti kat kat artmaktadır. Biliyoruz ki her savaş bir iktidar oyunudur. İktidar ise ataerkil bir yapıyı işaret eder. Ataerkil savaşların mağdurları başta kadınlar olmak üzere çocuklar, yaşlılar ve yoksul erkeklerdir. Özellikle savaş sırasında tecavüze uğrayan ya da öldürülen kadınların bedenlerinin ülke toprağının metaforu olduğu bir kültürel yapı içerisindeyiz. Suriye'den Yemen’e, Filistin'den Afganistan'a kadınların çocukların ve sivillerin kanlarının döküldüğü bir coğrafyanın çocuklarıyız. Son süreçte bu savaşlara NATO ve Rusya'nın çekişmesi ile Ukrayna'daki savaş eklendi.
2021 senesi, bir gecede İstanbul sözleşmesini hukuksuzca feshedildiği, kadınların başta yaşam hakkı olmak üzere en temel haklarına açıkça savaş açıldığı bir sene oldu. İstanbul sözleşmesinin feshi neticesi artan kadın cinayetlerine ve ev içi şiddete tanıklık ettik. Buna rağmen koruyucu ve önleyici tedbirler rafa kaldırılmış durumda. İstanbul Sözleşmesi'nin tüm toplumsal muhalefete rağmen fesih kararı kadınların yaşama hakkına açıktan bir saldırıdır. Sözleşmenin temsil ettiği şiddetsiz ve eşit yaşam hakkını kadınların, çocukların, LGBTİ+’ ların elinden alma kavgasıdır.
İstanbul Sözleşmesi'nin feshedilmesinin ardından nafaka hakkının tartışılması Medeni Kanunu'nun kadınların aleyhinde değiştirme çalışmalarına tanıklık etmekteyiz. Kadının insan hakkı mücadelesinde çok zor zamanları olmuştur. Her şeye rağmen umutluyuz;
Patriyarkaya, kadın cinayetlerine, kadının ücretli ücretsiz emek sömürüsüne yoksulluğa, tacize, tecavüze, hayatın her alanında eşitsizliğe karşı mücadelenin sembolü olan 8 Mart Kadınlar Gününde farkındalık çalışmasını şiddetle savunuyor, herkesi eşitlik için, insanca yaşam için, daha demokratik bir ülke için, kadın dayanışması ve mücadelesini yükseltmeye çağırıyoruz.” dedi.
Nehir’in ardından konuşan SES Hatay Yönetiminden Uzm. Psikolog Nilgün Aşkar ” Bilindiği gibi 8 Mart eşit işe eşit ücret talebi için verilen mücadelenin simgesidir. Kadınlar eşit işe eşit ücret almak, siyasete katılmak, eğitimde, sağlıkta, bilimde var olabilmek için binlerce yıldır mücadele ediyor.
Bugün geldiğimiz noktada türlü mücadelelerle yasal olarak elde ettiğimiz kazanımları daha nitelikli hale getirmek ve hayatımızda uygulamak için ayrıca mücadele etmek zorunda kalıyoruz.
Son bir kaç yıldır mücadelemize kazanılmış haklarımızın geri alınmasına karşı çıkmak, geri alınmasını engelleme yükü de eklendi. Bugün biraz belki bunlardan bahsedeceğiz. Belki her şeyi konuşamayacağız ama peşine düşeceğiz bilmediklerimizin. Şimdilik bu iktidardan beklentimiz yasalarla ilgili değişiklik yapılmaması, var olanın hakkınca uygulanmamasıdır.  Bu nedenle diyoruz ki “Yasalara Dokunma Uygula” Kadınlar gerek evlerde, gerek iş yaşamlarında, gerekse sosyal siyasal alanlarda ayrımcılığa uğruyor, gelişmeleri ve varlık göstermeleri engelleniyor. Kadınların geri planda kalmasına yol açan ev içi görünmeyen emek hasta, yaşlı, çocuk, engelli bakımı gibi konularda kadınlara yüklenen sorumlulukların ortadan kaldırılması için gerekli önlemler alınmıyor.  Esnek çalışma kandırmacası ile kadınların eve bağımlılığı ve bu yöndeki kültürel kabul pekiştiriyor. Kadınların çalışma hayatında ayrımcılığa, şiddete, cinsiyetçi iş bölümüne, maruz kalmasını önlemek için hala gerekli önlemler alınmadı.  Kadınların kürtaj hakkını kullanması fiili olarak askıya alınarak, bedenleri üzerinde ki söz hakkı ellerinden alınıyor.  Çocukların sorumluluğu annelerde görülürken, ücretsiz kreş hakkı tanınmıyor. Bugün hala çocukların cinsel ilişkide onayının alınması halinde ki aflar, uzlaşmalar tartışmaya açılıyor. LGBTİ+lara yönelik ayrımcılık ve şiddet hala günlük hayatımızın bir parçası.  Bütün sorunları burada gündeme getirmek mümkün değil ama biz biliyoruz ki; bir araya gelmeden, gücümüzü birleştirmeden bu kadar büyük bir saldırıyı savuşturamayız. Kadınlar bunun çok iyi biliyor. Birbirlerine sahip çıkıyor, her alanda destekliyor, ona yurt oluyor.  Biz Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası olarak mücadeleyi üyelerimizde büyütmek ve kadınların çalışma hayatında karşılaştıkları kayıpları engellemek için çalışıyoruz. Kamu alanında kadınların bilincini yükseltmek sorunlarının çözümü için ortaklaşmak için elimizden geleni yapıyoruz. Son olarak savaşın yol açtığı kadın üzerindeki ekstra mağduriyetleri görüyor gerek hizmeti sunan gerek hizmet alan olarak hiçbir insanın ve özellikle kadınların LGBTİ+’ların eşitsiz bir muameleyle karşılaşmaması için çalışıyoruz. Hepiniz hoş geldiniz.” dedi.
Panelde ilk olarak Avukat Yelda Koçak, konuştu. Koçak, konuşmasına kendini tanıtarak başladı, ardından Eşitlik İçin Kadın Platformu (EŞİK)’ nun çalışmaları hakkında bilgi verdi. Av. Koçak;  “Kadın Haklarına Yönelik Saldırılar ve Mücadele Alanları” üzerine yaptığı konuşmasında “İktidarın 20 yıl önce geldiğinde daha kapsayıcı olarak yola başladı ama 2010 yılında Dolmabahçe’ de ‘ Ben kadın erkek eşitliğine inanmıyorum.’ dedi ve o günden itibaren kadın haklarına yönelik geriye gidiş başladı. Nasıl başladı Kadın ve Aileden sorumlu devlet bakanlığı vardı eskiden. Kadınların temel sorunlarıyla ilgili kapısını çalacağı, göreve çağıracağı bir kadın bakanlığı vardı. Onu kaldırarak Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, daha sonra onu da değiştirerek Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı oldu. Bu iktidar zaten kadına yönelik bir şey yapmak istemiyor. Kadını sadece aile içinde değerlendiriyor. Bu ülkede müftülere nikah kıyma yetkisi verildi.” dedi. Yapılmaya çalışılan değişiklikler ve bu konuda verilecek mücadele ile ilgili detaylı bilgi verdi.
Uzman Psk. Zehra Tosun “Dünyada en az her 3 kadından 1’i fiziksel veya cinsel şiddete maruz kalmakta. Yaşadığı şiddeti kimseye anlatamayan kadınların oranı %48,5, hiçbir kuruma başvurmayan kadınların oranı %92” dedi. Toplumda, Kadın Sığınmaevlerinin gerekli görülmemesi, aileleri parçalayan yapılar, misafirhane, rehabilitasyon merkezi, hayır kurumu olarak algılanması gibi yanlış kanıların da olduğunu vurgulayan Zehra Tosun “Oysa, Kadın Sığınmaevlerinin, şiddete maruz kalan ve risk altındaki kadınların, çocukları ile birlikte şiddetten uzak, güven içerisinde kalabilecekleri kuruluştur.” dedi. Ülkemizde kadın sığınma evlerinin yeterli sayıda olmadığını ve gerektiği gibi de işletilmediğin de sözlerine ekleyen Tosun. Belediyeler tarafından Kadın danışma merkezleri kurulduğunu ama belediye yönetimi değişikliği olduğunda bazı belediyelerin bu merkezleri kapattığını sözlerine ekledi. Tosun, kadınlar için yapılacak çalışmalarla ilgili gönülülük esası arandığını, kadınlara hizmet için bütçe ayırmayı birçok kurumun yük olarak veya gereksiz olarak gördüğünü sözlerine ekledi.
Panel konuşmaların ardından katılımcıların katkıları ve panelistlere sorularıyla devam etti.
Foto-Haber:Neslihan Sağaltıcı

Editör: TE Bilişim