‌Eğtimci Abdurrahman Miçooğulları gazetemizin “Söz Sizde” köşesinin konuğu.
Miçooğulları Afganistan’da yaşananlar ve siyasilerin yaklaşımlarını yazdı.
“Ders niteliğindeki bir söz:"Bir müsibet, bin nasihatten iyidir" diye.
İnsanoğlu sosyal bir varlıktır yalnız yaşayamaz. Diğerleriyle bir grup oluşturmak zorunda.                                   
Bütün dünya ülkeleri de tek başına kalmıyor. Biyoloji biliminde sistematik - sınıflandırma gibi olmasa da demoğrafide buna benzer bildiğimiz, bireylerden aile ve çocuklardan sonra aşiret, cemaat daha sonra mahallelerden kentlere ve ulusa kadar yani ulusal bir bütünlüğe varılır. İnsanlar arası ilişkilerin beşeri, ekenomik ve sosyal kültürel anlamında bir boyutu var. Çıkarlar belirleyici olsa bile uygar dünyanın uygar insanı, doğrulara doğru, yanlışlara yanlış deme cesaretine ve kültür hazinesine sahiptir. Bir gün dediğinin ertesi günde tersini yapıyor, birine farklı diğerine de başka diyorsa bunun anlamı karekter yoksunluğu, iki yüzlülüktür.Bunun farkına varmak için insanlar arasında bir ilişkinin halk değimiyle bir alış verişin gerçekleşmesi gerekecek. Bu durum, bireyler arasında aşiretler arasında olduğu gibi, toplumlararası hatta ülkeler arası ilişkilerde değişmez. 21.yy’ın ilk çeğreğinde dünyada umulmadık, akıllara ziyan, şaşırtıcı  hadiseler yaşanıyor. Daima insan haklarından, demokrasiden dem vuran ABD ve AB ülkeleri, bir gün dost başka bir gün düşman siyaseti güden liderler, çıkarları uğruna koca ülkeleri halklarıyla beraber satattıkları, kah karıştırıp kah ansızın arkasına bakmadan bırakarak haince celattlara teslim ettikleri göstermiş oldular. En son örnekleri Suriye ve Afganistan. Her iki ülkenin hükümetleri aksüt olmasalarda, menfaat uğruna şer odağı teröristlerle aynı kefeye konulmamalıydılar. Afganistan, bilerek ülkenin tümü,ortaçağın çok daha da gerisinde olan Taliban gibi bir karanlığın kucağına bırakıldı. Ne çare ki ülkemizde de bu tip insanlık düşmanı oluşumlara destek olanlar oldu. Taliban normal bir yönetim gibi adedilerek "ama ,dolayısıyla,lakin fakat " gibi naneleri yutturma bahanelerle talibanla ilişki kurulmasını,meşru sayılmasını savundular. İkinci bir iddialarda bulundular: Neymiş Taliban değişti ve ılımlaştı.Bölgeden gelen haberler durumun hiçte öyle olmadığına işaret ediyor. Daha da kötü olduğunu gösteren emarelerin doğmaya başladığı görülüyor. Oysa bilinen Taliban kafa kesmeye devam ediyor.(Basın). İlk icraatları kadınları dünyadan koparmak,metalaştırmak,sonunda oralara siyasal İslamcı bir faşist devlet kurdular. Ülke gençleri toplanılıp götürülüyor ve durumları meçhul.Şimdi son gelen görsel haberlerde esir aldıkları muhaliflerin kelleleri kesilerek kutlama yaptıklarıdır.Oysa insan yaşamı kutsal ve dokunulamaz. Hak haktır, gaspedilemez. Haksızlığa insan hakları ihlaline karşı çıkılacaksa nerede mezalimlik varsa çıkılmalı. Katil katildir, bunun aması yok. İnsanlar belli bir siyasal dine ve sapık ideoolojilere uymak zorunda değildir. Adil ve hukuki yasalar herkes  için geçerli olması gerek. Afganistan'da hakiki bir referandum yapılsa iddia ediyorum Taliban gibi suç terör gurubu, halkın % 15 inin onayını alamazdı. 
Zavallı biçare o coğrafyanın insanları oyun ve tezgahlarla din ve afyon ticaretiyle uyuşturularak kolu kanadı kırık hale bırakıldı. Ben insanoğluysam,soyunda erdemlik varsa eğer,dünyanın neresinde olursa olsun tüm insan hakları ihlallerine, ırkçılığa, din istismarına insanların yoksul ve çaresiz bırakılmasına kısacası tüm zülme ve zalimlere karşı olmam gerektirir. Çünkü insanlık bunu gerektirir. Acı ve zülumden çok üzülüyorum. Beni daha üzen bir şey var ki o beni oldukça düşündürüyor. T.C.ülkemin insanları arasında, akla bilime aykırı, taliban gibi bir zihniyeti normalmiş gibi halka yanlış şeyler anlatanlar, Atatürk'e benzetip onun antiemperyal olduğunu savunanlar, utanmasalar Afganistan'da hemen ilişkilere girip onu meşru hükümet diye ilan etmeye hazır olanlar, bu yaşanan son gelişmeler karşısında ne diyeceklerini merak etmekteyim. Bildiğim kadarıyle adam gibi adam bellenen, bu zalim dünyanın sathında benimle aynı havayı solan, saygı ve sevgi duyduklarım ne yapacak? Kına mı yakıp el -avuç oğuştururlar mı  yoksa  o diyarlarda bıçak altında boğazlananların sesini aralarında duyan olur mu bilmem?
Eğitimci Abdurrahman Miçooğulları

Editör: TE Bilişim