SES Hatay il temsilciliği verilmeyen hakları için geçtiğimiz Pazartesi günü 1 günlük iş bırakarak, Samandağ Devlet Hastanesi ve Hatay Eğitim Araştırma Hastanesi önünde eş zamanlı basın açıklaması yaptı.
İş bırakma eylemine Hatay Tabip Odası’ da destek verdi. Samandağ Devlet Hastanesi önünde gerçekleştirilen basın açıklamasını SES Hatay İl Temsilciliği adına Nilgün Aşkar okudu. 
Aşkar, açıklamasında  “Sağlık ve sosyal hizmet emekçileri olarak yılladır “sağlıkta dönüşüm” adı ile ifade edilen, halk ve emekçiler lehine olmayan uygulamalara karşı alanlardayız. Bugün sağlık ve sosyal hizmet emekçileri personel eksikliğine bağlı yoğun ve angarya işlerle uğraşırken, keyfi ve kuralsız cezalandırmalarla, farklı istihdam koşulları ile güvencesiz ve ucuza çalıştırılmaktadır. Aile hekimlikleri her yeni düzenlemede koruyucu olma işlevini yitirirken, orada çalışan emekçiler ciddi hak kayıplarına uğramaktadır. Üçüncü basamak sağlık hizmetlerine sevksiz gitmenin yolu açılır ve ihtiyaç duyulan personel için kadro açılmazken, bu hastanelerin eğitim ve araştırma işlevi sekteye uğramakta eğitimciler ve öğrenciler angarya ile yoğun iş yükü altında ezilmektedir. Pandemi ile mücadelede yaşamını yitiren yüzlerce ve enfekte olan yüzbinlerce sağlık emekçisine rağmen hala COVID-19 meslek hastalığı sayılmamaktadır. Hala 3600-7200 ek gösterge verilmeyerek bir seçim yatırımı olarak saklanırken, sağlık emekçileri açlığa mahkum eden emekli aylıklarıyla yetinmek zorunda kalıyor. Bugün sağlık emekçilerinin bunca haksız, yoğun ve angarya işe rağmen aldıkları ücretler açlık sınırının az üstünde yoksulluk sınırının çok altındadır. Emekliliğe yansımayan döner sermaye uygulamaları ise haksız ve adaletsizdir. Sağlık hizmeti ve sosyal hizmetlerin planlanması ve sunumuyla ilgili karar alan kurullarda sağlık ve sosyal hizmet emekçilerinin temsilcileri yerine idare tarafından atananlar ağırlıktadır. Kışkırtılan sağlık talebi ve bilime aykırı düzenlenen sağlık sistemi sağlık ve sosyal hizmet emekçilerine yönelik şiddete neden olmakta, sağlığa erişimi güçleştirmektedir.
SAĞLIĞA ERİŞİM ZORLAŞIYOR
Ekonomik krizle birlikte iyice yoksullaşan halkın vergileri, sağlık hizmetini almasına yetmiyor. Halkın cebinden çıkan katkı-katılım payları ve ilave ücretler,SGK ödemesi kapsamından çıkarılan ve piyasada bulunamayan ilaçlar; ilaçta reklamın ve reçetesiz ilacın önünü açan uygulamalar, Eczacıları SGK’nın tahsilatçısı konumuna düşüren muayene ücretleri, tüm risklerine rağmen ilaçların marketlerden satılmasının ve zincir eczanelerin önünün açılması Koruyucu sağlık hizmetleri yerine tedavi edici sağlık hizmetlerine ve özel sektöre büyük pay verilmesi, Yaşam alanlarına yakın hastanelerin kapatılarak, erişimi zor şehir hastanelerinin kurulması sağlığa erişimi zorlaştırmaktadır.
Sağlık ve sosyal hizmet alanında yaşanan bütün bu zorluklara emekçileri ekonomik ve özlük haklarına üzerinden bölmeye yönelik uygulamalar ekleniyor. Toplu İş Sözleşmesi döneminde hekimdışı personele yapılan sözde iyileştirmenin bir benzeri son torba yasada bu sefer hekimlere yönelik yapıldı. Yapılan bu sözde iyileştirmeler emekçiler arasında tartışmalara yol açarken ekip anlayışına darbe vurmakta, iş barışını bozmaktadır. Bizler torba yasada hekimlerin sabit ek ödemeleri ile emekli ek ödemelerine yapılan artışı yetersiz olsa da olumlu bulmakta; bu düzenlemenin tüm sağlık ve sosyal hizmet emekçileri için geçerli olmasını talep etmekteyiz. Ancak hükümet yetkilileri, bizlerin talebini kabul etmedikleri gibi emekli hekim ve diş hekimleri için yaptıkları düzenlemeyi de geri çekerek konuyla ilgili görüşmeleri ertelemeyi uygun görmüşlerdir.
TİS döneminde ek ödemelerin belli sayıda meslek grubuna verilip diğerlerine verilmemesi, en son 1 Aralık’ta torba yasada yaşatılan benzer durum çalışanlar arasında tartışmalara neden olmuştur. Torba yasada hekimlerin sabit ek ödemeleri ile emekli ek ödemelerine yönelik yapılan artışı yetersiz bulmakla birlikte olumlu gördük. Ancak yapılan düzenleme Sağlık Bakanın davul zurnayla ilan ettiği gibi değil, yıllardır sabit döner adı altında verilen ücretin maaşa yansıtılmasıdır ve herhangi bir maaş artışı söz konusu değildir. Çalışma koşullarının ağırlığına rağmen zaten çok düşük olan maaşlarımız günden güne erimektedir. Bu nedenle, hangi meslekten olursa olsun, ekip arkadaşlarımızın kazanımları bizi mutlu etmekte ve dayanışma ve ortak mücadele ile ekibin bir parçası olan her çalışanın ve meslek mensubunun haklarının iyileştirilmesi için birlikte mücadele azmi vermektedir.
Bizler biliyoruz ki ülkeyi yönetenler angarya çalışma koşulları ve sefalete mahkum eden ücretlerle bizleri çalıştırırken ayrım yapmamaktalar. Haklarımızı elde etmek için ortaklaşmamızı ve güçlü ses çıkarmamızı önlemek için ise bu tarz iş barışını bozan düzenlemelere imza atmakta, iş yerlerimizde mobbing uygulamakta, ötekileştirme dahil her türlü yöntemle baskıyı uygulamaktadır. 
Bu nedenle biz de diyoruz ki Sağlık Ekip İşidir. Ekibin her bir üyesi, İnsanca yaşayacak bir ücreti, Güvenli ve güvenceli çalışma koşullarını ve Emeğine saygıyı hak etmektedir.
 Bunun için bizleri bölmeye çalışanlara inat birlikte mücadele edecek, birlikte kazanacağız. 
Her geçen gün fakirleşiyoruz. Bu durum sahte veriler ve iyileştirmelerle geçiştirilemez. 
Bıçak kemikte! Biz sağlık emekçileri COVID ile mücadele ederken, hastalanırken, hayatını kaybederken “emekleriniz ödenmez” edebiyatı yapanlara cevabımız nettir: Hakkımız ödenir, ödeyin! 
Sorunumuz çok, derdimiz büyük. Mücadele edecek çok başlığımız, kazanacak çok hakkımız var. 
Bununla birlikte bazı acil taleplerimiz var:
- Tüm sağlık ve sosyal hizmet emekçilerine, döner sermaye ve performansa dayalı olmayan, yoksulluk sınırının üzerinde, emekliliğe yansıyan temel ücret verilmesi, 
- 3600’den başlayarak kademeli olarak 7200 varan ek göstergenin verilmesi, 
- Covid-19’un iş kazası ve meslek hastalığı sayılması ve 
- Yıpranma payının verilmesi
Bu gün bunlar için iş bıraktık ve alanlardayız. Bu bir uyarı grevidir. Taleplerimiz hayata geçinceye kadar mücadeleye devam edeceğiz. 
Tekrar haykırıyoruz; kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiç birimiz!” ifadelerine yer verdi.
 

Editör: TE Bilişim