Anayasa Mahkemesi (AYM), siyasi parti kongresinde mahalle temsilcisi olarak görev yapan Nuriye Ayhan Altıner’in aynı siyasi parti üyeleri M.K. ve R.T. tarafından tehdit edilmesinin ardından önleyici tedbir talebinin reddedilmesi nedeniyle maddi ve manevi varlığın korunması ve geliştirilmesi hakkının ihlal edildiğine oybirliğiyle karar verdi. AYM kararında; "İtiraz merciinin aile içi şiddet ve ısrarlı takip dışındaki durumların veya kadına yönelik aile içinde gerçekleştirilmeyen tüm şiddet eylemlerinin 6284 sayılı Kanun'un kapsamının dışında tutulması gerektiği sonucunu doğuracak mahiyetteki yaklaşımının anayasal güvencelere aykırı olduğu açıktır" denildi.

AYM, siyasi parti kongresinde mahalle temsilcisi olarak görev yapan Nuriye Ayhan Altıner’in bireysel başvurusunu inceledi.

Altıner, siyasi parti kongresinin düzenlenmesinde mahalle temsilcisi olarak görev yaptığı sırada, aynı siyasi parti üyeleri M.K. ve R.T tarafından gıyaben tehdit edildiğini öne sürerek şikayetçi oldu. Başsavcılık, Altıner’in 6284 sayılı ‘Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’ uyarınca önleyici tedbir kararı verilmesi talebinde bulundu.

Aile mahkemesi, M.K. ve R.T. hakkında başvurucuya karşı şiddet tehdidi, hakaret, aşağılama veya küçük düşürme içeren söz ve davranışlarda bulunmama, başvurucunun bulunduğu konuta, okula ve işyerine yaklaşmama tedbirlerinin uygulanmasına karar verdi. Kararda; tedbirin üç ay süreyle geçerli olduğu ve tedbire uyulmaması halinde zorlama hapsine hükmedileceği belirtildi. Ancak, M.K. ve R.T., Altıner’i tehdit etmediklerini belirterek tedbir kararı verilmesi için şartların oluşmadığını ileri sürdü. Aile mahkemesi, itirazı inceleyerek mahkeme kararının kaldırılmasına kesin olarak karar verdi.

Nuriye Ayhan Altıner, tehdit edildiğini ileri sürerek yaptığı önleyici tedbir talebinin reddedilmesi nedeniyle maddi ve manevi varlığının korunması ve geliştirilmesi hakkının ihlal edildiğini iddia ederek AYM’ye bireysel başvuruda bulundu.

AYM, Altıner’in maddi ve manevi varlığın korunması ve geliştirilmesi hakkının ihlal edildiğine oybirliğiyle karar verdi.

AYM, maddi ve manevi varlığın korunması ve geliştirilmesi hakkının ihlal kararına ilişkin şu değerlendirmeleri yaptı:

“Başvurucu, bireysel başvuru formunda kendisine karşı yöneltilen tehdidin kadın olmasından kaynaklandığına, yapılan tehdidin kadına yönelik şiddet niteliğinde olduğuna, ‘Yapmazsanız ortalık kan gölüne döner’ şeklindeki söylemlerin neredeyse tamamına yakınının erkekler tarafından dile getirildiğine dair açıklamalarda bulunmuştur. Öte yandan başvurucunun şikayeti üzerine ilgili kişiler hakkında tehdit suçunu işledikleri şüphesiyle iddianame de düzenlenmiştir.

“İTİRAZ MERCİİNİN KADINA YÖNELİK AİLE İÇİNDE GERÇEKLEŞTİRİLMEYEN TÜM ŞİDDET EYLEMLERİNİN 6284 SAYILI KANUN'UN KAPSAMININ DIŞINDA TUTULMASI GEREKTİĞİ SONUCUNU DOĞURACAK MAHİYETTEKİ YAKLAŞIMININ ANAYASAL GÜVENCELERE AYKIRI OLDUĞU AÇIKTIR”

6284 sayılı Kanun'da ve konu ile ilgili uluslararası hukukta kadına yönelik şiddetin cinsiyete dayalı olarak gerçekleştirilen her türlü şiddet içeren davranışı kapsadığı açıkça kabul edilmiştir. Tüm bunlara rağmen itiraz merci, talebin aile içi şiddet veya ısrarlı takibe ilişkin olmadığını belirterek tedbir kararının kaldırılmasına karar vermiş ancak erkek şahısların kadın olan başvurucuya yönelttiği tehdidin başvurucunun kadın olmasından kaynaklanıp kaynaklanmadığına, eylemin kadına yönelik şiddet niteliğinde olup olmadığına dair hiçbir somut açıklama, değerlendirme veya gerekçe ortaya koymamıştır. Bu itibarla itiraz merciinin aile içi şiddet ve ısrarlı takip dışındaki durumların veya kadına yönelik aile içinde gerçekleştirilmeyen tüm şiddet eylemlerinin 6284 sayılı Kanun'un kapsamının dışında tutulması gerektiği sonucunu doğuracak mahiyetteki yaklaşımının anayasal güvencelere aykırı olduğu açıktır.

“İTİRAZ MERCİİNİN ŞİDDET MAĞDURU BAŞVURUCUYU KORUMAYA YÖNELİK TEDBİRLERİ SAĞLAMA YÖNÜNDEKİ POZİTİF YÜKÜMLÜLÜKLERİNE UYGUN HAREKET ETMEDİĞİ SONUCUNA VARILMIŞTIR”

Sonuç olarak nihai karardaki gerekçelerin başvurucunun maddi ve manevi varlığının korunması hakkı bağlamında ilgili ve yeterli olmadığı değerlendirilmiştir. Başvurucu maruz kaldığı tehdit eyleminin kadın olmasından kaynaklandığını açıklamasına rağmen itiraz merciinin şiddet mağduru başvurucuyu korumaya yönelik tedbirleri sağlama yönündeki pozitif yükümlülüklerine uygun hareket etmediği sonucuna varılmıştır.”

Kaynak: anka