Haber: Sema Ersoy

(ANKARA) - Ankara Tabip Odası Başkanı Aliye Mine Coşkun ve Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi Genel Sekreteri Vedat Bulut, emekli hekimlerin maaşlarının açlık sınırının altında olduğuna dikkat çekti. Coşkun, “Her 4 hekimden 3 tanesi emekli olduktan sonra çalışmak zorunda hissediyor. SSK, Bağ-Kur emeklilerinin maaşları açlık sınırının altında, diğer SGK emeklilerin maaşları yoksulluk sınırının altında“ dedi. Vedat Bulut ise “Açlığa terk edilmiş milyonlarca çalışan ve emekli var. Bu ekonomik politikaların sonu yok. Türkiye büyük bir çıkmaza doğru götürülüyor” diye konuştu.

Ankara Tabip Odası Başkanı Aliye Mine Coşkun ve Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi Genel Sekreteri Vedat Bulut, emekli hekimlerin aylık maaş yetersizliğini, atılması gereken adımları ve çözüm önerilerini ANKA Haber Ajansı’na değerlendirdi.

“Önceliğimiz hekimlik onuruna uygun yaşamamızı sağlayan maaş”

Özgür Özel: ''Cumhurbaşkanlığı Kabinesi, zengini daha zengin, yoksulu daha yoksul yapacak düzenlemelerin hazırlığını yapmaktadır'' Özgür Özel: ''Cumhurbaşkanlığı Kabinesi, zengini daha zengin, yoksulu daha yoksul yapacak düzenlemelerin hazırlığını yapmaktadır''

SSK, Bağ-Kur emeklilerinin maaşlarının açlık sınırının, diğer SGK emeklilerin maaşlarının ise yoksulluk sınırının altında olduğunu belirten Ankara Tabip Odası Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Aliye Mine Coşkun, şunları söyledi:

"Öncelikle istediğimiz hekimlik onuruna uygun yaşamamızı sağlayan, emekliliğe yansıyan tek kalemde maaş önerisi. Mesela bizim aldığımız maaşlar, emekli olduğumuzda tamamı emekli maaşımıza yansımıyor. Öncelikle açlık sınırının 17 bin 706 lira, yoksulluk sınırının da 61 bin 418 lira olduğunu hatırlayalım. Şu an emekli hekimlerin en büyük sorunu emekli maaşları. Bütün emekliler için de bunu söyleyebiliriz aslında. 30 yıldan emekli olan arkadaşlarımdan bir çalışma yaptım. 30 yıl çalışmış ve SSK'dan emekli olmuş bir hekim arkadaşım, 17 bin 575 lira alıyor. Yani ülkemizde açlık sınırının 17 bin 706 lira olduğunu düşünürsek ve asgari ücretin de bu civarlarda olduğunu düşünürsek, asgari ücretin altında emekli maaşı alan hekimlerimiz var. Bunlar SSK ve Bağ-Kur emeklileri. Bağ-Kur emeklilerinin durumu daha da vahim. Dolayısıyla odamızın yaptığı çalışmaya göre her 4 hekimden 3 tanesi çalışmak zorunda kalıyor.

"SGK emeklilerin maaşları yoksulluk sınırının altında"

Emekli Sandığı emeklileri, görece SSK ve Bağ-kur emeklilerinden daha iyi durumdalar. Ama onlarda da yine yoksulluk sınırının altında kalıyor ve emekli olduktan sonra başka bir kurumda çalıştıkları zaman, ödedikleri vergilerden ayrı olarak emekli maaşlarından 20 bin liraya yakın maaş kesintisine uğruyorlar. Yani her 4 hekimden 3'ü emekli olduktan sonra çalışmak zorunda hissediyor. SSK, Bağ-kur emeklilerinin maaşları açlık sınırının altında diğer SGK emeklilerin maaşları yoksulluk sınırının altında."

Hekimlik onuruna yaraşır yaşamamızı sağlayan emekli maaşı istiyoruz

SGK ve Maliye Bakanlığı'nın emekli hekim maaşı konusunda düzenleme yapması gerektiğini belirten Coşkun, şu çağrıyı yaptı:

"Bizler bunu yıllardır dile getiriyoruz. Grup başkan vekilliklerine dilekçeler verdik, milletvekillerine ilettik. İstediğimiz, hekimlik onuruna yaraşır yaşamamızı sağlayan emekli hekimlere yoksulluk sınırının üzerinde bir ücret istiyoruz. Çünkü 30-40 yıl hizmet etmiş bir hekimin, açlık sınırının altında emekli maaşı alması inanılır gibi değil. Bunun acilen mutlaka düzeltilmesi gerekiyor. SSK, Bağ-Kur ve Emekli Sandığı’nın eşit sürede çalışan emeklilerin, birbirlerine yakın dengeli bir maaş almasını istiyoruz. Sonuçta açlık sınırının ve asgari ücretin altında emekli maaşı almak, başlı başına bir sorun. Emekli Sandığı emeklisi hekimlerin ek ödemeden yararlanabilmesi için; tabip kadrosu esas alınarak Emekli Sandığı emeklisi olması, makam tazminatı ödemesi almaması ve emeklilik sonrası sosyal güvenlik kurumu ile ilişkilendirilecek çalışmasının olmaması gerekmektedir."

"iyileştirme yetersiz kaldı"

Konuya ilişkin Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi Genel Sekreteri Dr. Vedat Bulut ise "Sistem, sadece halkı dolandırmak ve halkın geçim koşularını zorlamaya yönelik" ifadelerini kullanarak şunları söyledi:

"Zaten enflasyon rakamları TÜİK tarafından sahte olarak ilan edilmesinin nedeni de budur. Sepetin hangi kalemlerden oluştuğuna dair açıklamayı bile yapmıyorlar. Çünkü bunu bir sır olarak görüyorlar. Bu sır sadece halkı dolandırmak ve halkın geçim koşularını zorlamaya yönelik, emeklilerin ve çalışanların haklarını gasp etmeye yönelik bir sistem. Maalesef TÜİK de artık eski saygınlığını kaybetti uzun yıllardır. Bu nedenle de yoksulluk sınırının altına düştü emekliler. Bu ek 3 dediğimiz ödemelerle ilgili kısmi bir iyileşme sağlandı ama daha önce vadedilen miktarın daha atında bir iyileştirme yapıldı orada. Bu iyileştirme yetersiz kaldı. Enflasyon oranıyla beraber çoktan eridi. Bu da yine emeklilerimiz için bir sorun.

"Türkiye büyük bir çıkmaza doğru götürülüyor"

Özellikle kamu kaynaklarının ihalelerinde çok önemli bir israfın olduğunu görüyoruz. Olası fiyatlardan çok daha yüksek fiyatlara ihalelerle bir grup insana çok büyük servet transferi yapılıyor. Bütçedeki kara deliğin nedeni de bu. Bunlardan biri şehir hastaneleri. Şehir hastaneleri yıllardır sağlık bütçesinde bir kara delik haline dönüştü. Buna benzer diğer alanlar da, enerji sektörü ile ilgili, tarım alanları ile ilgili de söyleyeceklerimiz olabilir ama bizim özellikle sağlık dünyasında gördüğümüz; insanlardan toplanan primler ve vergiler boşa harcandığı için hazinede sıkıntı çıkıyor. Onu da zaten bir avuç insan tüketiyor. Bunları şuna benzetebilirsiniz, obezleşmiş bir sermaye var. Daha çok yemek istiyor. Ama açlığa terk edilmiş milyonlarca çalışan ve emekli var. Bu ekonomik politikaların sonu yok. Türkiye büyük bir çıkmaza doğru götürülüyor.

"Artık insanlar, günlük ihtiyaçlarını karşılamaktan aciz duruma düştüler"

Çok iyi biliyoruz ki, çalışanların ve emekli hekimlerin satın alma gücü yok edilirse, zaten tüketim de olmayacağı için dış borçlara mahkum olan bu ülkeyi büyük bir ekonomik uçuruma doğru itiyor. Artık Türkiye'de enflasyondan değil, stagflasyondan söz etmemiz gerekiyor bu ekonomik politikalar nedeniyle. Çünkü artık insanlar, günlük ihtiyaçlarını karşılamaktan aciz duruma düştüler. Satın alma güçleri yok. Satın alma gücü olmayınca da Türkiye'de üretilen ürünlerin satın alınma imkanı kalmadığı için sanayi sektörü de büyük bir çıkmaza girecektir. Türkiye, stagflasyonun eşiğindedir. Ekonomik politikalar çökmüştür. Bunu düzeltmenin tek bir yöntemi vardır; bu vergi afları, prim afları gibi zengin sınıfa bu afları vermeyip, onlardan bu payları alıp bütçeyi tekrar doğrultmaları gerekir. Dış borçlanmadan ya da iç borçlanmadan kimler zengin olduysa bugünün faturası onlara kesilmelidir, çalışana ve emekliye değil.

"2023 yılında yapılan sehven ödemenin ne olduğu açıklanmadan bir kesinti yapılıyor"

2024'te bir sorun daha yaşadı emekli hekimlerimiz. 2023 yılında yapılan sehven ödeme denilen bir ödemeyi, şimdi emekli hekimlerin ücretlerinden kesmeye başladılar. Bu da bir sorun. Çünkü daha önceden bilgilendirme yapılmadan ve sehven ödemenin de ne olduğu açıklanmadan bir kesinti yapılıyor. Bu rakam bin 200 liradan 7 bin liraya kadar değişiklik gösteriyor. Çünkü 2023 Ocak ve Haziran aylarında enflasyon rakamlarıyla ve toplu iş sözleşmelerinde (TİS) yapılan zam yüzdelerinin yanlış uygulandığı söyleniyor. Bu kişisel bir hata değil, kurumsal bir hata. Emekli hekimlerden de bu kesintinin durdurulması ve iadesini talep edeceğiz. Emekli hekimler de bu konuda müracaatlarını sosyal güvenlik kurumlarına yapıyorlar. Zaten geçim sıkıntısında olan emekli hekimlere tekrar bir ekonomik yük yüklemek ve yeterli zam yapmamak Türkiye'nin önemli bir sorunu."

Kaynak: anka