Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “En düşük emekli maaşını 10 bin liraya, asgari ücreti 184 liradan 17 bin liraya çıkarmış bir hükümet olarak çalışanlarımızın ve emeklilerimizin bugünkü sıkıntılarına gözlerimizi kapamamız mümkün mü? Elbette, yaşanan sıkıntıların farkındayız. Geçtiğimiz günlerde emekli maaşlarına ‘şu kadar zam yapacağız’ diyen muhalefetin nasıl boş konuştuğunu örneklerle anlattım. Sözü edilen artışları ülkenin tüm yatırımlarını durdursak eğitim veya sağlık harcamalarının tamamını buraya aktarsak, kamu görevlilerine maaş vermesek bile karşılayamıyoruz. Bu demek değil ki çalışanlarımızı ve emeklilerimizi hayat pahalılığın pençesine terk edeceğiz. Tam tersine enflasyonu yenerek, büyümeyi sürdürerek, milli gelirimizi artırarak çalışanlarımızın ve emeklilerimizin gelirlerini de artıracağız” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bugün yaklaşık iki saat süren kabine toplantısının ardından açıklama yaptı. Erdoğan’ın konuşmasından öne çıkan başlıklar şöyle:

“İNŞALLAH BU YAZIN IRAK SINIRLARIMIZLA İLGİLİ MESELEYİ KALICI OLARAK ÇÖZÜME KAVUŞTURMUŞ OLACAĞIZ”

“Terörle mücadeleyi sınırlarımızın içinde ve dışında kararlılıkla devam ettiriyoruz. İnşallah bu yazın Irak sınırlarımızla ilgili meseleyi kalıcı olarak çözüme kavuşturmuş olacağız. Suriye sınırları boyunca 30 kilometre derinliğinde bir güvenlik koridoru oluşturma amacımız bakidir. Türkiye'yi güney sınırları boyunca kuracağı bir teröristanla dize getireceğini düşünenlere yeni kabuslar yaşatacak hazırlıklarımız var. Ülkemizin ve milletimizin terörle mücadele kararlılığını hala anlayamamış olanlara bu gerçeği kabul edene kadar şartları zorlamaktan geri durmayacağız. Türkiye sadece kendi sınırlarından ibaret bir ülke değildir. Balkanlar, Orta Asya, Karadeniz, Kuzey Afrika, Ege'den Güney Asya'ya kadar çok daha büyük bir coğrafyanın kalbidir. Bir yerde bize ne şuradan, buradan diye bir ifade duyarsanız bilin ki bunu söyleyen ya zır cahil ya da gönüllü veya görevli 5. kol elemanıdır.

"BİZİM SÖMÜRGEMİZ YOK"

Bizim sömürgemiz yok. Karşılıksız gelir getirecek kaynaklarımız yok. Binlerce yıllık devlet tecrübemiz var, insanlığı kendimize hayran bırakacak milli hasletlerimiz ve çalışma vasfımız var. Dikensiz bir gül bahçesinde yürümedik. Sahip olduğumuz her şeyi dişimiz ve tırnağımızla kazıyarak, gerektiğinde canımız ve kanımızla yoğurarak kazandık. Geleceğe güvenle bakabilmemizi sağlayan özgüvenimizi bu şekilde inşa ettik. Şimdi önümüzde çözüm bekleyen 3-5 mesele var diye bu muhteşem mirasa sırtımızı mı döneceğiz? Daha çok mücadele etmemiz gerekiyor diye diz çökmemizi bekleyen emperyalistlere ve araçlarına teslim mi olacağız? Hayır, asla! Etrafımızda yaşananları görüyorsunuz. Azerbaycanlı kardeşlerimizin uzun mücadelenin altından hem işgal edilen toprakları hem Karabağ'ı nasıl özgür hale getirdiklerine hep beraber şahit olduk. Rusya-Ukrayna savaşının nasıl başladığını, bugüne nasıl geldiğini ve nereye gittiğini hep birlikte takip ediyoruz. Suriye'nin gözlerimizin önünde nasıl parçalanmaya çalışıldığını gayet iyi biliyoruz.

“6 ŞUBAT DEPREMLERİNE VE SEÇİME RAĞMEN EKONOMİMİZ YÜZDE 4,5 GİBİ DÜNYADA EŞİNE AZ RASTLANIR ORANDA BÜYÜMEYİ SÜRDÜRDÜ”

Biz gerçekten ihtiyacımız olduğunda müttefikimiz dediğimiz kurum ve ülkelerin yanımızda olmayacağını son 10 yılda defalarca tecrübe ettik. Suriye sınırlarımız roketlerle tehdit edildiğinde ülkemizdeki mevcut hava savunma sistemlerini söküp götürenler oldu. Türkiye'ye parasıyla satmadıkları silah ve mühimmatları terör örgütlerine bilabedel verdiklerini unutmadık, unutmuyoruz. Biz kimin ne dediğine ne istediğine bakmıyoruz. Sadece Türkiye'nin neye ihtiyacı olduğuna bakıyoruz. Türkiye geleceğini de şekillendirecek tarihi ekonomik dönüşümden geçiyor. Açıklanan her veri ekonomimizin güçlü temeller üzerinde yükseldiğine işaret ediyor. Asrın felaketi 6 Şubat depremlerine ve seçime rağmen ekonomimiz yüzde 4,5 gibi dünyada eşine az rastlanır oranda büyümeyi sürdürdü. Dünya ortalamasının 1,5 katına tekabül eden bu büyüme oranı yaşadığımız tüm olumsuzluklara rağmen ekonomimizin direncini ve dinamizmini ispatlıyor. Büyümenin yaklaşık yarısının yatırımlardan kaynaklanması ayrıca önemlidir. Satın alma paritesine göre dünyanın en büyük 11. ekonomisi haline gelen Türkiye, kısa vadeli kazanımlar yerine uzun vadeli kalıcı refah artışlarına odaklanarak yoluna devam edecektir. Her yıl ortalama 700 bin istihdam artışı sağlamış bir yönetimiz. İşsizlik oranını yüzde 9,4 ile son 10 yılın en düşük seviyesini ifade eden tek haneli rakamlara düşürdük.

"CARİ AÇIKTAKİ DÜŞÜŞ DE SÜRÜYOR"

Enflasyonla mücadelemizde henüz istediğimiz yere gelmedik ama kararlıyız. Daha önce ülkemizi enflasyondan nasıl kurtardıysak inşallah bu sefer de aynı başarıyı göstereceğiz. Cari açıktaki düşüş de sürüyor. Bu yılın ilk 2 ayında cari dengede 13 milyar doların üzerinde iyileşme sağladık. Üretimler arttıkça cari açık gerileyecektir. Turizm gelirlerimiz her yıl rekor kırıyor. Geçtiğimiz yılı 54,5 milyar dolarla kapattığımız turizmde bu yılki hedefimiz 60 milyar dolardır.

"ÇALIŞANLARIMIZI VE EMEKLİLERİMİZİ HAYAT PAHALILIĞININ PENÇESİNE TERK ETMEYECEĞİZ"

Kalıcı fiyat istikrarını sağlayacak, yapısal dönüşümü hızlandıracak, afetlere karşı güvenli şehirler çabalarımıza kaynak oluşturacak anlayışla maliye politikalarımızı yönetmeye devam edeceğiz. Ülkemizin risk priminin düşmesi, borçlanma maliyetlerimizin azalması, yatırımcıların ilgisinin artması, derecelendirme kuruluşlarının notlarının olumluya dönmesi, yaklaşık 132 milyar dolarlık döviz rezervine sahip olmamız, ekonomi programımızın doğru yolda ilerlediğini gösteriyor. Cumhuriyet tarihimizin en büyük demokrasi ve kalkınma adımlarını atarken en olumlu gelişmeleri çalışanlarımızın, emeklilerimizin hayatlarıyla gerçekleştirdik. En düşük emekli maaşını 10 bin liraya, asgari ücreti 184 liradan 17 bin liraya, engelli maaşını 25 liradan yaklaşık 4 bin liraya çıkarmış, her alanda milletimizin refah seviyesini katlayarak yükseltmiş bir hükümet olarak çalışanlarımızın ve emeklilerimizin bugünkü sıkıntılarına gözlerimizi kapamamız mümkün mü? Elbette, yaşanan sıkıntıların farkındayız. Geçtiğimiz günlerde emekli maaşlarına ‘şu kadar zam yapacağız’ diyen muhalefetin nasıl boş konuştuğunu örneklerle anlattım. Sözü edilen artışları ülkenin tüm yatırımlarını durdursak eğitim veya sağlık harcamalarının tamamını buraya aktarsak, kamu görevlilerine maaş vermesek bile karşılayamıyoruz. Bu demek değil ki çalışanlarımızı ve emeklilerimizi hayat pahalılığın pençesine terk edeceğiz. Tam tersine enflasyonu yenerek, büyümeyi sürdürerek, milli gelirimizi artırarak, devletimizi güçlendirerek her meselemizi çözdüğümüz gibi çalışanlarımızın ve emeklilerimizin gelirlerini de artıracağız. Hiçbir insanımızı darda bırakmayacak, göz göre göre sıkıntı çekmesine müsaade etmeyeceğiz. Milletimizden destek ve dualarını bizden esirgememesini özellikle istirham ediyorum.”

Kaynak: anka