DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı Evrim Rızvanoğlu, kalıcı yaz saati uygulaması ile ilgili açıklamasında “Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı, ‘vazgeçmeyeceğiz’ demekten başka bir cevap vermedi. Bu kibir nereden geliyor? İktidar, adeta vatandaşları ile inatlaşıyor. Oysa iktidarın inatlaşması, güneşin doğuşunu değiştirmiyor. Sadece toplumun tüm katmanlarını mağdur ediyor. Sizin yaptığınıza kuru inat denir” dedi ve “iktidara sarı kart gösterdi” dedi.

DEVA Doğa Hakları ve Çevre Politikaları Başkanı, İstanbul Milletvekili Evrim Rızvanoğlu, TBMM’de basın toplantısı düzenledi. Rızvanoğlu, şunları söyledi:

“Toplumun geniş kesimlerinden yükselen bir ses var. Kalıcı yaz saati uygulamasından vazgeçilsin. Çünkü kalıcı yaz saati uygulaması günlük hayatımızın ritmini bozuyor. Çünkü çocuklar karanlıkta uyanamıyor, okula güvenle gidemiyor. Çünkü dahası okula gitmek istemiyor. Çünkü bu konu; velileri, çalışanları, kadınları, yaşlıları, engellileri yani tüm dezavantajlı grupları mağdur ediyor. Biz DEVA Partisi olarak yaşanan mağduriyetleri ve endişe verici durumu ele almak için sizlerle bir araya geldik.

Kalıcı yaz saati; iktidarın, vatandaşlarımızın ihtiyaçlarını göz ardı eden keyfi bir uygulamasıdır. Hepiniz hatırlarsınız… Bizler gençken, eskiden bir uygulama vardı. Her yıl mart ayında, son Pazar, saatlerimizi bir saat ileri alırdık. Ekim ayının son pazarı da bir saat geri alırdık. Bunun bir anlamı vardı, gün ışığından daha fazla yararlanmak.

Yedi yıldır, bu uygulamadan tümüyle vazgeçildi. İktidar saatleri sabitledi, yaz saatini de kalıcı hale getirdi. Oysa bizim esas olarak kullandığımız saat, kış saatiydi. Yani şu an referans olarak İzmit saatini kullanmamız lazımdı. Bunun yerine biz, bir saat ileri olan Iğdır saatini kullanıyoruz. Türkiye’nin en batısı ile en doğusu arasındaki zaman farkı, tam 76 dakika.

Sabit saat uygulanınca ne oldu? Hepimiz gün ışığına hasret kaldık. Milyonlarca insan karanlıkta güne başlıyor. Anneler babalar, çocuklarını okula göndermekte zorlanıyorlar. Çocuklar, ‘daha sabah olmadı’ diye ağlaya ağlaya, uykularından uyanıyor, okula gitmek zorunda kalıyor. Kamusal alanda zaten çeşitli zorluklarla karşılaşan kadınlar, karanlıkta korka korka işe gidiyor. Engelli vatandaşlarımız için ise hayat daha da güçleşiyor. Yani kalıcı yaz saati uygulaması, dezavantajlı grupların sosyal hayata katılımını zorlaştırıyor. Bu grupların, toplumsal yaşama katılımının önüne adeta set çekiliyor.”

Rızvanoğlu, açıklamasının bu bölümümde, bir video izletti. Video, karanlıkta okula gitmeye çalışan çocukların velilerinin görüntüleri yer aldı. Rızvanoğlu, videonun tamamlanmasının ardından sözlerini şöyle sürdürdü:

“Gördüğünüz gibi Iğdır’da, sekiz yaşındaki Musa Aslan da İstanbul Kağıthane’de sekiz yaşındaki Uras da, Esenler’deki 10 yaşındaki Miraç Babat da, Bayrampaşa’daki çocuklar da aynı sıkıntıyı yaşıyor. Ne için, ne uğruna?

Karanlıkta uyanmakla, biyolojik sağlığımız arasında ters bir orantı var. Çünkü kaçta uyandığımız; ruh sağlığımızı, beden sağlığımızı, iştahımız, enerjimizi ve daha da önemlisi dikkatimizi yakından etkiliyor. Sabit saat uygulaması ile öğrenci ve çalışanların bedenleri uyku mesajını aldığı bir saatte güne başlamak zorunda kalıyor. Az önce saydığım tüm unsurlar da bu durumdan olumsuz olarak etkileniyor.

Vatandaşlarımız zaten mutsuz. Ülkemiz, 2023 Mutluluk Raporu’nda 137 ülke arasında 106. Sırada yer alıyor. Sağlık Bakanlığı’nın son verilerine göre ülkemizde anti-depresan kullanımı yüzde 63,46 oranında arttı. İktidar, vatandaşın mutluluğunu önemseyeceğine; vatandaş mutsuz olsun diye elinden geleni yapıyor.

Kalıcı yaz saati, Türkiye’nin uluslararası ticaret yaptığı ülkelerle de saat farkı yaratarak uluslararası rekabet gücünü azaltıyor. Katma değerli ihracatımızı ağırlıklı olarak sevk ettiğimiz Avrupa ile rekabet gücümüz de olumsuz etkileniyor. Türkiye’nin ekonomik kalkınmasının olumsuz etkilenmesinin kime ne yararı var ne işimize yarar?

Sabit saat uygulaması havacılık sektörünü de olumsuz etkiliyor. Öyle ki THY Yönetim Kurulu’nun da yıllarca bu işe karşı çıktığını birinci elden biliyorum. Şimdiki yöneticilerinin THY adına, böyle bir itiraz yükseltmelerini tabii ki beklemiyoruz. Ancak yolcu trafiğinin selameti açısından; sabah genellikle batıya, öğleden sonra doğuya doğru; yaz saati ile daha doğal bir mecraya oturtmanın da mümkün olduğunu biliyorum.

Geçen hafta çarşamba günü, Genel Kurul’da, bütçe görüşmelerinde; Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı bu uygulamadan vazgeçmeyeceklerini söyledi. Birçok vekilin kalıcı yaz saati uygulaması ile ilgili sorusuna vazgeçmeyeceğiz, demekten başka bir cevap da vermedi. Siz milletin sesi olan, milletin seçtiklerinin sorularına bile cevap vermiyorsunuz. Bu kibir nereden geliyor? İktidar, adeta vatandaşları ile inatlaşıyor. Oysa iktidarın inatlaşması, güneşin doğuşunu değiştirmiyor. Sadece toplumun tüm katmanlarını mağdur ediyor. Sizin yaptığınıza kuru inat denir.

Sayın Bakan’ın bir de ‘İstanbul’da güneş saat 08.20’de ağrıyor, neden problem oluyor’ diye beyanı vardı. Bu sözleri İstanbullu hemşerilerim duysun istiyorum. İstanbul’da hangi çalışan, hangi çocuk, hangi kadın; sabah 08.20’de kalkar kalkmaz istediği yere varabiliyor? İstanbul’da, sabah 08.30’da başlayan mesai için en erken 06.30’da uyanmanız gerekiyor. Mesai saatlerinden hiç haberleri yok. İstanbul’un bir ucundan diğer bir ucuna toplu taşıma ile hiç yolculuk yaptınız mı? Hiç sanmıyorum. Çünkü sizler vatandaştan kopalı çok uzun zaman oldu.

Bakan olduğunuz için sizin korumalarınız var, son model zırhlı araçlarınız var. Vatandaşın zaman ve güvenlik sorununu aşması için hiçbir şeyi yok, neyi var? Bu sorunları anlayabilmeniz için sizi İstanbul’da bir sabah işe toplu taşıma ile gitmeye davet ediyorum. İşte o zaman bir sorun var mı anlayabilirsiniz.

İktidar tüm bunları, sözde ‘enerji verimliliği’ için yapıyor. Enerji Bakanı, Genel Kurul’da; İstanbul Teknik Üniversitesi ile yapılan protokol ile enerji verimliliğini araştırdıklarına dair bir beyanda bulundu. Sayın Bakan bu araştırmayı 11 kişilik akademisyen bir heyetin yaptığından da bahsetti. Ancak ısrar edilmesine rağmen, tek bir akademisyen ismi söyleyemedi. Buradan soruyorum. Akademisyenler kimler? Neden bu 11 kişilik heyetin adını açıklamıyorsunuz? Daha da önemlisi, bu rapor neden kamuoyuyla şeffaf olarak paylaşılmıyor? Varsa bir hesap koyun ortaya. Enerji tasarrufu adına Türkiye’ye ne kazandırdı, hep beraber bakalım.

Kalıcı yaz saati uygulamasının çocukları, çalışan kesimi ve dezavantajlı grupları nasıl etkilediğini, iktidarın bir an evvel, geniş bir perspektif ile değerlendirmesi gerekiyor. Sabit saat uygulamasının sosyal düzen ve toplumsal refahın artırılması adına bir an evvel çözüme ulaştırılması gerekiyor. Bu nedenle vatandaşı ile inatlaşarak insanların güvenliğini ve sağlığını ve mutluluğunu hiçe sayan iktidara sarı kart gösteriyoruz.

İktidar vatandaşlarımızın yaşadığı bu sorunları görmezden ve duymazdan gelmeye acilen son vermelidir. Burada iktidarı, daha yaşanabilir bir Türkiye için kalıcı yaz saati sorununu çözerek insanlarımızın yaşam kalitesini artırmaya ve insan odaklı bir politika izlemeye davet ediyorum. Vakit, halkımızın taleplerine kulak verme ve gerçek çözümler üretme vaktidir.”

Kaynak: anka