HABER: YAĞMUR BERİL VAROL

İzmir Kadın Platformu, TİP İzmir üyesi kadınlar ve siyasi örgütlerin kadın üyeleri, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla Alsancak Kıbrıs Şehitleri Caddesi’nde “Eşit, özgür bir yaşamı birlikte kazanacağız” yazılı pankartla yürüyüş ve ardından basın açıklaması yaptı.

8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nde İzmir Kadın Platformu, TİP İzmir üyesi kadınlar ve siyasi örgütlerin kadın üyeleri yaptıkları yürüyüşün ardından basın açıklamalarını okudu.

İzmir Kadın Platformu adına açıklamayı okuyan Münevver Yalnız, yoksulluk , şiddet, sömürü ve savaşın kadınlar üzerinde yarattığı yıkımın altını çizerek “Dünyanın dört bir yanında kazanılmış haklarını gasp etmeye çalışan iktidarlara karşı eşit, özgür bir yaşamı kazanmak için sokakları, meydanları dolduran tüm kadınlarla birlikte eşitlik ve özgürlük için buradayız. Ülkeler, kentler, sokaklar, haneler, işyerleri, fabrikalar, hastaneler, okulları kadınlara dar eden erkek egemen düzene karşı dayanışmamızla, mücadelemizle buradayız.  8 Mart devrimlere yol açan mücadele tarihinden aldığımız güçle buradayız” dedi.

"TÜRKİYE’DE AKP-MHP İKTİDARI KADINLARIN KAZANILMIŞ HAKLARINA PERVASIZCA SALDIRIYOR”

Yalnız, sözlerine şöyle devam etti:

“Tüm dünyada faşist - gerici iktidarlar aileyi temel alan politikalarla kadınların kazanılmış haklarını hedefe koydu. Türkiye’de AKP-MHP iktidarı ise kutsal aile adı altında ırkçı, faşist, baskıcı rejimine meşruiyet sağlamak için kadınların kazanılmış haklarına pervazsızca saldırıyor. Bir yanda tekelci kapitalizmin güncel çıkarları doğrultusunda sözde kadın istihdamını artırma hedefi ve iş ve aile yaşamını uyumlaştırma adı altında kısmi, uzaktan, geçici işlerle kadınlar için çalışma yaşamını daha fazla esnekleştirme planları yapıyor. Diğer yanda makbul ve itaatkar kadın yaratmak üzere kadınların eşitlik ve şiddetten koruma adına ne kadar hakları varsa ortadan kaldırmaya çalışıyor.Bu politikaların sonucu artan yoksulluğun etrafı dini tarikatlarla kuşatılırken, evlilik yaşının düşürülmek istenmesinden, boşanmaların engellenmesine, nafaka hakkının gasp edilmek istenmesinden çok eşliliğin meşrulaştırılmasına, zaten kadük olan laikliğin hedefe konmasından kadınların eşitlik haklarına yönelik saldırılar, çalışma ve yaşam koşullarının top yekun neoliberal ve muhafazakâr politikalar ekseninde şekillendirilmesiyle iç içe sürüyor. İstanbul Sözleşmesi’nden imzayı çeken kadın düşmanı iktidar, Medeni Kanun’a el uzatıyor. 6284 sayılı yasa tasarısı kaldırılmak isteniyor.

Tüm bu politikalar kadınlara şiddet olarak geri dönüyor. 2024’ün başından beri yani 2 ayda 68 kadın, erkekler tarafından katledildi. Geçtiğimiz hafta İzmir’de ayrı yaşadığı erkek tarafından katledilen Özlem Çankaya’da dahil 24 saatte 8 kadın öldürüldü. AKP’nin iktidara geldiği günden bu yana öldürülen kadınların sayısı 8 bini aştı. Kamusal hizmetler tasfiye edilirken ev içi bakım yükleri altında ezilen kadınlar şiddet dolu hayatlara mahkum edildi.

"KADINLAR YAŞAMI VE BARIŞI SAVUNUYOR"

Kadınların tüm yaşadıkları zorluklara rağmen mücadele ettiğini söyleyen Yalnız, "Katledilen her bir kadın için sokakları, meydanları dolduruyor kadınlar. Eğitimde örgütlenen gericiliğe, medeni haklara yönelik saldırılara, şiddete karşı kadınlar çıkarabildikleri her yerde ses çıkartmaya çalışıyor. Başta Akbelenli kadınlar olmak üzere köylü kadınlar tarım alanlarını, sulak arazileri, ormanları maden şirketlerinin talanına açanlara karşı, havasını, suyunu, toprağını canı pahasına koruyor. Silah tüccarlarına, patronlara zenginlik, işçi ve emekçilere ölüm ve yoksulluk dışında bir şey getirmeyen, kadınların “fethedilecek özel topraklar” olarak görülerek özel saldırıların gerçekleştirildiği savaşların karşısında kadınlar yaşamı ve barışı savunuyor" diye konuştu.

"ÖN SAFLARDA BİR KİŞİ DAHA EKSİLMEYECEĞİZ"

"Laik eğitimi sağlayana kadar mücadelemiz sürecek" diyen Yalnız, şunları kaydetti:

“Üniversitelerde, devlet yurtlarında kalan genç kadınlar ve LGBTİ’ler parasız ve bilimsel eğitim talepleri ile birlikte erkek devlet şiddetine ve eşitsizliğe karşı da mücadele ediyor. Geçtiğimiz aylarda KYK yurdundaki asansörün düşmesi sonucu kız kardeşimiz Zeren Ertaş yaşamını yitirdi. Üniversiteli kadınlar yurtlardaki kötü koşullara karşı yaşam haklarına sahip çıkmak için, göz göre göre katledilen Zeren için yurtlardan çıkarak sokaklara döküldü. Binlerce kadın en ön saflarda bir kişi daha eksilmeyeceğiz diyerek günlerce eylemler örgütledi. Baskıyla, gözdağıyla kadınları susturmaya çalışanlara cevabımızı bu alandan veriyoruz. Güvenli yurtlar güvenli üniversite hakkını kazanana, parasız bilimsel ana dilde, laik eğitimi sağlayana kadar mücadelemiz sürecek.

“NAFAKA HAKKINDAN DA, İSTANBUL SÖZLEŞMESİ’NDEN DE VAZGEÇMEYECEĞİZ"

Makbul kadın olmayacağız, nafaka hakkından da, İstanbul Sözleşmesi’nden de, eşit yurttaşlık haklarımızdan da vazgeçmeyeceğiz. Yoksulluğa karşı sabretmeyecek, insanca yaşam ve  güvenli, güvenceli, çalışma koşulları için mücadele edeceğiz. Sağlıklı konutlarda barınma hakkı, güvenli kentler, güvenceli yaşam için dayanışmayı da mücadeleyi de yükselteceğiz. Tarım alanlarını, sulak arazileri, ormanları maden şirketlerinin talanına açanlara karşı doğayı ve yaşamı savunmaya devam edeceğiz. Emperyalist savaşlara karşı tüm dünyada barışın sesi olacağız. Kadın ve LGBTİ düşmanı politikalarınıza karşı, birbirimizden, dayanışmamızdan, haklarımızdan, hayatlarımızdan ve mücadelemizden asla vazgeçmeyeceğiz.  Erkek egemen kapitalist düzeninize karşı, eşit, özgür bir hayatı kazanana dek örgütlü mücadelemiz devam edecek. Ve kadın özgürlük mücadelemizde hiçbir kadın, hiçbir zaman yalnız yürümeyecek.Selam olsun GATES’te, Lezita’da direnen kadınlara. Selam olsun şiddete karşı ses çıkaranlara. Selam olsun eşitlik ve özgürlük hakkından vazgeçmeyen kadınlara.”

Kaynak: anka