Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu ve Kadın Meclisleri, Adalet Bakanlığı tarafından düzenlenen Cumhuriyet’in 100. Yılında Türk Medeni Kanunu Çalıştayı’nı protesto etti. İstanbul Taksim’de çalıştayın yapıldığı otelin önünde konuşan Platform Genel Sekreteri Fidan Ataselim, “Medeni Kanun’a öyle ya da böyle el uzatmak demek; hilafet çağrılarının yapılabildiği, Anayasa Mahkemesi kararlarının hiçe sayıldığı bugünlerde laikliğe savaş açmak demektir. Medeni Kanun, medeniyet demektir” dedi.

Adalet Bakanlığı, İstanbul Taksim’deki bir otelde bugün, Cumhuriyet’in 100. Yılında Türk Medeni Kanun Çalıştayı düzenledi. Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’un da konuşmacı olarak katıldığı çalıştayın yapıldığı sırada Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu ve Kadın Meclisleri üyeleri, otelin önünde eylem yaptı. “Korkma, Medeni Kanun’a dokunamayacaklar” yazılı pankartın açıldığı protestoda, “Eşitlik yok, yoksulluk çok, nafakaya dokunamazsın”, “Anayasa’yı, Medeni Kanun’u, 6284’ü uygulatacağız” ve “Şiddetin arabuluculuğu olmaz” yazılı dövizler taşındı.

Burada konuşan Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Genel Sekreteri Fidan Ataselim, kadın haklarının yeniden tartışmaya açılacağını belirterek şunları söyledi:

“BU TOPLANTIYA KİMLERİN KATILACAĞINI BİLE GİZLEDİLER: Bugün bu otelde, Cumhuriyet’in 100. Yılında Türk Medeni Kanunu Çalıştayı gerçekleştiriliyor. Adalet Bakanlığı, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, birçok bakanlık var içeride. Cumhuriyet’in 100. yılında Medeni Kanun ile ilgili, en fazla ne kadar ileri bir Medeni Kanunumuz var diye konuşulabilir. Uygulamama sorumluluğu, bu toplantıdaki bakanlıklarındır. Bu toplantıya kimlerin katılacağını, ne konuşulacağını bile gizlediler. Neden burada protesto ettiğimizi merak ediyor olabilirsiniz. Yarın öbür gün Medeni Kanun’a el uzatacakları zaman tüm tarafları ile görüştük diyecekler, herkesi davet ettik diyecekler; inanmayın. Bu yüzden kanıt olsun diye buradayız.

LAİKLİĞE BİZ SAHİP ÇIKACAĞIZ: Biz istedik ki, yılların deneyim ve mücadelesini yeni bakanlarla paylaşalım, hayatın içinden kadınların yaşadıklarını, sorunları ve çözümleri anlatalım istedik ama Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, Adalet Bakanlığı aylardır bize randevu bile vermedi. Dilekçemize bir olumlu ya da olumsuz yanıt bile vermedi. O yüzden buradan fikrimizi tüm kamuoyuyla paylaşıyoruz. Burada nelerin konuşulacağını tahmin ediyoruz. Hem bu çalıştaydakileri uyarıyoruz hem de bizi dinleyen kadınlara sesleniyoruz. İlk olarak şunu söylemek isteriz. Medeni Kanun’a öyle ya da böyle el uzatmak demek; hilafet çağrılarının yapılabildiği, Anayasa Mahkemesi kararlarının hiçe sayıldığı bugünlerde laikliğe savaş açmak demektir. Medeni Kanun, medeniyet demektir. Korkma. Laikliğe, medeniyete biz sahip çıkacağız. Medeni Kanun’a dokunamayacaklar.

NAFAKA HAKKINA DOKUNAMAZSINIZ: İkinci olarak, kadınlar boşandıklarında yoksulluğa düşüyorlarsa bu yoksulluğu ortadan kaldırmak önce devletin sorumluluğudur ama hâlâ işsiz kadınlar, hâlâ kadınlara ‘Evde otur’ diyorlar, hâlâ eğitim alamıyor tüm kız çocukları. Bu sorunları çözmüyorlar ama ‘Nafakadan mağdur olan erkekler var’ diyorlar. Yoksulluk çok, eşitlik yok. Nafaka hakkına dokunamazsınız. Korkma. Eşitçe okuyup çalışmak için, o evlerin içerisinde eşitlikçi ilişkiler için mücadele edeceğiz ve bunu sağlayana kadar da nafaka hakkından asla vazgeçmeyeceğiz.

BİZİ ŞİDDET FAİLLERİ İLE KİMSE BARIŞTIRAMAYACAK: Üçüncü olarak, şimdi diyecekler ki, ‘Aile ara buluculuğunu zorunlu yapalım, yuvalar dağılmasın’. Boşuna aile şuraları yapılmadı. Her mahallede kadın danışma merkezleri yokken irşat büroları açanlar, kadınları anca köle olacakları evlere hapseder. Öldürülen kadınların yüzde 41’i evli oldukları erkekler tarafından öldürüldü. 30 kadın boşanma aşamasındaydı. Kadınların ihtiyacı olan korunmak, yani 6284’ün etkin uygulanmasıdır. Şiddetin olduğu yerde ara buluculuk söz konusu olamaz. Korkma. Bizi şiddet failleri ile kimse barıştıramayacak, geleceğimizi karartamayacak.

‘BOŞANMALARI KOLAYLAŞTIRACAĞIZ’ YALANINA KANMAYACAĞIZ: Dördüncü olarak, ‘Boşanmaları kolaylaştıralım’ diye kulağa güzel gelen bir çalışma da yapmaya kalkabilirler. Gerçek anlamda boşanma, tarafların hakları korunduğunda olabilir. Gündeme getirdikleri konularla ise toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin bir sonucu olarak alt konumda görülen kadınların haklarının dikkate alınmaması gibi riskler söz konusu oluyor. Haklar bir bütündür. Birini, diğerine ikame etmeden haklarımızla şiddetsiz yaşamaya ve boşanmaya hakkımız var. Korkma. ‘Boşanmaları kolaylaştırıyoruz’ yalanına kanmayacağız, her bir hakkımızın takipçisi olacağız.

O EVLERDE KADINLARI KÖLE EDEMEYECEKLER: Son olarak, bu çalıştayda ‘aile hukukunu sil baştan ele alacağız’ diyenler burada. Eğer aile hukukunu ele alacaksanız önce mücadele edenlerin aileleriyle uğraşmayı kesin. 2 gün önce TEM otoyolunda intihar girişiminde bulunan Zelal’in hesabını verin. Ağabeyleri tarafından istismar edilmiş ve intihara zorlanmış. Önce H.K.G’nin ailesinin hesabını verin. Hani aile diyorsunuz ya, önce 2023 yılında öldürülen 162 kadının çocuklarına hesap verin. Hangi aileden konuşalım istersiniz, hepsine dair görülecek çok hesabımız var. Korkma. Tekrar o evlerde kadınları köle edip erkekleri reis dikemeyecekler. Aile kurup kurmayacağımıza, neye aile diyeceğimize karışmayacaklar.”

Kaynak: anka