MEHMET REBİİ ÖZDEMİR

KESK Samsun Şubeler Platformu üyeleri, Süleymaniye Geçidi’nde bir araya gelerek kötü çalışma koşulları ve düşük ücret nedeniyle 24 gündür grevde olan Özak Tekstil işçilerine destek verdi. KESK Samsun Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü Erdem Avcı, "Seçim sonrası attıkları nutuklarda ihracat yoluyla kalkınacağımızı, istihdam yaratılacağını, üretimin artacağını bunun da 'Türkiye Yüzyılı' olduğunu söylüyorlardı. Demek ki onların istihdam dediği yabancı şirketler için düşük ücretli istihdam, onların ihracat dediği AB’nin, ABD’nin tüketim ihtiyacının bizim gibi ülkelerde kölelik koşullarında üretilmesi" dedi.

KESK Samsun Şubeler Platformu üyeleri, dün akşam Süleymaniye Geçidi’nde bir araya gelerek 24 gündür grev yapan Özak Tekstil işçilerine destek verdi. KESK Samsun Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü Erdem Avcı, şu açıklamayı yaptı:

“İŞÇİLERİN CAMİYE GİRMESİ BİLE ENGELLENDİ"

"23 gün önce BİRTEK-SEN üyesi işçilerin, yetkili ama etkisiz sarı sendika Öz İplik-İş'e zorla üye yapılmaya çalışılmasıyla başlayan itiraz bir işçinin işten atılması üzerine direnişe dönüştü. O günden bugüne işçiler insanca yaşayacak ücret, güvenceli çalışma koşulları için kesintisiz direniş içindeler. Direnişin ilk günlerinden itibaren Özak patronunun isteğiyle valilik tarafından Organize Sanayi Bölgesi’ne (OSB) eylem yasağı getirildi. Sonrasında işçiler ve sendika yetkilileri OSB’den içeriye alınmamaya başlandı. Hakları için bekleyişlerini sürdüren işçiler, yoğun yağmurdan korunmak için girdikleri camiden müftünün kararıyla çıkartıldı. İşçilerden korkanlar ertesi gün camiye girişi yasakladı. İşçileri yeri geldiğinde dini söylemlerle bölmeye, direnişçi sendikalara karşı bu söylemlerle kışkırtmaya çalışan iktidar gerçek yüzünü gösterdi ve işçilerin camiye girmesini engelledi. Urfa’da ve benzer OSB’lerde o camiler yeri geldiğinde patronların 'din kardeşiyiz' gösterisi yapmaları için özel olarak organize ediliyor ama işçiler sığınmak istediğinde girişleri kapatılıyor. Süreç içerisinde işçiler ve sendika yöneticileri defalarca gözaltına alındı. Tutuklama talebiyle mahkemeye sevk edildi. Ancak denetimli serbestlikle salıverildiler. Bu memleketi yönetenler işçinin hakkını aramasını, onun sendikal örgütlülüğünün sağlanmasını tutuklama tehditleriyle, denetimli serbestlikle baskı altına alınması gereken tehlikeler olarak görüyor. 

"ONLARI İSTİHDAM DEDİĞİ ŞEY DÜŞÜK ÜCRET"

Oysa daha seçim sonrası attıkları nutuklarda ihracat yoluyla kalkınacağımızı, istihdam yaratılacağını, üretimin artacağını bunun da 'Türkiye Yüzyılı' olduğunu söylüyorlardı. Demek ki onların istihdam dediği yabancı şirketler için düşük ücretli istihdam, onların ihracat dediği AB’nin, ABD’nin tüketim ihtiyacının bizim gibi ülkelerde kölelik koşullarında üretilmesi, onların üretim dediği de 'her gün daha fazla üret' baskısı altında işçilerin köleleştirilmesiymiş. Bütün bu düzenin devamlılığı da patronların istekleri doğrultusunda iktidar tarafından sağlanıyor. Jandarma, polis bu işleyişin sopası olarak çalışmakta yerel ilişkiler de işçileri ikna etmek, kandırmak için seferber oluyor. Artık yeter! Özak Tekstil işçilerinin yolundan yürüyerek bu çemberi kıracağız. Yıllardır ülkemizin her tarafında ortaya çıkan onlarca işçi direnişinin yolundan yürüyerek bu çemberi kıracağız. En önemlisi de hiçbir işçi direnişini yalnız bırakmayan bir sınıf kardeşliği, sınıf dayanışması ortaya koyacağız çünkü biliyoruz ki işçiler ancak birleşirse güçlü, işçiler birlikte güçlü. Özak işçilerinin taleplerini sahipleniyoruz ve bir an önce yerine getirilmesini istiyoruz. Özak patronu bu tutumunu devam ettirdiği sürece ürettiği bütün ürünlerin satıldığı yerlerde eylem alanına dönüşecektir. Yaşasın Özak Tekstil işçilerinin demokratik örgütlenme özgürlüğü ve mücadelesi!"

Kaynak: anka