(TBMM)- MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, TBMM'deki grup toplantısında; Hakkari Belediyesi'ne kayyum atanmasına ilişkin; “Teröristleri bilinçli şekilde aday gösterenlerin Türkiye'yi siyasi ve toplumsal çalkantıya mahkum etmek istedikleri açık bir gerçektir. Yalnızca Hakkari Belediye Başkanı değil haklarında yargısal süreçlerin devam ettiği 30'a yakın örgüt üyesinin belediye başkanı koltuğunda oturuyor olması demokrasi ile izah edilemeyecek düşmanlık alametidir" dedi. Bahçeli, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ikili temaslarıyla ilgili de “Cumhurbaşkanımız doğal olarak herkesle görüşebilir, herkesi dinleyebilir bizce hiçbir mahsuru yoktur” ifadelerini kullandı.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, bugün TBMM'de partisinin grup toplantısında gündeme dair değerlendirmeler yaptı. Bahçeli, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Sinan Ateş'in eşi Ayşe Ateş'in geçen haftaki görüşmelerinin ertelenmesinde müdahaleleri olduğu iddiasına dair şunları söyledi:

"Televizyon ekranlarında ya da gazete sayfalarında kulis bilgisi maskesiyle servis edilen dedikoduları, körüklenen spekülasyonları özellikle Cumhurbaşkanımızın yaptığı ikili görüşmelerin çarpıtılmasını hayretle takip ediyoruz. İki kişi arasında geçen bir konuşmanın not alan kalabalık bir dinleyici güruhu varmış gibi takdim edilmesi normalleşme bekleyen malum zihniyetlerin basit kurnazlığından başka bir şey değildir. Cumhurbaşkanımız doğal olarak herkesle görüşebilir, herkesi dinleyebilir bizce hiçbir mahsuru yoktur. Bizim tarafımızda mahsurlu olan taraf saçma sapan iddiaların azgınlaşması, fitnenin kamçılanmasıdır. Her zaman resmin büyüğüne odaklanmalıyız. Sadece maşayı değil tutan ve tutturan elleri de görebilmeliyiz. Bugüne kadar onun bunun dolduruşuna gelerek, tahriklerine itibar ederek dava ve siyaset mücadelemizi sürdürmedik. Bunun hilafına bir tavır ve tutum içinde olmamızı da hiç kimse beklememelidir."

Suriye'nin kuzeydoğusunda yapılması planlanan ve ağustos ayına ertelenen seçimlere ilişkin de konuşan Bahçeli şöyle devam etti:

"Türk milletinden öç almak için kuyruğa giren yerli ve yabancı mihraklar kampanyalarını hızlandırmışlardır"

"Bir yanda MHP ve Cumhur İttifakı'na sistematik saldırılar icra edilirken diğer yanda emperyalizmin kanlı gündemi bölücü terör örgütü eliyle temsil ve teşhir edilmektedir. Bir yanda MHP ve Cumhur İttifakı'nın stratejik olarak oyalanması, abuk sabuk siyasi hukuki meselelerle yerinde sayması amaçlanırken diğer yanda güney sınırlarımızda terör devletinin taşları döşenmektedir. Türk milletinden öç almak için kuyruğa giren yerli ve yabancı mihraklar şirret kampanyalarını şu günlerde iyiden iyiye hızlandırmışlardır. Asıl hedef Türkiye'mizdir. Daha vahimi ise devletle millet arasındaki güven bağlarının kopuşuna hizmetle birlikte nihai aşamada doğal veya doğacak şikayetlerin birbirlerine eklemlenmesini kışkırtıp devlete ve hükümete karşı toplumsal bir direnişin gerekçesini oluşturmaktır. CHP, bu pis senaryonun alt yüklenicisi, yerli figüranıdır. DEM derseniz devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü dinamitlemek için hazırda bekleyen bölücü fitnedir.

"Suriye Arap Cumhuriyeti'nin bölünmesine, dağılmasına kesinlikle karşıyız"

ABD, Suriye'de sonuçları çok vahim olacak bir oyun kurmaktadır. ABD, Suriye'nin kuzeydoğusunda bölücü terör örgütüne seçim yaptırmak, özerkliğin temelini inşa etmek için zaman kollamaktadır. Bu olacak şey değildir. Bu kanunsuz ve korsan seçimlerin yapılması için ağustos ayının işaret edilmesi yanlış üstüne yanlış, skandal üstüne skandaldır. Bölücü terör örgütünün ABD desteği ile yapmayı duyurduğu sözde seçimler gündemden tamamen çıkarılmalı, bir daha da tartışma konusu dahi yapılmamalıdır. Suriye Arap Cumhuriyeti'nin bölünmesine, dağılmasına kesinlikle karşıyız. Suriye Arap Cumhuriyeti'nin toprakları üzerinde ameliyata girişmek için demokratik manevralar yapmak Türkiye için haklı operasyon nedenidir. Böylesi bir ihanete seyirci kalmak Türk vatanını felakete sürüklemekle eş değerdir. Suriye'nin veya Irak'ı güvenliği Türkiye'nin güvenliğidir. Dişimizi, yumruğumuzu sıkıyoruz. Her mücadeleye hazır olduğumuzu azimle ilan ediyoruz."

Hakkari Belediye Başkanı'nın tutuklanmasıyla ilgili, "Türk devlet ve hukuk onurunun şaşmaz hükmü" ifadelerini kullanan Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Yargı süreci devam eden 30'a yakın örgüt üyesinin belediye başkanı koltuğunda oturuyor olması demokrasi ile izah edilemez"

"Teröristleri bilinçli şekilde aday gösterenlerin Türkiye'yi siyasi ve toplumsal çalkantıya mahkum etmek istedikleri açık bir gerçektir. Yalnızca Hakkari Belediye Başkanı değil haklarında yargısal süreçlerin devam ettiği 30'a yakın örgüt üyesinin belediye başkanı koltuğunda oturuyor olması demokrasi ile izah edilemeyecek düşmanlık alametidir. DEM'in hedefi yöre insanımıza hizmet değildir. DEM'li belediyelerin hemen hemen hepsinde paralel yönetim, PKK'nın sözde komiserleri vasıtasıyla gölgesi hakimdir. Kayyum edebiyatını ağızlarında sakız gibi çiğneyenler unutmasın ki teröristlerin görevden alınması hukuk devletinin görevi, onurudur. İhanete göz yummak demokrasi değildir. Kayyum atanmasına karşı çıkmak ise demokratlık hiç değildir. DEM'lenmiş CHP'nin başındaki zat kayyum ezberini seslendirip halkın iradesini tanınmadığını söyleyerek kendi kalesine gol üzerine gol atmaktadır. PKK'ya gıkını çıkaramayan, bölücü belediye başkanlarına en küçük tepki gösteremeyen bir şahsın CHP Genel Başkanı olması başlı başına bir trajedidir. CHP DEM'lenmiş, yemlenmiş, ele geçirilmiş ve sonuçta şarampole devrilmiş Atatürk'le yolları çoktan ayrılmıştır. Özgür Bey kavga istediğimizi söylüyor. Bizim böyle bir niyetimiz yoktur. Şayet kavga edeceksek Özgür Bey rahat olsun, korkmasın, baksın işine o bizim klasmanımızda, ağırlığımızda değildir. Bizim meselemiz maşalarla değil tutan ellerledir. Kayyum atanmasını demokrasiye bağlayarak toplumsal infiali teşkil etmek arzusuyla yanıp tutuşanlar hukuk güvenliğine kasteden ahlaksızlarladır. Ne olmalıydı Türkiye fiilen özerkliğin fırtınalı dalgalarına mı sürüklenseydi? CHP destekli DEM milletvekillerinin zehir saçan konuşmalarını demokrasi ile nasıl bağdaştıralım?"

DEM Parti milletvekillerinin kayyum protestoları kapsamında hem Hakkari'de, bölgede ve TBMM'deki sözlerine tepki gösteren Bahçeli, şu ifadeleri kullandı:

"Eşkıyanın fermanını dağda yırttık, aynısını TBMM’de de yapmak demokrasi ve hukuk vazifesidir"

"Sanıyorum bu insana benzeyen canlı fazla yürek yemiş, kanat takmadan yüksekten uçmaya tevessül etmiş. Bir vatandaşımızın, askerimizin, valimizin sokakta önünü kesecek dolaşmasını engelleyecek dahili ve harici bedbahtı henüz güneş görmemiş ve görmeyecek böylesi alçağın varlığına hiç kimse şahit olamayacak. Bu sözde milletvekilinin Ankara'da dolaşması, sadece sabrımızın ve kör talihin yaver gitmesinden dolayıdır. Türkiye'de Kürdistan diye bir yer olmadığını, olmayacağını anlamakta zorlanan hastalıklı ruhlara daha ne diyelim. Bu milletvekili müsveddelerinin TBMM'de olmalarına, devletten maaş almalarına ihaneti meslek edinmelerine nereye kadar katlanalım. Kürk kökenli kardeşlerimizin vatandaş sayılmadığını iddia etmek sadece soysuz bir iftira değil aynı zamanda düşman dilidir. Ülkü Ocakları kurulduğu günden bugüne kadar geçen sürede Ülkü Ocakları Genel Başkanlığına getirilen özü de sözü de Kürt olan 2 genel başkan vardır. Türkiye'yi İsrail ile aynı kefeye koymak ifade hürriyeti değil ihanetin hürriyetidir. Bu milletvekillerinin dokunulmazlığının derhal kaldırılarak adaletin önünde hesap vermeleri çok acil ve milli bir ihtiyaçtır. Kendileri sefa içinde yaşarken Kürtleri eziyete ve çileye mahkum edenlerin Kürt kökenli kardeşlerimizin sözde haklarını savunuyor görünmeleri dehşet verici bir aldatmadır. Demokrasi ihanete kılıf olamaz. Vatan, millet bir demokrasi konusu değildir. Demokrasi ile demagojiyi ayırt etmeden her şeyin başına demokrasiyi iliştirmek bu değerin içinin boşaltılmasından başka işe yaramaz. Demokrasi ancak uyum içinde herkesin dilediği, kimsenin haklarını ihlal etmediği sürece elde edebileceği bir sistemdir. Bebeklere kurşun sıkmakla demokrasi mücadelesinin bağı kurulamaz. Sandıktan çıkan oylar ihanetin barınağı ve korunağı sayılamaz. Eşkiyanın fermanını dağda yırttık, aynısını TBMM’de de yapmak demokrasi ve hukuk vazifesidir. MHP ve Cumhur İttifakı çatışmak için değil, kardeşliği yaşatmak için vardır. Ancak, milli varlık tehlikeye düşerse gereğini yapmaya hazır olduğumuz çok iyi bilinmelidir. Bayrağın gönderden indiği yerde, bin yıllık kardeşliğin katledilmek istendiği anda maldan, mülkten ve candan vazgeçmeye yeminli olduğumuzu hain odaklar hiç unutmamalıdır."

Avrupa Parlamentosu seçimlerine de değinen Bahçeli, oluşan yeni yapının AB-Türkiye ilişkileri açısından neler doğuracağının önemli olduğunu belirterek şunları kaydetti:

"Avrupa Parlamentosu’nun bir vicdan, adalet ve insani muhasebe yapması mecburiyettir"

"Türkiye-AB arasındaki ilişkilerin istikrarlı, iyi niyetli ve önyargılardan uzak şekilde ilerlemediği ortadadır. Kaldı ki, Avrupa Parlamentosu’nun son yıllarda Türkiye’ye subjektif bakışı, özellikle terörle mücadeleye sakat yaklaşımı fazla söze yer ve gerek bırakmamaktadır. Uluslararası barış, huzur, istikrar ve güvenliği sağlamakla görevli kurum ve kurullar iflas etmiştir. Geldiğimiz bu aşamada Avrupa Birliği’nin ve yeniden seçimi yapılan Avrupa Parlamentosu’nun bir vicdan, adalet ve insani muhasebe yapması mecburiyettir.

"Düzensiz göçün beli kırılmalı, Geri Kabul Anlaşması sonlandırılmalı"

Göç ve sığınmacı akını yalnızca Türkiye’nin değil, çağımızın ve tüm dünyanın en çarpıcı, en yakıcı sorunlarından birisidir. Demografik istiklalimizi, demografik istikbalimizi zedeleyecek tehlikeli akımlara karşıyız; nüfus dengemizi, milli yapımızı, bu coğrafyadaki varlığımızı melezleştirecek insan akınlarının sonuna kadar karşısındayız. Ülkemizde geçici koruma statüsüyle bulunan Suriyeli sığınmacıların gönüllü, güvenli ve onurlu geri dönüşleri kademe kademe sağlanmalı, düzensiz göçün beli kırılmalı, Geri Kabul Anlaşması sonlandırılmalıdır. MHP’nin bu mühim konuya bakışı milletimizin bakışıyla bir ve aynıdır. Ayrıca MHP Avrupa Birliği’yle inişli çıkışlı üyelik sürecine kategorik bir reddiye içinde değildir. Ankara’yı Brüksel’in kapı kulu haline getirmeyen bir üyelik statüsüne itirazımız elbette olmaz, olamaz."

MHP'den ailelere gelir desteği projesi...

MHP'nin, asgari refah seviyesinin endeks üzerinden hesaplanması ve ailelere gelir desteği projesi hazırladığını aktaran Bahçeli, "Bu projenin hayata geçmesi için parti olarak üzerimize düşen çalışmayı, diğer partilerle olan diyaloğu ve hangi kesimden olursa olsun; aç, susuz, fukara, kim varsa hepsiyle kucaklaşmayı hedef alan bir çalışmadır" dedi.

(BİTTİ)

 

Kaynak: anka