Saadet Partisi İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Birol Aydın, Zeytinburnu’da düzenlenen aday tanıtım programına katıldı. Aydın, ”İstanbul'da özel, genel bir sürü imar değişiklikleri yapıldı. Yani İstanbul'un imar namusu ihlal edildi, alt üst edildi. Özel çıkarlar için yapıldı bunlar. Maltepe Karayolları arazisi, devletin arazisi… Bir imar değişikliği yapıyorsun, 160 milyon TL. Yazıktır, günahtır. 20 yıldır bu şehrin insanları yatıp kalkıyorlar bir deprem korkusuyla. Gece başını yastığa koyarken aklından onlarca senaryo geçiyor. ‘Allah göstermesin, bu gece bir zelzele olsa çocuğumu kanepenin kenarına mı koyacağım, merdiven sağlam mıdır?’ Bir sürü senaryolar geçiriyorlar. Ve sen İstanbul'da Çevre ve Şehirlik Bakanlığı marifeti ile özel imar yasaları çıkarıyorsun, kişiye has, şahıslara has. Ve bu kafa İstanbul'da 500 bin konut, 600 bin konut üretecekmiş. Hangi kafa? Kurum kafası” dedi.

Saadet Partisi İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Birol Aydın, Zeytinburnu Belediye Başkan Adayı Samet Gülaydın ile birlikte, Zeytinburnu’nda düzenlenen aday tanıtım programına katıldı.

Aydın, programda şunları söyledi:

SAADET PARTİSİ OLARAK BİR İSTANBUL TASAVVURUMUZ VAR”

Bir insan, bir ilçeyi, bir ili yönetmeye talip. Önce bir tasavvuru olur insanın. Nasıl bir ilçe, nasıl bir il, nasıl bir sokak, nasıl bir mahalle değil mi? Şimdi 1 aydır, 2 aydır televizyon ekranlarında daha çok sosyal medyada ve açık hava görsellerinde çokça reklamlar, çokça projeler, mega projeler görüyorsunuz. Her bir adayın ağzından muhteşem projeler takdim ediliyor. Tıpkı bundan önce olduğu gibi. 2019’da da mega projeler, vaatler… 2014’de de, 2009’da da, 2004’te de oldu. Ama işte İstanbul'dayız, işte Zeytinburnu'ndayız. İşte hayatımız, işte keşmekeşliğimiz, işte sokaklarımız, işte güvensiz sokaklarımız. İşte son 20 yıldır en çok konuşup ama bir türlü bir arpa boyu ilerleyemediğimiz kentsel dönüşüm hakikatimiz, gerçeğimiz. İşte İstanbul’umuzu kasıp kavuran hayat pahalılığı, geçim sıkıntısı. Geçinemeyen insanlarımız. İşte okullarımızın hali, işte eğitim sistemimiz. Ve işte adaylar, işte projeler. Biz Saadet Partisi olarak İstanbul'un bugünkü halini iyi okuyoruz, yarınını öngörebiliyoruz ve bugünkü halini kanıksamıyoruz. Benimsemiyoruz, kabullenmiyoruz. Ama bizim dışımızdaki siyasi partilerin adayları bugünkü İstanbul’un keşmekeşliğini kanıksamışlar. Vaatleriyle, projeleriyle de İstanbulluya bunu alıştırmaya çalışıyorlar. Oysa biz diyoruz ki dünden bugüne İstanbul’a çok yatırımlar yapıldı ama İstanbul'un keşmekeşliğini ortadan kaldırmadı. İstanbullunun yorgunluğunu gidermedi. Endişelerini azaltmadı. Trafikte kalma süresini azaltmadı. Otopark sorunu çözmedi, toplu taşımadaki yoğunluğu azaltmadı. İnşaat ve betonun İstanbulluların üzerine üzerine gelişini ortadan kaldırmadı. Yeni sosyal donatı alanları ortaya çıkarmadı. Parkın, bahçenin, yeşilin, oyun alanlarının, çocukların için en tabii imkan haline gelmesine vesile olmadı. En uzun köprüleri, en yüksek binaları, en büyük adalet saraylarını yaptık ama bir türlü huzuru, neşeyi İstanbul'da bulamadık. İstanbul üzerimize üzerimize geliyor. Beton yığını, asfalt yığını. Her şey rakamlara indirgenmiş. Oysa biz öyle miyiz? Biz milli görüş olarak, biz Saadet Partisi olarak bir İstanbul tasavvurumuz var. Merkezinde insan var. Merkezinde aile var. Merkezinde mahalle var. Biz İstanbul'umuzu bu 3 sac ayağı üzerine tasavvur ediyoruz. Yolumuzu, üretimimizi, işimizi, bütçemizi, yatırımlarımızı, vaatlerimizi bu 3 şeyi güçlendirmek ve bu 3 şeyi hayata geçirmek için yapıyoruz. İnsana dokunmak, aileye dokunmak ve mahalleye dokunmak için. Her ne yapıyorsak ve ne yapacaksak bu 3 şeyi güçlendirmek için olacak.

ANLAYIŞ DEĞİŞİKLİĞİNE GİTMEMİZ GEREKİYOR”

Emin olunuz Zeytinburnu, emin olunuz İstanbul bugünkü haliyle yaşanmazdır. Hayat keşmekeşlik içerisindedir. Bu mevcut anlayışlarla da İstanbul'da, Zeytinburnu'nda daha iyi bir yaşam mümkün değil. Onun için bir anlayış değişikliğine gitmemiz gerekiyor. Sorunlarımızı çok konuşuyoruz, projelerimizi çok konuşuyoruz, çok yatırımlar yapıyoruz ama bir türlü biraz önce ifade ettiğim gibi arzu ettiğimiz hayatı yaşamı İstanbul'da yaşayamıyoruz. Onun için bir anlayış değişikliğine Zeytinburnu’nda, İstanbul’da gitmemiz gerekiyor. İnsanların niyetlerinin kötü olduğunu söylemiyoruz. Ama yapamazlar, beceremezler. Rant kafalıların, beton kafalıların bir gözü dolar, bir gözü euro görenlerin, senin Zeytinburnu'nda kentsel dönüşümü gerçekleştirme imkanı yoktur. Gördüğü her yeşili dolar yeşili zannedenlerin yeşillik, denilince haklı asfalt arasında beton arasında oluşturulmuş yeşillik olarak anlayanların senin üzerine ekstra yük yüklemeden güvenli bir konuda ulaşmanı temin etmeleri mümkün değildir.

BİR AVUÇ İNSAN İÇİN İMAR DEĞİŞİKLERİNİ YAPIYORSUNUZ”

Zeytinburnu tank fabrikası arazisi imara açıldı. Burada binalar yükseldi. Fiyatı 170 milyon. 170 milyon, orada imar değişikliği yapılarak ortaya çıkan altı artı bir daire. Bu kafamı, bugünkü konutu kadar bir konutu, temin edecek bir durum içerisinde olacak. Burası boşaltılınca, Allah'ın emri midir buraya illa bir beton dökmek, rezidans dikmek? Yeşil alan olarak bırakılamaz mı? Hadi diyelim yeşil alan bırakmadınız. Buraya hastane yapamaz mısınız? Buraya sağlık ocağı, buraya bir kültür merkezi yapamaz mısınız? Hadi bunları da yapmadınız. Buraya Zeytinburnulu için sosyal konut yapamaz mısınız? Devletin arazisi burası. Hadi onu da beceremedin. Burada oluşan 170 milyon rantı sen kime aktardın arkadaş? Kimin parasını kime aktardın? Aldın 170 milyonu da Zeytinburnu'nun diğer mahallelerinde kentsel dönüşüme tabi tuttuğun konutlar için fonda mı değerlendirdin? Bir avuç insan için ne yapıyorsunuz siz? İmar değişiklerini yapıyorsunuz.

SANDIKTA OY VERDİĞİNİZ ZAMAN KALBİMİZ NE YAPTIĞININ HUZURUYLA DOLACAK”

Elinizi vicdanınıza koyacaksınız. Zeytinburnu hangi anlayışa teslim edilirse Zeytinburnu'nda yaşayan insanlarımız huzur, refah ve esenliğe ulaşırlar. Kaygıları ve endişeleri gideririz. Bu anlayış, bu rant kafası, bu beton kafa bunu temin etmez. Şu Silivri'den Tuzla'ya kadar yükselen binaların halini görmüyor musunuz siz? Fikirtepe diye bir proje var. Görüyorsunuz televizyonlarda. Finanskent projelerini görüyorsunuz. Bugüne kadar İstanbul'da dönüştürülen imar değişikliğiyle yapılmış binaların halini görüyorsunuz. Bunlardan kimlerin istifade ettiğini görüyorsunuz. Elimizi vicdanımıza koyacağız. Sandıkta oy verdiğiniz zaman kalbimiz ne yaptığının huzuruyla dolacak. Doğrunun, doğruluğun, adaletin, ahlakın, vicdanın yanında olmanın mutluluğuyla o sandıktan ayrılacağız. Bir şeye sahip çıkacağız, o sahip çıktığımız şey bizim geleceğimize sahip çıkmak olacak.

İSTANBUL'UN İMAR NAMUSU İHLAL EDİLDİ”

İmar bir şehrin namusudur. İstanbul'da özel, genel bir sürü imar değişiklikleri yapıldı. Yani İstanbul'un imar namusu ihlal edildi, alt üst edildi. Özel çıkarlar için yapıldı bunlar. Maltepe Karayolları arazisi, devletin arazisi… Bir imar değişikliği yapıyorsun, 160 milyon TL. Yazıktır, günahtır. 20 yıldır bu şehrin insanları yatıp kalkıyorlar bir deprem korkusuyla. Gece başını yastığa koyarken aklından onlarca senaryo geçiyor. ‘Allah göstermesin, bu gece bir zelzele olsa çocuğumu kanepenin kenarına mı koyacağım, merdiven sağlam mıdır?’ bir sürü senaryolar geçiriyorlar. Ve sen İstanbul'da Çevre ve Şehirlik Bakanlığı marifeti ile özel imar yasaları çıkarıyorsun, kişiye has, şahıslara has. Ve bu kafa İstanbul'da 500 bin konut, 600 bin konut üretecekmiş. Hangi kafa? Kurum kafası…

BETON KAFALILARDAN UZAK DURUN”

Çekmeköy Kışla arazisi. Askeriye vardı orada, kışla vardı. Orayı boşalttılar. İmara açtılar. Oradaki bir dairenin bir rezidansın. Fiyatı 155 milyon TL. Yazık değil mi? Günah değil mi kardeşim? İstanbul'a bu özel imar yasalarıyla bu kadar rant aktarımı yapanların, Finanskent’i İstanbul'a getirenlerin, devlet bankalarının büyük gökdelenlerle İstanbul'a taşınmasına neden olanların, Fikirtepe projesiyle kentsel dönüşüm mantığını ortaya koyanların İstanbul'a verecek hiçbir hayrı yoktur, katkısı yoktur. Bunu bilmemiz gerekiyor. Çantacılardan uzak durun, rantçılardan uzak durun. Beton kafalılardan uzak durun. Bir gözü euro, bir gözü dolar görenlerden uzak durun.

DOĞRUYA, DOĞRULUĞA, AHLAKA, VİCDANA SAHİP ÇIKALIM”

Diyorum ki gelin hep birlikte, doğruya, doğruluğa, ahlaka vicdana sahip çıkalım. Çünkü bu kavramlara bu değerlere sahip çıkmak İstanbul'un altında yatanlara da sahip çıkmaktır. İstanbul'un üstünde yatanlara da sahip çıkmaktır. İstanbul'un geleceğine de sahip çıkmaktır. Ve biliniz ki doğruya, doğruluğa, ahlaka, vicdana, adalete sahip çıkan insan çocuklarına, torunlarına en yüce bir şey emanet etmiş olur. Bundan daha kıymetli bir şey yok.”

Kaynak: anka