HBB Başkanı Öntürk,  BM Koordinatörü Ahonsi’yi Ağırladı HBB Başkanı Öntürk, BM Koordinatörü Ahonsi’yi Ağırladı

Maraş merkezli depremlerin birinci yıl dönümünde, depremlerin ardından ağır yıkıma uğrayan Samandağ’da yürüyüş düzenlendi. 
6 Şubat deprem koordinasyonu tarafından düzenlenen ve çok sayıda yurttaşın katıldığı yürüyüşte, “Afet değil, bu bir katliam” sloganları atıldı.
  Yürüyüşe; Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkan Yardımcısı Barış Atay, DEM Parti Milletvekilleri Sezai Temelli, Kezban Konukçu, Perihan Koca, İbrahim Akın, Devrimci Parti Genel Başkanı Elif Torun ile siyasi parti temsilcileri, sendika ve dernek temsilcileri ve çok sayıda yurttaş katıldı.
Saat 11.00’de Samandağ PTT önünde toplanan çok sayıda depremzede Samandağ halkı, Yeni Pazar Alanı’na doğru yürüyüşe geçti. “Unutma Hesap Sor”, “6 Şubat’ı Unutma, Unutturma!”, “Deprem Değil Devlet Öldürür”, “Katillerden Hesabı Halk Soracak” yazılı dövizler taşıdılar. Yürüyüşe katılan depremzedeler içerisinde kayıp ailelerinin isyanı öne çıktı. Ellerinde kayıpların fotoğraflarını taşıyan aileler “Evlatlarımızın akıbetini öğrenmek istiyoruz” diyerek devletin bu konuda kendilerini yalnız bıraktığını söylediler. 
11.30’da PTT önünde başlayan yürüyüşte sık sık “Afet Değil Bu Bir Katliam”, “Gün Gelecek, Devran Dönecek, AKP Halka Hesap Verecek”, “Bu Kenti Yeniden İnşa Edeceğiz” , “Ma Rıhna Nıhna Hon” sloganları atıldı. Yürüyüş güzergahı boyunca akın akın eyleme katılan halkın öfkesi büyüktü. Bilinçli bir biçimde yalnız bırakıldıkları dile getirilen konuşmalarda “Bizi yalnız bırakanlara karşı yaralarımızı saracağız” vurgusu öne çıktı.
Yürüyüş anma etkinliğinin yapılacağı Yeni Pazar Alanı’nda son bulurken burada koordinasyon adına ortak açıklama okundu. 6 Şubat Samandağ Deprem Koordinasyonu adına  basın açıklamasını Nilya Çekiç okudu. Açıklamada “Saat 04.17, 6 Şubat Pazartesi Günü. Soluk Soluğa uyandık. 11 ilde hissettiğimiz, sonra tüm ülkenin seferber olduğu o günün üzerinden bir yıl geçti. Bu süreç Antakya için, Samandağ için oldukça uzun ve zor bir süreç olmuştur, olmaya da devam ediyor. Deprem öncesi bilimin haykırışlarını duymazdan gelenler, deprem anında enkazın altında kalan binlerce insanın sesine de kulak tıkadı! Deprem bölgesinde yaşamamıza rağmen herhangi bir planlama yapmayanlar kader diyerek karşımıza çıktılar. Bu kader değil, bu bir ihmal, bu bir katliamdır. Bizleri enkaz altında ölüme terk edenler 4. Gün dahi arama kurtarma ekiplerini teçhizatsız gönderenler, 2. Gününde deprem bölgelerinin ihalelerini inşaat şirketlerine paylaştırmıştır. 15 Şubat’ta deprem bölgesinde büyüyen dayanışmanın üzerine örtmeye çalışan bir şovla “Türkiye Tek Yürek” bağış kampanyası düzenlenmiş, milyonlarca lira toplanmış, paranın nereye kullanıldığına dair tek bir açıklama yapılmamıştır. Unutmayacağız, affetmeyeceğiz, Hesap soracağız! 6 Şubat depreminin birinci yılında yaşadığımız katliam, yaşam koşullarımızda hiçbir değişiklik yapılmayarak devam etmektedir. Katliam devam etmektedir, bugün konteynerlerde yanarak can veren çocuklarımız, yanan çadırlarımız, her yağmurda su basan yaşam alanlarımız, moloz dağına dönmüş alanlarımız, her gün toza maruz kaldığımız sokaklarımız vardır. Katliam devam etmektedir, istimlak ilan edilen arazilerimiz, sökülen yüzlerce zeytin ağacımız, üzerimize salınan askerleri ile devam ediyor. Katliam devam etmektedir, rezerv alan ilan edilerek topraklarımıza el koyarak, tarihimize, kültürümüze saldırarak devam etmektedirler. Unutmayacağız, affetmeyeceğiz, Hesap soracağız! Depremin üzerinden geçen 286. Günde bile enkaz altından insanlar çıkarılmıştır. Yüzbinlerin öldüğünü bildiğimiz, sayıyı az tutarak öfkemizi azaltacağını zannedenler, AKP İstanbul BB Adayı Murat Kurum katıldığı canlı yayında ‘’Depremlerde 130 bin canımız gitmiş.’’ itirafıyla da kendi kendilerini yalanlamış oldular. Hala yüzlerce cenaze kayıp, toplu mezarlar kilometrelerce yol almaktadır. Hala insanca yaşanabilir alanlarda yaşamıyoruz. Sağlıklı bir çevrede yaşayamadığımız için deri hastalıkları ve bulaşıcı hastalıklar devam etmektedir. Tabipler Birliğinin yayınladığı raporda Hepatit B hastalığının salgın şeklinde yaşandığını ve konteyner kentlerde yaşayan çocukların beslenme yetersizliğinden dolayı fiziksel gelişim gerilikleri olduğu tespit edildi. Asbest ve türevi maddelerin sağlığımızda yarattığı tahribatın boyutu tahmin edilmektedir. Önümüzdeki süreçte Akciğer Kanseri ve çocuklarda gelişim geriliği vakalarının artacağına dair veriler ortadadır. Buna dair önlemler alınmamaktadır. Devlet kurumlarının işgal ettiği okullardan dolayı eğitim verilebilecek alanlar yetersiz sayıdadır. Bu durum mevcut sayıdaki okullara sığamayan öğrencilerin eğitimini daha da zorlaştırmaktadır. Ekonomik anlamda ciddi kayıplar yaşayan, çadır ve konteynırda yaşamak zorunda kalan ailelerin çocukları, servis ücretlerinin de yüksek maliyetli olmasından kaynaklı uzun yollar yürümek zorunda kalmaktadırlar. Düzensiz yerel ulaşım hizmetleri bu krizi daha da derinleştirmektedir. Sosyal ve ekonomik olarak bu tablo içerisinde ailelerin, gençlerin ve çocukların psikolojik anlamda gerginlik ve stres yoğunlukları artmakta, bu durum aile içi şiddete, gençler arasında uyuşturucunun yaygınlaşmasına zemin hazırlamaktadır. Gençlerin sosyal yaşamda ve eğitim yaşamlarında erişebileceği alanlar neredeyse kalmamıştır. Ekonomik zorlukların artmasıyla da eğitim hayatına son veren ve çalışmaya başlayan genç nüfusta artış görülmüştür.
İlan edilen rezerv alanlar ve istimlak edilen araziler ile yaşam alanlarımıza el konulmaktadır. El konulan alanlarda herhangi somut bir proje gösterilmeden tapular hazineye devredilmektedir. Bu durum demografik yapının da değiştirilmesi adına devletin inkar, imha ve asimilasyon politikalarına uygun olarak devreye sokulmaktadır. Yaşadığımız bu sorunların faillerini biliyor ve tanıyoruz! Tüm bu yaşananlara yaşatılanlara rağmen halkın direnişi, dayanışması devam ediyor. 40. Gün ‘’Hüznümüz İsyanımızdır!’’ eyleminde yürüyen binlerce kadınla, yaşam alanlarımıza dökülen molozlarla geleceğimizin zehirlenmesine karşı başlatılan yaşam nöbeti direnişiyle, 1 Mayıs’ta sokakları dolduranların sloganlarıyla ve deprem sürecinde kurulan ve büyüyen dayanışmayla Samandağ’da ve Antakya’da bu direniş ve dayanışma devam ediyor. En kısıtlı imkanlara rağmen sağlıktan eğitime, barınmadan gıda ve içme suyuna kadar temel gereksinimleri gönüllülerin, devrimcilerin, emekçilerin dayanışmasıyla sağladık. Öğrendik ki en zor koşullarda dahi halkın örgütlü gücünün aşamayacağı engel yoktur. Geleceği belirleyecek olan bizleriz, yeniyi kuracak olan bizleriz! Bundan sonra da her ne yaşanırsa yaşansın geleceğimizi bizlerin mücadelesi, direnişi, dayanışması belirleyecektir. Depremin ilk sürecinde nasıl biz karar verdi isek buradaki yaşama, geleceğe de biz karar vereceğiz! Bir yıldır yaptığımız gibi dayanışmayı büyütmeye devam edecek ve sorumluların görevlerini yapması için direnişimizi büyüteceğiz. Gözlerini kapayanlara, kulaklarını tıkayanlara, bizi yok sayanlara; buradayız, gitmedik, hesap vereceksiniz demeye devam edeceğiz! Taleplerimiz etrafında örgütleneceğiz!
Yeni bir yaşamı kurmak için taleplerimizi haykıracağız!
1) Bizleri enkaz altında ölüme terk edenler ve depremin bu denli tahribata yol açmasına neden olarak süreci katliama çevirenler, devlet kurumlarındaki ve yerel yönetimdeki bütün suçlular tespit edilip, insanlık suçundan yargılanıp en ağır şekilde cezalandırılmalıdır!
2) Geçici barınma alanları herkes için sağlanmalı, altyapı sorunları çözülmelidir. Sağlıklı ve doğaya uygun yapılaşma ile ilgili planlamalar yapılmalıdır. Evlerini kaybedenleri kalıcı konutlarına dair planlama yapılmalı ve kamuoyu bilgilendirilmelidir. Konutlar ranta dayalı değil deprem gerçeğine uygun, güvenli, insanca yaşanılabilir ve ücretsiz olmalıdır. Her yaşam alanının tehlikeleri tespit edilmeli, bu tehlikelerin en aza indirilmesi için görevlendirmeler yerel yönetimler tarafından yapılmalıdır.
3) Depremzedelerin tüm borçları silinmelidir. Ertelenen elektrik, su faturalarının tahsilatı durdurulmalıdır. Her aileye temel ihtiyaçları doğrultusunda aylık depremzede fonu planlanmalıdır.
4) Deprem bölgelerinde iş alanlarının neredeyse durma noktasına gelmesiyle artan işsizlik için önlem alınmalıdır. İş alanları açılmalı, istihdam yaratılmalıdır. 
5) Öğrencilerin eğitim hayatının kesintisiz devam etmesi için kamu kurumlarına ayrılan okullar acilen boşaltılmalıdır. Yıkılan okullar onarılmalı, öğrencilere afet bilgilendirme toplantıları yapılmalı, depremden etkilenen tüm öğrencilerin ruh sağlığı gözetilmeli ve destek sağlanmalıdır. Her okulda öğrencilere ücretsiz yemek desteği ve ulaşım desteği sağlanmalıdır. Her öğrencinin aylık eğitim masrafları sağlanmalıdır. Ekonomik zorluklarla okulu bırakan öğrenciler tespit edilmeli yeniden eğitim planlaması yapılmalıdır.
6) Mahallelerde ücretsiz sağlık taramaları gerçekleştirilmeli, ihtiyaç durumunda ülkenin genelindeki hastanelere ücretsiz sevk sağlanıp, ücretsiz tedavi hakkı tanınmalıdır. Hastanelerdeki yetersiz ekipmanların hızlıca tamamlanması ve halka açılması gerekmektedir.
7) İnşa edilmek istenen deprem konutları, verimsiz hazine arazilerine yapılmalı, demografik yapıyı etkilemeyecek şekilde planlanmalıdır. Bu planlamada bizlerin söz hakkı olacağı birimler kurulmalı, mahallelerimizin dokusuna aykırı planlanan her adımın geri çekilmesi gerekmektedir.
8) Deprem enkazı ile güvensiz sokaklar ve caddeler çocuklar, kadınlar, gençler için tehdit yaratmaktadır. Tüm sokakların ışıklandırılması ve acil durumlarda başvuru mekanizmaları arttırılmalıdır.
9) İlçemizde ulaşım sorunu depremle birlikte artmıştır. Mahallelerimizde ihtiyaçlarımızı karşılayabileceğimiz alanlarımız azalmış, merkeze erişimde ise zorluklar artmıştır. Ulaşımın kolaylaşması adına her mahallenin seferleri arttırılmalı, ulaşım ücretsiz sağlanmalıdır.
10) Deprem öncesinde de yetersiz altyapı çalışmaları deprem sonrasında yaşamımızı daha derinden etkileyen bir noktaya gelmektedir. Tüm mahallelerin altyapı sorunlarının acilen çözülmesi ve en temel ihtiyaçların giderilmesi gerekmektedir. Elektrik kesintilerinin, su kesintilerinin, göl olan bahçelerimizin kış koşullarında bizi daha çok zorladığı bilinmektedir, bunların onarımının derhal yapılmasını talep ediyoruz. Bu taleplerimiz karşılanana kadar mahalle mahalle, sokak sokak çalışmalarımıza devam edeceğiz!
Tüm Samandağlılar! Bize bu yaşamı reva görenlerin karşısında bir gövde olarak duracağız.Yeni yaşamı dayanışma ruhuyla hep birlikte kuracağız! 6 Şubat’ın faillerinden hesap soracağımız, yeni bir yaşamı birlikte kuracağımız bir süreç var önümüzde. Yalnız değiliz Anadolu Halkları, dünya halkları bizimledir. Yalnız değiliz madenciler, sağlıkçılar, kadınlar, sanatçılar bizimledir! Yalnız değiliz biz Samandağlılar bugün de yarın da bir arada olacağız! Hepimizin başı sağ olsun, her sene 6 Şubat’ta hayatı durdurmaya, burayı unutturmamaya devam edeceğiz! Katillerden hesap soracağız!”ifadelerine yer verildi.
Bağımsız Maden-İş Sendikası ve Sağlık Emekçileri Sendikası’ndan konuşmacılar da “geçen bir yıla rağmen değişen bir şey olmadı, Hatay halkı yalnız bırakıldı” sözleriyle “normalleşme”nin söz konusu olmadığının altını çizdiler.
Konuşmaların ardından sahneye Grup İsyan Ateşi, Grup Munzur, Praksis, Vardiya, Kaldırım Müzik Topluluğu, Vodvil’den oluşan müzik grupları ortak performanslarıyla dayanışmayı büyüteceklerini dile getirdiler. Anma etkinliği hep bir ağızdan söylenen “Çav Bella” parçasıyla son buldu.
Foto-Haber:Neslihan Sağaltıcı
 

Editör: Nezahat Fırıncıoğulları