ZEHRA DEĞİRMENCİ

Türkiye Komünist Partisi (TKP) Bursa Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Ayhan Keser, Hürriyet Mahallesi Semt Evi açılışında; “Belediyeciliğin yalanla, talanla, yağmayla, halkın malını mülkünü gasp etmekle ilgili olmadığını kanıtlayacağız. Bizim aday olmamızın, Türkiye Komünist Partisi'nin seçime girmesinin nedeni bu. Biz kimsenin oyunu bölmüyoruz. Biz sadece kendimize ait olan, bu halka ait olan oya talip oluyoruz” dedi.

Türkiye Komünist Partisi (TKP), Bursa’nın Osmangazi ilçesi Hürriyet Mahallesi’nde dün Semt Evi’ni açtı. TKP, açılışta Bursa Büyükşehir ve ilçe belediye başkan adaylarını da tanıttı. TKP'nin Bursa Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Ayhan Keser olurken, Kestel'de Barış Erakkuş, Mudanya'da Fırat Can Güngör, Nilüfer'de Gülsev Dirik, Osmangazi'de Rayif Yiğit, Yenişehir'de Asuman Tanju Hürcan, Yıldırım'da İsmail Özsoy aday gösterildi.

“BELEDİYE BAŞKANLARI SEÇİLİR, SONRA SEÇİLMEK İÇİN HARCADIĞI PARANIN FAZLASINI ALMAK İÇİN ÇALIŞIR”

Semt Evi açılışında konuşan Bursa Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Ayhan Keser, şunları söyledi:

“Yerel seçime giriyoruz. Bir belediye ne işe yarar? Belediye hizmetlerine niye biz talip oluyoruz? Bir kentte belediyenin vatandaşlara sağlaması gereken kolaylıklar ne olabilir? Bu aslında temelde şöyle anlaşılmak zorunda. Merkezi iktidar ülkenin bütün ana politikalarını belirler. Yerel yönetimde belediyeler ise gündelik hayatın sorunsuz akmasını sağlamak üzere çeşitli hizmetleri yerine getirir. Şimdi burada akla öncelikle doğal olarak ulaşımın gelmesi gerekir. Bir belediyeden biz o şehirde yaşayan insanların bir yerden bir yere kolaylıkla, ucuz ve rahat bir şekilde gitmesini sağlamasını bekleriz. Bugün sadece Bursa'da değil, Türkiye'nin neresinde toplu taşıma kolay, ulaşılır, rahat, güvenli hale geldi? Hiçbir yerde yok. Biz belediyeden başka insanların ferahlayacakları alanlar yaratmalarını bekleriz. Burası bir park olabilir, deprem ya da başka bir doğal afet sırasında toplanma merkezlerinin organize edilmesi olabilir ya da kentin genelini ilgilendiren, doğasıyla, kültürüyle, o kenti var eden özelliklerin yaşayan herkes tarafından korunup geliştirilmesi için gerekli örgütlenmelerini sağlamasıyla biliriz. Bunları yapmasını bekleriz. Türkiye'de bunların yapıldığı belediye var mı? Yok. Türkiye'de belediyecilik şunun için yapılır. Belediye başkanı gelir, belediye meclisi üyeleri gelir, hepsi seçilir. Ardından seçilmek için harcadıkları paraların katbekat fazlasını almak için ellerinden geleni yaparlar. Şimdi yerel basını takip edin, araştırın, gördüğünüz tablo şudur. İsim vermeyeceğim ama filan partinin falan belediye başkan adayı, aday olduğu için 50 milyon lira para vermiş. Şimdi parası çoktur, bizim için bunlar çok büyük rakamlar. Onlar için belki çerez parası bilmiyorum ama daha fazlasını geriye almak için vermiştir. Bunu hepimiz biliyoruz değil mi? Nasıl alacak daha fazlasını? Rantı artıracak, kat iznini yükseltecek, imara açılmaması gereken yerleri imara açacak. Bunun için yeri gelecek rüşvet alacak, yeri gelecek kanunsuz kararlara imza atacak. Kendi küpünü de yandaşlarının küpünü de dolduracak. Yerel seçim, belediye meclisi başkan adaylığı, hepsi bunun için yapıyor.

“KOMÜNİSTLER TALAN ETMEZ”

Böyle bir tabloda normalde komünistlerin seçime girmesinin ne anlamı olabilir ki? Komünistler yalan söylemez, hırsızlık yapmaz, talan etmez, halkı kandırmaz. Komünistler yaşamı kolaylaştırmak için halka hizmet etmeye çalışır. Anlattığım belediyecilikle bunun ne ilgisi var? Hiç. Peki o zaman biz niye varız? Seçime niye giriyoruz? Arkadaşlar aslında yanıt yine burada. Biz daha önce Ovacık'ta, Dersim'de bunun örneklerini yarattık. Önümüzdeki dönem başka şehirlerde de yaratacağız ama belediyeciliğin yalanla, talanla, yağmayla, halkın malını mülkünü gasp etmekle ilgili olmadığını kanıtlayacağız. Bizim aday olmamızın, Türkiye Komünist Partisi'nin seçime girmesinin birinci nedeni bu.

İkincisi, Türkiye çok önemli çalkantılar yaşıyor. En yakını deprem. Ona birazdan geleceğim. Biraz daha geri saralım. Covid pandemisini yaşadık. Merkezi iktidar hiçbir şey yapmadı. Yerel iktidar hiçbir şey yapmadı. Aramızda işçiler var. Çoğumuz çalışıyoruz ekmek parası için. Herkes evinde bir şekilde saklanıp dinlenmeye çalıştı. Ama market çalışanları markete gitti. Herkes kendini korumaya çalıştı hükümet korumadığı için, ama kargocular, kuryeler çalıştı. Bursa'ya gelecek olursak, imalat sanayisindeki fabrikaların büyük çoğunluğu çalıştı. Hem de doğru dürüst sağlıklı koruma alınmadan. Hiçbir tedbir alınmadan çalışın denildi. Kıytırık birer maskeyi taktık, gittik fabrikalara çalıştık. Bizim hangi belediyemiz bununla mücadele etti? Oy verdiğimiz, bizi kurtarsın dediğimiz hangi belediye merkezi iktidara, 'ya arkadaş sen benim hemşehrilerimi öldürecek misin? Hizmet yok, planlama yok, hiçbir hazırlık yok, ama fabrikaya gitmek var, çalış demek var, ne olacak’ diye hesap sordu mu? Bunların hiçbirini yapmadılar. Çünkü hiç umursamıyorlar. Türkiye Komünist Partisi'nin seçime girmesinin bir nedeni de budur.

“OY BÖLMÜYORUZ, HALKA AİT OLAN OYA TALİP OLUYORUZ”

O gördüğümüz büyük bütçeleri olan koca koca partilerin hiç umursamadığı, gündelik hayatın örgütlenmesinden işçilerin çalışmasına, emeklilerin hayatlarının son yıllarını o kadar çalıştıktan sonra biraz rahata ermeleri gereken dönemi, biraz huzurla geçirmesine yardım etmek, bunu kolaylaştırmak, bu yüzden seçime katılıyoruz. Bunu yaptığımızda onun oyunu bölüyorsun, bunun ekmeğine mi yağ sürüyorsun diye sorularla karşılaşıyoruz. Tablo basit. Bunlar birbirleriyle mücadele etmiyorlar. İktidarı da muhalefeti de sizle, halkla, işçiyle, okuluna gitmeye çalışan öğrenciyle mücadele ediyor. Sadece halkı ne kadar soyacaklarına karar vermek için kendi aralarında tartışıyorlar. Başka hiçbir temel konuda uzlaşamadıkları bir durum söz konusu değil. O halde biz kimsenin oyunu bölmüyoruz. Biz sadece kendimize ait olan, bu halka ait olan oya talip oluyoruz.”

 

 

 

 

Kaynak: anka