Samandağ'da İlkokul Öğrencilerine Trafik Eğitimi Verildi Samandağ'da İlkokul Öğrencilerine Trafik Eğitimi Verildi


Samandağ Kadın Yaşam Merkezinin psikoloğu Nurseli Çapar, deprem sonrası çocukların sosyal, duygusal, psikolojik iyi oluşlarının desteklenmesi gerektiğini vurguladı.
Psikolog Nursel Çapar, depremin en çok etkilediği gruplardan birinin çocuklar olduğunun belirterek, depremin etkisinin çocukların gelişim dönemine göre farklılık gösterebileceğinin ifade etti.
Samandağ Kadın Yaşam Merkezi Psikoloğu Çapar, konuyla ilgili yaptığı açıklamada “ Deprem, yaşayan veya dolaylı yollardan maruz kalan herkesi psikolojik ya da fizyolojik olarak etkilemiştir. Deprem sonrası ortaya çıkabilecek psikolojik tepkiler 4 aşamadan oluşmaktadır. İlk tepki Psikolojik şok tepkisidir. Odaklanamama, halisünasyonlar, unutkanlık gibi tepkilerin olduğu ilk 24 saattir.  İkinci tepki, tepki süreci olarak ifade edilir. Kaygı ve korku gibi belirtilerin olduğu ilk 1 haftalık süreçtir. Üçüncü tepki, yas sürecinin başladığı kısımdır. Olayların farkına varıldığı ancak neler olduğunu kabul etmek istemediğimiz süreçtir. Bu süreçte duygusal tepkileri çokça yaşarız. Son süreç ise iyileşme sürecidir. Olayın kabul edildiği, günlük rutinlere dönülen, iyi hissedilen süreçtir.
Depremin en çok etkilediği gruplardan biri de çocuklardır. Deprem, çocukların algılayamadığı, anlamlandıramadığı ve rutinlerinin bozulduğu bir durumdur. Depreme doğrudan veya dolaylı yoldan maruz kalmış olmak depremin etkilerini değiştirebilir. Ayrıca depremin çocuklara etkileri çocukların gelişim dönemlerine göre farklılık göstermektedir. Deprem sonrası çocukların sosyal, duygusal, psikolojik iyi oluşlarının desteklenmesi, depremlerin psikolojik etkisini azaltmak açısından önemli uygulamalar olarak görülmektedir.
0-2 yaş grubu genellikle güvenlik ihtiyacı duyar.  Depremin etkisini ise ebeveyninin tepkilerine göre yorumlar. Anne-babasının kaygılı olduğunu gören bebek güvende hissetmez. Bu yaş grubu ile yumuşak ses tonunda konuşarak, sarılarak güvende hissetmesi sağlanabilir. Çocuklarda kaybettiği oyuncakları ısrarla isteme, saldırgan davranışlar, alt ıslatma görülebilir. Bu süreçte çocukla yumuşak ses tonunda konuşmak, ekran maruziyetini arttırmamak ve içinde bulunulan sürecin geçici olduğunu anlatmak gerekir. Depremi yaşayan ya da depreme dolaylı yollardan maruz kalan çocuklarda, oynadıkları oyunlara ve çizdikleri resimlere de depremi yansıtmaları, yeme ve uyku düzenin bozulması, normaldir. Olayı anlayabilmek için sık sık soru sorabilirler. Soruların çocuğu güvende hissettirilecek şekilde cevaplanmalıdır.  Çocuklar bu süreçte yaşanan kötü olayların sorumlusu olarak kendilerini görebilirler. Böyle bir durumda yaşanan hiçbir olayın kendilerinin sebep olmadığı, yaşanan olayın bir doğa olayı olduğu çocuğun yaşına göre anlayabileceği şekilde açıklanmalıdır. Çocuğun duygularını açıkça ifade etmesine izin verilmelidir. Duyguların konuşulmaması ve bastırılması ileriki süreçte daha büyük problemlere sebep olabilmektedir. Çocuğun ebeveyninden ayrılmak istememesi bu süreçte normaldir. Çocuk ile birlikte vakit geçirilmeli ve ayrılma sürecini çocuk hazır olduğunda yapılmalıdır. Çocuğun günlük rutinlerine dönebilmesi için kolaylık sağlanmalıdır. Çocukların sosyalleşebileceği, akranları ile buluşabileceği alanlara dahil olunmalıdır.
Hatay’da deprem sonrası normallere dönüş hala tam olarak sağlanamasa da deprem sonrası çocukların ruh sağlığını olumlu etkileyebilmek için deprem öncesi rutinleri mümkün olduğu düzeyde yeniden sağlanmalıdır. Deprem sonrası oluşan psikolojik etkileri destek almadan çözmek zor olabilir. Bu süreçte psikolojik destek almak, süreci daha rahat geçirmeyi sağlayacaktır.” ifadelerine yer verdi.
Foto-Haber: Nezahat Fırıncıoğulları
 

Editör: Nezahat Fırıncıoğulları