Samandağ’da Gençlik Yürüyüşü Samandağ’da Gençlik Yürüyüşü

Samandağ Kadın Dayanışma Derneği 8 Mart Dünya Kadınlar günü dolayısıyla düzenledikleri etkinlikte kadınlarla bir araya geldi.
 Samandağ Bağımsız Belediye Başkan adayı Çağla Cemali ve Bağımsız Aday Destekleme Platformu kadın üyelerinin de katıldığı etkinlikte Sisilya Okur mini bir konser verdi.            
Etkinlik, Samandağ Kadın Dayanışma Derneği’nin Fondation de France desteğiyle   
çatı örgütü Kadın Koalisyonu ve Kadına Özgürlük ve Eşitlik Derneği (KÖVED) iş birliğiyle deprem sonrası hayata geçirdiği Samandağ Kadın Yaşam Merkezinde gerçekleştirildi.
Kadın Dayanışma Derneği Başkanı Hülya Nehir, etkinliğin açılış konuşmasını gerçekleştirerek, Kadın Yaşam Merkezinin kuruluşu ve yaptığı çalışmalar hakkında bilgi verdi.
Dernek Başkanı Nehir, konuşmasında, yaşam merkezine gösterilen ilgi ve etkinliğe geldikleri için kadınlara teşekkür ederek “Arkadaşlar biliyorsunuz 6 Şubat’ta bir deprem yaşadık deyim yerindeyse kentimizin altı üstüne geldi. Bundan sonrasında biz hayatta kalanlar hayata nasıl devam edebiliriz, ne yapabiliriz? Önce akut sorunlar sonrasında daha kalıcı sorunlara çözüm üretmekle ilgili bir çaba içerisine girdik. Ve yurt dışından fon arayışımız oldu. Fransa’ dan Türkiye’den göçen gurbetçilerimiz bizim sesimize ses verdiler ve sağ olsunlar bize fon sağladılar. Burada sosyal hizmet uzmanımız, psikoloğumuz ve çocuk gelişim uzmanımız var ve saat 8-5 esasına göre çalışıyorlar Kadınların hayatını kolaylaştırmak ve sorunlarına çözüm üretmek için çalışmalar yürütüyorlar. Onların ihtiyaçlarına göre gerekli yönlendirmeler yapıyorlar. Burada ayrıca kadınlarımızın iş yükünü hafifletmek için hijyen malzemelerinin biz sağlıyoruz, çamaşır yıkayabiliyor, duş alabiliyorsunuz. Yakında çocuklar için oyun çadırımızı da hayata geçireceğiz buraya çocuklarınızla da gelebileceksiniz.” dedi. 
Nehir’in konuşmasının ardından günün anlam ve önemine ilişkin basın açıklamasını Kadın Dayanışma Derneği üyesi Neşe Doğru okudu.
Doğru, açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
8 Mart 1857 tarihinde ABD'nin New York kentinde 40.000 kadın dokuma işçisi 'eşit işe eşit ücret', çalışma saatlerinde azalma ve doğum izni istemiyle greve başladı. Bu grev esnasında çıkan yangında fabrikaya kilitlenen 129 kadın işçi yaşamını yitirdi. Bu katliamın üstünden 167 yıl geçti. 1977'de Birleşmiş Milletler tarafından "8 Mart Dünya Kadınlar Günü" olarak kabul edildi. Böylece 8 Mart'lar, bir kutlamadan çok, kadın olmanın ve kadınların hak arayışının konuşulduğu, çeşitli platformlarda güncel kadın sorunlarının tartışıldığı ve çözüm arandığı bir güne dönüştü.
 6 Şubat depreminin üzerinden 1 yıl geçmiş olmasına rağmen barınma ve ulaşım sorunu başta olmak üzere, sağlık, hijyen, eğitim, istihdam ve en önemlisi güvenlik sorunları olduğu gibi hala yakıcı bir şekilde devam ediyor. Mevcut iktidar, hayati sürdürmek için gereken asgari koşulların oluşturulması için herhangi bir ihtiyacı karşılamaya yönelik kayda değer bir girişimde bulunmadı. Depremden 1 yıl sonra Hatay'ı ziyaret eden sayın cumhurbaşkanımızın `Merkezi yönetimle yerel yönetim el ele vermezse, dayanışma halinde olmazsa o şehre bir şey gelmez. Hatay'a geldi mi? Hatay mahsun kaldı, garip kaldı.' sözleri maalesef Hatay için neden hiçbir girişimde bulunulmadığının itirafı niteliğindedir. Yazın toz, asbest, haşere; kışın, selle yağmurla daha da zorlaşan koşullarda kadınların omzuna yüklenen sorumluluklar, bakım emeğinin kadınların görevi sayılması sebebiyle gün geçtikçe katlanarak artıyor. Ülkemizde kadın olmak pek çok konuda geride kalmaya sebep olurken afet süreci kadınların geride kalmasını ne yazık ki arttırmıştır. Deprem sonrası oluşturulan toplu barınma alanlarının birçok kadın tarafından tehlikeli ve güvensiz bulunduğu yapılan saha görüşmeleri sırasında ifade edilmiştir. Hem fiziksel koşulların güvensiz olması hem de yeterince mahrem ve hijyenik koşullar sağlamayan alanlar kadınların birçok konuda zorluk yaşamasına sebep olmaktadır. Kadınların yalnız ebeveyn, yalnız kadın, gebe kadın vb. olma gibi pek çok sebep kaynaklı kırılganlığının arttığı; deprem sebepli eş ve/veya çocuk kaybı yaşayan kadınların bu süreçte daha fazla zorluk yaşadığı görülmüştür. Kadınlar hem hizmetlere hem de kaynaklara erişmekte erkeklerden daha fazla zorluk yaşamaktadır. 
Sosyal devlet anlayışında, devletin sorumluluğunda olması gereken çocuk, hasta, yaşlı, engelli bakımı sosyal destek politikalarının geliştirilmemesi, metalaştırılan hizmetlerin fiyatlarının çok yüksek olmasıyla kadına yükleniyor. Kadınlar bu nedenle istihdamdan ya kopuyor ya da istihdam alanına giremiyor. Tüm bunlar ev içindeki o yoğun emeği görünmez kılıp, değersizleştiriyor. Emeğimizin görünür ve değerli olmasını sağlamaya yönelik herhangi bir düzenleme de yapılmıyor. Kadınlar kamusal alandan, sosyal yaşamdan, üretimden uzaklaşmak zorunda bırakılıyor. 
2023 yılında 315 kadın katledildi. Bu kadınların yaklaşık yarısının failleri evli oldukları kişilerdir. Uygulanmayan yetersiz yasalar, iyi hal indirimleri, verilen takipsizlik kararları adaletsizlik, göz ardı edilme, öfke duygusunu körüklerken maalesef kadına olan şiddetin her türlüsü — psikolojik, ekonomik, fiziksel, duygusal, cinsel olacak şekilde- devam ediyor. 
Kadına Karşı Şiddetin ve Aile içi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye ilişkin İstanbul Sözleşmesi'nden hukuksuzca çıkılması yetmezmiş gibi, 6284 Sayılı Kanun'un yerli ve milli olmadığını her fırsatta dillendiren iktidar, gerici-milliyetçi yeni ortakları ve medya eliyle kadın ve LGBTİ+ düşmanlığın', nefret söylemini yaygınlaştırıyor. 
Laik ve demokratik bir anlayışa dayanarak hazırlanan, salt aile hukuku ve özellikle kadının haklarını değil; doğumdan ölüme tüm hakların, kadın ve erkek tüm bireylerin kişilik haklarını güvence altına alan Medeni Kanun sil baştan ele alınmaya çalışılıyor. Bu amaç, 1926'dan bu yana, Medeni Kanun'un daha ileriye taşınması için özellikle kadınların verdiği mücadeleyi hiçe sayarak ve parlamentonun bugünkü yapısına dayanılarak yok edilmek isteniyor. Kesintili eğitim sistemi ve Milli Eğitim yönetmeliklerinde yapılan değişiklikler, özellikle kız çocuklarını evlilik adı altında istismara maruz bırakarak eğitimden koparıyor. ÇEDES gibi projelerle okullara manevi danışman adı altında ilimden fenden uzak, hükümetin cemaatlerle dirsek temasında yetiştirdiği imam-hatip mezunları atanıyor ve bilimsel eğitim yok ediliyor. Çocuklara çok küçük yaştan itibaren katı cinsiyetçi iş bölümünü yeniden üretecek pratikler Fetvalarla, merdiven altı cemaat ve tarikat kurslarıyla, diyanet ile bu sistem destekleniyor. Erkek egemen sistemin yeniden üretilmesi ile cinsiyetçi politikalar müfredata giriyor. 
Saygıdeğer kadınlar, Tüm bu saydığımız sorunlar ve koşullar neticesinde biz biliyoruz ki, kadın toplumun en yönlendirici, birleştirici ve koruyucu unsurudur. Bir kadının ilerlemesi mevcut ve gelecek nesillerin de ilerlemesi demektir. Bu sadece kadınların sorunu değildir, aynı zamanda bir toplumun kalkınması, gelişmiş medeniyet seviyesine erişmesi, sosyal adaletin sağlanması için de gereklidir. Kadının müdahil olmadığı, içinde yer bulmadığı hiçbir alan başarıyı yakalayamaz. 
Bizler de bu mücadelenin bir parçası olmak, Samandağ'daki kadınlara bir nefes olmak için Samandağ Kadın Yaşam Merkezi'ni Fondation de France desteğiyle çatı örgütümüz Kadın Koalisyonu, Samandağ Kadın Dayanışma Derneği ve Kadına Özgürlük ve Eşitlik Derneği (KÖVED) iş birliğiyle siz sevgili kadınlar için kurduk. Bu merkez sizin için var. Birlikte güçlenmek, birbirimize omuz vermek, dayanışma halinde olmak için var. Çünkü biliyoruz ki yaralarımızı biz birlikte sarabiliriz, sorunları birlikte çözebiliriz, yalnızken kendimizde bulamadığımız gücü birlikte bulabilir, birlikte parlayabiliriz. 
Bu hayatta, var olmaya ve var etmeye çalışırken; sabrınız ve sonsuz emeğiniz için, birleştirici ve üreten gücünüz için, kendiniz olduğunuz için, merkezimize gelip bizi onurlandırdığınız için her birinize ayrı ayrı teşekkür ederiz. Hoş geldiniz! İyi ki geldiniz!
Neşe Doğru’nun açıklamasının ardından Sisilya Okur, mini bir konser verdi.
Konserin ardından hazırlanan ikramlar sunuldu. Etkinlik sonunda kadınlara içerisinde çeşitli bitki tohumlarının yer aldığı keseler dağıtıldı.
Foto-Haber: Neslihan Sağaltıcı
 

Editör: Nezahat Fırıncıoğulları