CHP Kastamonu Milletvekili Hasan Baltacı, TBMM Genel Kurulu’nda; “Siz gelmeden önce bu ülkenin yüzde 73’ü kendi evinde oturuyordu; şimdi bu ülkenin bu ancak yüzde 56’sı kendi evinde oturuyor. 2013 yılında krediyle konut alanların oranı yüzde 42’ydi, bugün bu oran yüzde 6’ya gerilemiş durumda; krediyle konut almak artık imkânsız hâlde. 2010 yılında asgari ücretin yüzde 27’si kiraya gidiyordu, şimdi neredeyse tamamı kiraya yetmiyor...Bu ülkede Emine hanımlara saraylar bulunabilir, bu ülkede Hafize hanımlara ev bulunabilir ama asıl mesele Sadık ağabeylere, Sadık ağabeyin çocuklarına ev bulmak, yurt bulmak, barınak bulmak, güvenli konutlarda onları yaşatabilmektir” dedi.

TBMM Genel Kurulu’nda, bugün Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ile Gençlik ve Spor Bakanlığı ve bağlı kuruluşların bütçeleri görüşülüyor. Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı bütçesi üzerine söz alan CHP Kastamonu Milletvekili Hasan Baltacı, şunları söyledi:

“TÜRKİYE'DEKİ KİRA ARTIŞ ORANLARI TOKYO'YU, NEW YORK'U, LONDRA'YI VE PARİS'İ DE GEÇTİ. 21 YIL BOYUNCA ÜZERİNE İNŞA ETTİĞİNİZ İNŞAAT EKONOMİSİNİN ÇÖKMÜŞ OLDUĞU, İFLAS ETMİŞ OLDUĞU ANLAMINA GELİR”

"Geçen sene 2022 yılında Çevre Bakanlığı’nın 2023 yılı bütçesi görüşülürken bu kürsüde kira artışlarının nasıl bir aşamaya geldiğini anlatmıştık. 2 bin lira olan kiranın 10 bin liraya çıktığını, bazı illerde kiraların çok yüksek olmasından dolayı başka illere tayin isteyen memurların olduğunu, artık evlerin değil odaların kiraya verildiğini, hanedeki bir kişinin sadece ev kirasına çalıştığını, maaşlar, ücretler enflasyon karşısında erirken işçilerin, memurların ve emeklilerin yüksek kiraları ödeyemedikleri için memleketlerine ve köylerine göç ettiklerini, ev bulamayanların, kirasını ödeyemeyenlerin çareyi anne ve babalarının evlerine taşınmakta bulduğunu söylemiştik ama sadece bunu söylemedik, çözüm için yol da göstermiştik. O gün bugündür bu kürsülerde çözüm için yol göstermeye de devam ediyoruz. Ama siz o gün bizi dinlemiş olsaydınız bugün ev sahibiyle kiracılar karşı karşıya gelmez, mahkemelik olmazdı. Ev sahibi-kiracı kavgalarında kan dökülmez, cinayet işlenmezdi. Ekonomi yönetiminin başındaki isimlerden birisi, Merkez Bankası Başkanı annesinin evine taşınmak zorunda kalmazdı. Düşünsenize, bu ülkede fiyat istikrarını sağlamaktan, finansal istikrarı sağlamaktan sorumlu olan bir kurumun Başkanı çıkıp kira artışlarındaki istikrarsızlıktan dert yanıyor ‘İstanbul, Manhattan’ı geçti” diyor ama sadece Manhattan’ı geçmedik; Türkiye'deki kira artış oranları Tokyo'yu, New York'u, Londra'yı ve Paris'i de geçti. Bu ne demek biliyor musunuz arkadaşlar? Yirmi bir yıl boyunca üzerine inşa ettiğiniz inşaat ekonomisinin çökmüş olduğu, iflas etmiş olduğu anlamına gelir. 21 yılın sonunda en temel insan hakkı olan barınma hakkının sizin elinizle artık bir insani krize doğru gitmekte olduğunu gösteriyor demektir.

“2010 YILINDA ASGARİ ÜCRETİN YÜZDE 27’Sİ KİRAYA GİDİYORDU, ŞİMDİ NEREDEYSE TAMAMI KİRAYA YETMİYOR”

Siz gelmeden önce bu ülkenin yüzde 73’ü kendi evinde oturuyordu; şimdi bu ülkenin bu ancak yüzde 56’sı kendi evinde oturuyor. 2013 yılında krediyle konut alanların oranı yüzde 42’ydi, bugün bu oran yüzde 6’ya gerilemiş durumda; krediyle konut almak artık imkânsız hâlde. 2010 yılında asgari ücretin yüzde 27’si kiraya gidiyordu, şimdi neredeyse tamamı kiraya yetmiyor. Millet İstanbul'da, Ankara'da, İzmir’de barınamıyor ama Anadolu’da da durum bundan farklı değil. Kastamonu'da son bir yılda konut fiyatları yüzde 133 arttı, son iki yılda yüzde 500 arttı. Kiralarda da durum farklı değil; son bir yılda kira artış oranı yüzde 300, son üç yılda kira artış oranı yüzde 700 olmuş durumda. Sadece vatandaşa ait mülklerde değil, devlete ait mülklerde de kira artış oranları yüzde 500-600’lere dayanmış durumdadır.

“BARINMA KRİZİNİN ÖNÜNE GEÇMEK İSTİYORSANIZ, KİRA FİYATLARINI DÜŞÜRMEK İSTİYORSANIZ HER ŞEYDEN ÖNCE SOSYAL KONUT ÜRETMEK ZORUNDASINIZ”

Şimdi, iktidara düşen siyasetçisiyle, bürokratıyla dert yanmak değil, olanı biteni anlatmak değil, çözüm üretmek olmalıdır. Merkez Bankası Başkanı’nın yaptığı gibi dert yanmak kolay, Mehmet Şimşek'in yaptığı gibi hayal satmak kolay, Cumhurbaşkanı’nın yaptığı gibi ev sahiplerini suçlamak kolay ama bunların hiçbiri sorununu çözmeye yetmiyor, yetmediği gibi büyütmeye de devam ediyor. Bu ülkede barınma krizinin önüne geçmek istiyorsanız, kira fiyatlarını düşürmek istiyorsanız her şeyden önce sosyal konut üretmek zorundasınız. Diğer bütün çözüm önerilerinin yanı sıra sosyal konut üretmek için, kiralık konut üretmek için merkezi bütçeden yerel yönetimlere bütçe ayırmak zorundasınız. Hatta merkezi bütçeden hiç değilse asgari ücretle çalışanlar için kira payı ayırmak zorundasınız. Daha önce söylemiştim, muhtaç olduğunuz bütçe yandaşlarınıza aktardığınız rantta mevcuttur.

“BU ÜLKEDE HAFİZE HANIMLARA EV BULUNABİLİR AMA ASIL MESELE SADIK AĞABEYLERE, SADIK AĞABEYİN ÇOCUKLARINA EV BULMAK, YURT BULMAK, BARINAK BULMAK, GÜVENLİ KONUTLARDA ONLARI YAŞATABİLMEKTİR”

Sadece bir tane örnek vermek istiyorum: İstanbul’da sizin yönettiğiniz yirmi beş yıllık dönemde yapılan 130 tane mega projede elde edilen rantın miktarı 85 milyar dolar. Değerli arkadaşlar, 85 milyar dolar ne demek biliyor musunuz? Bugünkü fiyatlarla tam olarak 2,5 milyon konut demektir. Yani sadece İstanbul'da imar rantlarıyla elde edilen 85 milyar dolarla tam 2.5 milyon konut üretmek mümkündü, Türkiye'yi saymıyorum bile. Değerli arkadaşlar, şunu ifade etmek istiyorum: Bu ülkede Emine hanımlara saraylar bulunabilir, bu ülkede Hafize hanımlara ev bulunabilir ama asıl mesele Sadık ağabeylere, Sadık ağabeyin çocuklarına ev bulmak, yurt bulmak, barınak bulmak, güvenli konutlarda onları yaşatabilmektir."

Kaynak: anka