Samandağ’da 1 Mayıs Samandağ’da 1 Mayıs

Samandağ’ın ilk kadın gazetecisi, duayenimiz Samandağ Gazetesi kurucusu Şahiye Say’ın altıncı kitabı olan “AN”lar yayımlanarak raflardaki yerini aldı.
Samandağ’ın ilk kadın Gazetecisi Şahiye Say, gazetemizi ziyaret ederek, yeni kitabını hediye etti.
Cemre Gazetesi olarak; duayen gazeteci, sevgili Şahiye Say’a ziyaretinden dolayı teşekkür ediyor, daha nice kitaplara imza atması dileğiyle çalışmalarında başarılar diliyoruz.
SAY’IN KİTABI "AN"LAR'A DAİR
Gazetecilik yaşamına 16 ödül sığdıran Şahiye Say, geçirmiş olduğu kaza sonucu 2 kez beyin ve 3 kez de sağ kol ameliyatı olmasına, süren tedavisi ve konuşma güçlüğü çekmesine rağmen yazmaya ve aktif gazetecilik hayatını sürdürmeye çalışıyor.
Samandağ basınının öncü ismi Şahiye Say’ın anı, bireysel deneyim, anlatı ve yer yer öyküsel nitelikler taşıyan yapıtı 120 sayfadan oluşuyor.
Daha önce röportaj, köşe yazısı ve şiir dallarında kitap yayımlayan Şahiye Say ‘Anlar’ ile herhangi bir yazınsal türe doğrudan yerleştirilemeyecek bir yapıt ortaya çıkarmış. Say “AN’lar” kitabı anı, bireysel deneyim, anlatı ve yer yer öyküsel nitelikler taşıyan bir yapıt.
Şahiye Say’ın kaza öncesinde el yazısıyla yazdığı metinlerden oluşan kitap taslağını deprem sonrasındaki koşullarda Ankara’daki hemşehrimiz Turan Bekmez daktilo etmiş. Yine bir Samandağlı olan Şair Yazar Yuşa Arış, kitabın bir bölümünü düzenlemiş.
Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi eski dekanı Prof. Dr. Abdülrezzak Altun, Samandağ yerel basınının duayeni, 40 yılı aşkın bir süredir gazetecilik yapan Şahiye Say’ın “An”lar’daki sunuş bölümünde şu ifadelere yer vermiş: 
“Bu bir öykü kitabı değil. Edebi bir tür olarak nasıl tanımlanabileceği hakkında bir fikrim yok açıkçası. Bir tür hafıza akışına dair kayıt demek doğru olur mu? Okuyucu bu soru ekseninde okusun isterim "An"lar’ı.
Kitabı anlatmak için yazarından başlamak gerek. Şahiye Say ile neredeyse 5-6 yılı bulan yakın tanışıklığımız var. Öncesi de var. Aynı dönemlerde okumasak da, aynı okuldan mezunuz. Gazetecilik mesleğinin içinde yoğun uğraşlar verdiği dönemlerde karşılaşmışlığımız, konuşmuşluğumuz var. Ama asıl tanışıklığımız 2014 yılında geçirdiği trafik kazasından sonra oldu. Ölümlerden döndü demek daha doğru bir tanım olur belki. Özellikle beyin travması konuşma yetisi başta olmak üzere pek çok becerisini etkiledi. Samandağlı dostlarının, öğrencilik yıllarında BYYO'lu ve SBF'li arkadaşlarının sağlığına kavuşması için ne çok destek verdiklerini biliyorum.
Bizim daha yakın tanışıklığımız kaza sonrası özellikle konuşma yetisini yeniden kazanabilmek için aldığı terapiler nedeniyle Ankara'ya gelişiyle hızlandı. Mezun olduğu okul, bugünkü adıyla Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Ankara ziyaretlerinin ana merkezi oldu Sadece ben değil, her düzeydeki arkadaşlarım Şahiye hanımı sahiplendik, kucakladık. Kelimeleri bulmakta, konuşmakta zorlanıyordu. Kazanın etkisiyle bedensel arazların varlığını çektiği acıları hissedebiliyorduk. Ama o sonsuz bir enerjiyle Samandağ ve Ankara arasında neredeyse 2 ayda bir yolculuk yapıyordu.
Bu yolculuklarda hazırlamak istediği kitaplarla ilgi önerilerim oldu, çabasını destekledik, Su Taneciklerini, Ayrıntılar'ı ve Sihirleri çıkarttı.
6 Şubat 2023... Binlerce canımıza mal olan deprem Samandağ'ı da vurdu. O günkü telaşımız Şahiye Saydan haber almaktı. Sonrası ciltler dolusu yazılır. Evi hasarlıydı. Kendi iyiydi. Annesi, iki erkek kardeşi ve onların eşleri ve çocukları iyiydi. Ama ne yazık ki Antakya'daki kız kardeşini yitirmişti.
O günün karmaşasını depremi doğrudan yaşama yanlar bile hatırlayacaktır. Ne gidebiliyorsun, ne gelebiliyorsun, fırsat buldukça konuşmak ve oradaki çaresizliği duymak. Zar zor, bölgeden dönen bir yardım aracıyla Ankara’ya geldi. Üstünde kendisine birkaç beden bu yük bir kabanla, kış günü ilk ulaştırılan yardım malzemelerinden temin edilmiş. Birkaç gün kendisine destek olan dostlarının evinde, sonrasında Medya Serin Anıttepe'deki misafirhanesinde, ama gündüzleri hep fakültede.
Daha önceki kazanın travmaları henüz geçmemişken, depremin yaram psikolojik travmanın etkilerini gözlemliyorduk. Ama o bizimle olan birlikteliğini sağaltıcı bir şey olarak değerlendirdi. Deprem sonrası ihtiyaçlar, yardımlara dair idari işlemler vs. derken birlikte çok vakit geçirdik.
Geceleri uyuyamadığı için okumak ya da yazmakla uğraşıyordu. “Bir kitap daha yazdım" dedi. İlk durak Tufan Bekmez, o da Hataylı. El yazısıyla yazmış onlarca sayfayı daktilo etti. Bir Samandağ ziyaretinde sevgili Yuşa Arış bir bölümünü okudu ve düzeltti. Sonrasını yine ben okudum.
Bu önsözü bu nedenle yanıyorum. İlk satırlarda "hafıza akışı kavramını kullanmıştım, Kitabı başından sonuna kadar okuyanlar yazarın yukarıda kısaca anlatmaya çalıştığım öznel durum ve sorunlarını göz önünde bulundursunlar "An”lar kaldığınız yerden devam edeceğiniz bir roman değil. Aynı hepimizin günlük dünyasında olduğu gibi kendi içinde bütün, yan yana geldiğinde aynı, ama hepsi bir arada bir "Hatay Mozayiği” gibi. Bir havai fişek gösterisi gibi parlayıp sönüyor, biri sönmeden diğeri parlıyor. Ama en önemlisi başkasının zihnine dair bir seyir defteri, İyi okumalar…”
Foto-Haber:Neslihan Sağaltıcı

Editör: Nezahat Fırıncıoğulları