Çoğulcu Demokrasi Meclisi (ÇOĞULDEM)’den Mevlüd Oruç cumurbaşkanlığı seçim öncesi adaylık ve ittifak sürecini kaleme aldı.
Seçim sürecinde bu güne kadar yaşananlarla önümüzdeki günlerde olası hamleleri irdelerken çok önemli tespitlere yer veren Oruç yazısında şu ifadelere yer verdi. 
 SON SÖZ
 "Son Sözü Başa aldık. Önümüzdeki seçimin iki tarafı vardır. İktidarda olan Erdoğan ve Ergenekon ittifakı ile HDP ve Demokrasi güçleri. Kazanacak veya kaybedecek olan iki taraf bunlardır. Hangi taraf güçlerin dizilimini doğru yaparsa zafer onundur. Muhalefet partileri ya kazanılacak yada tarafsızlaştırılacak olanlardır.  Karşı cepheyi büyütecek ve  birleştirecek yanlış taktik ve tutumlar uzun süre kendimize gelemeyeceğimiz bir yenilgiye sebep olur. Bütün bu olumsuz şart ve ahval içinde dahi HDP ve diğer demokrasi güçleri, güçler dizilimini doğru yaparak başkanlık seçimini kazanacak taraf olabilir. Önümüzdeki seçimde demokrasi güçleri için yakalanacak ana halka Erdoğan’ın seçimi kaybetmesi ve gitmesidir.
“DOST ACI SÖYLER”
Sözlerimiz acıtabilir, ama iyi dostlar ne kadar moral bozucu olursa olsun doğruyu bulmak için gerçekleri söyleyenlerdir. Böyle bir girişten sonra izninizle dostça acı sözümüzü söyleyelim.
SEÇİMDE YAKALANACAK ANA HALKA NEDİR?
Seçim sathı mealine girdik. HDP dahil bütün demokrasi güçleri inisiyatif almaktan geri duruyor ve kendiliğindenliğe teslim olmuştur. Başkan adayı belirleme bağlamında inisiyatifsizlik açıkça ortaya çıkmıştır. Örneğin, Muhalefetin göstereceği başkan adayını, HDP’nin ret etmeyeceği şekilde “Altılı Masanın” belirlemesini ve HDP’ye sunması beklentisi var. Hâlbuki Politik duruş ve özne olmak, tam tersi bir tutum almayı gerektirir. HDP ve Demokrasi güçleri inisiyatif almalı, muhalefetin başkan adayını, “Altılı Masanın” ret edemeyeceği şekilde HDP belirlemeli ve “Altılı Masaya” sunması gerekiyor.  Bu görev hala yerine getirilmeyi bekliyor. Sorun başkan adayının nasıl belirleneceğidir. HDP ve Demokrasi güçleri adayı belirlerken,  sağ ve sol en geniş yelpazeden oy alıp seçimi kazanacak ve altılı masanın da en azından “Ehveni Şer” olarak kabul edebilecekleri, sindirebilecekleri uzlaşma adayı olmalıdır. Bu seçimler Kürt sorununu çözecek, Barışı sağlayacak, Demokrasiyi, İnsan haklarını ve eşitliği yerleştirecek, yoksulluğu yok edecek sihirli bir seçim değildir. Şu an böyle bir gerçeklik yoktur.  İlerleme ve atılım dönemi ve durumu yoktur.  2015 Haziranından itibaren sürekli gerileyen demokrasi cephesinin tutunabileceği bir mevzi olması için bu seçimin kazanılması önemlidir. Erdoğan- Ergenekon blokunu parçalayacak, taktik başarı sağlayacak, saldırıları göğüsleyebileceğimiz demokratik mevziler kazanmak için bu seçimleri kazanmak ve Erdoğan’ın kaybetmesi önemlidir. Önümüzdeki seçim “Cennetin kapısını açmayacak belki, ama cehennemin kapısını kapatmalıdır”. Seçimi kazanmanın vereceği moral Üstünlük, dinamizm, enerji, sinerji ve rahatlık ile kartların yeniden karılması, oyunu yeniden kurma, yeni bir program, yeni hedefler, yeni tetkikler vb yapma olanağımız olabilir. Ama şu an iktidarda olan Erdoğan-Ergenekon ittifakı seçimi kazanırsa bunların olma ihtimali sıfıra yakındır. Başkanlığı Erdoğan kazanırsa,  başta HDP’yi ve diğer demokrasi güçlerini dağıtmaya, bitirmeye çalışacak ve azda olsa var olan demokratik direniş merkezlerini ve Halk muhalefetini dağıtmaya ve bitirmeye çalışacaktır. HDP ve diğer demokrasi güçleri demoralize olacak ve uzun süren çöküntü yaşanacaktır. Demokrasi mücadelesi veren insanlar özeline çekilecek, umutsuzluk mücadele azmini kıracaktır. Erdoğan tekrar başkanlık seçimini kazanırsa Hümeynileşecek ve bütün diktatörler gibi ömür boyu iktidar olmak için yasal kılıflar uyduracaktır. Unutmayalım ki Hitlerde seçimle iktidar oldu ve Almanya’nın ve komşularının ve dünyanın başına felaketler getirdi. Başka bir bağlamda ise Türkiye’nin yeniden kuruluşunun kurucu lideri Erdoğan konumu hazırlanıyor. Şimdiden Erdoğan ile Atatürk benzeştirmeleri, “Hedef 1923 ten Hedef 2023’e”  şeklinde paralellikler kuruluyor ve Erdoğan’ı Atatürk konumuna, seviyesine getirme alt yapısı, iklimi oluşturulmuştur. Türkiye tipi başkanlık sisteminde bütün yetkiler Cumhurbaşkanında toplandığı için parlamento etkisiz kalıyor. Mevcut sistemde başkanlık sistemi ancak anayasayı değiştirerek değişebilir. Bu seçimde hiçbir tarafın anayasayı değiştirecek meclis çoğunluğuna ulaşmayacağı açıktır. Bundan dolayı önümüzdeki seçim de yakalanacak ana halka Erdoğan’ın seçimi kaybetmesi ve gitmesidir.
ALTILI MASA YENİLGİYE DOĞRU GİDİYOR
Seçimde Erdoğan’ın zafer kazanması, 6’lı masa için sıradan bir şeydir. 6’lı masa “bu seçimde kazanmadık ama seçimden sonraki pazarlıklarda kazanırız veya bir daha sonraki seçimde kazanırız” rahatlığındadır. Mevcut antidemokratik düzen altılı masanın yabancısı değildir, onlarında düzenidir. Seçimi kazanma mücadelesinin motoru altılı masa değil HDP ve demokrasi güçleridir. Erdoğan’ın zafer kazanması durumunda bile altılı masa “oyumuz arttı, oy oranımız arttı, milletvekili sayımız arttı vb” yenilgiden kendilerine başarı hikâyeleri çıkarmakta bir beis görmeyeceklerdir. “Altılı Masa” yenilgiye doğru giden yolun taşlarını döşüyor. Kılıçdaroğlu bir şekilde kendini aday yapmak uğraşı içindedir. Bundan dolayı en başta “onlar belediye başkanı kalsın” diyerek, seçimi kazanma ihtimali olan Ekrem İmamoğlu’nun ve Mansur Yavaş’ın adaylığının önünü kesti. Meral Akşener de Mansur Yavaşın adaylığını değil kendi adaylığının yolunu açmaya çalıştığı açıktır. Demokrasi güçleri “Kılıçdaroğlu aday olursa destekleriz” vb açıklamalardan kaçınmalıdır.  Kılıçdaroğlu ’nun kariyerist küçük hesapları ile Erdoğan’ın seçim zaferi engellenemez ve Erdoğan+Ergenekon cephesinin iktidarı yıkılmaz.  Kılıçdaroğlu ’nun adaylığı sadece Kılıçdaroğlu ‘nun adaylığı ile kalmaz. Siyasette her hamlenin yaratacağı domino etki ile oluşacak siyasi reaksiyonlar zincirini önceden görebilmek ve uygun hamleleri yapmak hayati önemdedir. Şöyle ki, Kılıçdaroğlu ’nun aday olması ile İYİ Partililer, Kılıçdaroğlu’na oy vermeyecek ve nasılsa seçim ikinci tura kalacak hesabı ile Meral Akşener de aday olmaya hazırlanıyor. Meral Akşener’in aday olması durumunda HDP aday göstermek zorunda kalacağı da yüksek ihtimaldir. Çok adaylı bir seçimde ikinci tura kimin kalacağı belli olmaz ve Erdoğan’ın seçimi kazanma ihtimali yüksektir.
HDP SEYİRCİ Mİ?
İkinci turda “İki ucu da yanlış olan değnekten” birini seçmek zorunda kalmamak için HDP ve Demokrasi güçleri seyirci konumundan çıkıp oyuna girmeleri için fazla zamanları kalmadı. “Altılı Seçimde karşı cepheyi, Demokrasi Güçlerine karşı birleştirecek adımlardan kaçınmak hayati önemdedir.  “Altılı Masayı” HDP’ye, demokrasi, direniş ve halk güçlerine en az zarar verecek konumda tutabilmek için politika üretmek önemlidir. “Altılı Masa” nasılsa bize muhtaçtır, şimdi biz koşullarımızı dayatalım” yaklaşımı sorunludur. “Altılı Masa’nın” Seçimi kazanma derdi olmayabilir ama HDP ve demokrasi güçleri bütün Türkiye toplumu için fedakarlık yaparak seçimi kazanması hayati önemdedir. HDP ve Demokrasi güçleri altılı masaya koşullar dayatmak değil, politika üretip yol haritası göstermelidir. Yapılan anketlere göre Erdoğan karşısında Mansur Yavaş’ın ve İmamoğlu’nun kazanması şansı yüksektir. Hatta Mansur Yavaş’ın kazanması daha garantili görünüyor. HDP ve Demokrasi güçlerinin Erdoğan karşısında destekleyecekleri aday Türkiye toplumunun en az karşı çıktığı ve uzlaştığı aday Mansur Yavaş olması gerektiğini değerlendirmeye almalarında fayda vardır.
 NASIL TÜRKİYELİLEŞİR HDP?
Seçimi kazandıktan sonra ne yapılacağı elbette önemli ama şu anda sanki  “Dereyi görmeden paçayı sıvama durumu var gibi”. Sanki seçimi kazanmışız gibi bir hava var ki çok yanıltıcıdır. HDP ve demokrasi güçleri, sadece kendi siyasi mahallelerine değil, altılı masaya ve bütün Türkiye toplumuna kurtuluşun yol haritasını çizme iddiasındadır veya öyle olmalıdır. HDP bu perspektif ile başkan adayı önererek, altılı masaya ve Tayyip Erdoğan’ı artık istemeyen büyük çoğunluğa ve tüm Türkiye’ye çıkış yolu çizmiş olur. HDP Türkiyeli olduğunu HDP ye en uzak olanların bile gözüne sokacak şekilde Türkiye politikası üretmiş olur. Türkiyelileşmek için etnik, inanç ve siyasi gruplarının listelere doldurulması ve temsiliyeti yeterli değildir. Türkiyelileşme için asıl belirleyici olan tüm Türkiye toplumunu görerek politika üretmektir.
ADAY NASIL BELİRLENECEK?
HDP’nin ve demokrasi güçleri için soru aday kim olacak? Sorusu değil, Aday nasıl belirlenecek sorusudur? Teknoloji artık toplumun eğilimini yüksek bir doğruluk oranı ile görünür kılabiliyor. Türkiye toplumunun eğilimini başkan adayı olarak HDP’nin önermesi HDP’nin bütün Türkiye için politika üreten Türkiyeli parti olduğunu en görmek istemeyenlerin gözüne batırır. HDP güvenilir, Sağa sola satılmayacak 2-3 anket şirketine anket yaptırabilir. Anketten toplumun tercihi hangi yönde ise bizim adayımız o olacaktır diye duyurulabilir.  Böylece altılı masanın küçük hesap kariyerist heveslerini yenmelerini sağlar. Bu yol haritası ile HDP ve Demokrasi Güçleri başta Türk halkı olmak üzere tüm Türkiye Halklarının güvenini kalıcı bir şekilde edinmiş olur. İç ve dış operasyonlarla hırçınlaşmamızı ve muhalefete de resti çekerek yalnızlaşmamızı ve Tayyip Erdoğan’ın zaferine giden yolu kendi elimizle açmamızı istiyorlar. Aradığımız ehveni şer ve uzlaşma adayı Mansur Yavaş olduğu değerlendirmeye alınmalıdır.  HDP’nin Mansur Yavaş’a ve İYİ Parti’nin İmamoğlu’na direnç koyması Çocuk hastalığıdır. Kılıçdaroğlu ve Akşener’in, bütün Türkiye toplumu için, kariyerist küçük hesaplarını bu seçimde bir kenara bırakmalarını Tayyip Erdoğan’ı bu seçimde yenebilecek adaylar olan Mansur Yavaş veya Ekrem İmamoğlu’nun yolunu açmaları gerekiyor.”
Foto-Haber:Nezahat Fırıncıoğulları

Editör: TE Bilişim