Samandağ Belediyesi ve Samandağ Özel Deniz Hastanesi işbirliğiyle 1 -31 Mart Kolan Kanseri Farkındalık Ayı kapsamında  Deniz Hastanesi doktorlarından Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Mehmet Oduncu tarafından vatandaşlara yönelik “Kolon Kanseri” hakkında bilgilendirme konferansı gerçekleştirildi.                   
Samandağ Belediye Konferans salonunda gerçekleşen konferansta katılımcılara Deniz Hastanesi tarafından hastanede yapılacak muayenede  %50 indirim hediye edildi. Deniz Hastanesi’nin başarılı doktorlarından Op. Dr. Oduncu, konuşmasına kendini tanıtarak başladı. Oduncu, konferansta verdiği bilgide "Mart ayının farkındalığını sizlere anlatmak mart ayı Tıbbi açıdan önemli bir yer ediniyor. Aslında Halk sağlığı açısından önemli bir ay. Biliyorsunuz toplumda sıkça görülen bazı kanser türleri var. En çok duyduklarınızdan bir tanesi meme kanseridir. Bu üç içerisinde olan ama toplum tarafından maalesef çok bilinmeyen, farkındalığı oluşmamış bir diğer kanser “Kolon Kanseri” yani kalın bağırsak kanseridir. Kalın bağırsak kanseri toplumda çok yaygın görülür. Kişiler çok farklı şikayetlerle bize başvurur ama maalesef toplumda bir rutin taramak, bir değerlendirme ya da hekime başvurma açısından maalesef bir algı ve bir farklılık oluşmuş değil. Tabi bu farkındalığı oluşturma adına biliyorsunuz hem ülkemizde hem dünyada bazı sağlık kurumları var. Bu sağlık kurumları insanların hekime başvurması bir hastalık gelişmeden önce hastalığın önlenmesi açısından bazı sistemler yaratmış durumdalar. İşin özü şu ki aslında bu bir devlet politikası yani tanıma sürecidir. İnşaların sağlıksız bir duruma düşmeden bu duruma engel olmak hem günlük hayatlarını sürdürmeleri hem de iş hayatına katılımlarını aksatmaması için yapılan bütün uygulamalardır. Özetle hepinize tekrardan hoş geldiniz diyorum. Bu sunu8mun konusu “Kolon Kanseri” yani kalın bağırsak kanseridir. Neden oluştuğunu, neler yapabileceğinizi anlatmaktır. Kolon Kanseri, ortalama 1,5 metrelik bir bağırsaktan köken alan bir kanser türüdür. Kalın bağırsağın içerisinde bazı etli çıkıntılar oluşur, bu etli çıkıntıların adları Poliptir, bu polipler nedeniyle oluşan bir kanser türüdür. Kalın bağırsak içerisinde kadifemsi bir tabaka var ve bu tabaka içerisinden köken alıyor. Az önce belirtiğim gibi hem kadın hem erkeklerde dünyada en sık görülen üçüncü kanser türüdür. Ve öldürücülük açısından dördüncü sırada olan bir kanserdir. 
Her yıl ortalama 6 bin kişide tanımlanıyor yani 6 bin yeni vaka demek. Bu hastalık dolayısıyla ortalama 30 bin kişi bir şekilde ameliyat veya ilaç tedavileri alıyor. Bir polip oluştuğunda kalın bağırsağın içerisinde, her bir polipten bir kanser gelişme ihtimali %3 ile %5 arasındadır. Kalın bağırsağın içerisinde farklı boyutlarda polipler oluştuğunda bu polipler zamanla büyümeye ve o bağırsağın içerisinde yer kaplamaya başlar, bu yer kaplayan kitleler kişilerde farklı şikayetler oluşturmaya başlar.  Bu poliplerin büyümesiyle birlikte bazı damar yatları bu polipler ileri doğru ilerliyor ve kendi kanlanma sistemini oluşturuyor. Bu kitleler büyüdükten sonra, önce büyümeye bağlı kalın bağırsakta büyük abdestin geçişini engelleyerek karında şişkinlik, hazımsızlık, kabızlık ve bazen ishal gibi şikayetler yapabiliyor. Aynı zamanda kanamda yapabildiği için kakayla karışık kan gibi bulgularda olabiliyor. Tabi ki kitlenin büyüme etkisiyle birlikte kabızlığın dışında malum kötü hücre barındırdıkları için bu kötü hücreler vücutta bazı maddelerin salınmasına sebep oluyor. Kişilerde iştahsızlık ve kilo kaybı gibi değişiklere sebep oluyor. Biz bunlara alarm semptomu diyoruz yani bir kişide kilo kaybı varsa, nedeni açıklanmayan kansızlık varsa bu mutlaka araştırılması gereken bir durum demektir. Bu nedenle hemen Endoskopi ve Kolonoskopi yapılması lazım. Biz bir polip gördüğümüzde mutlak bir suçlu durumu oluşur kafamızda, bir polip gördüğümüz anda mutlak onu çıkarmak isteriz. Polipi aldığımızda   %100 kanser gelişimini önlemiş olursunuz, bu çok kritik ve çok önemli önlenebilir kanser bu. Belli aralıklarla insanlar bize gelmeli, bir Kolonoskopi ve Endoskopi yapılmalı. Bu işlemlerde herhangi bir polip gördüğümüzde o polipler almalıdır. Toplumda kanser denince akla o hastanın kaybedileceği ve kötü durumlara düşeceği akıllara gelir ama aslında durum böyle değil. Şu an yaptığımız sunumda ki gibi farkındalık düzeyini artırmak. Bu durumun farkında olursanız, bunu bilirseniz hekime gidersiniz. Bilmiyorsanız bu süreç tamamlana kadar yani kalın bağırsağın içerisinde ki bir polip büyüyüp kalın bağırsağı tıkayana kadar ya da orada kansızlık yapana kadar tabi ki durumun farkına varamayacaksınız demektir. 
 Güzel haber, neyse ki Kolonoskopi denen bir şey var. Kolonoskopi biliyorsunuz ki Türkiye’de pek yaygın değil maalesef. Bundan bir on yıl öncesine kadar Samandağ’ında 5-6 yıl öncesine kadar Kolonoskopi işlemi burada yapılamıyordu. Dediğim gibi bu bir devlet politikası, ülkenin her iline hatta her ilçesine kadar bir Kolonoskopi ve Endoskopi ünitesinin olması ve insanların bu üniteye ulaşması önlenebilir ölümlerin önüne geçmek demektir. Toplumun üç yüz de birini mutlaka taramak gerekli demektir. Ortalama 150 bin nüfuslu bir yerde bir ünitenin en az 450- 600 arasında bir tarama işlemi yapması gerekir demektir. Demek ki kişinin bir hastalığı, şikâyeti olmadan bir şey yapmak lazım. 
Peki ne zaman yapmak lazım? Burada görme sıklığına göre tanımlanmış bir algoritma var, yaklaşım var. Bu yaklaşım diyor ki kişinin herhangi bir şikâyeti yoksa dahi 50 yaşını doldurduktan sonra bir kişi 5 yılda bir Kolonoskopi yaptırmalı. Bu Türkiye’de ve dünyada rutin yapılan bir uygulamadır.
Daha erken yaşlarda bunu yapmak gerekiyor mu? Evet oda şöyle olur, eğer kişinin ailesinde bazı risk faktörleri varsa, en başta diğer kanser türlerinden bahsederiz. Yani ne demek bu, herhangi bir akrabasında Kolon Kanseri, mide kanseri, rahim kanseri, yumurtalık kanseri gibi kanserler varsa o zaman 40 yaş üstünde 5 yılda bir rutin tarama önerilir. 
Erken tanı, %100 kanseri engelleme şansına sahiptir. Tabi burada kanseri erken tanısı koyması ve aynı zamanda daha henüz kanser dahi olmamışken bir polipin görülmesi ve o polipin alınmasıyla mümkün.
Risk Etmenleri; en önemli etmen kişisel genetik faktörler, kişinin bir genetik eğilimi, çift vuruş diye bir ifade vardır. 1. Vuruş, hepimizin dünyaya geldiğimiz andan itibaren barındırdığımız bir genetik bir kütüphanemiz var. Bizde, kalp hastalığı olacak, kanser olacak, otoimmün hastalık olacak, ne olacağını içimizde ki genetik kütüphanemiz belirler. 
2. vuruş ise çevresel faktörlerdir. Çevresel faktörler ise yeme içme ve yaşam alışkanlıklarımızdır. Maalesef özelikle son elli yıl içerisinde günlük hayatımızın hızlanmasından dolayı, ışığın varlığı, her saat her dakika alıştırabilme, yeme alışkanlıklarımızın olmasıyla birlikte özellikle koruyucu maddeleri içeren gıdaların tüketilmesi, paketli gıdaların tüketilmesi çok ciddi bir negatif etki. Diyet bozuklukları çok ciddi bir risk faktörleri oluşturuyor. Burada liften fakir beslenme oldukça negatif etkiler artıyor. Liften kastimiz hepimizin bildiği yeşillikler, sebzeler, günlük öğünlerde pişmiş veya çiğ sebzelerin tüketilmemesi bir risk faktörü yaratıyor. 
Son çalışmalar şunu söylüyor; eskiden et ve et ürünlerinin tüketilmesi Kolon Kanseri gelişimine risk yaratır diye söylenirdi. Doğrudan bir etkisinin olmadığını söylüyor, hayvansal yağlarının ciddi bir etkisi yok ama bu, bu şekilde aşılanmış. Pişirilmiş gıdaların tüketilmesi ciddi bir risk yaratmaz ama lif açısından mutlaka zengin olmalı gıdalar bu önemli. 
Sigara; her türlü kanser risklerini tetikliyor maalesef sadece Kolon Kanserini değil dokuların eskimesine, yaşlanmasına aklınıza ne geliyorsa. O yüzden sigara günlük hayatınızın içinde olmamalı.
Egzersize çok vurgu yapılır, vücuttaki kanlanmanın artışını, kötü toksinlerin vücuttan atışını, vücutta salgılanan bazı özel maddeler var, Endorfin dediğimiz bazı maddeler, bunlar hücrelerin yenilenmesini sağlıyor.  Kötü hücrelerin azalmasını ve oluşmasını engelliyor. Bu açıdan çok önemli.
En baştan söylüyorum bir Kolonoskopi, bir farkındalık diyorum. Kolonoskopi bir tarama aracıdır ve toplumda bir ön yargı var maalesef Kolonoskopi işlemine karşı. Kolonoskopi işlemi şu anda oldukça konforlu bir işlem. Artık rutin bir şekilde hastalara işlem anında bazı ilaçlar veriliyor, hastalar işlem anında uyuyorlar, bir şey hissetmiyorlar. Hasta, işlem için beş dakika uyuyor ve uyanıyor. Bir zahmet varsa zahmeti bize. Bazı hastalarda işlem 5 dakika sürerken bazı hastalarda işlem 5 dakika sürmüyor. Niye bu kadar fark var? Her kesin parmak izi aynı değil, kalın bağırsağı da aynı değil. 
Kolon Kanseri önlenebilir bir hastalıktır, bu nedenle farklılığı artırmak, bilinçlenmenizi sağlamak amacıyla böyle bir sunum yaptık. Çok teşekkür ederim beni dinlediğiniz için. Hepinize sağlıklı günler dilerim." ifadelerine yer verdi.
Foto-Haber:Neslihan Sağaltıcı
 

Editör: TE Bilişim