“Kuduzlu Hayvanın İnsanlara Teması Ya Da Saldırısı Olmadı” “Kuduzlu Hayvanın İnsanlara Teması Ya Da Saldırısı Olmadı”

İskenderun Ticaret ve Sanayi Odası’nın ev sahipliğinde kente gelen Jeolog ve deprem bilimci Prof. Dr. Naci Görür, Hatay’ı depreme dayanıklı kent yapmak gerektiğini söyledi.
Görür, İskenderun Ticaret ve Sanayi Odası tarafından İskenderun Belediye Kültür Sarayı'nda düzenlenen "İskenderun'un Depremselliği ve Deprem Dirençli İskenderun" söyleşisine katıldı.
Düzenlenen söyleşiye; İskenderun Kaymakamı Murat Sefa Demiryürek, Hatay Milletvekilleri Nermin Yıldırım Kara, Necmettin Çalışkan, İskenderun Belediye Başkanı Mehmet Dönmez, Belen Belediye Başkanı İbrahim Gül, Cumhuriyet Başsavcısı Muhammet Emin Ünalan, eski Milletvekili Suzan Şahin, İskenderun Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Levent Yılmaz ile çok sayıda vatandaş katıldı.
Hatay'da deprem üreten birden fazla fay olduğunu belirten Görür, kentin depreme dirençli ve hazır hale getirilmesi gerektiğini belirtti.
Günümüzdeki bilim ve teknolojiyle depreme dirençli kentleri oluşturmanın mümkün olduğunu dile getiren Görür, kentin depreme dayanıklı hale getirilmesi için mikro bölgelemeyle, fay analizi, risk analizi ve risk azaltma çalışmaları yapılması gerektiğini vurguladı.
Görür, Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat 2023'teki depremlerde Doğu Anadolu Fayı'ndaki enerjinin, Adana'nın Yumurtalık ilçesi ile Osmaniye Fayı civarına transfer olduğunu belirtti.
Açılış konuşmasını İskenderun Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Levent Yılmaz’ın yaptığı konferansta deprem uzmanı Prof. Dr. Naci Görür, depremin ciddiye alınması gereken büyük bir sorun olduğuna işaret ederek “Eğer işi ciddiye alırsak, biz İskenderun’u hükümetin de yardımıyla deprem dirençli hale getiririz. Depreme dirençli İskenderun’un yaratmalıyız. Bunu yaratacak olanlar merkezi yönetim, yerel yönetim ve halk, üçü birden hareket edecek” dedi.
Hatay'ın tarih boyunca büyük depremlere şahit olduğuna değinen Görür, şöyle devam etti:
"Bu bölge gerçekten çok ciddi bir deprem bölgesi ve tarih boyunca çok ciddi depremlerin olduğu bir yer, çünkü Antakya levha sınırının içindedir. Yani Antakyalılar özellikle levha sınırına girip orada Antakya'yı kurmuşlardır. Doğu Anadolu Fayı, Arap Levhası ve Anadolu Levhası arasındaki sınır. Burası deprem üretmeye mahkumdur. Ölü Deniz Fayı da Arap ve Afrika levhası arasındaki sınır. Bu da deprem üretmeye mahkum. Şimdi İskenderun'a bakarsak darbeyi hem Doğu Anadolu'dan, hem de Ölü Deniz Fayı'ndan alıyor. 6 Şubat'ta önemli bir miktar stresi Doğu Anadolu Fayı Yumurtalık ve Osmaniye yöresindeki faylara transfer etti. Yani Yumurtalık ve Osmaniye fayının deprem oluşturmasını erken zamana çekmiş olabilir."
‘ORADA OLABİLECEK DEPREM SİZİ ETKİLEYECEK’
Doğu Anadolu fayının bir özelliğinin Kahramanmaraş civarından ayrılıp, İskenderun’un batısına Yumurtalık, Osmaniye’ye Adana havzasına geldiğine dikkat çeken Prof. Dr. Naci Görür’ “Şimdi siz orası Adana diyorsunuz. Ben hiç öyle demiyorum. İskenderun Körfezi’nin bir yanı siz bir yanı onlar. Orada olabilecek bir deprem de sizleri etkileyecektir” dedi.
‘HARİTALANDIRARAK GERÇEK PROBLEMİ GÖRÜRÜZ’
İskenderun Sahili’nde yaşanan çökme ve alınacak önlemlerle ilgili de bölgede ciddi araştırma yapılması gerektiğine de vurgu yapan Prof. Dr. Naci Görür, “GPS ve INSAR dediğimiz uydu yöntemiyle burada araştırmak lazım. Burada gerçekten bir çökme var mı, çökmenin hızı ne ve bu çökmeler nerede devam ediyor? Onu araştırıp haritaladığımız zaman gerçek problemi görürüz. Eğer o araştırma sonucu burada çökme yoksa sahile yapılan o duvar doğrudur ama eğer çökme devam ediyorsa o iş çözüm değil. Örneğin belediye başkanımız yarın ‘İskenderun’u depreme hazırlıyorum bismillah’ dedi. İlk yapacağı iş İskenderun’un mikro bölgeleme çalışmasını yapmak, o bölgenin topografyasını ayrıntılı ortaya koyacak” şeklinde konuştu.
‘ÖLÜ DENİZ FAYI DA ETKİLER’
Ölü deniz fayının kollarının kırılması halinde yine depremle karşı karşıya kalınacağına değinen Prof. Dr. Naci Görür, “Ben bunların hemen kırılacağını düşünmüyorum, çok yavaş faylar. Adana havzasındaki bu fayların ise sıkıntılı olduğunu söyleyebilirim. İskenderun’da artık büyük deprem olur mu? Sadece Doğu Anadolu’yu düşünerek, olmaz derim. Yumurtalık’taki faylar kırılırsa, yine sizi etkiler veya şu anda kırılmamış ölü denizin kolları kırılırsa, yine sizi etkiler. Ölü denizin kollarının kırılması çok geç zaman alıyor” ifadelerini kullandı.
ALÜVYON ZEMİNLERE YÜKSEK BİNA YAPTIRMAYIN
Deprem sonrası yapılaşmayla ilgili de değerlendirmelerde bulunan Prof. Dr. Naci Görür şunları söyledi: “İskenderun’un özellikle ova ve denize yakın kesimine, o bölgede olabilecek taşma oranlarına, alüvyon zeminlere yüksek bina yaptırmayın. Belediye başkanı da hiç zahmet etmesin, halkı eğitmedikçe depremden öncesinde, sırasında ve sonrasında ne yapacağını çocuktan tut, 80 yaşındaki adama kadar o işi işlemeyip anlatmadığınız sürece bu işi beceremeyiz. Şimdi bizim İskenderun’da belediye başkanımız isterse bütün altyapısının deprem dirençli olup olamadığını, eğer değilse nerede kırılacağını, kaç kırık olacağını hesaplamamız mümkün. Belediye inceleme ekipleri oluşturup, ya görsel, ya aletsel olarak o ekipler yetiştirilebilir. İskenderun’a göndeririz, hangi binalar deprem dirençli, hangi binalar dirençsiz, yaptığımız haritalarda en büyük darbeyi yemeye yakın bölgelerde olmak kaydıyla evleri elden geçiririz. Bu işi fakir fukaraya bıkamayız, yani siz yapın, evinizi isterseniz güçlendirin, isterseniz yıkın değil, devletin şefkatini, gücünü merhametini kaynağını vatandaşıyla paylaşıp, vatandaşı cesaretlendirerek bu işi yaparız.”
DEPREMSELLİĞE VURGU YAPTI
Görür konuşmasında ‘İskenderun’un Depremselliği ve Deprem Dirençli İskenderun’ konulu sunumuyla özellikle bölgemizi etkileyen fay haritalarını, fayların hareketliliğini ve deprem üretme potansiyellerini, oluşabilecek depremlerin tahmini şiddetlerini ve bu muhtemel depremlerin yıkıcı etkisini azaltmak için gerek yerel yönetimlerin gerekse halkın yapması gerekenleri tüm detaylarıyla aktardı. Bulunduğumuz coğrafi konum gereği deprem yaşanma olasılığı yüksek bir bölgede olduğumuzu belirten Prof. Dr. Naci Görür, depremin yıkıcı etkisini azaltmanın en etkili yolunun ‘Deprem Dirençli Kentler’ inşa etmek olduğunun altını çizdi.
“Her depremde de 10 bin ve 50 bin insanı dün olduğu gibi toprağa veremeyiz" Deprem mekanizmasının Türkiye’de 13,6 milyon önce oluştuğunu söyleyen Prof. Dr. Görür, “Bizim ülkemizde bu faylar 13,6 milyon seneden beri deprem oluşturmaya devam ediyor. Biz depremleri durduramayız, bu mümkün değil. Her depremde de 10 bin ve 50 bin insanı, dün olduğu gibi toprağa veremeyiz. O halde yapılacak bir şey bilgi, aydın ve çağdaş toplumlarının yaptığı gibi depreme dirençli yerleşim alanlarını oluşturmak zorundayız. Bunları yaparsak deprem sorununu büyük ölçüde hallederiz” dedi.
Görür, söyleşinin sonunda katılımcıların sorularını yanıtladı.
Foto-Haber: Neslihan Sağaltıcı
 

Editör: Nezahat Fırıncıoğulları